Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)'nin düzenlediği “Bâbıâli Sohbetleri”nde bu hafta yüzlerce filmde rol olan Ediz Hun, Türk Sineması'nın 100. yılı dolayısıyla Yeşilçam'ı anlatacak.“Hâtıralar Eşliğinde Yeşilçam Sineması” başlıklı toplantı, Cağaloğlu'ndaki Timaş Kitapkahve'de 2 Ocak 2014 Perşembe günü saat 18.00'de başlayacak. Beyazperdenin siyah beyazlı günlerini dile getirecek olan Ediz Hun, o dönem içinde sinemada yaşananları ve gördükleri ilgiyi dinleyicilerle paylaşacak. Türk sinemasının bugün geldiği noktaya da işaret edecek olan Ediz Hun, konuşmasını tamamladıktan sonra dinleyicilerin sorularına cevap verecek. (0212 511 23 23-511 23 24)
↧
Ediz Hun, Yeşilçam'ı anlatacak
↧
TYB Ödülleri açıklandı
Türkiye Yazarlar Birliği’nin her yıl verdiği ‘Yılın Yazar, Fikir İnsanı ve Sanatçıları Ödülleri’ dün düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı:Aykut Ertuğrul (Mümkün Öykülerin En İyisi, hikaye), Ali Ural (Gizli Buzlanma, şiir), Beşir Ayvazoğlu (Ateş Denizi, roman), Nazım Payam (Ses ve Yaz, deneme), Ebubekir Eroğlu (Geçmişin İçindeki Geçmiş, fikir), İsmail Erünsal (Sahaflar, araştırma), Köksal Alver (Mahalle, inceleme), Yakup Altıyaprak (Dünyaya Karşı Şiir, edebi tenkit), Necati Mert (Memleket Kitabevi, hatıra), C.Yakup Şimşek (Dilin Tetiği Bozuldu, dil), Muharrem Sevil (Maveraünnehir Defterleri, gezi), Halil İbrahim Sarıoğlu (Mevlana’dan Rubailer, tercüme), Mehmet Birgül, (İrade, Hareket, İsyan Nurettin Topçu’nun Entelektüel Biyografisi, biyografi), Rahşan Tekşen (Kırk Bir Kere İstanbul, şehir kitapları), Yılmaz Erdoğan (Konaktaki Hazine, çocuk edebiyatı). Basın, yayın, televizyon, radyo alanında ödüllendirilenler: Haşmet Babaoğlu (Sabah, fıkra dalında), Vedat Bilgin, (Bugün, fikir), Bedir Acar (Star, kültür sanat sayfası), Nil Gülsüm Gül, (Yeni Şafak, röportaj), Derin Tarih (Dergi yayıncılığı), Elektronik Yayıncılık (Kaynakça İnfo), Gündem Edebiyat (TRT Türk, kültür sanat programı), Muharrem Coşkun (Yoldaki Çığır, TV belgeseli), Nebahat Koru Yılmaz (Gönül Ustalarımız, TRT Radyo 4, radyo programı), Atalay Taşdiken (Meryem filmi, sinema), Edirne Valiliği (kamu yayıncılığı), Hece Yayınları (Özel yayıncılık), Konya Selçuklu Belediyesi (Büyük Selçuklu Mirası kitabı, özel yayıncılık). Ayrıca kültür, ilim ve sanat hayatına uzun süreli katkılarından ötürü Prof. Dr. Şaban Karataş, Prof. Dr. Nimetullah Hafız ve Şule Yüksel Şenler’e Üstün Hizmet Ödülü verilmesi kararlaştırıldı.
↧
↧
Hibrid yazarlar çağı!
Geride bıraktığımız 2013, dünyada yayıncılık endüstisine bayrak açıp daha özgün bir alan arayışına giren yeni bir yazarlık anlayışının geliştiği yıl oldu. ‘Hibrid’, sıfatıyla anılan bu tip yazarlar, kitaplarının bütün haklarını yayıncılara vermeyerek alternatif yayıncılığın imkanlarını da değerlendiriyorlar.Yayıncılık endüstrisi gittikçe karmaşık bir hal alıyor. Bu sektörde yer etmeye başlayan yeni tanım ve kavramlar bizi gelecekte nelerin beklediğinin ipuçlarını veriyor. Klasik yayıncılık anlayışında yazar, eserinin yazılı, sesli, görüntülü ve e-kitap olarak tüm haklarını yayınevine devrederken önüne getirilen telif sözleşmesine alelade bir göz atıp, hatta kimi zaman okumadan imzasını atıyordu. Yayıncılık endüstrisinin zorlu çarkları dönedursun, gelişen teknolojiyle birlikte yazarların kitaplarını yayımlamak için pek çok seçenekleri doğdu. Artık sadece basılı kitap için telif anlaşması yapan ve daha da söz sahibi konumuna gelen bir yazar profili yükselmeye başladı. Yazar, bilgisayar programları, online siteler sayesinde kitabın dizgisinden kapağına, redaksiyonundan dağıtımına her alanda sesinin gür çıktığı bir konuma erişti. Bireysel yayıncılık sayesinde yazarlar, yayınevine ihtiyaç duymadan ve çok da masrafa girmeden kitaplarını, internet üzerinden istediği fiyata, e-kitap veya basılı olarak satabiliyor. Tüm telif hakları da bu sayede yazarın kendisinde olurken, daha kazançlı bir yolda kitaplarını üretiyor. Mesela dünyanın online kitap satış devi Amazon’un bireysel yayıncılık imkânını kullanarak kitabını hazırlayan yazar, eserine yaklaşık altı saat içerisinde dünyanın dört bir yanına erişimini sağlıyor. Amazon, kitabı satın almak isteyen okura hem basılı hem de e-kitap önerisi sunuyor. Kitaplarını hem geleneksel hem de bireysel yöntemle yayımlayan yazarlar için kullanılmaya başlayan ‘hibrid’ yazar, bir başka deyişle ‘melez’ yazar, yakın zamanda daha sık duyacağımız bir tanım halini aldı. Her iki yayıncılık anlayışının imkânlarını kullanarak kitaplar üreten bu yazarlar, kitabı okura ulaştırma tekniğini ve kitlelerini genişletme metotlarını yayınevinden çok daha iyi şekilde üstleniyor. Hatta kendi okurlarını yayınevinden daha iyi tanıyor denilebilir. Kimi ünlü yazarlar uzun yıllara dayanan geleneksel yayıncılığın ardından edindikleri okur kitlesini, bireysel yayıncılığa taşıyarak yeni imkanlar kazanıyor. 2013, her iki yayıncılık yöntemini kullanan bu hibrid yazarların yılı oldu. Alanın uzmanları, hibrid yazarların yayıncılık dünyasında artarak, kendilerine daha özgür bir alan açtıklarını söylüyor.‘BENSİZ EDEBİYAT SANAYİİ VAR OLAMAZ’Gelişen teknoloji sayesinde Amazon ve Kobo gibi firmalar bireysel yayıncılığın gelişmesinde en büyük etken. Dünyanın önemli e-kitap satıcılarından Kobo’nun 2013’te en çok satılan 50 kitabından yaklaşık 10’u bireysel yayıncılık ürünü. Bunun yanı sıra Kobo’da 250 bin başlık altında bireysel yayıncılıktan çıkan kitap yer alıyor. Amazon’da ise bireysel yayıncılık yapan 14 yazarın her birinin kitabı (e-kitap ve basılı kitap) bir milyonu aşkın satış rakamına ulaştı. Örneğin, Amerikalı Michael J.Sullivan, bu meşhur hibrid yazarlardan biri. İlk kitabını bireysel yayıncılıkla yayımlayan Sullivan, çok satan yazarlar arasına girdi. Daha sonra büyük yayınevlerinin dikkatini çekerek dünyanın önemli yayıncısı Hachette tarafından yayınevine katılarak hatırı sayılır bir okur kitlesine ulaştı. İki tür yayıncılığın da imkânlarını bilen ve kullanan yazar, bu ayın sonunda yeni kitabını yeniden bireysel yayıncılık kanalıyla okurlarına sunacağını duyurdu. Sullivan, önümüzdeki yıllarda kendisi gibi hibrid yazarların daha da artacağını söylüyor. Hugh Howey de tıpkı Sullivan gibi her iki yayıncılık anlayışını kullanarak çok satanlar listesine giren yazarlardan. Edebiyat ajanları, iki tür yayıncılığın da geniş bir alanını olduğunu söylüyor ve gelecekte bireysel yayıncılığın daha da kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor. Fakat kimi ajanlar ise yazarların bu işi kendi başlarına yapmak yerine yine bir ajan yardımıyla yola koyulmasını daha sağlıklı buluyor. Türkiye’ye baktığımızda ise ‘hibrid yazar’ tanımına uyan yazar henüz yok. Online kitap satış sitesi Idefix.com, 2011’de Açık Kitap adlı bireysel yayıncılık projesini duyurmuş ve 2012’de projeyi yayına geçireceğini söylemiş olsa da görünürde bir proje hayata geçmiş değl. Dünyada hibrid yazarların yayıncılık dünyasında daha özgür alanda üretim yaptıklarını söylemek mümkün. Her iki yayıncılık anlayışını da bilen bu yazarlar, daha da söz sahibi olarak bir nevi özgürlüğünü ilan ediyor. Geçtiğimiz ay vefat eden Nobel ödüllü yazar Doris Lessing’in şu sözleri, yazarın esas değerini ve hibrid yazarların bu özgürlüğünü gayet güzel özetliyor: “Bensiz edebiyat sanayii var olamaz: Yayıncılar, ajanlar, ajan vekilleri, ajan vekillerinin vekilleri, muhasebeciler, hakaret davası avukatları, edebiyat bölümleri, profesörler, tezler, eleştiri kitapları, eleştiriler, kitap sayfaları, bütün bu muazzam ve çoğalan bina bu küçük, patronluk taslanan, küçümsenen ve en az ücret verilen kişi sayesinde.”
↧
Dünyaca ünlü Cats müzikali geliyor
T.S. Eliot’ın “Yetenekli Kediler” adlı şiirinden esinlenerek yazılan, ilk kez 1981’de West End’de ardından 1982’de Broadway’de sahnelenen dünyaca ünlü Cats müzikali, Türkiye’de ilk kez Zorlu Center PSM sahnesinde izleyiciyle buluşuyor.21 Ocak-2 Şubat 2014 tarihleri arasında, sadece iki hafta oynayacak efsane müzikalin bilet fiyatları 59 TL ile 252 TL arasında değişiyor. Andrew Lloyd Webber’in rekorlar kıran uyarlamasına dayanan Cats, Broadway’de 7 kez ‘Tony Ödülü’, ‘Laurance Olivier’de en iyi müzikal ödülü, en iyi orijinal kadro kategorisinde ‘Grammy Ödülü’, en iyi müzikal ve en iyi yönetmen dalları da dahil olmak üzere sayısız ödüle sahip. Broadway’in en uzun soluklu müzikali unvanıyla birçok kez dünya turnesine çıkan müzikal, yirmiden fazla dile çevrildi. 1998’de televizyona da uyarlanan müzikal, 300’den fazla şehirde 50 milyondan fazla izleyici tarafından izlendi. (www.zorlucenterpsm.com)
↧
Kent ve sinema gösterimleri
Gaziantep’te faaliyet gösteren Kırkayak Sanat Merkezi’nin Sinema Atölyesi, yeni yıla ilgi çekici bir film seçkisiyle giriyor.Ocak ayı boyunca sürecek ‘Kentler, Düşler ve İzler...’ başlıklı film gösterimleri Kırkayak Sanat Merkezi salonunda bu akşam saat 19.00’da başlıyor. Etkinlik kapsamında, son dönemlerde dünyada yükselen yeni muhalif dalgayı, kentsel toplumsal hareketleri anlayabilmenin kenti anlamaktan geçeceği düşüncesiyle oluşturulan seçki, “Zenginlik ve yoksulluk coğrafya üzerinde nasıl dağılır?” sorusuna, farklı ülkelerden kent ve insanı konu alan filmlerle cevaplar arıyor. Bu akşam usta yönetmen Yasujiro Ozu’nun ‘Tokyo Hikâyesi’ filminin gösterimiyle başlayacak etkinliğin diğer filmleri ve tarihleri ise şöyle: Fransız yönetmen Chris Marker’ın ‘Güneşsiz’ (1983) filmi 8 Ocak’ta, Portekizli yönetmen Pedro Costa’nın ‘Vanda’nın Odasında’ (2000) filmi 15 Ocak’ta, Avusturyalı yönetmen Michael Glawogger’in ‘İşçi’nin Ölümü’ (2005) filmi 17 Ocak’ta, Çinli yönetmen Zhangke Jia’nın ‘Durgun Yaşam’ (2010) filmi 22 Ocak’ta gösterilecek. Gösterimlerin ücretsiz olduğu Kırkayak Sanat Merkezi’nin Sinema Atölyesi, ayrıca 2014 yılı boyunca her ayın son cuma günü Fransız Kültür Merkezi’nin katkılarıyla bir Fransız filmi gösterimi de gerçekleştirecek. (0342 230 74 54 / www.kirkayak.org)
↧
↧
‘Oscar’ın Yabancıları’ İstanbul Modern’de
İstanbul Modern Sinema, sinema sponsoru D-Smart’ın katkılarıyla Oscar heyecanı yaklaşırken, Yabancı Dilde En İyi Film dalında aday olan filmleri seyirciyle buluşturuyor.‘Oscar’ın Yabancıları’ başlıklı program, 16 Ocak Perşembe günü açıklanacak bu çekişmeli yarışta adı öne çıkan 10 filmden oluşuyor. 9-19 Ocak arasında gösterime sunulacak programdaki filmler Oscar adayı olmalarına rağmen aslında Hollywood kulvarının dışında, dünya festivallerinde başarılı olmuş, farklı diller ve kültürlerden filmlerin bir araya geldiği bir kategoriyi temsil ediyor. Programda bu yıl Yabancı Dilde En İyi Film Oscar ödülüne adaylık için başvuran 76 ülke filminden kısa listeye seçilen 9 filmden üçü; Karlovy Vary Film Festivali’nde Kristal Küre kazanan Macaristan’dan Janos Szazs’ın Not Defteri, 2013 Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış bölümünde Özel Jüri Ödülü’ne layık görülen Filistin’den Hany Abu-Assad’ın Ömer ve Berlin’de Panorama İzleyici Ödülü’ne değer bulunan Belçika’dan Felix Van Groeningen’in Kırık Çember isimli filmleri gösterilecek. Programda ayrıca Romanya’nın adayı Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ve FIPRESCI ödülünü kazanan Calin Peter Netzer’in Çocuk Pozu, Oscar ödüllü İranlı ilk yönetmen Asghar Farhadi’nin son filmi ve Berenice Bejo’ya 2013 Cannes Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandıran Geçmiş, 2013 Cannes Film Festivali’nde Altın Kamera ödülüne layık görülen Singapur adayı Anthony Chen’in Ilo Ilo, Sundance Film Festivali’nden İzleyici Ödülü ile dönen Sean Ellis’in Metro Manila, 2012 Rotterdam Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü alan Kleber Mendonça Filho’nun Komşu Sesler, Karlovy Vary Film Festivali’nde Özel Mansiyon Ödülü alan Ektoras Lyzigos’un Kuş Yemi Yiyen Oğlan ve 2013 Berlin Film Festivali’nde En İyi İlk Film Ödülü’nü alan Avustralya’dan Kim Mordaunt’un Roket isimli filmleri yer alıyor. Perşembe günleri ücretsiz olan gösterimlerin diğer günler için bilet fiyatı 9 TL olacak.
↧
2014'te bunları izleyeceğiz
Alışılagelmiş bir yıl sonu âdeti olarak ‘yılın en’leri sıralaması arşivlerdeki yerini aldı bile. Sinemaseverler yılın filmlerini, kitap kurtları yılın romanlarını, sergi gezginleri yılın sergilerini, müzik tutkunları yılın şarkısı ve şarkıcısını çoktan seçti. Dolayısıyla, 2013’te izleyip gördüklerimizi listeler halinde istifleyip hatıralar sandığına kaldırdık. Mağlup futbolcuların ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’ tesellisinde olduğu gibi biz de 2013’ü bir an önce unutup henüz ilk günlerini yaşamakta olduğumuz 2014’ün bize vaat ettiklerine bakabiliriz. Herkesin seçimi kendine tabii ki; 2014 sonunda ‘yılın en’leri listesine girmesi muhtemel filmleri derledik.OSCAR YOLUNDA…86. Oscar Ödülleri'nde yarışacak filmler, vizyonda ‘öncelik' sahibi. Nihai aday listesinin 16 Ocak'ta açıklanacağı Akademi Ödülleri 2 Mart'ta verilecek.SEN ŞARKILARINI SÖYLE / INSIDE LLEWYN DAVIS (17 Ocak): Cohen Kardeşler'in son filmi, 60'ların müzik dünyasında kaybeden bir adamın öyküsünü anlatıyor. Müzikleriyle şimdiden gönülleri çelen film, bu dalda Oscar'ın en güçlü favorisi.DÜZENBAZ / AMERICAN HUSTLE (24 Ocak): ‘Dövüşçü' ve ‘Umut Işığım' ile Oscar'ın kıyısından dönen yönetmen David O. Russel, ‘Düzenbaz' ile ödüle göz kırpıyor. Christian Bale, Amy Adams, Jennifer Lawrence, Bradley Cooper ve Jeremy Renner’ın rol aldığı film, 70'lerde bir dolandırıcılık olayını konu alıyor.12 YILLIK ESARET / 12 YEARS A SLAVE (24 Ocak): ‘Açlık' ve ‘Utanç' filmleriyle sinema dünyasının dikkatlerini çeken İrlandalı siyahi yönetmen Steve McQueen, '12 Yıllık Esaret' filminde ABD'deki kölelik dönemine dair dokunaklı bir öykü anlatıyor.KIRIK ÇEMBER / THE BROKEN CIRCLE BREAKDOWN (24 Ocak): Belçika'nın Oscar adayı film, Yabancı Dilde En İyi Film dalında ilk dokuza kalmayı başardı. Film, country müzik ve ABD hayranı Belçikalı bir müzisyenin yaşadıklarını anlatan dokunaklı hikâyesiyle muhtemelen 16 Ocak'ta açıklanacak nihai listede de yerini alacak.HER (14 Şubat): Joaquin Phoenix, Scarlett Johansson, Amy Adams ve Rooney Mara'lı kadrosuyla göz dolduran ‘Her', Oscar yolunda adı anılan filmlerden. Spike Jonze'nin yönettiği film, sanal ile gerçek hayat arasında kalan bir adamı anlatıyor.THE GRANDMASTER (7 Mart): Şiir gibi sinema diliyle bütün dünyada sinemaseverlerin gönlünde yer eden Hong Kong'lu yönetmen Wong Kar-wai'nin son filmi ‘The Grandmaster', Bruce Lee'nin ustası Yip Man'i anlatıyor. Kar-wai'nin, dövüş sanatları ile aşkı şiirsel anlatımıyla bir araya getirdiği film, Oscar'ın güçlü ‘yabancılarından'.NEBRASKA (14 Mart): ‘Sideways' ve ‘Senden Bana Kalan' filmleriyle iki kez Oscar alan yönetmen Alexander Payne, yine aile meselelerine odaklanıyor. Film, kendisine piyango çıktığını kimseye inandıramayan yaşlı bir babanın en küçük oğlu ile birlikte Nebraska'ya yaptığı yolculuğu anlatıyor.TABİİ Kİ DEVAM FİLMLERİ!Yapım şirketlerinin değişmez gelir kapısı devam filmleri 2014’te de baş köşeye kuruluyor.300: BİR İMPARATORLUĞUN YÜKSELİŞİ (7 Mart): Zack Snyder’ın başlattığı serinin devamı Noam Murro’ya emanet. İlk filmde Persleri püskürten Spartalıların yerini bu kez Atinalılar alıyor.X-MEN: GEÇMİŞ GELECEK GÜNLER (23 Mayıs): X-Men serisinin yeni filmi, bir kez daha karakterlerin geçmişine gidiyor.İNANILMAZ ÖRÜMCEK ADAM 2 (25 Nisan): ‘İnanılmaz’ serinin ilki pek beğenilmese de gişede yapımcının yüzünü güldürmüştü. İkinci adımda kadim düşman Electro var.KAPTAN AMERİKA: KIŞ ASKERİ (11 Nisan): Kaptan Amerika, ikinci filminde Sovyetler Dönemi’nde savaşa devam ediyor.MAYMUNLAR CEHENNEMİ: ŞAFAK VAKTİ (11 Temmuz): ‘Maymunlar Cehennemi’, isyancı maymun Caesar’ın kaçışından 10 sene sonrasına gidiyor.TRANFORMERS: AGE OF EXTINCTION (27 Haziran): Transformers serisinde oyuncu kadrosu yenilendi ancak Autobotler ile Deception’lar arasındaki kavga kaldığı yerden devam ediyor.SALAK İLE AVANAK 2 (14 Kasım): Jim Carrey ile Jeff Daniels’in ‘Salak ile Avanak’ filmi 20 yıl sonra bu kez, hangisinin olduğunu bilmedikleri bir çocuğu aramaya çıkıyor.HOBBIT: THERE AND BACK AGAIN (17 Aralık): Hobbit üçlemesinin sonuncusunda Bilbo Baggins, evine dönmeye çalışacak.GERİ DÖNEN ‘EFSANELER’…2014’te sinemanın uzun süredir el uzatmadığı bazı ‘efsaneler’ de geri dönüyor.FRANKENSTEIN: ÖLÜMSÜZLERİN SAVAŞI (24 Ocak): Mary Shelley’nin ünlü romanı, Karayip Korsanları serisinin yazarlarından Stuart Beattie’nin yönetiminde Aaron Eckhart, Bill Nighy ve Yvonne Strahovsky’li bir kadroyla geliyor.HERKÜL: EFSANE BAŞLIYOR (7 Şubat): Yunan mitolojisinin en ünlü kahramanlarından Herkül, yıllar sonra üç boyutlu olarak dönüyor.HERKÜL 3D (25 Temmuz): Yılın ikinci Herkül filmi, ‘X-Men: Son Direniş’in yönetmeni Brett Ratner’a emanet. Mitolojik unsurlardan sıyrılıp gerçekliğe yaslanacağı söylenen filmde Dwayne Johnson ve John Hurt oynuyor.GODZILLA (16 Mayıs): Japon efsanesi Godzilla, 16 yıl aradan sonra perdeyi istila edecek. Görsel efekt uzmanı Gareth Edwards’ın yönettiği filmde başrolde Aaron Taylor-Jonson yer alıyor; Juliette Binoche, Ken Watanabe ve David Strathairn ise kadronun seyirciye ‘ödülü’.GÜZEL VE ÇİRKİN (14 Mart): İlk kez Fransız yönetmen Jean Cocteau tarafından sinemaya uyarlanan ‘Güzel ve Çirkin’, bu yıl yine Fransızlar tarafından ‘tazelenecek’. Christophe Gans’ın yönettiği filmde Vincent Cassel ile Lea Seydoux oynuyor.ROBOCOP (14 Şubat): 80’lerin sonunda sinemaya gelen Robocop, yeni yüzüyle 2028’in Detroit’inde ortaya çıkıyor. Filmin kadrosunda Gary Oldman, Michael Keaton ve Abbie Cornish var.Beklenen ‘yabancılar’ Sadece Âşıklar Hayatta Kalır (Yön.: Jim Jarmusch / 14 Şubat) The Grandmaster (Yön.: Wong Kar-wai / 7 Mart) Hazine Avcıları (Yön.: George Clooney / 21 Mart) Nuh: Büyük Tufan (Yön.: Darren Aronofsky / 3 Nisan) The Grand Budapest Hotel (Yön.: Wes Anderson / 18 Nisan) Düşman (Yön.: Dennis Villeneuve / 9 Mayıs) Jupiter Ascending (Yön.: Wachowski Kardeşler / 25 Temmuz) Gone Girl (Yön.: David Fincher / 10 Ekim) Yıldızlar Arasında (Yön.: Christopher Nolan / 7 Kasım) Exodus (Yön.: Ridley Scott / 12 Aralık)Beklenen ‘yerliler’ Yunus Emre Aşkın Sesi (Yön.: Kürşat Kızbaz / 10 Ocak) Eyvah Eyvah 3 (Yön.: Hakan Algül / 31 Ocak) Şarkı Söyleyen Kadınlar (Yön.: Reha Erdem / 21 Şubat) Recep İvedik 4 (Yön.: Togan Gökbakar / 21 Şubat) Sürgün İnek (Yön.: Ayhan Özen / 28 Şubat) Mucize (Yön.: Mahsun Kırmızıgül / 14 Kasım) Kış Uykusu (Yön.: Nuri Bilge Ceylan / Sonbahar)BUNLAR DA VAR…Arnold Schwarzenegger ile Sylvester Stallone’u buluşturan ‘Escape’ (10 Ocak), Tom Hanks’li ‘Saving Mr. Banks’ (7 Şubat), ‘Pompei’ (21 Şubat), ‘Mandela’ (28 Şubat), ‘Dallas Buyers Club’ (28 Şubat), Nicole Kidman’ın Grace Kelly’yi oynadığı ‘Grace of Monaco’ (14 Mart), ‘Kitap Hırsızı’ (25 Nisan), ‘Düşman’ (9 Mayıs), ‘Edge of Tomorrow’ (30 Mayıs), Matrix’in yönetmenleri Wachowski Kardeşler’in yeni filmi ‘Jupiter Ascending’ (25 Temmuz), Marvel’in yeni çizgi roman uyarlaması ‘Evrenin Koruyucuları’ (1 Ağustos), Woody Allen’ın yeni filmi ‘Magic in the Moonlight’ (26 Eylül), David Fincher’ın Ben Affleck’li yeni filmi ‘Gone Girl’ (10 Ekim), Ridley Scott’un ‘Prometheus’un evveliyatına yol alacağı son filmi ‘Exodus’ (12 Aralık)…
↧
Romandan sinemaya Orhan Kemal
Türk edebiyatının usta yazarı Orhan Kemal, doğumunun 100. yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor.İlk etkinlik "Doğumunun 100. Yılında Romandan Sinemaya Orhan Kemal", bugün saat 09.30-15.00 arasında Saint Benoit Fransız Lisesi'nde gerçekleştirilecek. Programa Orhan Kemal'in oğlu araştırmacı-yazar Işık Öğütçü; yapımcı Nebil Özgentürk; gazeteci, yazar Mazlum Vesek; akademisyen Seray Şahiner; oyuncu Menderes Samancılar ve yapımcı Arif Keskiner konuşmacı olarak katılacak. Bir sonraki etkinlik, 14 Ocak'ta Adana'da açılacak Çukurova 7. Kitap Fuarı'nda yapılacak. Fuarın açılışıyla aynı gün gerçekleştirilecek "Orhan Kemal 100 Yaşında" sempozyumuna Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar, Doğan Hızlan ve Işık Öğütçü katılacak. Sempozyum kapsamında “Yaşamı ve Eserleri ile Orhan Kemal”, “Türk Edebiyatı'nda Orhan Kemal ve İzleri”, “Edebiyattan Sinemaya Orhan Kemal”, “Türkiye Yazarlar Sendikası'nın Anıt Yazarı Orhan Kemal 100 Yaşında”, “Bursa Cezaevi'nde Bir Çukurovalı: Orhan Kemal” ve “Çukurova'dan Bir Orhan Kemal Geçti” başlıklı paneller düzenlenecek. Sempozyum aynı zamanda bir sergiye de ev sahipliği yapacak. Tasarımını Sadık Karamustafa'nın yaptığı “Orhan Kemal 100 Yaşında” sergisi yazarın yaşamı, Adana'da geçirdiği yıllar ve eserlerinden seçme metinlerden oluşuyor. Girişin ücretsiz olduğu fuar 14-18 Ocak 2014 tarihleri arasında 10.00-20.30 kapanış günü 19 Ocak 2014 tarihinde ise 10.00-19.00 saatlerinde ziyaret edilebilir. KÜLTÜR-SANAT
↧
Dünya müziğinin yıldızları İş Sanat’ta
İş Sanat yeni yılda dünya müziğinin önemli isimlerini İstanbullular ile buluşturacak.Flamenko starı olarak tanınan Estrella Morente, kristal sesli Portekizli şarkıcı Teresa Salgueiro, İspanyol müziğinin önemli ismi Paloma San Basilio ve Avrupa müzik listelerinde uzun süre kalan Nijerya asıllı Ayo, yeni yılda İş Sanat’ta konser verecek. İlk konser, 6 Şubat’ta Estrella Morente ile başlıyor. Albümleri altın ve platin statüsü kazanan sanatçı, bugün İspanya’nın en sevilen sanatçılarından biri. Bir Latin Grammy ve iki Premio Amigo adaylığı bulunan Morente, aralarında Ondas ve Altın Mikrofon Ödülü’nün bulunduğu çok sayıda ödülün sahibi. Dünya müziği kuşağı, 20 Mart’ta Teresa Salgueiro’yu ağırlayacak. Madredeus grubunu 17 yaşındayken kuran Salgueiro, grubuyla 1987-2007 yılları arasında bini aşkın konsere ve dünya çapında 5 milyondan fazla albüm satışına imza attı. Wim Wenders’in Lizbon Hikâyesi adlı sinema filmindeki rolüyle dikkat çeken Salgueiro, José Carreras, Caetano Veloso, Angelo Branduardi gibi çeşitli sanatçılarla olan çalışmalarının sonucu olarak Obrigado adlı albümünü 2006 yılında çıkardı. Sanatçı sadece şarkıların değil, sözlerinin de tamamen kendisine ait olduğu ilk solo albümü O Mistério’nun duygu yüklü şarkılarıyla İş Sanat’ta Portekiz esintisi yaşatacak. İş Sanat’taki dünya müziği konserleri, 25 Nisan’da Paloma San Basilio ile devam edecek. Müzik kariyerine 1975 yılında ilk albümü Sombras ile adım atan San Basilio, 3 yıl sonra Bebu Silvetti’nin Secretos adlı parçasıyla İspanya listelerinde zirveye yükseldi. 2006 yılında Latin Grammy Ödülü’ne layık görülen sanatçı, 40 yıla yaklaşan müzik kariyerinde 30’u aşkın albüm yayınladı. 80’lerin sonunda oyunculuğa adım atan Paloma San Basilio, 2 yıl süren dünya turnesini kapsayan Evita müzikalinde başrolde oynayarak büyük beğeni topladı. 40 ülkede, bir buçuk milyon satan, Avrupa ülkelerinde altın ve platin statüsü kazanan Joyful albümü ile tanınan Ayo, Türkiye’de ilk kez 10 Mayıs’ta sahneye çıkacak. 2008’de EBBA Ödülü’ne layık görülen sanatçı, müziğinde Amerikan Soul, Reggae ve Afrobeat gibi türlerden esinleniyor. (www.issanat.com)
↧
↧
Asaf Hâlet Çelebi’nin talihsizliği
Türk Edebiyatı dergisinin ocak sayısı ‘Türk Edebiyatında Budizm ve Asaf Hâlet Çelebi’ başlıklı kapakla yayımlandı. Üzerinde çalıştığı Asaf Hâlet Çelebi biyografisinden bir bölüme yer veren Beşir Ayvazoğlu, “Çelebi, Cumhuriyet devri şiirimizin en önemli temsilcilerinden biri olduğu hâlde, yaşarken çok aşağılanmış ve unutturulmak istenmiş bir şairdi.” diyor.Amerikan edebiyatının ustalarından Edgar Allan Poe’nun her doğum gününde, şafak sökmeden mezarına gül bırakan esrarengiz bir yabancıdan söz edilir. Rivayete göre, gülü bırakan kişi aslında 1998’de ölmüştür ve bu sadık Poe hayranı, geleneği iki oğluna bırakmıştır. 1940’lardan berisüregelen ve herkesin kuşaktan kuşağa geçeceğini beklediği bu ritüel, 2009’dan sonra gerçekleşmez oldu. Baltimore’daki Edgar Allen Poe Müzesi Müdürü Jeff Jerome, 2012’de bir açıklama yaparak, son iki yıl ortaya çıkmayan bu ziyaretçinin eğer bu yıl da gelmezse geleneğin resmen sona ereceğini duyurmuştu. Geçtiğimiz yıl da gelen olmadı fakat şairin kalabalık bir okur grubu, her 19 Ocak’ta ustayı yalnız bırakmayacağını duyurarak, bu gül geleneğini bir nevi sahiplendi.‘UNUTTURULMAK İSTENEN BİR ŞAİRDİ’Batı dünyasında, ölümünden sonra edebiyatçılara gösterilen vefa hep dikkati çekmiştir. Onlar adına düzenlenen festivaller, etkinlikler, anmalar ve yayımlanan biyografiler, yazarı yaşatmak için başvurulan yollardır. Bizdeki yıldönümü kutlamaları ise (ki her zaman gerçekleşmez) yazarın ‘hayatı, sanatı ve eserleri’ çerçevesinde bir sempozyumdan, yazar hakkında öteden beriden toplanmış yazıların yer aldığı bir kitaptan öteye geçmez. Bunun yanı sıra Batı’da uzun bir geçmişi olan biyografiler, özellikle unutulmuş yazarları yeniden gündeme taşıyan en önemli keşiflerdir. Yazarın zihinlerdeki yerini derinleştiren, onu daha açığa çıkaran bu zahmetli eserler, okurların yazarı daha da yakından tanıması için büyük önem taşır. Türkiye’de ise bu türe olan ilgi maalesef yetersiz ve genelde akademik çevrede sınırlı kalıyor.EDEBİYAT ÇEVRELERİNDE MİZAH KONUSU OLDUDünyadan göçmüş yazar ve şairlere ilgisizliğin bizdeki alışılmışlığı, Türk Edebiyatı dergisinin ocak sayısında kendini yeniden ele verdi. “Türk Edebiyatında Budizm ve Asaf Hâlet Çelebi” başlıklı dosyada, edebiyatımızın önemli şairlerinden Asâf Halet Çelebi’nin (1907–1958) Küplüce Mezarlığı’ndaki kabrinin perişan halini gösteren fotoğraf, yazarlara gösterdiğimiz vefanın(!) açık delili. Beşir Ayvazoğlu’nun, üzerinde çalıştığı Asaf Halet Çelebi biyografisinden küçük bir bölümü paylaştığı yazıda, Çelebi’ye dair pek çok yeni bilgi yer alıyor. Ayvazoğlu, geçtiğimiz yıllarda Yahya Kemal, Peyami Safa, Ahmet Haşim, Tarık Buğra gibi isimler üzerine derinlikli biyografiler yayımladı. Asaf Hâlet’e dair dergideki bu tadımlık yazının nasıl bir eserle tamamlanacağı şimdiden merak konusu. “Om Mani Padme Hum: Türk Edebiyatında Budizm ve Asaf Hâlet Çelebi” başlığını taşıyan dosya için Ayvazoğlu “Çelebi, Cumhuriyet devri şiirimizin en önemli temsilcilerinden biri olduğu hâlde, yaşarken çok aşağılanmış ve unutturulmak istenmiş bir şairdi. Divan şiiriyle Batı’daki soyut şiir akımlarının çarpıcı bir sentezini vücuda getirerek saf şiire ulaşmaya çalışan bu çok kültürlü, nev’i şahsına münhasır şaire dikkatinizi bir kere daha çekmek istedim.” diyor. Çelebi, Sidharta adlı şiirini ilk kez 1940’ta yayımlar. Ayvazoğlu’nun aktardığına göre Çelebi, dost meclisinde zaman zaman okuduğu ve pek ortaya çıkarmak istemediği bu şiiri, şairin kendisine haber verilmeden Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir Buddha gravürüyle Yeni Ses dergisinde yayımlanır. Şiiri gören Çelebi, bu işin arkasındaki dostlarına öfkelenir. Ayvazoğlu, şiirin yayımlanmasının ardından Çelebi’nin Türkiye’nin en popüler şairlerinden biri haline geldiğini söyler, fakat şair bu şiirdeki Budist duasıyla, mizah yazarları ve karikatüristler için bir malzeme olmuştur. Ayvazoğlu için, “Bu şiirden hemen her zaman sadece alaycı bir dille söz edilmesi, hiç kimsenin “Om mani padme hum” sözünün ne anlama geldiğini, daha da önemlisi, şairin Budizm’e niçin ve ne zaman ilgi duymaya başladığını sormamış olması” şaşırtıcıdır. Dünyadaki Budizm uzmanlarının eserlerini getirterek okuyan Çelebi, 1940 ve 1941’de Hamle ve Yeni Adam dergilerinde Budizm edebiyatından çeviriler yayımlar. Ayvazoğlu, Sidharta’nın, bütün duaların kabul edildiği anlamına gelen Saravârthasiddha kelimesinin kısaltılmışı olduğunu belirtiyor. Çelebi hakkında bir diğer dikkat çekici bilgi ise şairin vejetaryenliğidir. Ayvazoğlu, şairin bu etyemezliğini Budizm’e duyduğu ilgiye bağlıyor. Çelebi’nin 1940’ta Abidin Dino hakkında yazdığı şu cümleler de buna bir işarettir: “Abidin’in en mühim günahlarından birisi koyun eti yemesindedir; bununla beraber hiç olmazsa insan eti yememesi bu günahı hafifletmektedir.” Ayvazoğlu’nun Çelebi hakkında hazırladığı biyografinin, şairin zihnimizdeki imgesini derinleştireceği kesin.
↧
Miro’lar sahte çıktı!
İspanyol ressam Joan Miro’nun eserleri üzerinde tartışma devam ediyor. Kült Sergi Organizasyonu tarafından 20 Kasım’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire binasında açılan sergi için Miro Vakfı, bazı eserlerin sahte olabileceğini iddia etmişti.Dün de Kült Organizasyon bunu teyit eden bir açıklama yayınladı. Açıklamada, uzmanların yaptığı inceleme sonucunda sergideki eser imzalarının orijinal olmadığı ve konunun hukuki boyuta intikal ettirildiği ifade ediliyor. Bundan sonraki süteçte, mahkemece atanacak bilirkişi incelemesinin ardından, eserler incelenmek üzere İspanya’ya gönderilecek.
↧
Hisar Kısa Film Seçkisi için ek süre
Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nin 2005 yılından beri sürdürdüğü, yılın en iyi 10 filmini bir DVD’de toplayan Hisar Kısa Film Seçkisi için başvurular 10 gün uzatıldı.Başvuru için açıklanan son tarih 15 Ocak. Seçilecek 10 kısa film bir DVD’de toplanarak sinema okullarına, ulusal-uluslararası yarışmalara ve festivallere gönderilecek. Seçkiye alınacak filmlerin ilk gösterimi ise 33. İstanbul Film Festivali’nde gerçekleştirilecek. (0212 359 46 77)
↧
2013’ün en iyi kitapları
Zaman’ın aylık kitap eki Kitap Zamanı, yeni yılın ilk sayısındaki kapak dosyasını, ‘yılın kitapları’na ayırıyor.Otuz kitaplık liste, 2013’te yayın dünyasını yakından takip edemeyenler için bir rehber niteliğinde. ‘Kurgu’ ve ‘Kurgu Dışı’ başlığı altında oluşturulan listede, her okurun ilgisini çekecek kitaplar var. Kitap Zamanı’nda ayrıca, Ahmet Turan Alkan’ın değerlendirdiği Kâğıt Yolunda ve Turan Karataş’ın kaleminden okuyacağınız Okumayı Öğrenmek de kitapkurtları için gözden kaçmaması gereken iki inceleme. Ahmet Kurucan’ın ‘huzur sohbetleri’nden izlenimlerini aktardığı yeni kitabını Süleyman Sargın’ın kaleminden okuyacaksınız. Kitap Zamanı, yarın Zaman ile birlikte gazete bayilerinde.
↧
↧
Kim akıllı, kim deli?
Tiyatro sanatçısı Melahat Abbasova’nın yönettiği ‘Shakespeare’ adlı oyun geçtiğimiz ay sahnelenmeye başlandı. Seyircinin de dikkatini çeken oyun, Shakespeare’in gölgesinde geçiyor ve akıllılık ile deliliğin sınırlarında geziniyor.Şehir Tiyatroları’nın 100. yılında seyirciyle buluşan önemli oyunlarından biri geçtiğimiz ay sahnelenmeye başlayan ‘Shakespeare’. Azerbaycanlı yazar Elçin Efendiyev’in kaleme aldığı oyun aklın sınırlarını zorlayan bir mekânda, ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde geçiyor. Kara komedi türündeki oyun, “deli” diye isimlendirilen içeridekiler ile “akıllı” geçinen dışarıdakilerin iç dünyasının derinliğini, sırlar âlemi denilen beyin gücünün sınırlarını, insanın bu sınırları nereye kadar zorlayabileceğini anlatıyor. Biraz da oyunun yönetmeni Melahat Abbasova’dan dinleyelim: “İçeridekilerle dışarıdakilerin beyin güçlerinin çatıştığı ‘Shakespeare’ oyunu, “içeridekiler”in ne kadar hür, rahat, mutlu ve sorunsuz yaşamlarına devam ettiğini, “dışarıdakiler”inse günümüz dünyasında sosyal problemler içerisinde nasıl kayboldukları ve günlük sorunlarla ne kadar mutsuz olduklarını ve bu yüzden de her an “çıldırabileceklerini” ortaya koyuyor.”Kendilerini Stalin, 19. yüzyılda yaşamış aktris Sarah Benhard ya da başka bir gezegenden gelen uzaylı DROP-13 zanneden hastaların düş dünyaları ile onları anlamaya çalışan hastane personelinin günlük hayatı, hastalardan birinin anlattığı ilginç bir anekdotla değişir. Sarah Benhard olduğunu düşünen hasta, Shakespeare’in kendisine âşık olduğunu ve bu büyük oyun yazarının ‘Romeo ve Juliet’i kendisi için yazdığını anlatır ve Shakespeare’in yazdığı sahneleri canlandırmaya başlar. Benhard’ın anlattıkları ‘içeridekileri’ öylesine derinden sarsar ki, Shakespeare’in dünyası her birinin üstünde iyileştirici bir etkiye sebep olur. Abbasova, “İçeridekiler kendi yarattıkları karakterleri, o kadar doğal ve gerçekçi oynuyorlar ki, insan kendine “acaba onlar mı deli, biz mi?” diye sormadan edemiyor.” diyor. Yönetmene göre oyunun en önemli amacı ise “Birinin “deli”, diğerinin “akıllı” olduğuna kim karar veriyor?” sorusunu izleyicilerin sorgulamasını sağlamak.Şimdiye dek yönettiği diğer oyunlardan farklı olarak ‘Shakespeare’ oyununda insan beyninin, hayal dünyalarının nereye kadar ulaşabileceğini gösterdiğini anlatıyor Abbasova. Oyunu hazırlarken nasıl bir süreçten geçtiğini sorduğumuzda ise, yıllar önce iş gereği yolunun ruh ve sinir hastalıkları hastanesine düştüğünden bahsediyor: “Bu oyuna çalışırken orada izlediğim insan davranışları bana çok yardımcı oldu. Hâlâ bana içten, sevgi dolu yaklaşımlarını, bakışlarını unutmadım. Birisi benden sigara istemişti, “içmiyorum” dediğimde “iyi yapıyorsun abla, zararlı” deyip gitmesini; bir başkasının, önünde duran kocaman bir ağaçla konuşup sonra da kavga ederek ağaca bağırmasını asla unutmadım.”Bugün saat 15.30’da Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak oyunun kostüm tasarımı Emra Albayrak Şahin’e, dekoru Ayhan Doğan’a ve müziği Aygün Samedzade’ye ait. Shakespeare’de rol alan oyuncular ise Elçin Atamgüç, Ertuğrul Postoğlu, Hakan Arlı, Meriç Benlioğlu, Murat Coşkuner, Nevzat Çankara, Özgür Dağ ve Selma Kutluğ.
↧
Selçuklu Müzesi, Şubat ayında açılıyor
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün laminant parke döşendiği için "Hollanda Kraliçesi'ni götürmeye utandım" dediği Selçuklu eseri Gevher Nesibe Medresesi'nin restorasyon çalışmaları tamamlandı. Selçuklu Müzesi'ne dönüştürülen Gevher Nesibe Medresesi, Şubat ayında açılacak.Dünyada ilk tıp merkezi olarak bilinen, Selçuklu Hükümdarı 2'nci Kılıçarslan'ın kızı Gevher Nesibe Sultan adına kardeşi 1'inci Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1206 yılında yapımına başlanan şifahane ve medrese, Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nin hazırladığı proje kapsamında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmişti. Ancak hastaların kaldığı odaların zeminine laminant parke döşenmesi, duvarlarına elektrik kabloların çekilmesi, eleştiri konusu olmuştu.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül de "Bize yurt dışından misafirler geliyor. Mesela Hollanda Kraliçesi geldi. Kayseri'ye götürdük kendisini. Ama ben Gevher Nesibe'ye götüremedim. Çok mahcup oldum. Yerlerde laminant parke, oysa oranın doğal dokusunu görmesi lazım gelen misafirin. Baktım bu sefer Kayseri de çok bilinçlenmişti. Gevher Nesibe'yi restore etmeye başlamışlar. Laminant parkeleri kaldırmışlar. Çok utanmıştım. O atanın, o ecdadın torunları biz olamayız" demişti.Eleştiriler üzerine yeniden ihale düzenleyen Büyükşehir Belediyesi, Gevher Nesibe Medresesi'ni aslına uygun olarak yeniden restore ettirdi. Selçuklu eserlerinin sergileneceği müze haline getirilen Gevher Nesibe Medresesi'ndeki çalışmalarda sona gelindi. Şubat ayında hizmete girmesi planlanan müzede su üzerinde yürüme hissi uyandıracak bir teknoloji de ziyaretçilere farklı duygular yaşatacak.Gevher Nesibe Medresesi'nin bir kısmı Selçuklu Medeniyeti ile ilgili uygarlığı ön plana çıkaran bir müze, diğer kısmı ise şifahiye özelliğini taşıyan tıp müzesi olarak düzenlendi.Müzede, dünyadaki ender müzelerde yer alan holografik üç boyutlu görüntüler, arttırılmış gerçeklik için bilgisayar donanımları yer alacak.(DHA)
↧
Sabahattin Ali anılıyor
Modern Türk hikâyeciliğinin önemli temsilcilerinden Sabahattin Ali, “Gece Kapladı Her Yeri” isimli dinletiyle İş Sanat’ta anılıyor.Atilla ve Mehmet Birkiye’nin düzenlemesiyle sahnelenecek olan dinletide, Tilbe Saran, Metin Belgin, Bülent Emin Yarar ve Hakan Gerçek, usta yazarın “Hanende Melek”, “Gramofon Avrat” ve “Hasan Boğuldu” adlı öykülerini seslendirecek. Serdar Yalçın’ın besteleri eşliğinde ve eski bir radyo kayıt stüdyosunun canlandırıldığı sahne düzeninde gerçekleşecek dinleti, 13 Ocak Pazartesi akşamı saat 20.00’de İş Sanat’ta. Hanende Melek öyküsü 1973’te Metin Erksan yönetmenliğinde bir TV filmi; Gramofon Avrat 1987’de Yusuf Kurçenli yönetmenliğinde ve Hasan Boğuldu 1990 yılında Orhan Aksoy yönetmenliğinde sinema filmi haline getirilmişti.
↧
Borusan’dan yılın ilk konseri, Viyana klasikleri
İstanbul Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) 2014’ün ilk etkinliğiyle konserlere başlıyor.Sascha Goetzel yönetimindeki BİFO, yılın ilk konserinde genç soprano Çiğdem Soyarslan’a eşlik edecek. 9 Ocak Perşembe günü saat 20.00’de Lütfi Kırdar UKSS’de düzenlenecek konserde BİFO, Johann Strauss, II ağırlıklı bir Viyana repertuarı sunacak. Mimar Sinan Üniversitesi Opera Bölümü’nden mezun olduktan sonra Viyana Üniversitesi’nde eğitimine devam eden Çiğdem Soyarslan, profesyonel anlamda ilk performansını İstanbul Devlet Operası’nda gerçekleştirdi. Sanatçının performansları arasında Viyana’daki Volksoper, Frankfurt Operası, Lorraine Operası, Theater an der Wien, Viyana Oda Operası gibi mekânlarda Saraydan Kız Kaçırma’da Konstanze, Don Giovanni’de Donna Anna, Yarasa’da Rosalinde, La Bohème’de Mimi, Orlando’da Angelica, Rigoletto’da Gilda ve Semiramide’de başrolü sayılabilir. Soyarslan, Sofya’da düzenlenen Uluslararası Lyubomir Pipkov Genç Virtüözler, İş Sanat’ın düzenlediği Genç Müzisyenler, “SIEMENS Opernwettbewerb”, Sofya’da LiedDuo, Viyana’daki 28. Uluslararası Hans Gabor Belvedere ve 24. Nico Dostal-Operetta Newcomers 2009 yarışmalarını kazanmıştır. (0212 336 32 88)
↧
↧
Sızıntı’dan 35. yılında ‘vefa ödülleri’
İlk sayısı 1979 yılının Şubat ayında yayımlanan, aylık ilim ve kültür dergisi Sızıntı, bu sene 35. yılını kutluyor.Bu vesileyle derginin ilk yazı heyetine ve halihazırdaki yazarlarına Fırat Kültür Merkezi'nde (FKM) önceki akşam düzenlenen bir törenle vefa ödülü verildi. Törene derginin ilk yazarlarından Mehmet Ali Şengül, Feza Gazetecilik İmtiyaz Sahibi Ali Akbulut, Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun, Gazeteci Yazar Abdullah Aymaz, yazar Reşit Haylamaz, Nevzat Bayhan, Mustafa Uslu, Mehmet Erdoğan, Şerif Ali Tekalan, Yusuf Erdoğan'ın yanı sıra birçok gazeteci-yazar katıldı. Derginin başyazılarını kaleme alan Fethullah Gülen Hocaefendi adına ödülü Mehmet Ali Şengül ve geçen yıl hayatını kaybeden derginin eski yayın yönetmenlerinden Şerafettin Kocaman'ın ödülünü eşi Sema Kocaman aldı. Törende konuşan Sızıntı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni İrfan Yılmaz, "İlk yola çıktığımızda aklımızdan böyle bir şey geçmezdi. Sanki bir hareket, hobi gibi. ‘Gençlere iman adına bir şey verebilir miyiz?' diye sorarak içinde bulduk kendimizi. Hakikaten tesirli oldu. Bu hale geleceğini tahmin etmiyorduk.” dedi. Feza Gazetecilik İmtiyaz Sahibi Ali Akbulut, "Sızıntı Dergisi ile iftihar ediyoruz. Allah'a hamd olsun, matematikle, fizikle, kimya ile Rabb’imi anlatan bir dergi. 35 yıldır sürekli tirajı artarak günümüze kadar geldi, insanlığa çok güzel hizmetler verdi." şeklinde konuştu. Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun, "Sızıntı bir dönemde kendini kuyu dibinde bulan bir neslin dergisi. O gün belki de tereddütle çıkmıştı okunur mu, diye. Şimdi gerçekten bir neslin yetişmesinde ana temel dinamik olmuştur." diye konuştu. Mehmet Ali Şengül ise Sızıntı'nın kuruluş günlerinden bahsetti. Şengül, "5-10 arkadaşımızla aramızda topladığımız parayla siyah-beyaz basımını gerçekleştirdik. Allah'ın yarattığı insanoğlunun aklının ilimle aydınlanması, gönlünün iman, ahlak, faziletle donatılması adına böyle bir dergiye ihtiyacı vardı." dedi. Yazar Reşit Haylamaz ise şunları söyledi: "Sızıntı, 35 yıldır kültür hayatımızda çok önemli bir misyon edindiren dergi. Ayrıca yazar yetiştirme, insanları doğru bilgilendirme, doğru yönlendirme ve ihtiyaç duyduğu konuları ele alma konusunda kendi kulvarında belki de dünyada eşi benzeri olmayan bir dergi. İnsanın derinliklerine ifade eden, onun bir manada irfan boyutunu anlatan bilgilerin yanında tarih, fizik, matematik gibi alanlarda yazıları yayınlayan kendi etrafında da yavrularını sürükleyen, kendini dünyaya ulaştıran bir dergi."11 DİLDE YAYINLANIYORTörende konuşan gazeteci-yazar Abdullah Aymaz, "Sızıntı hakikaten büyük bir boşluğu doldurdu ve doldurmakta. Sızıntı'dan sonra Yeni Ümit, Yağmur, Gonca Dergisi, Sızıntı'nın İngilizce, Fransızca ve Arapça versiyonları da çıktı.” dedi. Derginin en önemli hizmetlerinden biri de misyonu ile bağlantılı olarak yurtdışı versiyonlarının yayımlanması. Sızıntı bugün, 11 dilde yayınlanan uluslararası bir dergi. İngilizce (The Fountain), Almanca (Die Fontane), Rusça (Noviye Grani), Arapça (Hira), Fransızca (Ebru) ve İspanyolca (Cascade) yurtdışında yayımlanan dergilerden bazıları. İlk sayısı 6 bin basılan Sızıntı, bugün 800 bin tirajıyla Türkiye’nin en çok satan dergisi unvanına sahip. Aynı zamanda birçok dergiye de kaynaklık yapmış olan bir yayın.Ağlayan çocuğun yer aldığı ilk kapağın hikayesi1980’li yıllarda doğudan batıya neredeyse her evde yandaki ağlayan çocuk resmi çerçevelenmiş bir şekilde duvara asılırdı. 80’ler dizisinin dikkatli izleyicileri bilir. O resim, dizide de 1980’lerin bir nişanesi olarak kullanılıyor. Mavi renkli gözlerinden tomurcuk gibi damlalar inen bu hüzünlü çocuk resmi, Sızıntı’nın 1979’da yayımlanan ilk sayısının kapağından tüm Türkiye’ye yayıldı. Herkes adını sanını bilmediği, tanımadığı bu çocuğu çok sevdi, sahiplendi. “Ağlayan çocuk” olarak kaldı akıllarda. Derginin ilk başyazısı “Bu Ağlamayı Dindirmek İçin Yavru”yu kaleme alan Fethullah Gülen Hocaefendi, yazısında “Senin için bu yola atıldık.” diyerek o çocuğa hitap ediyordu. Derginin Genel Yayın Yönetmeni İrfan Yılmaz’a, bu fotoğrafı nereden bulduklarını, kime ait olduğunu soruyoruz. Yılmaz, “Tam emin olmamakla birlikte bu fotoğrafın İzmir Kemeraltı’ndaki bir sahaftan alındığına dair rivayetler var.” diyor.‘Sızıntı’da yazıyorum diye 10 yıl profesör olamadım’Sızıntı dergisi, bugünlere elbette kolay gelmedi. Dergide yazıları çıkıyor diye pek çok isim, yıllarca akademik haksızlıklara maruz kaldı. Şu anda İzmir 9 Eylül Üniversitesi Zooloji Bölümü’nde profesör olan derginin genel yayın yönetmeni İrfan Yılmaz’ın akademisyenlikte ilerlemesi, profesörlüğünü alması sırf derginin yazı heyetinde olduğu için 10 yıl geciktirilmiş. Daha doçentlik imtihanındayken başına gelenleri şöyle anlatıyor: “Jürideki arkadaşlardan biri benim evrime inanmadığımı biliyor. Bu yüzden sınavı geçemeyeyim diye hep evrimle ilgili sorular soruyor. Tabii ben de o zamanki Amerikan kitaplarında evrimle ilgili ne yazıyorsa ona göre cevap veriyorum. Benden bu cevapları beklemiyorlar haliyle. Benim alanım zooloji, hayvanlarla ilgili. Sınavda sadece bu konuyla alakalı sorular sorulabilir, fakat bahsettiğim jüri üyesi bu sefer, sırf ben sınavı veremeyeyim diye kimyanın, fiziğin konularına girmeye başladı. Ben onlara da cevap verdim. Jüri başkanı kadın itiraz etti: ‘Bunları bilmek zorunda değil ki, biz de bilmiyoruz, niye bu soruları soruyorsunuz’ diye uyarıda bulundu. Bana soruları soran beyefendi geri adım atmak zorunda kaldı. Neyse çıktık dışarıya. Jüri başkanı kadın, “Hocam bunları biz de bilmiyoruz, siz nereden biliyorsunuz?” diye merakından sordu. Sızıntı’nın yazı heyetindeyim. Her hafta dergide yayınlanacak yazılarla ilgili toplantı yapıyoruz. Yıl 1989. Dergi 1979’da çıktı. Tam on sene olmuş. Haftada bir toplanılıyor. Yılda 52 hafta var. Bir toplantıda 10 yazı okusak 520 yazı yapar. 10 senede 5 bin 200. Bunun içinde fizik, kimya, matematik var. Dolayısıyla pek çok konuda ayaklı kütüphane gibi oluyorsunuz. Şimdi 35 sene oldu. Yani benim doçentliğime de, profesörlüğüme de faydası oldu Sızıntı’nın.”
↧
İlyada Destanı Kürtçeye çevriliyor
Çanakkale'de bulunan ve Troia Savaşı'nın anlatıldığı ünlü İlyada Destanı Kürtçeye çevriliyor. Çalışmayı, Çanakkale Troia Vakfı arkeoloğu Fecri Polat ve arkadaşı Türkçe öğretmeni Kamuran Demir yapıyor. Ünlü ozan Homeros'un 2 bin 800 yıllık destanını Kürtçe yayınlamak için üç yıl önce çalışmalara başladı. İlk dört ve sonuncu bölüm olan 24. bölümün çevirisini tamamlayan iki arkadaş, önümüzdeki ay beşinci bölümünü kitap halinde yayınlayacak. "Destana İlyadayê" adıyla yayınlanacak kitabın bir sayfası Kürtçe, diğer sayfası ise orijinal dili Yunanca olacak. Önsözüne ise Alman arkeolog Manfred Osman Korfmann'ın, İlyada ve Homeros üzerine yazdığı önsözün Kürtçe tercümesi eklenecek.Arkeolog Polat, İlyada Destanı'nın Kürtçeye çevrilmesi için yaptıkları çalışmaları anlattı. Bu destanın dünyada çok tanındığını ve bugüne kadar 30'un üzerinde dile çevrildiğini belirterek, "Biz bu projeye başlarken Kürt Enstitüsü'nde çalışan arkadaşlarımız, İlyada Destanı'nın dilinin ağırlığı yüzünden Kürtçenin bunu karşılayıp karşılamayacağı konusunda tereddüt ettiler. Çoğu kişi, 'Bu bir hayal.' dedi ancak biz hiç yılmadan çalıştık. Aslında İlyada'da, hiçbir dilin karşılamayacağı kalıplar var. O kalıplar sözlü gelenekte, yani dengbêjlik geleneğinde kullanılmış ve onları birebir karşıladı. Her seferinde bunu keşfettiğimizde çok da hoşumuza gitti. Kürtçe, İlyada'yı en iyi karşılayan dillerden biri oldu, çünkü ikisi de aynı geleneğin ürünü. Yazının ortadan kalktığı 400 yıllık karanlık dönemde İlyada Destanı sözlü gelenekle aktarılıyor. Kürtçenin de ortadan kalkmaması için dengbêjlik geleneği gelişiyor ve insanlar bütün destanlarını, tarihlerini sözlü gelenekle aktarıyorlar." dedi. Fecri Polat, İlyada Destanı'nın tamamı olan 24 bölümün Kürtçe çevrisinin tamamlanmasının ise beş yıl daha alacağını sözlerine ekledi.(CİHAN)
↧
Türkiye'de Zaman sergisi New York'ta açıldı
Türkiye'nin, doğal, kültürel ve tarihi zenginliklerini yansıtan fotoğrafların yer aldığı sergi New York'ta açıldı.Dünyanın 25 fotoğraf ustasının objektifinden, Anadolu'nun güzelliklerini bir araya getiren 'Türkiye'de Zaman' (Time in Turkey) fotoğraf sergisinin New York'un ünlü Grand Central İstasyonu'nda fotoğraf severlerle buluştu.Geçtiğimiz hafta başlayan ancak resmi açılışı dün akşam düzenlenen bir resepsiyonla başlayan sergi, 9 Ocak'ta sona erecek. Sergi, şimdiye kadar Türkiye içinde ve dışında 19 ayrı kentte fotoğraf severlerle buluşmuştu.(DHA)
↧