Quantcast
Channel: ZAMAN-KÜLTÜR
Viewing all 7489 articles
Browse latest View live

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Avrupa müziği

$
0
0
“Osmanlı’nın Avrupalı Müzisyenleri” başlıklı kitabı ve “Dersaadet’te Avrupa Müziği” başlıklı CD’si bulunan sanatçı/müzikolog Evren Kutlay, bu akşam saat 20.00’de Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Avrupa Müziği” adlı bir konser verecek.Osmanlı döneminin çok sesli seçme eserlerini piyanosuyla yorumlayacak olan sanatçı, konserlerinde müzik ile tarihi buluşturan bir performans sergiliyor. (www.zorlucenterpsm.com)

Hitchcock’un ‘Rebecca’sı öldü

$
0
0
Oscar ödüllü ABD’li oyuncu Joan Fontaine, 96 yaşında hayatını kaybetti.Gerilim sinemasının usta yönetmeni Alfred Hitchcock’un ‘Oscar kazanan tek oyuncusu’ olan Fontaine’in, uykusunda öldüğü belirtildi. Hitchcock’un gerilim filmlerinde aldığı rollerle 1940’lı yıllarda yıldızı parlayan Joan Fontaine, ABD’nin California eyaletindeki evinde hayata gözlerini yumdu. 1917 yılında Tokyo’da İngiliz anne-babanın kızı olarak dünyaya gelen Fontaine, çocukluk yıllarında California’ya yerleşti. Gerçek adı Joan de Beauvoir de Havilland olan Fontaine, kendisi gibi aktris olan ablası Olivia de Haviland’a karşı yaşam boyu sürdürdüğü rekabet ve kinle tanındı. Kariyerine 1930’lu yılların sonunda başlayan Fontaine, 1941 yılında oynadığı Hitchcock filmi ‘Şüphe / Suspicion’ ile Oscar kazandı. Ömrü boyunca kız kardeşiyle kavgalı olan ve dört evliliği de boşanmayla biten Fontaine, 1994 yılında kariyerine son vermişti.

Gaziosmanpaşa Sahnesi açılıyor

$
0
0
Tadilat nedeniyle 2005’ten bu yana kapalı olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Gaziosmanpaşa Belediye Kompleksi’ndeki Gaziosmanpaşa Sahnesi, Ocak 2014’ten itibaren oyun sahnelemeye başlayacak.www.ibst.gov.tr sitesinden ve İBB Şehir Tiyatroları gişelerinden biletleri şimdiden satışa çıkan oyunlar, Sirke Tadında Böğürtlen Reçeli (2-3-4-5 Ocak 2014), Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi (9-10-11-12-16-17-18-19 Ocak 2014), Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye (23-24-25-26 Ocak 2014), (Para / 30-31 Ocak / 1-2 Şubat 2014).

Zeytinburnu’nda Şeb-i Arus töreni

$
0
0
Zeytinburnu Belediyesi, Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin 740. vuslat yıldönümü münasebetiyle bu akşam saat 19.30’da “Şeb-i Arus Hasreti” adlı bir etkinlik düzenliyor.Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde Murat Özer’in sanat yönetmenliğinde gerçekleşecek gecede, postnişin Hüseyin Top beraberindeki Âyân Musiki Topluluğu tarafından Acemaşirân Mevlevi ayini icra edilecek. (0212 415 58 58)

Bir cami vakfının 14 yıldır yaşattığı edebiyat dergisi

$
0
0
Şair ve denemeci Nazım Payam yönetiminde Elazığ’da yayımlanan ‘Bizim Külliye edebiyat dergisi, kalitesi ve istikrarı ile dikkat çeken bir yayın. 14 yıldır aralıksız okuruna ulaşan dergi, aralık-ocak-şubat sayısı ile 58. sayısını yayımladı. Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2007’de ‘yılın dergisi’ seçilen Bizim Külliye’nin yayın yönetmeni Nazım Payam, dergiyi anlattı.Bizim Külliye dergisini ne zaman, nasıl kurdunuz?1999’un kışında bir masa etrafında bulunan üç arkadaş karar verdik. Dilimize, sanatımıza, çevremizdekilerin edebî çalışmalarına katkıyı amaçlıyorduk. Söyleyecek sözümüz vardı. Buluştuğumuzda akşamdı. Gecenin bir vaktine kadar öngörülerle hesap kitap tuttuk, konuştuk heyecanlandık. İlk işimiz matbaaya ve vergi dairesine uğramak olacaktı. Ertesi gün kültür-sanat dergisi için ödeyeceğimiz vergiyi duyunca vazgeçtik. Hani Cengiz Aytmatov’un “Beyaz Gemi”sinde geyiğini yitiren Mümin Dede’nin torunu o çocuk var ya, onun durumuna düşmüş, bütün hayallerimizi suya vermiştik. Yitikliğimizle vergi dairesinden çıkarken şehrimizin mümtaz şahsiyetlerinden biriyle karşılaştık. Hemşehrimiz, “Bu kadar tasalanmanıza gerek yok, İzzetpaşa Vakfı Başkanı ile görüşelim.” dedi. Bizim Külliye’yi Elazığ’dan yayın dünyasına kattık.Elazığ'da 14 yıl aralıksız bir edebiyat dergisi çıkarmak kolay olmasa gerek. Nasıl başardınız bunu?Tabii ki İzzetpaşa Vakfı’nın himayeleriyle... Türkiye’de kültür-sanat dergiciliği bir şahsın kendi kaynaklarıyla becerebileceği iş değil. İzzetpaşa Vakfı, bir cami vakfı. Yönetim kurulu tamamıyla yüksek tahsilli. İçlerinde yabancı dile hâkim olanlar var. Vakıf başkanımız Nihat Eriş inşaat mühendisi. Taleplerimizi tartışır. Fakat desteği müdahalesizdir. Artık Bizim Külliye dergisi vakfımızın kültür-sanat yayın organı. Yavuz Bülent Bakiler dergimizi ziyaretlerinin ilkinde şöyle demişti: “Bir cami vakfının Türk kültürüne, Türk edebiyatına böylesine katkı sağlaması, Bizim Külliye gibi bir derginin çıkmasına vesile olması, gerçekten beni çok duygulandırdı. Lütfen şu vakıf başkanını bana gösteriniz, başkanımızın ellerinden öpmek istiyorum!”Anadolu’da yayımlanan dergiler genelde amatör kalıyor, profesyonel bir bakış açısı, baskı göremiyoruz. Bizim Külliye bu kalıpların dışına nasıl çıkabildi?Sanırım önceliklerimize titizliğimiz: Sanatçılarımızı ve sanatımızı terbiyemizin besleyici unsurlarından biri olarak kabullenmemiz. İyiye, güzele teslimiyetimiz. Anlatmadan çok anlama dilini kullanma gayretimiz. Kanaatimiz şu: Edebiyat dergileri insan-ı kâmilin sorumluluğunu da üstlenebilmeli. Ayrıca farklı pencere açanlarımızın olması; mesela İstanbul’dan Vefa Taşdelen… Denizli’de, Ankara’da, Malatya’da, Muğla’da, İzmir’de, Konya’da, Kayseri’de Eskişehir ve Çorlu’da temsilcilerimiz yok, oralarda bizim danışmanlarımız var. Dergimizin şiirlerini, yazılarını, dosya konusunu defaten tartışıyoruz. Dizgi, tasarım sorumlusu Aydın Karabulut’un işinde yetkinliğini de göz ardı edemeyiz. Ben edebiyat öğretmeniydim. 2006’da derginin işlerini daha sağlıklı yürütmek için emekliye ayrıldım. Edebiyat dergilerinin önemli bir özelliği de edebiyat dünyasına yeni kalemler kazandırmak. Bizim Külliye’nin bu konudaki iddiası nedir?Elbette iddiamız var. Edebiyat dergileri tecrübeli kalem ve hedef kitlesi okurlarıyla kişilik edinirler. Safları sıklaştırıp sinir uçlarını belirginleştirmek ise yeni kalemlerle mümkün. Hikâyede Necati Kanter, deneme ve makalede Taner Namlı, Ahmet Faruk Güler, Süleyman Daşdağ, Beyhan Kanter; kendisine özgü eleştiri ve ironisiyle Şinasi Gülaçtı, şiirde Ömer Kazazoğlu, Seval Koçoğlu, Şerif Fatih Akkâğıt ve Mahmut Bahar; röportajda Kemal Batmaz… Kuşkusuz gelecek, bu arkadaşlarımızdan birkaçının sanatını onaylayacaktır.Bugüne kadar kapağınıza taşıdığınız, ses getiren dosyalarınız nelerdi?2007’de ‘Türkçe’, Edebiyatımızda Tutku’, ‘Şehir’, ‘Edebiyatımızda Şehir’ dosya konularımız Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “yılın dergisi” seçilmemize vesile olmuştu. Edebiyat, dünyayı gönül ile anlama çabasıdır. Felsefenin payına düşen ise akıl. 46. sayımızı “Felsefe-Edebiyat İlişkisi”ne ayırmıştık. ‘Romanda Tip ve Karakter’, ‘Türkü’, ‘Politika ve Edebiyat’, ‘Metafizik ve Edebiyat’, ‘Mitoloji ve Edebiyat’, ‘Gelenek ve Edebiyat’, ‘Şehir ve Şair’, ‘Şehir ve Kitap’ dosya konuları da dikkatleri dergimize çekmiştir. Gelecek sayınızda ‘dergi edebiyatı’ konusunu ele alacaksınız. Dergi edebiyatından ne anlamalıyız?Edebiyat dergileri yazarını da okurunu da seçiciliğe, seçkinciliğe özendirir. Dergi edebiyatı, üslubu, ilkesi, edebî türünün inceliklerinde tercihi olan, eleştiriye açık nitelik edebiyatıdır. Orada kalemler çekilir; duygu ve düşünceler okurlarıyla buluşur, muhataplarına ulaşır. Hikâye, şiir, deneme ve fikir, eleştirmenleriyle yüz yüze gelir. Dergi üzerinden gelen takdir ve tekdirlerin toplamı, müellifi iç disipline sevk eder, daha düzgün, daha özgün olmaya zorlar. Dergi edebiyatında imla tutarsızlığından, noktalama yanlışlarından, bozuk cümlelerden, standart dil ile yazılmış bir metnin arasına yöre ağzı ve argo sözler serpiştirmekten sakınılır. Fakat gündelik hayata sevk edilen tat ve talepler hemencecik fark edilmez. Dergi edebiyatının öngördüğü on yıl, yirmi yıl, belki bir asır sonrayadır. Onun şimdiye söylediği: “Haydi düşün, haydi hisset!”

Herkes 'Nejat Uygur'du

$
0
0
Adanalı tiyatroseverlerin jesti Süheyl ve Behzat Uygur kardeşleri çok duygulandırdı.Adana Büyükşehir Belediyesi Altınkoza 13 Kare Sanat Günleri kapsamında Nejat Uygur anısına tiyatro oyunu sahnelendi. Süheyl ve Behzat Uygur Tiyatrosu oyuncularının "Adamı Hasta Etme" adlı oyunu Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda sahnelendi.Tamamen dolu salonda oynanan oyunu Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz ve eşi Serpil Aldırmaz ile 6 Mekanize Tümen ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Batı Bahadır Köse ve eşi de izledi.Keyifli dakikaların yaşandığı oyunun sonunda bu kez sürprizi izleyiciler yaptı. Oyunun sonunda tüm oyuncular seyircileri selamlamak için sahneye dizildiğinde izleyiciler ellerindeki Nejat Uygur posterlerini havaya kaldırdı. Ortaya çıkan görüntü Uygur kardeşleri çok duygulandırdı.Süheyl ve Behzat Uygur Adanalılara teşekkür ederken, Nejat Uygur'la ilgili anıları izleyicilerle paylaştılar.Adana'nın kendileri için çok önemli olduğunu belirten Behzat Uygur, "Bu güzel jestinizi Nejat Usta bir yerlerden görüyordur. Adana Nejat Usta için çok ayrı bir önem taşıyordu. Nejat Uygur Tiyatrosu Adana'da büyüdü. Bizler Adana'da doğduk. Nejat Uygur'u anmak için Adana'ya geleceğim hiç aklıma gelmezdi. Ancak o üzüntüyle değil neşeyle anılmak isterdi. Hepinize teşekkür ediyorum" dedi.Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz da başta Süheyl ve Behzat Uygur olmak üzere tüm sanatçıları kutladı ve çiçek verdi.(İHA)

'Öyle Sevdim ki Seni' filmine Ukrayna ve Yunanistan'dan ödül

$
0
0
Yapımcılığını Medyaton-Nurdan Tümbek Tekeoğlu'nun ve yönetmenliğini Orhan Tekeoğlu'nun yaptığı 'Öyle Sevdim ki Seni' filmine Ukrayna ve Yunanistan'dan ödül geldi.11-16 Aralık 2013 tarihleri arasında Yunanistan'ın Corinth kentinde düzenlenen 4. Peloponnesian Corinthean İnternational Film Festivali'nde Öyle Sevdim ki Seni filmi World Cinema "Bridges" (Köprüler)Ödülüne layık görüldü. Diğer yandan 12-16 Kasım 2013 tarihlerinde Ukrayna'nın Turuskavetskentinde düzenlenen4. Korona Karpat Truskavets International TV Film Festival'inde usta oyuncu Kayhan Yıldızoğlu,"En iyi aktör" ödülüne layık görülmüştü. 'Öyle Sevdim ki Seni' 22 Ekim 2013 tarihinde 43.İnternational Kiev Film Festival'inde ve 16 Kasım 2013 tarihinde de IOM, Uluslararası Göç Örgütü'nün Pera Müzesi'ndeki 'Women Across The Borders' programında gösterilmişti.(İHA)

Ümit Meriç, babasını anlatacak

$
0
0
Türk Edebiyatı Vakfı’nın bu haftaki “Çarşamba Sohbeti”nde, Prof. Dr. Ümit Meriç “Bir Dünyadan Bir Dünyaya Cemil Meriç” başlığı altında ünlü düşünür ve yazar Cemil Meriç’i bütün yönleriyle anlatacak.Etkinlik, Türk Edebiyatı Vakfı’nda saat 17.00’de başlayacak. (0212 526 16 15 / 527 50 32)

Süheyl Ünver anılıyor

$
0
0
Klâsik Türk İslâm sanatlarının Türkiye’de yaygınlaşması için büyük hizmetleri olan Ord. Prof. Dr. Ahmed Süheyl Ünver için Pendik’te bir anma programı yapılıyor.Pendik Belediyesi tarafından düzenlenen ve moderatörlüğünü Sadık Yalsızuçanlar’ın yapacağı toplantı, bugün Mehmet Akif Ersoy Sanat Merkezi’nde saat 19.00’da başlayacak. Panelin konuşmacıları Prof. Dr. Ahmed Güner Sayar, Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu ve Mehmet Nuri Yardım. Konuşmacılar, Ünver’in hayatı, fikirleri, eserleri ve ideallerini anlatacak, hâtıralarını nakledecekler. (0216 483 66 01)

YKY’nin 4000. kitabı Yaşar Kemal’in

$
0
0
Türkiye’nin köklü yayınevlerinden Yapı Kredi Yayınları (YKY), dün 4000. kitabını yayımladı.Bugüne kadar 2 milyonun üzerinde kitap basan ve edebiyat, şiir, felsefe, sanat, tarih, şehir monografileri ile çocuk edebiyatı gibi alanlarda yoğunlaşan Yapı Kredi Yayınları; Sanat Dünyamız, Cogito ve Kitap-lık dergileriyle de sanat, felsefe, edebiyat ve çizgi roman alanlarında önemli bir boşluğu dolduruyor. 2000. kitabı İbn Battûta Seyahatnâmesi, 3000. kitabı Kazım Karabekir’in Günlükleri olan YKY’nin, 4000. kitap olarak Yaşar Kemal’in Çocuklar İnsandır’ını seçti. Yaşar Kemal, bu kitabında 1975’te İstanbul’un sokak çocuklarını bir röportaj serisiyle anlatmıştı. Gazetedeki tefrikasına uygun olarak ve Turhan Selçuk’un çizimleri ve Ara Güler’in arşivde bulunabilen fotoğraflarıyla birlikte ilk kez yayımlanan bu özel baskı Çocuklar İnsandır adlı kitapta, Kemal Özer’in Yaşar Kemal’le yaptığı “Neden çocuklar insandır?” başlıklı röportaja da yer veriliyor.

Altın Ayı’nın ilk beş adayı açıklandı

$
0
0
Önümüzdeki şubat ayında düzenlenecek 64. Berlin Film Festivali’nin programı yavaş yavaş belli oluyor.6-16 Şubat 2014 tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalin yarışma bölümünde yer alan beş film dün açıklandı. Yarışma filmleri arasında Fransız Yeni Dalga akımının usta yönetmeni Alain Resnais’nin son filmi ‘Riley’nin Hayatı / Life of Riley’ dikkat çekiyor. Ayrıca, 2009’da ‘Acı Süt’ filmiyle Berlin’de Altın Ayı ödülü alan Perulu yönetmen Claudia Llosa’nın yeni filmi ‘Aloft’ da yarışma bölümünde yer alıyor. Diğer filmler ise Yann Demange’nin yönettiği İngiltere yapımı ‘71’, Dominik Graf’ın yönettiği Almanya yapımı ‘Die Geliebten Schwestern’, Yannis Economides’in yönettiği ‘Stratos’. ABD’li yönetmen Wes Anderson’un son filmi ‘Grand Budapest Hotel’ ile 6 Şubat’ta açılıcak festivalde George Clooney’nin 2. Dünya Savaşı’nda geçen yeni filmi ‘Hazine Avcıları / The Monuments Men’ da yarışma dışı olarak gösterilecek.

Mehmet Âkif Müzesi için engel kalmadı

$
0
0
Mehmet Âkif’in İstanbul’da son günlerini geçirdiği Mısır Apartmanı’ndaki dairenin, yıllardır Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca bir müzeye dönüştürülmesi bekleniyor. Bakanlığın oluşturduğu komisyondan herhangi bir haber gelmezken, Mehmet Âkif koleksiyoneri M. Ruyan Soydan’ın ulaştığı resmî rapora göre şairin vefat ettiği yerin Mısır Apartmanı’nın 5. katındaki 22 numaralı daire olduğu tespit edildi.Mehmet Âkif'in son günlerini geçirdiği Mısır Apartmanı'ndaki dairenin Mehmet Âkif Müzesi'ne dönüştürülmesi, 2010’un Aralık ayından beri bekleniyordu. Bir nevi yılan hikâyesine dönen süreçte gelinen nokta ise Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, Âkif'in son günlerini Mısır Apartmanı'nın 17. veya 18. dairesinde geçirdiği, ancak tam olarak hangi daire olduğunun bilinmediğini belirtip, bunu tespit etmek için Bakanlığın bir komisyon kuracak olmasıydı. Atanan komisyonun 2011 Aralık ayından beri Akif'in tam olarak hangi dairede vefat ettiğini tespit etmesi ve çıkacak sonuca göre de ilgili dairenin kamulaştırılması için çalışmalara başlanması bekleniyordu. Yaklaşık iki yılın sonunda komisyondan bir ses çıkmadı. Geçtiğimiz cumartesi günü Türk Dünyasını Aydınlatanlar Sempozyumu'nda bildiri sunan en önemli Mehmet Akif koleksiyonerlerinden Mehmet Ruyan Soydan, yaptığı araştırmalar sonunda ulaştığı resmî bir raporla, Âkif'in Mısır Apartmanı'nda son günlerini geçirdiği dairenin hangisi olduğunu açıkladı. Bu resmî rapora göre Âkif'in vefat ettiği yer Mısır Apartmanı'nın 5. katındaki 22 numaralı daire. Soydan'ın ulaştığı bu belge ile birlikte, Mehmet Âkif Müzesi'nin kurulmasının önünde herhangi bir engel kalmadı. Mehmet Ruyan Soydan'ın yaptığı araştırmalar sonucunda ulaştığı belgelerde, Âkif'in rahatsızlığı dolayısıyla kaldığı Teşvikiye Sağlık Evi'nden Mısır Apartmanı'na naklini içeren 14/7/936 tarihli raporda önemli bilgiler yer alıyor. Raporda, “Şair Mehmet Âkif'in, hasta olarak yattığı Teşvikiye Sağlık Evi'nden 10/7/936'da çıkıp Beyoğlu'nda Mısır Apartmanı'nın beşinci katında Abbas Hilmi Paşa ailesinden Prenses Emine'nin vekili avukat Fuad'ın yanına gittiği" bilgisi bulunuyor. 19/7/936 tarihli bir başka yazışmada ise bu mevzu teyit edilerek; “Mısır Apartmanı'nın beşinci katında Abbas Hilmi Paşa ailesinden Prenses Emine'nin vekili avukat Fuad'ın yanında oturan şair Mehmet Âkif'in hariçle yapacağı muhaberesini” kontrol müsaadesi isteniyor. Âkif'in, Mısır Apartmanı'nın 5. katında kaldığı daire ise 21/7/936 tarihli diğer bir yazışmada daha açık belirtilerek, avukat Fuat Şemsi'nin Mısır Apartmanı'nın 22 numaralı dairesinde oturduğu ifadelerine yer veriliyor.Mehmet Âkif Anı evi yapılacaktı1925'te gittiği Mısır'dan yaklaşık 11 yıl sonra 17 Haziran 1936 tarihinde dönen Mehmet Âkif'i, Türkiye'de karşılayanlar ve ona sahip çıkanlar Mısır'da onu himaye eden ailenin mensuplarıydı. Mısır'da Abbas Halim Paşa, Âkif'in nasıl tek dayanak noktası olmuş ise İstanbul'da da Prenses Emine Abbas ve Said Halim Paşa'nın oğlu Prens Halim Bey de aynı vazifeyi yerine getirmişti. Bu yüzden Mehmet Âkif yurda döndükten sonra Prens Halim Bey'in Alemdağ'daki çiftlik evinde ve Prenses Emine Hanım'ın Mısır Apartmanı'nda kendisine tahsis edilen dairede –Fuad Şemsi Bey'in yanında- kalmış ve nihayet 27 Aralık 1936'da hayata burada veda etti. 2011, Mehmet Âkif Ersoy'un vefatının 75. yılıydı. Aynı zamanda İstiklâl Marşı’nın kabulünün 90. yıldönümüydü. Bu vesileyle 2011, Mehmet Âkif Yılı olarak ilan edilmiş; Âkif'in, son günlerini geçirdiği Mısır Apartmanı'ndaki dairenin bir Mehmet Âkif Müzesi'ne dönüştürülmesi müjdesini ilk olarak 2010'un Aralık ayında Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay vermişti. 2011'de açılması planlanan müze için aynı yılın mart ayında Bakanlık'tan ‘resmî' bir açıklama yapıldı: "Mehmet Âkif Yılı'nda şairin vefat ettiği daire ile yanındaki daire kamulaştırılarak birleştirilecek. Birleştirilen daireler, ‘Mehmet Âkif Anı Evi' olarak yeniden düzenlenecek. Ömrünün son anlarını burada geçiren Mehmet Âkif'in anısına iki daire, şairin eserleri ve özel eşyaları ile donatılacak. Mehmet Âkif'i daha yakından tanımak isteyen ziyaretçiler, bu tarihî mekânı gezebilecek." 2011 Aralık ayına gelindiğinde ise Kültür ve Turizm Bakanlığı, Âkif'in son günlerini Mısır Apartmanı'nın 17. veya 18. dairesinde geçirdiğini, ancak tam olarak hangi daire olduğunun bilinmediğini açıklamıştı. Soydan'ın ulaştığı bu ‘resmî' raporlarla birlikte Mehmet Âkif'in son günlerini geçirdiği Mısır Apartmanı'ndaki dairenin Bakanlık tarafından kamulaştırılarak müzeye dönüştürülmesi için bir ‘bahane' kalmadı.

Doğumunun 85. Yılında Uluslararası Cengiz Aytmatov Sempozyumu

$
0
0
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi ile birlikte düzenlediği ve iki gün sürecek olan "Doğumunun 85. Yılında Uluslararası Cengiz Aytmatov Sempozyumu", ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki açılış oturumu ile başladı.Kırgız yazar, düşünür ve devlet adamı Cengiz Aytmatov'u anlatan bir belgeselin gösterimi ile başlayan açılış oturumu, açılış konuşmaları ile devam etti. ilk olarak konuşan Cengiz Aytmatov Vakfı Temsilcisi Roza Alişenova, 2003 yılında açılan Cengiz Aytmatov Müzesi'nin kuruluşu, gelişimi ve amaçları hakkında bilgiler verdi. Roza Alişenova, müzenin Cengiz Aytmatov'un sonsuza kadar yaşatılarak gelecek nesillere aktarılmasını amaçladığını ifade etti.Cengiz Aytmatov'un kardeşi Rosetta Aytmatova ise konuşmasında, ailesi olarak 2008 yılındaki vefatının ardından Cengiz Aytmatov anısına yaptıkları anıt mezar ve müze gibi onu yaşatmayı amaçlayan çalışmaları anlattı. Cengiz Aytmatov'un çocukluk yıllarından başlayarak baskılara maruz kaldığını ve zor bir hayat yaşadığını belirten Rosetta Aytmatova; babası Sovyet rejimi tarafından öldürülen ve eğitim hakkı bile elinden alınmaya çalışılan Cengiz Aytmatov'un iseyılmadığını; hayatı ve insanı insanoğluna anlatan eserler yazdığını söyledi.ESOGÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kartal, Cengiz Aytmatov hakkında kısaca bilgi vererek konuşmasına başladı. Cengiz Aytmatov'un Cengiz Dağcı ile birlikte Türk Dili'nin iki büyük Cengiz'inden biri olduğunu ve her iki yazardan da bugünkü nesillerin öğreneceği çok şey olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ahmet Kartal, Aytmatov'un eserlerinde mitoloji ve Türk kültüründen unsurları birleştirdiğini belirtti. Prof. Dr. Ahmet Kartal, Cengiz Aytmatov'un hayatı, eserleri ve üslubunun ele alınacağı sempozyumun başarılı geçmesini diledi.Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Layli Ukubayeva, sempozyumda bulunmaktan dolayı gurur ve mutluluk duyduklarını belirterek, düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.Kırgızistan Eğitim ve Bilim Bakan Yardımcısı Nazarkul İşekeyev, Cengiz Aytmatov'un Türk Dünyası'nın gururu olduğunu belirterek, Aytmatov'un eserlerindeki deha, kahramanlık ve sönmez ateşin insanlığı sonsuza kadar aydınlatacağını söyledi. Nazarkul İşekeyev 200'ün üzerinde dile çevrilen eserlerindeki karakterleriyle Cengiz Aytmatov'un, insanlığa insan olmayı öğrettiğini belirtti. İşekeyev Cengiz Aytmatov'un; Shakespeare, Byron ve Tolstoy gibi edebiyatın ölümsüz isimleri arasındaki yerini aldığını ifade etti.Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen, eserleri 200'ün üzerinde dile çevrilen Cengiz Aytmatov'un Türk'ün bütün değerlerini eserlerine yansıttığını ve 21. Yüzyılın Türk'ün Yüzyılı olması konusunda bizlere yol gösterecek eserler bıraktığını ifade etti. Prof. Dr. Hasan Gönen bu eserlerin doğru değerlendirilmesi ve yorumlanmasının, gençlerimize yeni ufuklar açacağını ve aynı zamanda Türk Dünyası içindeki kardeşliği pekiştireceğini de sözlerine ekledi.Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna da, Cengiz Aytmatov'un her eserinde okuyucularına "anneni, babanı, dilini, halkını unutma" mesajını verdiğini belirterek, Aytmatov'un kültürümüze ve değerlerimize bağlı kalmanın taşıdığı hayati öneme dikkat çektiğini söyledi. Güngör Azim Tuna, Kırgız Türkleri'ne ve Türk Dünyası'na milli ruh aşılayan bir lider olarak tanımladığı Cengiz Aytmatov'a duyulan ilginin nedeninin; verdiği mesajların yanı sıra, eserlerinde savaş ve aşkı ustalıkla harmanlaması olduğunu söyledi. Eskişehir'in Cengiz Aytmatov'un eserlerinin Türk Dünyası'na ve gençliğimize kazandırılması açısından önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptığını belirten Güngör Azim Tuna, sempozyumun hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.Açılış konuşmalarının ardından anı tabağı ve çiçek takdimleri gerçekleşirken, sempozyumun ilk günü öğleden sonra çeşitli salonlarda gerçekleşen oturumlarla devam etti.(İHA)

Bu hafta 6 yerli film vizyona giriyor

$
0
0
Sinemaseverler bu hafta 6 yerli film ile buluşuyor. 20 Aralık haftasının öne çıkan yapımı ise Sürgün. Bakanlar Kurulunun 16 Mart 1964 tarihli Yunan pasaportlu vatandaşlara sürgün kararı çıkartmasıyla yaşanan trajedinin anlatıldığı "Sürgün"ün yönetmen koltuğunda Erol Özlevi oturuyor.Çocukluklarından beri birbirlerine aşık olan Eleni ve Sedat evlenmeye karar verirler ancak Eleni'nin babası Stavro, şiddetle karşı çıkar. Hükümet, Yunan pasaportlu vatandaşlara sürgün kararı çıkartır. Stavro da sürgün edilecekler arasındadır ve birkaç gün içinde sınır dışı edilir. Atina'ya, gitmekle sevdiği adamın yanında kalmak arasında seçim yapmakta zorlanan Eleni çok mutsuzdur. Erol Özlevi'nin yönettiği ve Tolgahan Sayışman, Saadet Aksoy, Mahir Günşiray ile Ruhsar Öcal'ın oynadığı "Sürgün", Bakanlar Kurulunun 16 Mart 1964 tarihli "sürgün" kararıyla yaşanan trajediyi anlatılıyor.ARKADAŞLAR ARASINDAYakın zaman içerisinde doğum gününü kutlayacak olan Ayhan'a arkadaşları kutlama için ıssız bir koyda rakı masası hazırlar. 30 yaşına basacak olan Ayhan yaşamını sorgulamaktadır. Arkadaşları Deniz, Cenk ve Barış da ondan farklı bir durumda değildir. Her birinin gerek ailevi gerekse kişisel, çözümleyemedikleri bazı sorunları vardır. Gökhan Horzum'un yönettiği ve Fırat Albayram, Salih Bademci, İbrahim Kendirci ile Sertan Erkaçan'ın oynadığı "Arkadaşlar Arasında"nın senaryosu yine Gökhan Horzum'a ait.DİNOZORLARLA YÜRÜMEKSinema tarihinde ilk defa izleyici, bu filmle dinozorların dünyayı yönettiği zamanları gerçekten görme ve hissetme şansını yakalayacak. Zavallı bir dinozor olan Paçi'nin bütün zorluklara göğüs gerdiği bu destansı hikâyesine tanık olurken, meraklısı dinozorları hiç görmediği kadar yakından görme ve tanıma fırsatı bulacak. Barry Cook ile Neil Nightingale'in yönettiği ve Umut Tabak, Arda Aydın, Emrullah Uzun ile Gizem Gülen'in seslendirdiği "Dinozorlarla Yürümek" 3D olarak vizyona giriyor.BİR HURDACININ HAYATINazif, hurda demir toplayarak hayatını güç belâ kazanmaktadır. Eşi Senada, düşük yaptığında hastane öyle yüksek bir meblağ talep eder ki ameliyat olmadan kasabalarına dönerler. Nazif, hurda toplarken çağdaş dünyanın gizli ayrımcılığını da göğüslemeye çalışacaktır. Danis Tanovic'in yönettiği ve Senada Alimanovic, Nazif Mujic, Sanda Mujic ile Semsa Mujic'in oynadığı "Bir Hurdacının Hayatı", Bosna Hersek, Fransa, Slovenya ortak yapımı.KEDİ ÖZLEDİYönetmenin uzun süredir üzerinde çalıştığı üçlemenin ilk filmi. Modern hayatta birbirini çok seven ancak ilişkilerinde sorunlar yaşayan bir çiftin, bir kedi aracılığıyla ilişkilerini onarması süreci anlatılıyor. İki aşığın, etrafındaki insanlar tarafından yıpratılmaya çalışılan ilişkileri, arada kalan kedi sayesinde düzelmeye başlar. Mustafa Şevki Doğan'ın yönettiği ve İlker Ayrık, Algı Eke, Erkan Sever ile Selim Erdoğan'ın oynadığı "Kedi Özledi", romantik komedi türünde.ERKEKLER"Erkekler aşık olur, koca olur, baba olur ve sonra bir çuval inciri berbat ederler" denen filmde "Yaratılıştan mı böyleler, sonradan mı böyle oluyorlar?" sorusunun cevabı veriliyor. Erkeklerin dünyasına içeriden bir bakış sergileyen, kadınların, erkeklerin, evlilerin, bekârların, gençlerin ve orta yaşlıların erkeklere bakış açısını sorgulayan filmi Yılmaz Okumuş, Hilal Çelenk ve Faruk Aksoy birlikte yazdı. Fikret Kuşkan, Ali Poyrazoğlu, Asuman Dabak ile Güneş Emir'in oynadığı "Erkekler", Faruk Aksoy'un kamerasından çıktı.ÖZÜR DİLERİMHayatı boyunca birine bağımlı yaşamak zorunda olan Selim'in geleceği, annesi Neriman Hanım'ın en büyük endişesidir. Selim'in kardeşi Zafer evlenmeye karar verince evde başlayan düğün hazırlıkları ailedeki gündemi değiştirir. Düğün telâşı sırasında Selim açılan kapıdan çıkar ve kaybolur. Gidişiyle çözülmeler başladığında, aileyi Selim'in bir arada tuttuğunun farkına varırlar. Cemil Ağacıkoğlu'nun yönettiği ve Güven Kıraç, Sema Poyraz, Köksal Engür ile Gökhan Kıraç'ın oynadığı "Özür Dilerim", dram türünde.YARIM KALAN MUCİZE2. Dünya Savaşı atmosferinde, Anadolu'da açlık ve sefaletin doruğa çıktığı zamanlar. Nahide, yaşadıklarının bilincinde olmayan zavallı kızlardan biridir. İlkokul öğretmeni onun yazgısını değiştirmesini ister. Bunun en iyi yolu Nahide'nin Köy Enstitüsü'ne gitmesidir. Erkek kılığında köyünden kaçıp, okula gitme çabası aslında Anadolu'da yeni bir eğitim seferberliğinin habercisidir. Biket İlhan'ın yönettiği ve Nihan Belgin, Yetkin Dikinciler, Umut Beşkırma ile Dolunay Soysert'in oynadığı "Yarım Kalan Mucize"nin çekimleri, 2012 yaz aylarında İstanbul'un Beykoz ve Şile ilçelerinde gerçekleştirildi. Çekim mekânları uzun süren çalışmalar sonucu 1940'lı yılların atmosferini yaratmak üzere tasarlandı.(CİHAN)

İzmir’de Reşat Nuri Güntekin Buluşması

$
0
0
İzmir Karabağlar’da bu yıl 5.si düzenlenen “Reşat Nuri Güntekin Edebiyat Günleri” 20-21 Aralık günlerinde Karabağlar Belediyesi Çalıkuşu Kongre ve Sergi Salonu ve Bozyaka Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.Güntekin’in Çalıkuşu romanını yazdığı evinin, Karabağlar ilçesinde bulunması nedeniyle yazarın ismini taşıyan Edebiyat Günleri’nde Sina Akyol, Ahmet Telli, Semih Çelenk, Mina Tansel, Tuğrul Keskin, Hayri K. Yetik gibi yazar ve şairler panel ve söyleşilerde İzmirli okurlarla buluşacak.

Türkçeye adanan bir ömür

$
0
0
Fatih Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün düzenlediği “Türkolojiye Adanan Bir Ömür” başlıklı etkinliğin dördüncüsü bugün saat 10.30’da üniversitenin Yunus Emre (D Blok) Konferans Salonu’nda yapılacak.Türkçenin eğitimi ve öğretimi konusundaki özgün düşünceleriyle tanınan Prof. Dr. Abdurrahman Güzel’in anılacağı ve kendisinin de bulunacağı programa, Güzel’in farklı üniversitelerde görev yapan öğrencilerinden Prof. Dr. Mahmut Kaplan, Pof. Dr. Mustafa Koçak, Prof. Dr. Murat Özbay, Prof.Dr. Aziz Kılınç, Doç. Dr. Hüseyin Özcan, Doç. Dr. Armağan Elçi ve Doç. Dr. Nurgül Özcan katılacak.

‘Shakespeare’ Üsküdar’da

$
0
0
Azerbaycanlı hikâyeci ve oyun yazarı Elçin’in kaleme aldığı, Melahat Abbasova’nın yönettiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu Shakespeare 26-29 Aralık 2013 tarihleri arasında Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak.İyiliğin, güzelliğin, ortak düşler kurmanın insanlığın kurtarıcısı olduğu düşüncesini işleyen “Shakespeare”, komedyanın anlatım imkanlarından yararlanarak insanlığın sorunlarına dikkat çekiyor. Dramaturgluğunu Hilmi Zafer Şahin’in üstlendiği oyunda rolleri; Sezai Aydın, Selma Kutluğ, Ertuğrul Postoğlu, Murat Coşkuner, Meriç Benlioğlu, Elçin Etamgüç, Nevzat Çankara ve Özgür Dağ paylaşıyor.

Berzahın sözcüsü Erol Akyavaş

$
0
0
Bilim ve Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezi’nde düzenlenen Kırkambar Sohbeti’nde bu hafta ressam Erol Akyavaş konuşulacak.21 Aralık Cumartesi günü saat 17.00’de başlayacak “Berzahın Sözcüsü Erol Akyavaş” başlıklı sohbette şair, yazar Cem Yavuz, Akyavaş’ı bilhassa 80’li yıllardan itibaren ortaya koyduğu Kerbela, Kimya-i Saadet, Miraçname, Hallac-ı Mansur ve Fermanlar gibi eserleri üzerinden anlatacak. (0 212 528 22 22)

Yücel Çakmaklı anılıyor

$
0
0
Milli Sinema akımının kurucusu yönetmen Yücel Çakmaklı vefatının 4. yılında Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde anılacak.Üsküdar Belediyesi ve Sinemerkez Akademi’nin düzenlediği ‘Bu Dünyadan Bir Yücel Çakmaklı Geçti’ başlıklı program 21 Aralık Cumartesi günü, saat 10.00’da başlayacak. Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Salih Güney, yapımcı Ali Osman Emirosmanoğlu’nun yanı sıra senarist ve yönetmen Safa Önal’ın da katılacağı programda yakın dostları ve birlikte çalıştığı oyuncular Yücel Çakmaklı’yı anlatacak. Sinema tarihçisi ve yazarı Ali Murat Güven’in moderatörlüğünde gerçekleştirilecek program öncesinde 60 fotoğraftan oluşan bir sergi de açılacak. Yönetmenliğini Gaziantep Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema-TV Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sadık Battal’ın yaptığı, Çakmaklı’nın yarım asırlık sanat mücadelesini işleyen belgesel film 11.00, 13.00, 15.00 ve 17.00 saatlerinde aynı mekanda gösterilecek.

'Her anlamda bir çöküş yaşanıyor'

$
0
0
Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde dün açılan sergisinin adı ‘Tekerrür’, ocakta çıkacak son romanının adı ‘Kerr’, Şubat 2014’te gösterime girecek son filmi ise ‘Ben O Değilim’. Eserleriyle “Kötülük nereye varabilir, sınırları var mıdır?” diye soran sanatçı Tayfun Pirselimoğlu, tekerrür eden savaşların, ölümlerin, yıkımların artık daha kötü bir şekilde hayatımızda olduğunu söylüyor.Yazar, yönetmen ve senarist Tayfun Pirselimoğlu, günümüzün en üretken sanatçılarından. Bugüne kadar 7 film çekti, roman, hikâye ve deneme türünde 9 kitap yazdı, yurtiçi ve dışında olmak üzere 7 sergi açtı. Pek çok işi de ne hikmetse hep aynı dönemlere denk geldi. Pirselimoğlu, bunu bilerek yapmadığını söylese de yine böyle mümbit bir dönem yaşıyor. Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde dün “Tekerrür” sergisini açtı, uzun bir süre önce tamamladığı romanı “Kerr”, Ocak 2014’te İthaki Yayınları’ndan çıkacak. Tekerrür ile aynı kökten gelen “Kerr” de tıpkı son filmi gibi sürprizli. Kayıp Şahıslar Albümü (2002, Om Yayınları) adlı kitabının ilk ve son bölümünün aynen yer aldığı romanın sadece ortası değişik. Hikâyesini merak edenler ocak ayını bekleyecek. Sanatçının son filmi “Ben O Değilim” de Şubat 2014’te gösterime girecek. İstanbul’un nev-i şahsına münhasır galerilerinden biri olan Milli Reasürans’ta sergi vesilesiyle buluştuğumuz Pirselimoğlu, filminden ve romanından ağzımıza bir parça bal çalıp 2 yıl önce şekillenen Tekerrür sergisini anlattı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Viyana Hochschüle für Angewandte Kunst’ta (Uygulamalı Güzel Sanatlar Akademisi) resim ve gravür eğitimi gören Pirselimoğlu, 2005’te yine aynı mekânda sergilediği, Irak Savaşı’nı anlatan “Felluce” resimleri ile, bildik bir coğrafyada ‘karanlık’ güçlerin istilasına işaret ediyordu. Burnumuzun dibindeki savaşın zehirli atmosferini soluyan ‘acayip’ figürlerin eşliğinde tuhaf, endişe verici, korkutucu bir ‘geçmiş zamanın’ tasviri ile karşı karşıyaydık. Felluce sergisi, hüzünlü bir sonu önerse de çok ümitvâr bir kapı aralıyordu. Tekerrür, Felluce’nin devamı niteliğinde fakat şimdi o askerler bu kez çok daha kalabalık, çok daha acımasız bir şekilde geliyorlar. Üstelik, sessizce gökyüzünden ipler, kanatlar vasıtasıyla iniyor ve toprağın altına geçiyorlar. Kanatların ima ettiği hafiflik-iyilik değil, sahte bir duruş ona göre. Tekerrür eden savaşlar, ölümler, yıkımlar artık daha kötü bir şekilde hayatımızda. Tüm dünyayı kapsayan, Felluce’nin sınırlarının dışına çıkan, memleketimizi de içine alan bir kötülük hali bu. Pirselimoğlu, o niye öyle oldu, bu niye böyle oldu diye hep sorular soracağımız ve cevabını alamayacağımız, neden-sonuç ilişkisinin ortadan kalktığı dönemlerde yaşadığımızı düşünüyor. “Ben soru sormayı seviyorum. Bu halimden memnunum. Ama insanlar ferahlamak için bazı cevaplara ihtiyaç duyuyorlar.” diye ifade ediyor duygularını. Tekerrür sergisinin sorusu oldukça açık: “İnsanlığın gidişatı nereyedir, bu kötülük nereye varabilir, sonu var mıdır? Bu kadar çok insanın öldüğü bir dönem olmuş muydu?” Pirselimoğlu, “Bu sadece savaşla açıklanacak bir şey değil, her anlamda bir çöküş içindeyiz.” diyor ve ekliyor: “Mesela dostluk imtihanlarının bu kadar keskinleştiği bir zamanı hatırlamıyorum ve artık ölüm üzerinden bir eşitlenme yok. Herkesin kendi ölüsü var.”Ben O Değilim, çok sürprizli bir filmİlk kez Roma Film Festivali’nde (8-17 Kasım 2013) gösterilen ve burada aldığı “En İyi Senaryo” ödülü ile dikkat çeken, ‘Ben O Değilim’; Edinburg, Rotterdam, Münih, Sofya, Pekin film festivallerini dolaştıktan sonra Şubat 2014’te gösterime girecek. Ercan Kesal ve Maryam Zaree’nin başrolünde oynadığı film, kimlik değiştiren bir adamın hikâyesini anlatıyor. Pirselimoğlu, “Şimdilik ancak bunu söyleyebilirim. Çok sürprizli bir film olduğu için konuştukça fazla ipucu verebilirim. Ercan Kesal, çok iyi bir oyuncu. Senaryoyu yazarken Ercan tam olarak oturdu kafamda. Çok dişi bir rolde. İki karakteri bir anda oynuyor. Bu da bir oyuncu için her zaman yakalanacak bir fırsat değil. Ercan Kesal, bunu çok iyi değerlendirdi.” diyor.
Viewing all 7489 articles
Browse latest View live