Quantcast
Channel: ZAMAN-KÜLTÜR
Viewing all 7489 articles
Browse latest View live

Kitap Fuarı’nı 455 bin kişi gezdi

$
0
0
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi-Beylikdüzü’nde 2-10 Kasım günleri arasında düzenlenen 32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nı 455 bin okur ziyaret etti.Ziyaretçi sayısı bu yıl 500 bin olarak öngörülüyordu. 690 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen fuara 17 yabancı yazar katıldı. Dokuz gün boyunca 300 farklı kültür etkinliğine ev sahipliği yapan fuarın ana teması ‘Tarih: Geçmişteki Gelecek’ti. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen fuara; ARTİST 2013 / 23. Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı da eşlik etti.

‘Edebiyat Mevsimi’ başlıyor

$
0
0
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi’nin İBB Kültür Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlediği Edebiyat Mevsimi’nin beşincisi, “Ustaların İzinde’’ temasıyla 18-23 Kasım arasında Sultanahmet’teki Kızlarağası Medresesi’nde gerçekleştirilecek.Etkinlik bu yıl, ikisi hayatta bulunan beş büyük ustayı, Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu, Cemil Meriç, Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil’i yüze yakın şair, yazar, akademisyen ve kültür adamının katılımı ile yeniden gündeme getirecek. Edebiyat Mevsimi’nde Mehmet Doğan, Mustafa Yazgan, Nevzat Yalçıntaş, Cemal Şakar, Mahmut Bıyıklı, Rıdvan Canım, Emin Işık, Mehmet Sılay, Mustafa Özçelik, Yunus Emre Altuntaş, Hüseyin Öztürk, Bahtiyar Arslan, Ali Ural, Memduh Cumhur, Ekrem Kızıltaş, Necmettin Şahiner, Şeref Akbaba, Turan Karataş, Yusuf Kaplan, İlhan Genç, Rasim Özdenören, Hüseyin Su, Nazif Gürdoğan, Turan Koç, Ali Haydar Haksal, İbrahim Demirci, Sadık Yalsızuçanlar, Bestami Yazgan, Özcan Ünlü, Nurettin Durman, Yusuf Özkan Özburun, Ali Ayçil, Ahmet Yenilmez, Hüseyin Akın, Bülent Parlak, Gökdemir İhsan, Tarık Tufan, Furkan Çalışkan, Osman Sarı, Ferman Karaçam, Bülent Ata, Haydar Ergülen, Mevlana İdris, İsmail Kılıçarslan, Salih Tuna, Selçuk Küpçük, Hasan Ali Yıldırım gibi isimler, hayatlarına yön veren ustalar hakkında birikimlerini paylaşacak. Etkinlikte özel oturum ve söyleşilerin yanı sıra belgesel gösterimleri ve sergiler de yer alacak.

Pekinel kardeşler, Onur Ödülü’nü aldı

$
0
0
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Borusan Holding sponsorluğunda 4-29 Haziran 2013’te düzenlenen 41. İstanbul Müzik Festivali’nin ertelenen ödül töreni ve açılış konseri, önceki akşam Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirildi.Festivalin Onur Ödülü bu yıl, piyanist Güher ve Süher Pekinel kardeşlere takdim edildi. Klasik müzik dünyasına büyük katkılarda bulunan sanatçılara verdiği ödül bu yıl, ‘piyano ikilisi olarak sürdürdükleri başarılı uluslararası kariyer ve müzikte ulaştıkları derinlik ve mükemmeliyetin yanı sıra Türkiye’de çoksesliliğin yayılması konusunda yaptıkları değerli çalışmalar ile genç müzisyenlerin eğitim ve gelişimleri yönündeki girişimleri dolayısıyla’ Güher ve Süher Pekinel’e İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı tarafından takdim edildi. Ödül törenin ardından akşam, Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO) konseri ile devam etti. 7. Uluslararası Genç Müzisyenler Çaykovski Yarışması birincisi, 17 yaşındaki kemancı Veriko Çumburidze’nin solist olduğu konserde Franz Waxman’ın Carmen Fantezisi seslendirildi. BİFO ayrıca Hector Berlioz’un Fantastik Senfoni’sini yorumladı. 9 Haziran 2013’te yapılması plananan ödül töreni ve konser Gezi Parkı olayları nedeniyle önce ekim, sonra da kasım ayına ertelenmişti.

Tanpınar’ın Avrupa’da tanınmaması hayret verici

$
0
0
Bu yıl 5.si gerçekleşen İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali'nin en önemli etkinliği Alberto Manguel'in Tanpınar'ın izinde 'beş şehir'i gezmesiydi. Manguel geldi, yaklaşık on günlük yoğun bir programla turu tamamladı ve pazar günü ülkemizden ayrıldı. Ona eşlik ettiğimiz üç günde biz de Manguel'in izini sürdük.Bir perşembe sabahının erken saatleri… Arjantinli usta yazar Alberto Manguel, büyük romancımız Ahmet Hamdi Tanpınar’ın izini beş şehirde sürmek üzere yola koyuluyor. Bu uzun yolun ilk durağı Osmanlı’nın göz bebeği İstanbul. Tanpınar’ın “İstanbul, büyük mîmârî eserlerin olduğu kadar küçük köşelerin, sürpriz peyzajların da şehridir. Hattâ iç İstanbul’u onlarda aramalıdır. Büyük eserler ona uzaktan görülen yüzünü verirler; ikinciler ise onu çizgi çizgi işleyerek portrenin içini dolduran, büyük tevrîdin kurduğu çerçeveyi bin türlü psikolojik hâl ile yaşanmış hayat izleriyle tamamlayan eserdir.” diye bahsettiği şehirde Manguel’in ilk rotası İstiklal Caddesi oluyor. Taksim Meydanı’nda başlayıp arka sokaklardan Karaköy’e uzanan bu yürüyüşte Manguel, Ermeni Kilisesi’ni ve Galata Mevlevihanesi’ni ziyaret ediyor ve fırsat buldukça göz atmayı ihmal etmediği sahaflara uğruyor. İlk gün girdiği sahaflarda ise usta yazarın aradığı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ve Nazım Hikmet’in birinci basım kitapları oluyor. Henüz okuyamasa da Arapça bir divan satın almayı da ihmal etmiyor Manguel. Konuşup yazabildiği beş dilin yanı sıra Arapça da öğrenmeye çalıştığını ve daha iyi öğrenebilmek için Arabistan’a gitmek istediğini anlatıyor sahaf ziyaretlerinden birinde. Manguel’e Tanpınar’ı sorduğumuzda, ismini ilk defa Fransa’daki yayıncısından duyduğunu anlatıyor. Yayınevi yönetmeninin övgülerinden sonra okumaya karar vermiş Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü. Sonra da on gününü Türkiye’de geçirmesine vesile olan Beş Şehir’i. “Tanpınar, Avrupa’da neden okunmuyor, hayret ediyorum.” diyor onun harika, birinci sınıf bir yazar olduğunu anlatırken. Onu diğer büyük edebiyatçılarla bile kıyaslamaktan çekinen Manguel, Tanpınar’ın izini takip etmenin ilginç bir deneyim olacağını söylüyor gezinin ilk gününde. Moda, Kadıköy hattından sonra birkaç saatlik bir dinlenme diliminin ardından onu surlara götürmemizi istiyor Manguel. Neden İstanbul’da başka bir yer değil de surları görmek istediğini sorduğumuzda ise Konstantinopol’ün sınırlarını görmek istediğini söylüyor. Onu Fatih Sultan Mehmet’in ordusunun Bizans surlarında açtığı ilk gediğin bulunduğu noktaya götürüyoruz. Manguel’in surlara dokunurken, seyrederken, sükûnetle etrafında dolaşırken ve defterine eskizini çizerken ne düşündüğünü, ne hissettiğini kestirmek güç…AYNALI ÇARŞI’DA KARAGÖZ İZLEDİManguel’in İstanbul’dan sonraki durakları sırayla Erzurum, Konya, Ankara ve Bursa’ydı. Her birinde şehri ona anlatacak uzmanlar eşlik etti kendisine. Bursa’da geçirdiği son iki gününde Endülüs camilerine benzettiği Emir Sultan Camii’ni, içindeki odalardan birinde Osman Hamdi’nin Kaplumbağa Terbiyecisi’ni yaptığı ve Tanpınar’ın da “Bursa’da eğer bir cami gezilecekse o Yeşil Cami olmalı.” dediği camiyi ve Ulu Cami’yi gezdi; pencere pervazlarına, camilerdeki mermer kuş evlerine, aynalı hatlara, hatlardaki renk ayrımlarına dikkat etti. Gördüğü her detayın farklarını, anlamlarını, tarihlerini öğrenmek istedi. Tarihi Irgandı Çarşılı Köprüsü’nde ney dinledi ve Aynalı Çarşı’da Şinasi Çelikkol’un sunduğu Hacivat-Karagöz ortaoyununu izledi. Yazar, beş şehre yaptığı bu yoğun programda durup kendini, şehri dinlemeye fazla zaman bulamadı ki yeniden her şehri ayrı ayrı bir kez daha ziyaret edecek. Bizlere ise Manguel’in gözünden Tanpınar şehirlerini yeniden okumak için Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanacak kitabın çıkacağı günü beklemek düşüyor.Yemek tarifi aldıManguel’in en büyük zevklerinden biri yemek pişirmek. Türkiye’deki günlerinde de tadını beğendiği yemeklerin, mezelerin ve sosların içindekileri ve yapılışlarını not almayı ihmal etmedi usta yazar. Evindeki Osmanlı mutfağından tarifler veren kitaptan çok sayıda tarifi denediğini anlatıyor ama yine de en iyi pişirdiği yemeklerin Hindistan, Afrika ve İtalyan mutfağı olduğunu söylüyor.

Netekim Karakolu'nda rol almak için yarışıyorlar

$
0
0
Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Limonlu beldesinde 1970 yılında çektikleri filmin, 1980 askeri darbesinin ardından suç sayılarak hapse atılan köylülerin hikayesinin anlatıldığı 'Netekim Karakolu' filminde rol almak isteyen belde halkı adeta birbirleri ile yarışıyor. Köylülerin yanında Belediye Başkanı da filmde rol almak için kolları sıvadı.Oyuncu seçiminin yapılacağına dair afişlerin asılması ve belediye hoparlöründen yapılan anonsların ardından vatandaşlar seçmelere girebilmek için düğün salonuna akın etti. Belediye Düğün Salonu'nda yapılan oyuncu seçmelerine her yaştan çok sayıda Limonlulu katıldı. 1970 yılında çekilmek istenen filmde yer alanların da bulunduğu oyuncu adayları, filmin 43 yıl sonra bitecek olmasının mutluluk verici olduğunu ifade etti. 1980 darbesiyle Erdemli'nin yaşanmaz hale geldiğini ifade eden 68 yaşındaki Mustafa Bilge, yöre halkının darbeyi hala unutmadığını belirtti. Sokakta yürümenin dahi imkansız hale geldiği günlerin yaşandığını vurgulayan Bilge, "Bir gözümüz sokakta asker ne zaman gelecek diye korkuyla beklerdik" diyor. 43 yıl önce kendi köylülerin çekmeye çalıştığı filmi ve başlarına gelenlerin de tanığı olan Bilge, o dönem yaşadıkları eziyeti unutmadıklarını ifade ederek başlarına gelenlerin bu filmle ortaya çıkacak olmasından mutlu olduğunu söyledi.BU İLGİ BİZİ BİLE ŞAŞIRTTIFilme gösterilen yoğun ilginin kendilerini dahi şaşırttığını belirten Netekim Karakolu Filmi Uygulayıcı Yapımcısı Gürhan Ötün, "Her yaştan insan bir işin ucundan tutma gayretinde. Filmin bitecek olması onlar için çok anlamlı. Bu durum bizi oldukça etkilemiş durumda." diye konuştu.Film için daha önce Mersin, Erdemli ve Kocahasanlı Beldesinde oyuncu seçimleri yapıldığını belirten Gürhan Ötün, Limonlu halkının filmde yer alma istekleri nedeniyle böyle bir seçme yaptıklarını belirtti. Ötün, filmin başta yöre halkı olmak üzere destek veren kurumların katkısıyla biteceğini söyledi. 43 yıl önce hemşerileri tarafından çekilmek istenen filmin, kendileri için hatıra niteliğinde olduğunu belirten Limonlu Belediye Başkanı Mehmet Topkara, bu nedenle ellerinden gelen desteği verdiklerini kaydetti. Dönemin askeri yönetimi tarafından film çekmeye çalışan insanlara yaşatılan sıkıntının halen konuşulduğunu anlatan Topkara, filmin tamamlanması ve o dönem nelerin yaşandığının bilinmesi gerektiğini söyledi. Bölgelerinde kendi hikayelerinden oluşan bir sinema filminin çekiliyor olmasına da değinen Topkara, bunun beldelerinin tanıtımına da önemli katkıda bulunacağını söyledi. Limonlu Halkı ile birlikte filmin her aşamasına destek verdiklerini söyleyen Topkara, "Tabi ki ben de, belde halkımla birlikte bu filmde rol almak istiyorum." dedi. (CİHAN)

Diyanet 'Kerbelâ' albümü hazırladı

$
0
0
Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl ilk kez Muharrem ayına özel 'Kerbelâ - Biz Hüseynîlerdeniz" albümü hazırladı. Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Ahmet Özhan'ın seslendirdiği albümde 14. yüzyıldan günümüze kadar yazılan ve bestelenen Mah-ı Matem Kerbela ilahileri yer alıyor.Muharrem ayına özel olarak 2 CD halinde piyasaya sürülen eserde yer alan beste ve güfteler özel bir komisyon tarafından titizlikle seçildi. Aralarında Alvarlı Efe ve Aşık Yunus'un da bulunduğu Hayrullah Taceddin Efendi, Pir Hasan Sezâi, Aşık Hayrani, Pir Dede Ömer Ruşeni, Osman Hulusi Darendevi, Fasih Dede gibi pek çok ünlü güftekârın eserlerine yer verilen çalışmada 37 ilahi bulunuyor. Muhayyer Kürdi ve Hüseyni ilahilerin seslendirildiği albüm için içerisinde Güftelerin yanı sıra notaların da bulunduğu özel bir de kitapçık hazırlandı. "Kerbelâ - Biz Hüseynîlerdeniz" albümüne tüm müftülüklerden ve Diyanet yayın satış bürolarından ulaşılabilecek. (CİHAN)

1900 yıllık İznik Antik Roma Tiyatrosu ziyarete açılıyor

$
0
0
Bursa'nın İznik İlçesi'nde 1900 yıl önce yapılan Roma Dönemi'ne ait Anadolu'daki ender tiyatrolardan İznik Antik Roma Tiyatrosu'nun 2 yıldan bu yana yürütülen arkeolojik temizlik çalışmalarında sona gelindi. Temizleme çalışmaları için 1 milyon 300 bin TL harcanan antik Roma tiyatrosuna, çalışmalar kapsamında yürüyüş parkuru yapıldı. Tiyatro kısa sürede vatandaşların ziyaretine açılacak.İznik'te 1900 yıl önce Roma İmparatoru Traianus zamanında eyalet valisi Csecillius Secunds tarafından yaptırılan İznik Antik Roma Tiyatrosu, Türkiye'de günümüze kadar ayakta kalabilen sayılı tiyatrolar arasında yer alıyor. Sadece oturma kademelerinin tahribat görmeden günümüze kadar taşındığı ve diğer bölümlerinin toprak altında bulunduğu tiyatronun tamamının gün yüzüne çıkarılması için 2 yıldan bu yana Bursa İl Özel İdare bütçesiyle çalışmalar yürütülüyor. Çalışmalarda çevresi ve içi 6 metre kazılan ve bugüne kadar 300'e yakın sikke, toprak seramikler, 7 galeri ve salgın nedeniyle öldüğü sanılan kişilere ait iskeletlerin bulunduğu toplu bir mezara ulaşılan çalışmalarda sona gelindi. İki yıl boyunca yürütülen temizlik çalışmaları için 1 milyon 300 bin TL harcandığını belirten Bursa İl Özel İdare Genel Sekreteri Bilal Çelik, ayrıca ziyaretçiler için kazı alanında yürüyüş parkuru oluşturduklarını da ifade etti. Çelik, şöyle dedi:"Çalışmalarda iyi bir noktaya geldik. Roma tiyatrosu komple ortaya çıkıyor. Bundan sonraki aşama restorasyon. Restorasyonunda tamamlanmasıyla tiyatro gerçek anlamda günümüzün ihtiyaçlarına yönelik kullanılabilecek. Ayrıca çalışmalar kapsamında yürüyüş parkuru yapıldı. Vatandaşlarımız bu tarihi eserigezip, kazı çalışmalarını yerinde inceleyebilecekler. Bu son derece sevindirici."İznik İlçe Kaymakamı Hüseyin Karameşe, çalışmaların 2 yıldan bu yana çok sürdürüldüğünü ifade ederken, "Temizlik çalışması ardından restorasyon için projesinin hazırlanması gerekiyor. Burası Türkiye ve dünyanın önemli mirasları arasında yer alıyor ve buranın ortaya çıkması için elimizden geleni yapacağız" diye konuştu.(DHA)

Çarşamba Sohbetleri’nde Serdengeçti anılıyor

$
0
0
Türk Edebiyatı Vakfı’nın bu haftaki “Çarşamba Sohbeti”nde yakın tarihimizin önemli fikir adamlarından, 10 Kasım 1983’te yitirdiğimiz yazar Osman Yüksel Serdengeçti anılıyor.Saat 17.00’de başlayacak programda, “Deli Deli Rüzgâr, Osman Yüksel Serdengeçti” kitabının yazarı Prof. Dr. Cemal Kurnaz, eserleri hâlâ ilgiyle okunan ve fikirleri gençliğe ilham veren Serdengeçti’yi bütün yönleriyle anlatacak. (0212 526 16 15)

Norveç’ten Yaşar Kemal’e ödül

$
0
0
Her yıl Norveç Edebiyat-İfade Özgürlüğü Akademisi’nin (Bjørnson Akademi) Norveç’in ünlü milli şairi Bjørnstjerne Bjørnson adına verdiği ‘Bjørnson Ödülü’ bu sene Yaşar Kemal’e verildi.Kemal’e ödülünü, Norveç Edebiyat -İfade Özgürlüğü Akademisi Başkanı Knut Ødegård takdim etti. Ödülün, Norveç Kralı’nın 87 yıl aradan sonra Türkiye ziyaretine denk gelmesi, gerek Türkiye-Norveç ilişkilerinin her alanda gelişmekte olduğuna, gerekse iki ülke arasındaki insanî ilişkilerin gelişimine olumlu katkılar sağlayacağı şeklinde yorumlanıyor. Ödül hakkında Norveç medyasına bazı değerlendirmelerde bulunan Norveç’in dünyaca ünlü tanınmış yazarlarından Thorvald Steen, Yaşar Kemal’i, ‘Anadolu’nun gizli hazinesi’ olarak değerlendirdi.

Hocalar ve öğrencileri aynı sergide

$
0
0
TBMM Milli Saraylar tarafından düzenlenen “Ustalardan Klasik Türk Sanatları Sergisi”, Beşiktaş'taki Dolmabahçe Sanat Galerisi'nde önceki gün açıldı.Milli Saraylar'a bağlı Klasik Sanatlar Eğitim Merkezi usta öğreticilerinin ve öğrencilerinin klasik yöntem ve teknikleri kullanarak, çağdaş yorumlara ulaştıkları son dönem çalışmalarını içeren sergide; hat, ebru, minyatür ve tezhip gibi klasik Türk sanatlarına ait yaklaşık 70 eser yer alıyor. Tarihi mirasımız olan klasik sanatların yaşatılması, tanıtılması ve gelecek nesillere en güzel şekilde aktarılmasını sağlamak amacıyla, TBMM Milli Saraylar'a bağlı olarak Klasik Türk Sanatları Eğitim Merkezi kuruldu. Bu merkezde tezhip ustaları Nilüfer Kurfeyz ve Selim Sağlam; ebru sanatçısı Hikmet Barutçugil ve Nur Gökalp Özpeker; minyatür ustası Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Taner Alakuş, hattat Levent Karaduman ve Osmanlı Türkçesi Öğretim Görevlisi Dr. Abdülkerim Asılsoy ders veriyor. Sergiyi 25 Kasım'a kadar perşembe günleri hariç 09.00-17.30 saatleri arasında ücretsiz olarak gezebilirsiniz.

Türk sineması, gözünü Uzakdoğu’ya çevirdi

$
0
0
Sinemada yeniden çevirim (remake) konusunda Hollywood'un eline su dökmek zor.Kendi tarihinden alıp yeniden çektiği örneklerin dışında, dünya sinemasından ‘parlak' filmleri alıp kendi stiliyle seyircinin önüne koymada Amerikan sinema sektörünün mahareti malumunuz. Buna gerekçe olarak, Hollywood'un son dönemde yaşadığı hikâye sıkıntısı ve Amerikan seyircisinin ‘altyazı fobisi' gösterilir. Son yıllarda ciddi bir yükselişte olan Uzakdoğu sineması, Hollywood'un bu alandaki en büyük ‘kaynağı'. Bu konudaki en meşhur örnek ise 2006 yapımı ‘Köstebek / The Departed' filmi. En iyi film, yönetmen, uyarlama senaryo ve kurgu dallarında ödül alarak usta yönetmen Martin Scorsese'ye yıllardır beklediği Oscar'ını kazandıran yapım, 2002 tarihli Hong Kong filmi ‘Mou Gaan Dou / Kirli İşler'den uyarlanmıştı. Uzakdoğu sinemasına yönelen tek sektör Hollywood değil. Türk sineması da son dönemde yüzünü Asya'ya çevirdi. Birbiri ardında gelen uyarlama filmler, sinemamız adına bir başarı mı, yoksa hikâye sıkıntısının yansıması mı? Söz konusu filmleri hatırlayalım. 11 Kasım 2011'de gösterime giren Özer Kızıltan'ın yönettiği ‘Beni Unutma' ve 2 Kasım 2012'de seyirciyle buluşan Özcan Deniz imzalı ‘Evim Sensin'. Bu iki film, John H.Lee'nin yönettiği 2004 tarihli Güney Kore filmi ‘Nae Meorisokui Jiwoogae / Hatırlanası Bir An'dan uyarlandı. Halen gösterimde olan Uğur Yücel'in yönettiği ve Beren Saat ile başrolde yer aldığı ‘Benim Dünyam' ise bilindiği üzere Hint yönetmen Sanjay Leela Bhansali'nin 2005 yapımı ‘Black' filminden bire bir uyarlama. Bu kervana önümüzdeki günlerde bir yerli film daha katılıyor. Belçim Bilgin ile İbrahim Çelikkol'un başrolleri paylaştığı ‘Sadece Sen' 10 Ocak 2014'te vizyona girecek. Hakan Yonat'ın yönettiği film, Song Il-gon imzalı 2011 yapımı Güney Kore filmi ‘O-jik Geu Dae Man / Only You'nun yeniden çevirimi.YEŞİLÇAM'IN 'GÖZDESİ' HOLLYWOOD'DU!Söz konusu filmlerin birkaç ortak özelliği var. Bu Uzakdoğu filmleri ülkemizde vizyona girmeyen ancak internet ortamında sınırlı sayıdaki ‘meraklı’ sinema seyircisinin ulaşabildiği yapımlar. Dolayısıyla ‘yeni' bir hikâye olarak sunulmaya müsaitler. Bir başka ortak nokta ise bu filmlerin tamamının melodram olması. Yani, genel Türk sinema seyircisini ‘ağlatmaya' müsait hikâyeler… Evim Sensin'in vizyonda 2 milyon 700 bin seyirci sayısına ulaşması, ‘Benim Dünyam'ın ise ikinci haftanın sonunda 1 milyon barajına dayanması, bu uyarlamaların özellikle melodram türünden seçilmesinin ardındaki ‘gişe kaygısını' gösteriyor. Son birkaç yılda Türk sineması gözünü As-ya'ya çevirmiş olsa da, yabancı uyarlamalar bizde eski bir ‘gelenek'. Üstelik, köklerini Yeşilçam'da bulabileceğimiz uyarlamalar konusunda uzunca bir dönem sinemamızın gözdesi Hollywood'du. 1960'lı ve 70'li yıllarda Yeşilçam, nice ünlü Hollywood filmini yerelleştirerek perdeye aktarmıştı. Bu uyarlamalar arasında Çetin İnanç'ın ‘istismar sineması'na göz kırpan örnekleri olsa da Atıf Yılmaz, Memduh Ün ve Metin Erksan gibi usta yönetmenlerin çektiği filmler de var. En meşhuru, William Friedkin'in orijinal filminden bir yıl sonra 1974'te Metin Erksan'ın uyarladığı ‘Şeytan' filmi olsa da onlarca örnek sayılabilir. Sam Peckinpah'ın ‘Straw Dogs'u, Don Siegel'ın ‘Kirli Harry'si, Frank Pierson'ın ‘Bir Yıldız Doğuyor'u, Spielberg'in ‘Jaws' ve ‘E.T.'si, Kubrick'in ‘The Shining'i, John Landis'in ‘Cazcı Kardeşler'i, Sidney Pollack'ın ‘Tootsie'si, Lucas'ın ‘Yıldız Savaşları' Yeşilçam'ın uyarladığı onlarca yapımdan bazıları.Melodram geleneğinin uzantısıMurat Özer / Sinema Yazarı“Sinemamızın ‘Yeşilçam dönemi’nde özellikle Batılı örneklerin ‘uyarlamaları’nı çekmiş olması ve bunu da ‘Yeşilçam melodram geleneği’ diye yutturması gibi, bugün de benzer bir durum söz konusu. Ancak dönülen taraf değişmiş gibi; artık yüzünü Doğu’ya çevirmiş görünüyor sinemamız. Asya’nın, özellikle de Uzak Asya’nın önlenemez tırmanışından ‘etkilenen’ işbilir yapımcılarımız, bu bölgeden gelen filmleri ‘yerlileştirerek’ ticarî başarılar kazanma peşinde. Melodramın bu ülke insanı tarafından sevildiğini, ağlamayı pek seven bir millet olduğumuz gerçeğini ‘keşfeden’ sinemacılar, içeriden hikâyelerle uğraşacaklarına var olanı ‘ehlileştirerek’ sonuca ulaşmaya çalışıyorlar. Bu durumun bir başka müsebbibi ise televizyon dizileri tabii. Dizilerde yakalanan ‘başarı’nın izini takip edip sinemayı da ‘kalkındırma’ hevesi gözleniyor bu noktada. ‘Özgün hikâye’ tıkanıklığı diye bir şey yok bizde aslında, örneğin Hollywood’un yaşadığına benzer bir şekilde. Ancak özgün hikâyelerimizin sinemacıların iştahını kabartmadığı da bir gerçek; onlar birbirinin kopyası melodramlar çekerek işlerini yoluna koymayı düşünüyorlar. ‘Yeniden çevrimler’ de bunun bir uzantısı. Ezcümle, Yeşilçam melodram geleneğinin bugüne yansıyan yüzü diyebiliriz bu uyarlamalar için. Sinemamıza katkılarının ne oranda olacağı konusundaysa kuşkularımız var; özellikle ‘anlatı’ meselesinde geri dönüşsüz zararlar verebileceklerini bile söyleyebiliriz, tıpkı geçmişte olduğu gibi...”

Ünlü Fransız piyanist İstanbul'a geldi

$
0
0
Ünlü Fransız piyanist Laure Favre-Kahn, Sakıp Sabancı Müzesi'nde konser vermek üzere İstanbul'a geldi.Laure Favre-Kahn, Air France'ın tarifeli uçuşuyla Paris'ten İstanbul'a geldi. Bu yıl Nisan ayında 11. albümü Danses'ı çıkaran Fransız piyanist müzikseverlerle 16 Kasım'da İstanbul'da Sakıp Sabancı Müzesi The Seed'de buluşacak. Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Laure Favre-Kahn, bir basın mensubunun İstanbul'daki programı ile ilgili sorusuna "İstanbul resitalleri için İstanbul'a ikinci veya üçüncü gelişim. Ülkenize gelmeyi ve burada olmayı çok seviyorum. Buradaki programının ilk bölümünde Chopin çalacağım. İkinci bölümünde de son albümün Danses'tan farklı bestecilerin dans parçaları olacak." cevabını verdi."Chopin yaşasaydı kendisine aşık olurdu deniliyor. Sanatına mı fiziğine mi aşık olurdu?" şeklindeki bir başka soruyu ise "Kesinlikle müziğime aşık olmasını tercih ederdim." diye cevapladı.Kahn, "Türkiye'de tanıdığı piyanist var mı?" sorusu karşısında Fazıl Say'ı tanıdığını söyledi.(CİHAN)

Yeşilçam oyuncuları Malatya'da buluşuyor

$
0
0
Bu yıl dördüncüsü düzenlenecek Malatya Film Festivali yarın akşam gerçekleştirilecek açılış töreniyle sinemaseverlere ‘merhaba’ diyecek. Törende Yeşilçam’ın oyuncularından Filiz Akın, Eşref Kolçak, Muhterem Nur ve Murat Soydan ile Filistinli yönetmen Rashid Masharawi ve Hırvat sinema ve tiyatro oyuncusu, yönetmen Rade Serbedzija'ya onur ödülü verilecek.Malatya Valiliği koordinasyonunda Kayısı Araştırma Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından, Malatya Valiliği'nin koordinatörlüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Malatya Belediyesi, İnönü Üniversitesi, Malatya Ticaret Borsası, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası ve Fırat ve Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle düzenlenen festival 15-21 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek. 15 Kasım'da Malatya Kongre Merkezi'nde festivalin açılış töreni gerçekleştirilecek. Törende Yeşilçam sinemasının unutulmaz oyuncularından Filiz Akın, Eşref Kolçak, Muhterem Nur ve Murat Soydan ile Filistinli yönetmen Rashid Masharawi ve Hırvat sinema ve tiyatro oyuncusu, yönetmen Rade Serbedzija'ya onur ödülü verilecek.Onur Ödüllerinin de sahiplerine takdim edileceği törenin sunuculuğunu Serhat Mustafa Kılıç ve Ayşe Tolga üstlenirken başarılı sanatçı Mehmet Erdem de şarkılarıyla izleyicilere keyifli dakikalar yaşatacak.Bir hafta sürecek festival kapsamında 140'a yakın film gösterilecek. Gösterimlerin birçoğu yönetmen ve oyuncuların katılımıyla olurken, gösterimler sonrası söyleşiler yapılacak. Film seçkilerinin yanı sıra gerçekleştirilecek atölye çalışmaları, sergiler ve söyleşilerle Malatyalılar ve sinemaseverler bir kez daha festivalin keyfini sürecek.MALATYALI KEMAL SUNAL'A VEFAMalatya Uluslararası Film Festivali'nde, bir filme Kemal Sunal Halk Ödülü verilecek.Ünlü oyuncu Kemal Sunal, Kayısı Araştırma-Geliştirme ve Tanıtma Vakfının bu yıl 15-21 Kasım tarihlerinde dördüncüsünü gerçekleştireceği Malatya Uluslararası Film Festivali'nde anılacak.Kemal Sunal anısına, Ulusal Uzun Film Yarışması'nda yer alan filmler, halk oylamasına sunulacak. Oylama sonucunda ödüle değer görülen filme Kemal Sunal Halk Ödülü Sunal ailesi tarafından takdim edilecek. Kemal Sunal etkinlikleri kapsamında, eşi Gül Sunal'ın hazırladığı, oyuncunun filmlerinde giydiği elbiselerden ve kullandığı aksesuarlardan oluşan sergi, festival haftası boyunca Malatya Park AVM'de sinemaseverlerle buluşacak. Sunal ailesinin katılımıyla Malatya Park AVM'de bir söyleşi gerçekleştirilecek.Hababam Sınıfı adlı filmde öğrencileri canlandıran sinema oyuncularının, "İnek Şaban"ı anlatmak için bir araya geleceği festivalde, Kemal Sunal'ın Tosun Paşa ve Propoganda filmleri gösterilecek.Festivalde, sinema yazarı ve araştırmacı Ali Can Sekmeç'in, Sunal'ın röportajlarını derlediği Kahkaha Kralı kitabı sinemaseverlere hediye edilecek. Sekmeç'in özel arşivinden derlenen Kemal Sunal Sergisi de festival boyunca gezilebilecek.(CİHAN)

Yaşar Kemal'e Norveç'ten 'Bjornson' ödülü

$
0
0
Her yıl Norveç Edebiyat ve İfade Özgürlüğü Akademisi'nin (Bjornson Akademi) Norveç'in ünlü milli şairi Bjornstjerne Bjornson adına verdiği 'Bjornson Ödülü' bu yıl Yaşar Kemal'e verildi. Kemal'e ödülünü, Norveç Edebiyat ve İfade Özgürlüğü Akademisi Başkanı Knut Odegard takdim etti.Norveç'te düzenlenen ödül töreninde Yaşar Kemal'e ödülünü veren Akademi Başkanı Knut Odegard, "Sizin sanatınız hem gelenekseli çağdaşa taşıdı hem de yeniledi. Siz her zaman dayanışmanın şairisiniz ve her zaman zayıfların, baskı altındakilerin yanında oldunuz" dedi.Törende Akademi üyeleri Aase Gjerdrum ve Thorvald Steen da birer konuşma yaptı. Gjerdrum, Yaşar Kemal'in 'Yer Demir Gök Bakır' kitabı üzerinden, Kemal'in romanlarındaki çağdaşlık ve zaman ötesi nitelikleri anlattı. Steen ise, 'Anadolu'nun Gizli Tarihi' başlıklı konuşmasında Anadolu'nun katmanlı tarihinin Batı'nın kendi geçmişini de anlaması için gizli kalmış hazine olduğunu ve Yaşar Kemal'in bu gizli anahtarı elinde bulundurduğunu söyledi.Yaşar Kemal, törende yaptığı konuşmasına, her savaşın bir ölüm fermanı olduğunu anlatırken, "Yenenler de yenilenler de, savaşların dışında kalanlar da aynı yıkımdan kurtulamazlar" diyerek sözlerine başladı. Yaşar Kemal, cümlelerini şu sözlerle bitirdi:"Sa­nat in­san­la­rın dün­ya­ya bağ­lı­lı­ğı­nın, se­vin­ci­nin bü­yük tür­kü­sü­dür. Gerçek sanat yalanın, tüketici oburluğunun zulmün, şiddetin, bitip tükenmeyen anlamsız savaşların, bütün kötülüklerin karşısındadır. O, her çağ­da­ki çarpıklıkla­ra kar­şı sa­va­şım ver­miş­tir. Çünkü, ne olursa olsun, her biçim sanatın birinci işi başkaldırıdır. Bi­li­yo­ruz, bu kar­şı çık­ma hiç de ko­lay de­ğil. Bütün değerleri aşındıran, tüketen yaşayış önce sanata vuracak, gerçek sanatı boy hedefi yapacaktır. Sa­nat­sal kar­şı çık­ma­lar sivil örgütlenmelerden güç aldıkça daha sağ­lık­lı ve et­ki­lidir. Bağımsız, ilkeli sivil örgütlenmelere, forumlara her zamandan fazla ihtiyaç vardır. Adında edebiyat ve ifade özgürlüğünü birlikte taşıyan Norveç Akademisi gibi kuruluşlar hiç yılmadan insan onurunu savunmayı sürdürdüğü, insanlığın tek çiçeğe, tek renge, tek kokuya, dünyanın tek dile kalmaması için mücadele ettiği müddetçe, insanı insan yapan değerleri yok etmeye hiç kimsenin gücü yetmez."(DHA)

Japon keman virtüözü, Afrodisias için çalacak

$
0
0
Aydın’ın Karacasu ilçesine bağlı Geyre köyündeki Antik Afrodisias kazılarına destek olmak amacıyla 27 yıl önce kurulan Geyre Vakfı yararına bu akşam saat 21.00’de İş Sanat’ta bir konser gerçekleştirilecek.Hakan Şensoy yönetimindeki İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın solist sanatçısı ise keman virtüözü Ryu Goto. Müzik kariyerine henüz yedi yaşındayken Pasifik Müzik Festivali’nde Paganini’nin 1 numaralı keman konçertosunu çalarak başlayan Goto, konser öncesi düzenlenen basın toplantısında, İstanbul gibi çokkültürlü bir şehirde konser vermekten dolayı mutluluk duyduğunu dile getirdi. Afrodisias’ı da görmek istediğini belirten sanatçı konserin ilk bölümünde Ludwig von Beethoven’ın keman konçertosunu icra edecek, ikinci bölümde ise Oğuzhan Balcı’nın Balkan Uvertürü adlı eseri ve Peter İlyiç Çaykovski’nin Romeo ve Juliet’i ile Fantazi Uvertürü İstanbul Filarmoni tarafından seslendirilecek. Zehra Onat İstanbul

İngiliz besteci John Tavener öldü

$
0
0
Allah’ın 99 ismini (Esma-ül Hüsna) bestelediği ‘Güzel İsimler’ albümüyle ülkemizde gündeme gelen ve 2007’de İstanbul Müzik Festivali kapsamında bir konser veren İngiliz klasik müzik bestecisi John Tavener, İngiltere’nin güneyinde Child Okeford’daki evinde 69 yaşında hayatını kaybetti.Londra’da doğan, 1970’lerde Ortodoksluğu seçen ve Bizans makamlarıyla besteler yapan Tavener, 1968 yılında The Beatles grubunun yardımıyla ‘Balina ve Kelt Requemi (The Whale)’ ile üne kavuşmuştu. Tavener’in, Galler Prensesi Diana’nın cenazesinde çalınan ‘Song for Athene’ şarkısı da hafızalarda yer etti. Küçük yaşta piyanist olmak isteyen, sonrasında bu sevdasından vazgeçerek Londra Kraliyet Müzik Akademisi’nde beste öğrenimi gören Tavener, genetik Marfan sendromu hastasıydı. 30 yaşındayken felç ve 1991 yılında aort kapağındaki sızıntı nedeniyle zor bir ameliyat geçiren Tavener, masumiyet arayışı içindeyken, Sufi müziğine, Kıpti ikonlara ve Kızılderili sanatına ilgi duydu. ABD’deki 11 Eylül saldırılarından sonra İslam mistisizminin simgelerini içeren ilahiler yazan ve ‘Veil of the Temple’ adlı eserinde Mevlânâ’dan alıntılar yapan Tavener, bir söyleşisinde ‘Güzellik kavramını en belirgin şekilde gördüğü dinin İslam’ olduğunu söylemişti. John Tavener, Kraliçe Elizabeth’ten, müziğe hizmetlerinden ötürü 2000 yılında şövalye nişanı almıştı.

Elif Şafak, IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü aday listesinde

$
0
0
Dünya çapında kütüphaneler tarafından belirlenen 2014 IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü’nün uzun listesinde Elif Şafak “İskender” adlı romanıyla aday gösterildi.Dublin Şehir Konseyi tarafından düzenlenen 2014 IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü çerçevesinde, 110 şehir ve 39 ülkedeki kütüphaneler tarafından 152 aday kitap belirlendi. Aday yazarlar arasında Peru’dan Mario Vargas, Norveç’ten Karl Ove Knausgård, Hollanda’dan Herman Koch ve İzlanda’dan Ragna Sigurðardóttir de yer alıyor. 2010 IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü’nü kazanan Gerbrand Bakker ve 1998 IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü’nü kazanan Herta Müller de tekrar aday gösterildi. Nisan 2014’te yazarların bir bölümü elenip kısa liste yayımlanacak ve ödülün sahibi Haziran 2014’te Dublin’de yapı-lacak bir törenle açıklanacak.

‘Tasarımcılar, size ihtiyacımız var!’

$
0
0
Bir yandan geçmişe sıkı sıkıya bağlı kalıp diğer yandan onu yeniden yorumlayan ve bu sırada yeni bir gelecek hayal eden tüm tasarımcıları 2. İstanbul Tasarım Bienali'ne davet eden küratör Zoë Ryan, açık çağrı yaptı: “Tasarımcılar, size ihtiyacımız var!”İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından ilki 2012 yılında düzenlenen İstanbul Tasarım Bienali'nin ikincisi 18 Ekim-14 Aralık 2014 tarihleri arasında gerçekleşecek. 2. İstanbul Tasarım Bienali'nin teması dün Karaköy FerahFeza'da yapılan basın toplantısında açıklandı. Toplantı, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın müjdesiyle başladı: “Etkinliğimizin erişilebilirliğini artırmak ve mümkün olduğu kadar çok kişiye temas etmesini sağlamak amacıyla önümüzdeki yıl İstanbul Tasarım Bienali'ni ücretsiz yapacağız.” 2. İstanbul Tasarım Bienali küratörü Zoë Ryan ve yardımcı küratörü Meredith Carruthers, bienalin başlığını ‘Gelecek Artık Eskisi Gibi Değil' olarak açıkladı. Bienalin temel sorusu da ‘Şu anda gelecek nedir?' olarak belirlendi. Tasarımcıları, tarih boyunca üretilen manifestolardan ilham almaya ve onlar üzerine yeniden düşünmeye davet eden küratör, geleceği hayal ederken gündelik gerçekliklere yaslanabilen projelere yer vermek istediğinin altını çizdi. “Neredeyiz? Bunu ancak nereden geldiğimize ve nereye gittiğimize bakarak anlayabiliriz. Gelecek ne olacak? Tasarımın geleceğe etkisi ne olacak? Modern bir tasarım manifestosu nasıl olmalı? Büyük değişimlerden geçtiğimiz şu zaman diliminde gerçekten cesur projelere ihtiyacımız var. Tasarımcılar, size ihtiyacımız var!” diyen küratör, projeleri iki aşamalı bir çağrı yoluyla seçeceğini ve yeni sipariş ve çalışmalara öncelik vereceğini duyurdu. Büyük iddiaların ve yüksek seslerin altını çizmekle yetinmekten ziyade; tasarımın rolünü sorgulayan ve konuya çok çeşitli bakış açılarından, kuşaklardan ve yerlerden bakan manifestoların peşine düşmeyi hedefleyen bienalin bu defaki en büyük derdi, etkileşimi ve katılımı teşvik etmek. Bu nedenle 2. İstanbul Tasarım Bienali'ne katılmak isteyen herkes; imge, animasyon, video, grafik, diyagram ve/veya metin formunda, ama bu formlarla sınırlı da olmayan manifestolarını, 1 Şubat 2014 tarihine kadar İKSV'ye gönderebilecek. Hatta ihmal edilmiş bir tasarım konusu olduğunu düşünenler bunu ekiple paylaşabilecek. Bienalin mekanları henüz belirlenmiş değil ama küratör; şehri projeler, konuşmalar, atölye çalışmaları, yayınlar ve eylemler için olduğu kadar online inisiyatifler oluşturmak için de dinamik bir uzam olarak kullanmayı planlıyor. Sergilerin yanı sıra akademi programı, atölye çalışmaları, tasarım yürüyüşleri, film kuşağı, seminer ve paneller gibi çeşitli etkinliklerle şehri sarması beklenen 2. İstanbul Tasarım Bienali –şimdilik- kentsel tasarım (şehir ve bölge planlama), mimarlık, iç mimarlık, endüstriyel tasarım, grafik tasarım, moda ve tekstil tasarımı ile yeni medya tasarımı gibi başlıca disiplinleri kapsıyor. Ayrıntılı bilgi, başvuru ve öneriler için: tasarimbienali.iksv.org

ABD'de Türk sanatçı adına özel gün ilan edildi

$
0
0
'Osmanlı'da Batı Müziği' konulu bir dizi konser ve konferans vermek amacıyla ABD'nin Teksas eyaletinde bulunan piyanist-müzikolog Doç. Dr. Evren Kutlay adına 8 Kasım, 'Dr. Evren Kutlay' günü ilan edildi. Houston Raindrop Kültür Merkezi İstanbul Center'da gerçekleştirilen programda eyalet senatorü Rodney Ellis'ten 'Teksas Fahri Hemşehrilik Belgesi' alan Kutlay, Houston Belediye Başkanı Annise Parker'ın duyurusuyla büyük bir sürpriz yaşadı. Teksas federal milletvekili Al Green de genç sanatçıyı, 'ABD Kongresi Takdir Beratı'yla onurlandırdı.Turnesine Teksas Üniversitesi'nde verdiği konserle Austin'den başlayan Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Kutlay, sırasıyla Houston Üniversitesi, Raindrop Vakfı İstanbul Merkezi ve Grand Legacy'de seyirci karşısına çıktı. Programlar hem eyalet yetkilileri, hem de dinleyiciler tarafından yoğun ilgiyle karşılandı.Osmanlı'nın son yüzyılını müzik tarihi çerçevesinde yorumlayarak araştırmalarının bulgusu besteleri ve hikayelerini dinleyicileriyle paylaşan Kutlay'ın konser programı Osmanlı sultanlarının, saray erkanının, Avrupalı müzisyenlerin ve kadın bestekarların eserleriyle dönemin milli marşlarını kapsadı.Teksas Üniversitesi'nde 'Ortadoğu Çalışmaları ve Müzikoloji' bölümlerinin ortaklaşa düzenlediği programda Dr. Sonia Seaman tarafından takdim edilen Kutlay, Osmanlı dönemindeki milli marşlardan ll. Abdulhamid'in oğlu Burhaneddin Efendi'nin 9 yaşında bestelediği Bahriye Marşı'na ve ilk kadın bestekar Fatma Zinnur Hanım'ın Çatalca Zaferi eserine kadar birbirinden ilginç parçaları çaldı.Konser, Osmanlı saray kültürünün 19. yüzyıldaki en önemli unsurlarından olan klasik müzik, dönemin padişahlarının ve paşaların Batı müziği formunda besteledikleri eserleri de içerdi. Konserde V. Murad'ın Mazurka'sı, Donizetti'nin (Don İzzet Paşa) Mecidiye Marşı, Selvelli'nin Reşadiye marşı, Guatelli'nin Osmaniye Marşı dikkat çeken diğer eserler oldu.Houston Üniversitesi Kutlay'a özel bir 'Takdir Belgesi' takdim ederken, sanatçı burada katıldığı program sonunda dakikalarca ayakta alkışlandı. Son konserini bölgenin en ünlü konser stüdyosu olarak bilinen 'Grand Legacy Studio'da 'Ayın Konuğu' olarak veren Kutlay'ın konser biletleri haftalar öncesinden tükendi.Her program sonrası dinleyicileri için CD'lerini imzalayan Kutlay, Teksas'ta gördüğü ilginin kendisini çok onore ettiğini söyledi. Houston Belediye Başkanı Annise Parker tarafından özel olarak ağırlanan Dr. Kutlay, 'Vatandaşlık Ayı'nın da Houston konuğu oldu. Gectigimiz ay Kahramanmaraş ve Adana ile kardeş şehir anlaşmaları imzalayan Fort Bend County bölgesi Mülki Amiri Bob Hebert de Kutlay'ı ağırlayanlar arasında yer aldı.(CİHAN)

Rus yazarlardan Türkçe şiir şöleni

$
0
0
Rusya’nın St. Petersburg şehrinde faaliyet gösteren Rus-Türk Kültür Merkezi, “Türkçe Şiir Gecesi” programı düzenledi.Gecede ünlü akademisyen ve Türkolog Apollinariya Avrutina, Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Külebi ve Nazım Hikmet gibi birçok ünlü şaire ait şiirleri Rusça ve Türkçe olarak seslendirdi.St. Petersburg'un farklı üniversitelerinden katılan akademisyen ve öğrencilere Türk şiirlerinden resital sunan Avrutina, programın sonunda büyük alkış aldı.Programa ayrıca, İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümünden Mustafa Tanrıverdi sazıyla eşlik etti. Selanik ve Kırım Savaşı konulu şiirleri Rusça olarak seslendiren Tanrıverdi, izleyicilere duygu dolu anlar yaşattı.Şal üzerine Ebru sanatının örneklerinden sergi açıldığı gecede, izleyicilere Rus Türk Kültür Merkezi tanıtım videosu izletildi. Programın sonunda katılımcılara Türk yemeklerinden oluşan bir menü ikram edildi.(CİHAN)
Viewing all 7489 articles
Browse latest View live