Geçen yıl vefat eden şair Abdurrahim Karakoç’un (1932-2012) şiirlerinden oluşan bir albüm yayımlandı.Bir Ömürlük Destan adlı albümde; şairin Sana Geliyorum, Dua, Hayal ve Gerçek, Doğmadan Önce, Hudut Taşları, Aynaların Ötesi, Sen Varsın, İsyanlı Sükut, Geleceğim, Sen adlı şiirleri yer alıyor. Albümün aranjörlüğünü ve şiirlerin bestelerini Gündoğar yaptı. Koray Candemir’in seslendirdiği şiirlerden ‘Aynaların Ötesi’ne yapılan besteyi ise Selçuk Küpçük okudu.
↧
Abdurrahim Karakoç şiirlerinden albüm
↧
Perili Köşk’te iki yeni sergi
Borusan Contemporary, 13. İstanbul Bienali ile eşzamanlı olarak, iki yeni sergiye ev sahipliği yapıyor.Dün Perili Köşk’te açılan sergilerden biri Sanat Direktörü Kathleen Forde’un küratörlüğünde hazırlanan Meksikalı sanatçı Rafael Lozano Hemmer’ın ‘Vicious Circular Breathing’ adlı sergisi. Sanatçı, ziyaretçilerin hareket, ses, parmak izi, nabız ve kalp atışlarıyla dahil olabildikleri işlerini biyotmetrik alıcılar, projeksiyon cihazları, özel yazılımlar ve mekanik motorlardan faydalanarak tasarladı. Küratörlüğünü Dr. Necmi Sönmez’in yürüttüğü “Segment #4” sergisi ise Ali Ömer Kazma, Erwin Redl, Paul Schwer gibi sanatçıların eserlerini bir araya getiriyor.
↧
↧
İstanbul DT’den 15 yeni oyun
İstanbul Devlet Tiyatrosu (İDT), 2013-2014 repertuarını açıkladı.İDT geçen yıllardan devam eden ve pek çoğu ödül almış 27 oyunla birlikte 15 yeni oyun sahneleyecek. Repertuarda dünya klasiklerinden tarihi oyunlara, çağdaşlardan yeni yerli yazarlara dek pek çok oyun yer alıyor. Shakespeare’den Hamlet, Çehov’dan Üç Kızkardeş ile Brecht ve Hauptmann’ın birlikte kaleme aldığı Mutlu Son, yeni sezonun dikkat çeken oyunlarından. Ayrıca, Heiner Müller’in farklı bir bakışla yazdığı Hamlet Makinesi adlı oyun İKSV Uluslararası Tiyatro Festivali için hazırlanıyor. Tarihi oyun kategorisinde Cem Günen’in yazdığı Sinan Süleymaniye’de, Kanuni Sultan Süleyman ve Mimar Sinan üzerinden devlet-iktidar-halk ve sanat ilişkisine odaklanıyor. Oyun 14 Kasım’da prömiyer yapacak.
↧
‘Sandık’, Bursa’nın ilk korku filmi olacak
Bursa’da çekilen ilk korku filmi ‘Sandık’ın çekimlerinde sona gelindi.Bursa, Keles, Kemaliye, Gelemiç köyü ve Kocayayla’da çekilen film, Orhaneli ve Mustafakemalpaşa’da yapılacak son çekimlerin ardından vizyon için gün saymaya başlayacak. H.Mücahit Pehlivan, Büşra Ak ve Görkem Pehlivan tarafından kaleme alınan Sandık’ın yapımcı ve yönetmeni de H.Mücahit Pehlivan. Toplumsal ayrışmaları, ötekileşme ve ötekileştirilmeyi, sınıf farklarını ve sinemanın toplumlar üzerindeki etkisine dikkat çeken filmin konusu şöyle: Dağların arasındaki Turan köyünün üzerinde bir sabah aniden helikopterler belirir. Nereden geldiği ve kim tarafından kontrol edildiği anlaşılamayan helikopterler, köyün bulunduğu bölgeye sandık bırakırlar. Sandıktan çıkan yaratıklar tüm bölgeyi ele geçirerek bir kaos ortamı oluşturur. Bu sırada, köyde bulunan altı kişilik arkadaş grubu ise bu karmaşanın tam ortasında kalır. Sandık’ın önümüzdeki yıl gösterime girmesi planlanıyor.
↧
Devlet Tiyatroları 1 Ekim'de perdelerini açıyor
Devlet Tiyatroları, 1 Ekim’de perdelerini açıyor. 1 Ekim’de Ankara’da 'Kösem Sultan', İstanbul’da 'Lütfen Kızımla Evlenir Misin?' İzmir’de ise 'Arap Abdo' izleyiciyle buluşacak.Devlet Tiyatroları'nın açıklanan 2013 – 2014 programına göre Ekim ayında, Ankara Devlet Tiyatrosu; 1 Ekim tarihinde Turan Oflazoğlu'nun yazdığı, Murat Atak'ın rejisörlüğünü yaptığı 'Kösem Sultan' Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde; Refik Erduran'ın yazdığı, Ali Hürol'un rejisörlüğünü yaptığı 'Ramiz ile Jülide'; Necip Fazıl Kısakürek'in yazdığı, Özer Tunca'nın yönetmenliğini yaptığı 'Para' Küçük Tiyatro'da; Recep Bilginer'in yazdığı, Zafer Kayaokay'ın rejisörlüğünü yaptığı 'Sarı Naciye' Akün Sahnesi'nde; Necati Cumalı'nın yazdığı, M. Volkan Benli'nin yönettiği 'Nalınlar' Altındağ Tiyatrosu'nda; George Orwell'in yazdığı, Peter Hall'un uyarladığı, Özge Kayakutlu'nun dilimize çevirdiği, Barış Erdenk'in yönettiği 'Hayvan Çiftliği' İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi'nde; Sait Faik Abasıyanık'ın yazdığı, Savaş Dinçel'in oyunlaştırdığı, Murat Çıdamlı'nın yönettiği 'Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye" Stüdyo Sahne'de; Semih Sergen'in yazdığı ve rejisörlüğünü yaptığı "Mevlana -Aşk ve Barış Çığlığı' Oda Tiyatrosu'nda; 4 Ekim tarihinde Yaşar Kemal'in yazdığı, Gürol Tombul'un yönetmenliğini yaptığı 'Teneke' Büyük Tiyatro'da; 9 Ekim tarihinde Sevim Ak'ın yazdığı Servet Aybar'ın uyarladığı, Servet Aybar, A. Burak Bacınoğlu ve Burçak Işımer'in proje grubunu oluşturduğu çocuk oyunu 'Horoz Adam ve Korsan' İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi'nde; Fikret Terzi'nin yazıp yönettiği çocuk oyunu 'Miyhavlar Tiyatrosu' 75. Yıl Sahnesi'nde; 22 Ekim tarihinde Reşat Nuri Güntekin'in yazdığı, Necati Cumalı'nın uyarladığı, Halil Akarsu'nun yönettiği 'Çalıkuşu' Akün Sahnesi'nde; Hüseyin Alp Tahmaz'ın yazdığı, Volkan Özgömeç'in yönettiği 'Nereye' Küçük Tiyatro'da; Ergün Uçucu'nun yazıp yönettiği 'En Son O Gitti (Kiraz ile Mestan)' Altındağ Tiyatrosu'nda; Tarık Buğra'nın yazdığı, Mustafa Kurt'un rejisörlüğünü yaptığı 'Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri' Stüdyo Sahne'de; İstanbul Devlet Tiyatrosu; 1 Ekim tarihinde Muzaffer İzgü'nün yazdığı, Mutlu Güney'in yönettiği 'Lütfen Kızımla Evlenir Misin?' Küçük Sahne'de; 15 Ekim tarihinde Tuncer Cücenoğlu'nun yazdığı, Galip Erdal'ın yönettiği 'Kızılırmak' ve 22 Ekim tarihinde Özcan Özer'in yazdığı, Murat Sarı'nın yönettiği 'Son Tango' Cevahir 2 Sahnesi'nde; 25 Ekim tarihinde Anton Çehov'un yazdığı Ataol Behramoğlu'nun dilimize çevirdiği, Mehmet Birkiye'nin yönettiği 'Üç Kız Kardeş' Cevahir 1 Sahnesi'nde; 29 Ekim tarihinde Bertold Brecht (Dorothy Lane) ve Elizabeth Hauptmann'ın yazdığı, Yücel Erten dilimize çevirdiği ve rejisörlüğünü yaptığı 'Mutlu Son' Üsküdar Tekel Sahnesi'nde; İzmir Devlet Tiyatrosu; 1 Ekim tarihinde Necmi Onur'un yazdığı, Metin Oyman'ın yönettiği 'Arap Abdo' Konak Sahnesi'nde; 22 Ekim tarihinde Ali Berktay'ın yazdığı Ayşe Emel Mesci'nin rejisörlüğünü yaptığı 'Son Çığlık' Konak Sahnesi'nde; Bursa Devlet Tiyatrosu; 1 Ekim tarihinde Orhan Asena'nın yazdığı, Tayfun Eraslan'ın yönettiği 'Tohum ve Toprak' Ahmet Vefik Paşa Sahnesi'nde; Adana Devlet Tiyatrosu; 8 Ekim tarihinde Orhan Asena'nın yazdığı Levent Ulukut'un yönettiği 'Fadik Kız' ve 22 Ekim'de Turgay Nar'ın yazdığı, Edip Tümerkan'ın yönettiği 'Çöplük' H. Ö. Sabancı Kültür Merkezi Sahnesi'nde; Trabzon Devlet Tiyatrosu; 3 Ekim tarihinde Civan Canova'nın yazdığı, M. Doğan Yağcı'nın yönettiği 'Sokağa Çıkma Yasağı' Haluk Ongan Sahnesi'nde; Diyarbakır Devlet Tiyatrosu; 3 Ekim tarihinde Murathan Mungan'ın yazdığı, Yurdaer Okur'un yönettiği 'Taziye' ve 17 Ekim tarihinde Neil Simon'ın yazdığı, Yeşim Gökçe'nin dilimize çevirdiği, İskender Altın'ın yönettiği "'Bak Bizim Şarkımızı Çalıyorlar' Orhan Asena Sahnesi'nde; Antalya Devlet Tiyatrosu; 2 Ekim tarihinde Tarık Buğra'nın yazdığı, Selim Gürata'nın yönettiği 'Ayakta Durmak İstiyorum' ve 23 Ekim tarihinde Kemal Şerif Öztürk'ün yazdığı, T. Murat Demirbaş'ın yönettiği 'Kurtuluş' Haşim İşcan Kültür Merkezi Küçük Sahne'de; Erzurum Devlet Tiyatrosu; 3 Ekim tarihinde Jean Baptiste Poquelin Moliere'in yazdığı, Ahmet Vefik Paşa'nın uyarladığı, Ömer Naci Topçu'nun yönettiği 'Meraki' Erzurum Devlet Tiyatrosu Sahnesi'nde; Konya Devlet Tiyatrosu; 3 Ekim tarihinde Ali Bey'in yazdığı, T. Yılmaz Öğüt'ün uyarladığı, Mustafa Gürkan Görbil'in yönettiği 'Ayyar Hamza' Konya Devlet Tiyatrosu Sahnesi'nde; Sivas Devlet Tiyatrosu; 3 Ekim tarihinde Recep Bilginer'in yazdığı, M. Nurullah Tuncer'in yönettiği 'Yunus Emre' Atatürk Kültür Merkezi Sahnesi'nde Van Devlet Tiyatrosu; 3 Ekim tarihinde Erhan Gökgücü'nün yazdığı, Burak Karaman'ın yönettiği 'İki Kalas Bir Heves' Van Devlet Tiyatrosu Sahnesi'nde prömiyer yapacak.(CİHAN)
↧
↧
Arkeolojik kazılara 26 milyon ödenek
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk bilim heyetleri ve müze müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen arkeolojik kazı çalışmalarının daha verimli yapılabilmesi, açığa çıkarılan kültür varlıklarının restorasyon ve koruma projelerinin hayata geçirilebilmesi için 26 milyon ödenek ayırdı.Bakanlığın Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün Yatırım ve Cari Bütçeleri gibi kendi kaynaklarından sağlanan ödenekler, 12 Eylül 2013'te ilgili İl Özel İdareleri ile Defterdarlık Muhasebe müdürlüklerine gönderildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle Türkiye genelinde şu anda 350'ye yakın arkeolojik kazı gerçekleştiriliyor. KÜLTÜR-SANAT
↧
Suuçtu’da şiirler kanatlandı
Çınar ağaçlarının arasında bir bahçe. Bahçede kırmızı halılar, süslemeler ve bir düğüne hazırlanır gibi özenilmiş kurdeleli sandalyeler...Burası Tümbüldek. İsmiyle insanın yüzüne bir gülümseme yerleştiren Tümbüldek, Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde Suuçtu şelalesinin az uzağında bir yerde. Bütün bu hazırlık, heyecan ve özen bu yıl üçüncü kez düzenlenen “Suuçtu-Tümbüldek Şiir Akşamları” için. Belediye Başkanı Sadi Kurtulan’ın şiir akşamında sarf ettiği “Bütün eksikler, hatalar bana, güzellikler, iyilikler çalışma arkadaşlarıma aittir.” sözleri ise işin nasıl bir samimiyetle yapıldığının resmi. Suuçtu-Tümbüldek Şiir Akşamları yirmi şairi bir araya getirip, şiiri ve şairi bir adım yakınlaştırmasının yanında iki oturumluk bir panelle Sezai Karakoç’un yeniden kavranmasına vesile oldu. Şair Adem Turan ve Kültür İşeri Müdürü Mustafa Eren’in çalışmalarıyla gerçekleşen iki oturumdan oluşan panelin başlığı “Diriliş Burcunda Sezai Karakoç”tu. Cumartesi günü akşamüstü düzenlenen, İsmail Kılıçarslan, Celal Fedai ve Cevat Akkanat’ın konuşmacı olduğu ilk oturuma Özcan Ünlü moderatörlük yaptı. Kılıçarslan, Sezai Karakoç şiirinde medeniyet tasavvuruna ilişkin konuşmasında, üstadın medeniyet olgusunu yenilemekten ziyade onu yeniden üretmeyi savunan bir düşünür olduğunu dile getirdi. Celal Fedai ise “Şiirin Rejenerasyonu Kürsüsünde Sezai Karakoç” başlıklı konuşmasında susmanın estetiğine ve kültür ve sanat hayatında rejenerasyonun gerekliliğine değindi. Diriliş Akımı ile İkinci Yeni akımını kıyaslayan ve Sezai Karakoç’un İkinci Yenici bir şair olup olmadığını edebiyat ve dönem açısından tartışan Cevat Akkanat ise bildirisinde, genelde savunulanın aksine, Karakoç’un gelecek kuşaklara ve daha geniş kitlelere ulaşabilmesi için ‘İkinci Yeni’ci olarak adlandırılmasının daha doğru olduğunu savundu. Ali Ayçil’in moderatörlüğünde gerçekleşen ikinci oturumda Nurettin Durman, Akkanat’a cevap olarak, Karakoç’a İkinci Yenici denmesinin dahi kendisine haksızlık olacağını, Karakoç’un İkinci Yeniyi de aşıp evrensel bir şair olduğunu dile getirdi. Metin Önal Mengüşoğlu Necip Fazıl ile Sezai Karakoç özelinde İslamcılık düşüncesini, Şaban Abak ise Karakoç eserlerinde devlet, millet ve medeniyet kavramlarını inceledi. İlk gün panelin ardından gerçekleşen şiir akşamında, şairler Adem Turan, Ali Ayçil, Atakan Yavuz, Celal Fedai, Cevat Akkanat, Ercan Yılmaz, Furkan Çalışkan, Hüseyin Atlansoy, İsmail Kılıçarslan, Mehmet Narlı, Metin Önal Mengüşoğlu, Mustafa Baki Efe, Mustafa Muharrem, Müştehir Karakaya, Nazım Payam, Nurettin Durman, Özcan Ünlü, Sıddık Ertaş, Şaban Abak, Şakir Kurtulmuş şiirlerini okudular. Gecede, dinleyicileriyle buluşan şairlerin yanı sıra yerel müzisyenlerden oluşan bir grup Anadolu türküleri söyledi.
↧
Haliç kıyısında yeni bir sanat fuarı
Haliç Kongre Merkezi’nde dün akşam saatlerinde açılan uluslararası çağdaş sanat fuarı ArtInternational; 18 Eylül’e kadar İstanbul’dan New York’a, Dubai’den Viyana’ya 62 galeriden yüzlerce sanatçının eserlerini öncelikle koleksiyonerlerin, sonra da sanatseverlerin beğenisine sunacak.Haliç Kongre Merkezi bugüne dek pek çok önemli etkinliğe, özellikle de konser ve törenlere ev sahipliği yaptı ama belki de ilk kez tüm salonlarını, geçişlerini ve koridorlarını sanata bu kadar cömert bir şekilde açtı. Türkiye'nin çiçeği burnunda sanat fuarı ArtInternational sayesinde merkezin Haliç'e bakan kıyıları dâhil neredeyse her köşesine bir sanat eseri yerleşti. İlk olarak dün öğle saatlerinde hatırı sayılır koleksiyonerlerin ön izlemesine imkân sağlayan uluslararası çağdaş sanat fuarı ArtInternational'ın resmi açılışı yine dün akşam saat 17.00'de gerçekleşti. 18 Eylül'e kadar Haliç Kongre Merkezi'nde devam edecek fuarın ilk ziyaretçileri arasında Alev Ebuzziya, Halil Altındere ve Kezban Arca Batıbeki gibi sanatçılarımız; Levent Çalıkoğlu ve Emre Baykal gibi küratörlerimiz ve Cem Yılmaz gibi yeni koleksiyonerlerimiz vardı. İstanbul'dan New York'a, Dubai'den Viya-na'ya, uluslararası alanda kendini ispatlamış 62 seçkin galerinin yer aldığı fuarın heyecan verici stantları Londra'dan Pace ve Lisson, Paris'ten Yvon Lambert ve Berlin'den Arndt gibi galerilere aitti. Fuarın Türkiyeli galerileri arasında ise artSümer, Egeran, Zilberman, Manâ, Non, Galerist, Pi Artworks, Pilot, Rampa ve x-ist vardı. Damien Hirst, Enrico Castellani, Fernando Botero, Marina Abramovic, Elmgreen & Dragset, Tony Cragg ve Chris Burden'ın yanı sıra İlhan Koman, Selma Gürbüz ve Cevdet Erek gibi pek çok önemli sanatçının eserine ev sahipliği yapan fuarda satış amacı gütmeyen bir bölüm de vardı: Küratörlüğünü Özkan Cangüven'in yaptığı Alternatifler. Kâr amacı gütmeyen 10 sanat kurumunu bir araya getiren bölümün misafirleri; Apartman Projesi, collectorspace, m-est, NON-Stage, PASAJ, POLISTAR, Protocinema, RECCOLLECTIVE, SPOT, UN-KNOWN, 5533 ve 49A idi. Dünyanın önemli sanat fuarlarındaki ortaklıklarıyla tanınan Angus Montgomery ile Türkiye'nin fuarcılık şirketlerinden Fiera Milano İnterteks'in işbirliğiyle hayata geçen fuarın artistik direktörlüğünü Stephane Ackermann üstlendi. Hazırlık aşamasında gerek isim telifi konusunda gerekse güvenirlik konusunda pek çok sorun yaşayan fuar; ismindeki İstanbul kelimesini atarak ve kararlılığı elden bırakmayarak yoluna devam etti ve Haliç Kongre Merkezi'ni hiç olmadığı kadar hareketlendirdi. Fuarla ilgili bilet ücretleri dahil her türlü ayrıntılı bilgi için: www.artinternational13.comYan etkilerDavid Claerbout, süregelen kamera hareketliliğiyle çektiği ‘Travel’ (1996-2013) isimli videosunun ilk gösterimini ArtInternational’da yapacak. Video; izleyenleri lokal bir parktan karanlık Avrupa ormanlarına, oradan da Amazon ormanlarına sürükleyerek banliyö arazilerinde gezdirecek. Santiago Sierra ise ‘NO, Global Tour’ adlı filmiyle İngilizce NO kelimesi şeklindeki iki büyük heykelin birçok şehirde kamyon üzerinde taşınmasının serüvenini yine video yoluyla anlatacak.Haliç kıyısındaki heykellerHaliç Kongre Merkezi’nin Haliç’e bakan kenarında bir heykel terası kuruldu. Burada fuar boyunca Arik Levy, Tony Cragg, Saad Qureshi, Hüseyin Bahri Alptekin, Richard Hudson ve Saddek Wasil’in heykelleri sergilenecek.
↧
Şehir Tiyatroları 2 Ekim'de 'perde' diyecek
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, yeni sezona 'Para', 'Yolcu' ve 'Lysıstrala' isimli yeni oyunlarıyla 2 Ekim'de 'Perde' diyecek. Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin, “İstanbulluların hayatında bir kez bile olsa tiyatro izlemeli." dedi.Şehir tiyatroları, 100. yaşını dolduracağı 2013 - 2014 sezonuna 2 Ekim'da start verecek. Yeni sezonla ilgili Malta Köşkü'nde düzenlenen basın toplantısına; Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Müdürü Salih Efiloğlu, Sahne Yöneticisi Süeda Çil, Baş Dramaturg Zuhal Ergen ve çok sayıda davetli katıldı.2013 - 2014 sezonuna yeni oyunlar, yeni projeler, yeni çalışmalar ile girdiklerini söyleyen Hilmi Şahin, "Bu sezon için en önemli olan şey; bizim 100 yaşına girmemiz. 2014 yılında şehir tiyatroları 100 yaşında olacak. Bununla ilgili pek çok etkinliği sürdürme peşindeyiz. Bunlardan bazıları elimizdeki dokümanların, bilgilerin geniş kitlelere ulaşması. Özellikle akademisyenlerin ve tiyatro severlerin yararlanabileceği bir alana ulaşması dergilerimiz, afişlerimiz, broşürlerimiz, fotoğraflarımız, kişisel belgelerimiz bütün bunlar bir şekilde ilgili kişilere ulaşacak." ifadelerini kullandı.Geçmişe dönük yayınlar yaparak izleyiciyle buluşturmak istediklerini vurgulayan Şahin, "Geçmişe dönük tiyatro dergileri, gazete sayfalarının bir bölümü yayınlanacak. Anılara yer verip projeler hazırlanmasında katkıda bulunacağız. Yapılan projeleri destekleyerek sanatseverlerin bundan yararlanmasını sağlayacağız. İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye'ye tüm dünyaya şehir tiyatrolarının varlığını göstermek tüm amacımız bu." diye konuştu.Vatandaşlara da tavsiyelerde bulunan Şahin, şöyle devam etti: "İstanbulluların hayatında bir kez bile olsun oyuna gitmeyi dilemelerini istiyorum. Bir adım ötelerinde mutlaka bir tiyatromuz var. Çünkü biz semtlerdeki tiyatrolarımızla onların çok yakınındayız. Bir kez olsun tiyatroya gitmeyi denesinler varoluşumuzu daha da güçlendirmiş olacağız."Şehir Tiyatroları, yeni sezona 'Para', 'Yolcu' ve 'Lysıstrala' isimli yeni oyunlarıyla 2 Ekim'de 'Perde' diyecek.(CİHAN)
↧
↧
Türkiye dev platforma alındı
Daniel Ek ve Martin Lorentzon tarafından 2006 yılında İsveç’te kurulan ve 28 ülkede yayın yapan Spotify, listesine Türkiye'yi de ekledi.20 milyon şarkı ile dünyanın en büyük müzik platformu olarak tanınan şirket, ABD pazarına açıldıktan sonra oldukça popüler oldu. şirket şimdilerde aynı başarıyı Türkiye'de yakalamayı hedefliyor. Sektör uzmanlarına bakalırsa, İsveçli müzik platformunun işi çok kolay olmayacak. Zira Türkiye pazarında Fizy, TTNET Müzik, iTunes, Grooveshark ve son olarak Deezer gibi rakipler bulunuyor. Avrupa’nın en önemli girişimlerin biri olan Spotify, 2012 sonunda 13 milyon parçayı ücretsiz dinleme fırsatı verirken kullanıcılarının yüzde 25’ine ücretli üyelik sunuyor. Spotify'de Creandum, Northzone Ventures, Li Ka-Shing, Wellington Partners, Sean Parker, The Founders Fund, Kleiner Perkins Caufield & Byers, Accel Partners, ve Digital Sky Technologies gibi önemli isimlerin 188 milyon dolarlık yatırımı var.
↧
Beyoğlu Sahaf Festivali’ne başvuru şartı geldi
Bu yıl 27 Eylül-19 Ekim 2013 tarihleri arasında 7.si düzenlenecek olan Beyoğlu Sahaf Festivali’ne katılmak isteyen sahaflar için başvuru şartı geldi.Buna göre sahaf olarak en az 1 yıllık vergi levhasına sahip olmak, sahafların iştirak etmiş olduğu en az 3 fuara katılmış olmak, sahaflık mesleğini sürdüren iki kişiden sahaf referansı sunmak gerekiyor. Festivale katılmak isteyen sahaflar ön başvurularını 19 Eylül saat 17.00’ye kadar yapabilecek. Başvuru formu için: www.kulturkentivakfi.org
↧
Fatih Sanat, tiyatro sezonunu açıyor
Fatih Sanat Tiyatrosu, 2013-2014 tiyatro sezonuna 5 oyunla başlıyor. Fatih Üniversitesi bünyesinde üç yıl önce kurulan ve geçtiğimiz yıl 34 ilde 61 bin seyirciyle buluşan Fatih Sanat Tiyatrosu, yeni sezon açılışını Gül Devri-EV adlı oyunla yapıyor.Aydemir Gültekin’in yazıp yönettiği oyun, hem Anadolu’dan İstanbul’a eğitim amaçlı gelen iki üniversite öğrencisinin hayat mücadelesini anlatıyor hem de 1400 yıl öncesinde geçiyor. Gül Devri-EV, 26 Eylül Perşembe günü Fatih Üniversitesi Farabi Sahnesi’nde saat 14.00’te sahnelenecek. Ardından 2 Ekim Çarşamba saat 20.00’de aynı sahnede olacak. A. Aykut Yayla’nın yazıp yönettiği Cinnet-i Tercih adlı oyun meslek seçimi arefesinde olan bir gencin hikâyesine odaklanıyor. Gezmek için İstanbul’a gelen Carlo’nun kayboluş öyküsünün anlatıldığı Welcome to Turkey adlı oyun da bu sezon sahnede olacak. Yeni sezonda kukla ve Karagöz gösterilerini kapsayan iki çocuk oyunu da minik tiyatroseverleri bekliyor. (www.fatihsanat.org / 0212 866 33 00)
↧
Suudi Arabistan filmi Oscar yarışında
Suudi Arabistan’da kadın bir yönetmen tarafından çekilen ‘Vecde / Wadjda’ filmi, Oscar yarışına katılacak.S. Arabistan yasalarından dolayı gizli olarak çekilen film, ülkede bir kadın tarafından yönetilen ilk film. Haifaa Al-Mansour’un yönettiği film, 2014 Oscar ödülleri için Yabancı Dilde En İyi Film dalı için başvuru yaptı. Vecde’nin bir özelliği de, çekimleri tamamen Suudi Arabistan’da yapılan ilk uzun metrajlı film olması. Filmde, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yaşayan 11 yaşındaki Vecde’nin bisiklete binme hayalini gerçekleştirmek için yaşadığı zorluklar anlatılıyor. Ülkesinde, kızların bisiklete binmesi yasak olmasına rağmen, Vecde bisiklet satın almasına yetecek kadar para kazanmasını sağlayacak bir plan yapar. Bu parayı kazanabilmek için Kur’an okuma yarışmasına katılacak; zorlu rakiplerini geride bırakabilmek için başka bir yol bulmak zorunda kalacaktır. İstanbul Film Festivali dahil, pek çok uluslararası festivalde gösterilen ve eleştirmenlerden olumlu notlar alan Vecde, geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nde üç ödül almıştı. KÜLTÜR-SANAT
↧
↧
20. Altın Koza, ‘Dört Yapraklı Yonca’ ile başladı
Adana Büyükşehir Belediyesi 20. Altın Koza Film Festivali’nin açılış töreni, Türk sinemasının unutulmaz yıldızları Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akın’ın katılımıyla Merkez Park Amfi Tiyatro’da görkemli bir şekilde gerçekleşti.Türkiye’nin önemli kültür–sanat etkinliklerinden biri kabul edilen festivale beyazperdenin “Dört Yapraklı Yoncası” olarak kabul edilen Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akın, hayranlarının yoğun ilgisi altında klasik otomobillerle program alanına geldi. Kendilerine kavelyalık eden oyuncular Halit Ergenç, Yetkin Dikinciler, Sinan Tuzcu, Yiğit Özşener eşliğinden kırmızı halıdan yürüyen dört sanatçı, izdiham yaşadı. Sunuculuğunu Levent Özdilek’in yaptığı gecenin açılışında konuşan Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, sanatın yedinci dalı olan sinemayı çok önemsediklerini söyledi. Anadolu insanının sanatla yaşamının yaklaşık olarak eşdeğer olduğunu belirten Aldırmaz, “Sinema, modernleşmenin ve gelişmenin göstergesidir. Sinema, sevgi ve kardeşliktir.”dedi. Adana’nın Altın Koza Film Festivali’ne 1969’da başladığını hatırlatan Aldırmaz, aralıklarla organizasyonun bugüne kadar 20. kez düzenlenebildiğini kaydetti. Gelecek yıl sinemanın 100. yılına layık bir festival tertip edeceklerini vurgulayan Aldırmaz, “Altın Koza Film Festivali kendisi ile yarışıyor. İki yıldır 60 gün gezici sinema TIR’ı ile 15 bin kilometre, 90 noktaya giderek, sizlerin sevgisini ve sanatını vatandaşlarımızla buluşturuyoruz. Onların sevgi ve saygısını sizlere getiriyoruz. Bu yıl çok değerli sanatçılarımız ‘dört yapraklı yonca’ ile çok özel bir gece geçiriyoruz. Bu dörtlü iki veya üç kez bir araya gelmiştir. Bu da Adanalılara nasip olmuştur.” diye konuştu. Hayatı ve filmlerinden kesitler sunulan sinema sanatçılardan Fatma Girik, Altın Koza Film Festivali’ne katılmanın mutluluğunu yaşadığını belirtti. İlk Altın Koza yapıldığında kendisinin Ezo Gelin filmiyle ödül aldığını ifade eden Fatma Girik, “Aradan 50 sene geçti, çok güzel günlerdi. Orada ödülü almıştık. Bizim festivaller nerede yapılırsa yapılsın çok güzel oluyor.” şeklinde konuştu. Filmlerinde seslendirdikleri şarkılarla sahneye çıkan sanatçılardan Filiz Akın ise Adana’yı ışığın, pamuğun şehri olarak tanımladı. Akın, şöyle devam etti: “Bir zamanlar çok yoğun film çevirdiğimiz dönemlerde başka bir eğlence olmadığı için çok tutkulu bir ilişki yaşamıştık. Ogünlerden bugünlere geldik. O kadar uzun yıllar hâlâ benden bıkmadınız, alkışlıyorsunuz. Sinema çok büyük bir güç. O günden bugüne taşıdı bizi.” Hülya Koçyiğit de “Yaşasın Türk sineması, 100 yıldır var olan Türk sineması, hepimizi buluşturdu, yine bu gece.” dedi. Sahneye en son çıkan Türkan Şoray ise duygusal anlar yaşadı. Şoray, “Bu sevginiz yıllarca bizi hayata bağladı. Sinemayı sevmemize neden oldunuz. Canımısınız, sevgili Adanalılar. Buranın iklimi gibi sıcaksınız. Ömrümüze ömür kattınız.” ifadelerini kullandı. Konuşmalar sonrası Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, sanatçılara günün anısına yonca figürü şeklindeki plaketi takdim etti. Göksel konseri ve havai fişek gösterisinin ardından program sona erdi.
↧
İbrahim Müteferrika koleksiyonu sahibini arıyor
Osmanlı döneminde ilk matbaayı kuran İbrahim Müteferrika (1674-1745), vefat edene kadar matbaasında 17 kitap basıyor.1920’lerde Beyoğlu’nda kurulan sahaf Librairie de Pera’nın bugünkü sahibi Uğur Güracar, ilk Türk matbaasında basılan 17 eser ile birlikte Müteferrika’nın ölümünden sonra yayımlanan dört eseri kapsayan bir koleksiyon oluşturdu. Bu koleksiyon önemli, çünkü bugüne kadar 17 eserin bir arada olduğu bir koleksiyon gün yüzüne çıkmamıştı. Geçtiğimiz mayıs ayında Yalova’da açılan İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi’nde bile, müze yetkilileri çok arzu etmesine rağmen böyle bir koleksiyon bulunmuyor. Hatta Güracar’ın ifadesiyle dünyanın en önemli kütüphanelerinden biri olan ve yüzyıllık koleksiyonları koruma misyonu ile kurulan Paris’teki Bibliothèque Nationale de France’da bile (BnF) yok. Güracar, “Böyle bir koleksiyon dünyada çok az yerde veya kişide var. Bibliotheque Nationale’de bile tam değil. Bu eserleri müzayedeye çıkarıp satmak gibi bir fikrim yok. Bizim koleksiyonumuzda yer alıyor. Ama görmek, satın almak isteyen koleksiyonerlere de elbette kapımız açık.” diyor.Koleksiyonun en değerli eseri, Osmanlı İmpara-torluğu’nda ve İslam dünyasında Arap harfleriyle basılan ilk kitap olan Vankulu Lügati. Kapak içinde ebruların yer aldığı, mücellidinin mührünün bulunduğu Vankulu Lügati, Lale Devri’nin en değerli eseri olarak biliniyor. Müteferrika’nın bastığı bir diğer kitap, Türk denizcilik tarihine ilişkin önemli bir kaynak eser olan, Katip Çelebi’nin yazdığı Tuhfetu’l-Kibar fi Esfari’l-Bihar yani Deniz Seferleri Hakkında Büyüklere Armağan.Koleksiyonda, ‘Türkiye’de basılan ilk resimli kitap’ olarak tanıtılan Tarih-i Hind-i Garbi’nin, değerine değer katan bir özelliği bulunuyor. Müteferrika, bastığı ilk üç kitaba adını yazmazken, bu eserin son sayfasına, eseri bizzat kendi eliyle bastığını belirten bir not düşmüş. İbrahim Müteferrika, matbaasında kendisinin kaleme aldığı kitapları da basıyor. Bunlardan biri, Osmanlı yönetim sisteminde yeniden yapılanmanın gerekliliğini ve uygulama yöntemlerini bilimsel bir şekilde anlattığı eseri, Usule’l-Hikem fi Nizame’l-Ümem. Koleksiyonda müellifi olduğu eserlerle birlikte, Müteferrika’nın katkıda bulunduğu başka kitaplar da mevcut.İlk Türk matbaacısı, 1745’te 71 yaşında vefat edince matbaa bir süre kapalı kalıyor. Devrin padişahı, matbaanın ruhsatını Müteferrika’nın bizzat yetiştirdiği Rumeli kadılarından İbrahim Efendi ve Ahmet Efendi’ye vermesine rağmen, sadece Vankulu Lügati’nin ikinci basımını yapabiliyorlar. Daha sonra I. Abdülhamid bu işin sürmesi için Divan-ı Hümayun beylikçilerinden Raşid Mehmet Efendi ile Vasıf Efendi’yi teşvik ederek makineleri Müteferrika’nın vârislerinden alarak onların bu işe devam etmelerini sağlıyor. İki ortağın bastıkları ilk eser, Müteferrika Matbaası makinelerinden çıkan on sekizinci kitap, “Tarih-i Sami ve Şakir ve Suphi” adıyla biliniyor. Koleksiyondaki 21 eserin hepsi Türk-İslam ve Osmanlı tarihi açısından oldukça değerli. Bu değere yaraşır şekilde korunması da o kadar önemli. (www.librairiedepera.com)Müteferrika Koleksiyonu’ndaki eserler1- Vankulu Lügati olarak bilinen Cevheri’nin yazdığı Tercüme-i Sıhah-ı Cevheri. 2- Tuhfetu’l-Kibar fi Esfari’l-Bihari Katip Çelebi. 3- Tarih-i Seyyah, Judas Thasddaeus Krusinski. 4- Tarihu’l-Hindi’-Garbi El-Musemma Bi Hadisi Nev. 5- Tarih Timur-i Gurgan, İbn Arabşah. 6- Tarih-i Mısr-i Kadim ve Mısr-i Cedid, Süheyli Efendi. 7- Gülşen-i Hulefa, Nazmizade Murteza. 8- Grammaire Turque ou Methode Courte & Facile, Jena-Baptiste Daniel Holdermann. 9- Usulü’l-hikem fi nizami’l-umem, İbrahim Müteferrika. 10- Fuyuzat-ı Mıknatısiyye, İbrahim Müteferrika. 11- Kitab-ı Cihannümali Katip Çelebi, İbrahim Müteferrika-Katip Çelebi. 12- Takvim el-Tevarih, Katip Çelebi. 13- Tarih-i Na’ima, Mustafa Na’ima. 14- Tarih-i Raşid, Mehmed Raşid. 15- Tarih-i Asım, Çelebizade Asım Efendi. 16- Ahval-i Gazavat der Diyar-ı Bosna, Ömer Bosnavi. 17- Ferheng-i Şuuri, Şuuri Hasan Efendi. 18- “Tarih-i Sami ve Şakir ve Suphi”, Raşid Mehmet Efendi ve Vasıf Efendi. 19- Tarih-i İzzi, Süleyman İzzi. 20- İ’rabu’l-Kafiye, Güzelhisarlı Zeyn,-Zade Hüseyin. 21- Vankulu Lügati’nin ikinci baskısı
↧
Stephen King'in 'Doktor Uyku'su okurlarıyla buluşuyor
Yazdığı kitapları sinemaya da uyarlanan ve satış rekorları kıran Amerikalı Yazar Stephen King, yeni romanı Doktor Uyku ile geri dönüyor.King, 1977 yılında 'Medyum' isimli romanını yazınca sinemanın önde gelen isimleri projeye talip olarak çalışmanın beyaz perdeye aktarılmasını sağlamıştı. Sinema filmi olarak 1980 yılında Cinnet (The Shining) izleyicilerin karşına çıkan film, aynı zamanda eserin devamını da merak ettirmişti. Jack Nicholson'ın rol aldığı film Stanley Kubrick tarafından filme dönüştürüldüğünde artan bu merak, karşılığını ancak 2013 yılında bulabildi. King, 1 Aralık 2009 yılında ne yapacağını sevenlerine sorma gereği duydu. Bunun için Kara Kule isimli eserinin mi yoksa Medyum'un devamını mı yayınlayacağını sevenlerinden gelecek tepkilere göre belirlemeye karar verdi. Aldığı cevaplara göre yola koyulan King, Medyum'un devamı 'Doktor Uyku'da karar kıldı. Yeni kitabını tamamlayan King, iyi ile kötünün savaşını anlattığı kitabı ile okurlarının karşısına çıkmaya hazırlanıyor. (CİHAN)
↧
'Türk sinemasında muazzam yenilikler oluyor'
20. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın jüri başkanlığını yürüten Berlin Film Festivali Avrupa Film Pazarı Direktörü Beki Probst, Türk sinemasının yıllardan beri muazzam bir yükselme dalgası gösterdiğini ifade etti. Türk sinemasını yakından takip ettiğine işaret eden Probst, Nuri Bilge Ceylan, Fatih Akın, Reha Erdem gibi film yapımcılarının bu gelişmede büyük bir rolü olduğunu kaydetti.Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nin etkinliklerine katılan Probst, "Ben bunu Berlin'de de görüyorum. Berlin Marketi'ne gelenler her zaman gelip 'Türk filmi olarak bize neyi tavsiye edersiniz?' diye sorarlar. Film dünyasında modalar olur. Biri çıkar biri düşer. Bu ara Türk filmleri çok yüksekte." dedi. Türk sinemasının kendisine özgü bir tarzının bulunduğuna dikkat çeken Beki Probst, şöyle devam etti: "Yılmaz Güney bile dışarda aynı filmleri yapamadı. Çünkü ülkenin bir rolü; havası gürültüsü, her şeyi vardı. Ayrıca öyle bir film dünyasındayız ki… Amerikan filmlerine bakın, ne yapıyorlar? Buz Devri (İce Age Number); James Bond ayrı bir hikayedir. Durmadan seri yapıyorlar. Bu, yeni bir şey bulamadıkları anlamına geliyor. Hâlbuki benim gördüğüm, Türk sinemasında muazzam yenilikler oluyor. Yeni bir kuşak var. O kuşak iyi senaryo hazırlıyor. Bu çok mühim. Çünkü bir ara Türk filmlerinde böyle bir klişe vardı: Büyük anne kör, büyük baba topal olacak. Bu dönem geçti. Şimdi başka şeyler yapılıyor. (Benim Türkçem iyi değil) Her şey böyle köylerde, herkes hasta, yoksulluk içinde. Artık Türk sinemasına dışardan, artık egzotik bir sinema olarak bakılmıyor. Türk sineması artık dünyada yer almış. Kan Film, Berlin Film Festivali'nde yarışıyor. Ufak bir köşede kalmışlığı yok."Berlin Film Festivali'ne 80'in üstündeki filmle güçlü bir talep geldiğini anlatan Beki Probst, Türkiye'de prodüksiyonların ise büyüdüğünü belirtti. Her önüne gelenin film yapmaması hususuna dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Probst, "Ama yani büyük bir gelişme var. İstanbul Film, Antalya Altın Portakal, Altın Koza… Nisan ayında İstanbul, şimdi Adana'dayım. Yabancılar çok alakadar oluyor. Film bulmak istiyorlar. Herkes artık bu serilerden bıktı." şeklinde konuştu. İstanbul'da ve Antalya'daki film festivallerinde de görev yaptığına değinen Beki Probst, Altın Koza'da bulunmaktan büyük bir şeref duyduğunu sözlerine ekledi.Başkanlığını Berlin Film Festivali Avrupa Film Pazarı Direktörü Beki Probst'un yaptığı Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması jürisinde, Yönetmen Pelin Esmer, Yapımcı Türker Korkmaz, Görüntü Gönetmeni Özgür Eken, Oyuncular Melisa Sözen ve Yiğit Özşener ile müzisyen Cengiz Onural görev yapıyor.ARAS: BU TÜR ETKİNLİKLER DEVAMLI YAPILMALISinema oyuncusu Bulut Aras ise Altın Koza'nın ülkedeki Antalya Altın Portakal ile birlikte iki büyük film festivalinden birisi olduğunu söyledi. Aras, etkinliğin çok güzel bir şekilde açıldığını ve sinemanın 'dört yapraklı yoncası' Fatma Girik, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın'ın önemli katkılarının olduğunu hatırlattı. Aras şöyle devam etti: "Bu tür etkinliklerin devamlı yapılmasında fayda var. Halkla daha çok bütünleşmenin yollarından bir tanesi. Maalesef ülkemizde bu tür organizasyonlar çok az. Yeni yeni bir takım şeyler yapılıyor."YEPREM: SİNEMA ADINA ALTIN KOZA VE ALTIN PORTAKAL ÖNEMLİSanatçı Reha Yeprem ise Altın Koza'da 12 sinema filmin yarışacağına değindi. Türk sinemasını geliştirmek ve yaşatmak için 1960'lı yıllardan bu yana yapılan Altın Portakal ve Altın Koza'nın önemli çalışmalar olduğunu dile getiren Yeprem, Adana'da olmaktan mutluluk duyduğunun altını çizdi.(CİHAN)
↧
↧
Zeki Müren'in fotoğrafları ilk kez sergilendi
Sanat güneşi Zeki Müren, ölümünün 17'nci yıl dönümü kapsamında Muğla'nın Bodrum İlçesi'nde çeşitli etkinliklerle anılmaya başladı. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde, 'Bir Demet Zeki Müren' adı altında açılan sergide ise sanatçının bugüne kadar görülmemiş birbirinden ilginç fotoğrafları sergilenmeye başlandı.Yaşamının son yıllarını Bodrum'a geçiren ve 24 Eylül 1996'da, İzmir TRT stüdyolarındaki programı sırasında fenalaşıp yaşamını yitiren Zeki Müren, ölümünün 17. yılında Bodrum Kaymakamlığı, Bodrum Belediyesi ve Zeki Müren Müzesi'nin düzenlediği etkinliklerle anılmaya başlandı. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde Zeki Müren'in gençliği, sanat yaşamı, konserleri ve Bodrumlularla birlikte çektirdiği birbirinden ilginç ve bugüne kadar görülmeyen 600 fotoğraftan seçilen 140'ı, 'Bir Demet Zeki Müren Fotoğraf Sergisi' ile hayranlarıyla buluştu. 30 Eylül'e kadar açık kalacak serginin açılışını Kaymakam Mehmet Gödekmerdan, Mehmetçik Vakfı İzmir Temsilcisi emekli Tuğamiral Ufuk Aslan, Türk Eğitim Vakfı Genel Sekreteri Güsel Bilal ve Zeki Müren Müzesi Müdürü Ayser Özbulut birlikte yaptı. Sergiyi bir saat içinde sanatçının hayranlarından 500 kişi gezdi. Hayranları Zeki Müren'in maketi ile birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. Hayranları sergiyi sanatçının eserlerinin çaldığı müzikler eşliğinde gezdi. Müze Müdürü Özbulut 24 Eylül'de müzede mevlit okutulacağını akşam ise Antik Tiyatro'da Zeki Müren Gecesi düzenleneceğini belirtip, "Sanat güneşimiz sadece dünyada ve Türkiye'de değil Bodrum'un her koyunda her mahallesinde inanılmaz izler bıraktı. Hep halkın içinde oldu. Halkın büyük sevgisini kazandı. Çocukları, köpeği, balıkçıları, süngercileri, Bodrumlular'ı çok sevdi, sevildi. İşte tüm sevenlerinin müzeye bağışladığı birbirinden ilginç fotoğraflarla sanatçının anılarını yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak istedik. Zeki Müren asla unutulmayacak bir değer" dedi. (DHA)
↧
‘Gelişen ülkeler’in filmleri geliyor
Ülkemizin festival zincirine yeni eklenen Gelişen Ülkeler Film Festivali, 20 Eylül’de İstanbul’da başlıyor. Adından da anlaşılacağı üzere sinema dağıtım ağına takılma ihtimali az olan kıymetli filmler bu festival sayesinde seyirci ile buluşacak.Festivalin coğrafyasındaki ülkeler yelpazesi bir hayli geniş; Gelişmekte Olan Ülkeler (D-8) grubuna üye Türkiye ile birlikte 8 ülke (Endonezya, Pakistan, İran, Bengladeş, Malezya, Mısır, Nijerya) ve (ECO) Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na üye 10 ülkeden (Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan, Özbekistan) sinematografik değeri yüksek filmler bir hafta boyunca İstanbullu sinemaseverler ile buluşacak. 27 Eylül’de sona erecek festivalin sloganı ‘Çok Yakın, Çok Uzak’. Festivalde son yıllarda çekilmiş filmler olmakla beraber, sinemasal nitelikler taşıyan geçmiş yıllara ait çalışmalar da yer alıyor. Ülkelerin tarihi perspektif içinde kültürel dokularını işleyen yapımların yanı sıra, güncel sorunlarını da dile getiren eserler festivalin belkemiğini oluşturuyor. 20 Eylül Cuma saat 19.00’da İstanbul Kongre Merkezi’nde açılış töreni yapılacak festivalin gösterimlerine Beyoğlu Cine Majestic Sineması, TÜRVAK Sinema Müzesi, Bağlarbaşı Kültür Merkezi ve Şehir Üniversitesi ev sahipliği yapacak. (www.gelsinfest.org)KÜLTÜR-SANAT
↧
Altın Koza’da yarış hızlı başladı
Türkiye'nin en eski ve en geniş kapsamlı iki film festivalinden biri olan Altın Koza'nın 20.si, önceki akşam görkemli bir törenle başladı. Açılış törenine sanat dünyası ve Adanalılar yoğun ilgi gösterdi.Organizasyonda zaman zaman sıkıntılar ortaya çıksa da programın tamamını gölgeleyecek bir olumsuzluk yaşanmadı. Törenin ardından, yarışma filmlerinin gösterimine geçildi. Jüri üyeleri, en başarılı filmi seçmek için yoğun bir mesaiye başladı. Adana Merkez Park Amfi Tiyatro Salonu festivalin ruhunu yansıtan birkaç temanın dışında son derece sade bir dekorla donatıldı. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zihni Aldırmaz, davetlileri kapıda tek tek tokalaşarak karşıladı. Sanatçılar, kırmızı halıda yürürken, çevrede biriken hayranları ile selamlaşarak içeriye girdi. Konukların yerini almasından sonra "Türk Sinemasında Dört Yapraklı Yonca" temasıyla açılışa davet edilen Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit, klasik araçlarla festival alanına geldi. Sinemaseverlerin yoğun alkışları arasında içeriye giren sanatçılar, amfi tiyatroda da ayakta alkışlandı. Her bir ünlüye Halit Ergenç, Sinan Tuzcu, Yiğit Özşener ile Yetkin Dikiciler eşlik etti. Sunuculuğunu Levent Özdilek'in yaptığı açılış programına sanat camiası ve vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Tiyatronun erkenden dolması nedeniyle pek çok kişi kapıdan dönmek durumunda kaldı. Bir hayli coşkulu geçen törende rastlanan en önemli olumsuzluk, Levent Özdilek'in tutuk sunumu oldu. Göksel'in perdedeki siyah beyaz görüntüler eşliğinde seslendirdiği nostaljik şarkıları ise seyircileri geçmişe götürdü. Tören, yonca figürlü plaketlerin sunumundan sonra konser ve havai fişek gösterileri ile son buldu. Altın Koza Film Festivali'nin bu yılki organizas-yonunda, Kültür Bakanlığı'nın neredeyse hiçbir yerde olmayışı dikkatlerden kaçmadı. Bakanlığın festivale şu ana kadar netleşen hiçbir desteğinin olmadığı ifade ediliyor. Aynı zamanda Adanalı olan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve yardımcısı, festivalin açılış gecesine katılmadı. Bakanlıktan bir kutlama telgrafı gelmedi. Törende bakanlığı, Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul temsil etti. Festival, açılış töreninin ardından film gösterimleri ile hızlı bir tempoya girdi. Yarışma filmleri dün öğleden sonra yönetmen Reha Erdem'in Jin filminin galası ile başladı. Dün, ikinci olarak Emre Yalgın’ın “Hadi Baba Gene Yap” adlı filmi gösterildi. Bugün ise Deniz Akçay Katıksız'ın "Köksüz", Biket İlhan'ın "Yarım Kalan Mucize" ve Mahmut Fazıl Coş-kun'un "Yozgat Blues" adlı filmlerinin gösterimi yapılacak. Jüri üyeleri salondan salona yetişmeye çalışarak filmleri izlemeye çalışıyor. Bir yandan da kısa film atölyelerinde yapımcı ve yönetmenler ile sinema meraklıları bir araya geliyor. Dün, aralarında Menderes Samancılar, Emre Yalgın, Biket İlhan, Çolpan İlhan, İzzet Günay, Demir Karahan ile Necip Sarıca'nın bulunduğu pek çok sanatçı etkinliklere katılmak üzere Adana'ya geldi. Festivalde cuma günü sevgi korteji yapılacak ve cumartesi günü gerçekleştirilecek ödül töreni ile Altın Koza Film Festivali son bulacak.
↧