Günümüzün önemli minyatür sanatçılarından Nilgün Gencer, 1992’de yaptığı “Çarşambayı Sel Aldı” türküsünün minyatüründen tazminat kazandı. Samsun Çarşamba Belediyesi, izin almadan ve telif vermeden minyatürün rölyefini yaptırınca sanatçıya 10 bin TL ödedi.Sanat, sanatçı, telif, telif hakkı gibi meselelerin çok tartışıldığı günümüzde Samsun’un Çarşamba ilçesinden güzel bir haber geldi. Minyatür sanatçısı Nilgün Gencer’in 1992 yılında yaptığı, ilçenin adıyla bütünleşen, ünlü “Çarşambayı Sel Aldı” türküsünün minyatürü Gencer’e tazminat kazandırdı.Olay şöyle: Çarşambalı yazar Turgut Çeviker, 1992 yılında memleketiyle ilgili kent yıllığı hazırlar. Bu eser Çeviker için önemlidir, kitapta şehrin mimari kimliği ile ilgili araştırmalara, fikirlere ve önerilerine yer verir. Ünlü türkünün hikayesini de ilçenin ileri gelen büyüklerinden Faik Okutgen’den derler, sonra da Nilgün Gencer’e minyatürünü yaptırır. Kitap, aynı yıl İris Yayınları tarafından 1500 adet basılarak yayımlanır. Üç parça halinde, 14x20 ebatlarındaki minyatürler de kitaba sponsor olan Tekofaks’ın sahibi, sanatsever Ayhan Bermek’e hediye edilir.İstanbul Kadıköy’de yaşayan Çeviker’e, 2000’li yılların başında belediyeden bir telefon gelir. Kitabın, “Çarşamba’ya öneriler: Kent Müzesi” bölümündeki fikirleri nedeniyle aranan Çeviker, belediye tarafından şehre davet edilir ve dönemin başkanı Hüseyin Dündar ile görüşür. Çeviker, Çarşambalıların ada diye tanımladığı kent içindeki Yeşilırmak’ın Doğu Yakası’ndaki büyük alanın tümüyle bir yaşam alanına çevrileceğini ve içine kent müzesi yapılacağını bu görüşmede öğrenir, nihayetinde gençlik yıllarından beri kurduğu kent müzesi hayalini paylaşır. Böylece projede birlikte çalışma kararı alırlar. Çeviker, sonrasında gelişen olayları şöyle anlatıyor: “Bu görüşmeden bir süre sonra Hüseyin Dündar, beni adaya götürdü. Yıkılan Şehir Kulübü’nün olduğu yerden adaya doğru yürürken bana yüzlerce metre uzanan istinat duvarını göstererek ‘Bu duvara bir şeyler yapılsın istiyorum; ne yapabiliriz?’ dedi. Benim o konuda bir düşüncem vardı zaten; profesyonel ve yerel ressamların çizeceği bir “Çarşamba’yı Sel Aldı” türküsü resimlemesinin rölyef olarak yapılması. Ama ne kent müzesi ne de bu çalışmayla ilgili kimseden ses çıkmadı epey zaman. Kente yıllık olağan ziyaretim sırasında müze projesinden vazgeçildiğini öğrendim. Bana kimse haber vermemişti, aldığım cevap, ‘Ötesini başkan bilir.’ şeklindeydi. Oradan ayrıldım ve adaya doğru gezintiye çıktım. İstinat duvarının Rahtıvan Paşa Camii hizasındaki bölümünde üç parça olarak dev rölyefle karşılaşınca başımdan aşağı kaynar sular boşaldı. “Çarşamba’yı Sel Aldı” minyatürü -rivayetiyle birlikte- karşımda rölyef olarak duruyordu. Yanına ise türkünün en tanınmış yorumcusu Yıldıray Çınar için anıt dikilmişti. Rölyefin dışında şöyle bir imza yer alıyor: “SAM Art”. İmzanın altında sünnetçi ilânlarını anımsatırcasına bir de telefon numarası vardı.”Turgut Çeviker ve Nilgün Gencer’in 2008’de açtığı dava, aslında 2012’de sonuçlanmıştı ama Çarşamba Belediyesi Yargıtay’a başvurunca 2013’e uzadı sonuçlanması. Belediye ise epeyce uzun bir aralıktan sonra tazminatları “minyatür” ve “rivayet” telifi olarak geçen ay taraflara ödedi. Gencer 10 bin TL, Çeviker ise 5 bin TL kazandı.Dava, altı yıl sürdüNilgün Gencer: “Çarşamba Belediyesi'nin eserime teveccüh göstermesi önemli elbette. Benim açımdan güzel bir şey. Ama bunu yaparken ne benden, ne de Turgut Bey'den izin aldılar. İzin almadıkları gibi rölyefi yapan kişi, kendi imzasını atmış esere. Böyle olunca birlikte dava açmaya karar verdik.”Turgut Çeviker: “İstanbul ve Ankara'daki yaşamım boyunca kent, kentlerin tarih ve çevre bağları konusunda çok ilgilendim. Ankara Belediyesi'nde –üniversite yıllarımda– kültür sekreteri olarak çalıştım (1978-80). Yayıncılık alanının birçok yönünde çalışmış bir kişi olarak kentime bir armağan vermek istedim. Bu çabanın da onun "görünüş"ünü güzelleştireceğini düşündüm. Kitap çıktığında sıra dışı bir ilgi gördü. Birçok yazar, araştırmacı dostum –Çarşamba Kitabı'nın esiniyle– kentleri için kitap hazırlığına girişti. Çarşamba Kitabı'nı hazırlarken halk bilim önemliydi; bu konuda kentin en önemli ve de tek kişisi -ne yazık ki, yakın yıllarda yitirdiğimiz- Faik Okutgen idi. O, aileden bir manifaturacıydı; halk müziği sanatçısıydı ve kentinin birçok türküsünü derlemiş; kendi birçok türkü yakmıştı. “Çarşamba'yı Sel Aldı”nın rivayetini ondan dinlemiş, ancak kitapta yer alan son biçimini ben vermiştim.”
↧