Semavi dinlerin yanı sıra mitolojik kaynaklarda da yeri olan Nuh Tufanı’nı işleyen Darren Aronofsky imzalı ‘Nuh’, esin kaynaklarını Tevrat ve Zebur’dan alıyor. Dolayısıyla Kur’an’daki Hz. Nuh ile bu filmdeki karakter arasında isim benzerliği, gemi yapımı ve tufan olayı dışında hiçbir ilgi yok.Epik sinemanın ‘ağababası' Cecil B. DeMille'in ruhu beyazperdeye geri döndü. Dün gösterime giren ‘Nuh: Büyük Tufan / Noah' filmi, henüz sinemanın emekleme döneminde 1920'lerde Kitab-ı Mukaddes'teki kıssaları sinemaya uyarlayan ve bugün adına Altın Küre ödülü verilen DeMille, Hollywood'u dünya sinemasının lokomotifi yapan isimlerin başında gelir.Nuh Tufanı, sadece üç semavi dinde değil, Gılgamış Destanı dâhil olmak üzere mitolojik kaynaklarda da yeri olan bir hadise. Dolayısıyla burada filmin hikâyesini özetlemek gereksiz bir çaba olacaktır. Ancak şunu söylemekte yarar var: Darren Aronofsky’nin filminde anlatılan ‘Nuh’ ile Kur’an-ı Kerim’de bahsi geçen Hz. Nuh’un (Aleyhisselam), isim benzerliği, gemi yapımı ve tufan hadisesi dışında hiçbir ilgisi yok! Bu sebeple, bazı Müslüman ülkelerde filme getirilen yasağı anlamak mümkün değil. Zira bir Yahudi olan Aronofsky’den, Kur’an’daki Hz. Nuh’u anlatmasını beklemek biraz saflık ve haksızlık olurdu. Aronofsky, Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünü, yani Hz. İsa’dan önce yaşamış peygamberlerin kıssalarının anlatıldığı, Tevrat ve Zebur’u kapsayan bölümü referans alıyor. Bu bilgi, “Peygamberi nasıl böyle anlatırlar?” sorusunu da anlamsız kılıyor. Zira Kur’an’da peygamberlere yaklaşım ile diğer kitaplardaki arasındaki fark ‘Nuh’ filminde de kendini gösteriyor. MİTOLOJİK DEĞİL, EKOLOJİK BİR FİLMDini literatürün alanına giren bu zorunlu açıklamadan sonra ‘Nuh’un sinemasal ayağına geçebiliriz. Evvela, ‘Pi’ gibi bir filmle sinemaseverlerin ilgisini çeken, ‘Bir Rüya İçin Ağıt’ ile yerini sağlamlaştıran, ‘Siyah Kuğu’ ile Oscar’a göz kırpan Darren Aronofsky’den ‘Nuh’ gibi bir epik film ‘beklenmediğini’ söyleyebiliriz. Sürpriz sayılabilecek bu tercihte Aronofsky, epik sinemanın gereklerini yerine getiriyor. Özellikle görsel efektler ve müzikte film üst düzey bir iş ortaya koyuyor. Eğer iyi bir film, sadece bu iki unsurdan oluşsaydı ‘Nuh’ bir başyapıt olabilirdi! Burada, ‘Bir Rüya İçin Ağıt’ta ‘efsane’ bir soundtrack çıkaran Clint Mansell’ın ‘Nuh’un müziklerinde de çıtayı düşürmediğini görüyoruz. Ancak yönetmenlik, senaryo ve oyunculuk bahsinde ‘Nuh’ tel tel dökülüyor. ‘Nuh’un ekolojik bir film olduğunu söyleyebiliriz. Bir ‘peygamber’ olmasına rağmen, ana karakterin ‘tebliğ’ gibi bir derdi yok. Sadece Yaratıcı’dan geldiğini düşündüğü bir işaretle, insanların dünyadaki kötü hallerine kızan Tanrı’nın insanlığı yok etmeye karar verdiğine inanıyor. Yani aslolan, dünyanın ekolojik düzenini bozan insanoğlunun yok edilmesi! Aronofsky, Dünya’nın ilk zamanlarından bir öykü anlatırken bugüne mesajlar devşirmeyi amaçlıyor. Mevzu dönüp dolaşıp bugünün ‘küresel ısınma’ tezlerine geliyor. Bu noktada senaryonun ve Aronofsky’nin dili çok kaba ve rahatsız edici. Şöyle demeye getiriyor ‘üstat’: Dünyamızı temiz tutmaz, birbirimizle savaşmayı sürdürür, içimizdeki kötülüğü yenemez ve asıl olanın ‘yaşama sevinci’ olduğunu unutursak bizi bir tufan daha bekliyor; ayağınızı denk alın!Burada kalsa iyi; bütün bir Nuh kıssasını olabildiğince güdük bir aile dramasına çevirmesi de yönetmenin başarı hanesine yazılmalı! Filmin cast direktörünü de kutlamalıyız; Ray Winstone’u ayrı tutarsak, Ahududu (Razzie) Ödülleri’ne ‘ailecek’ aday olabilecek bir oyuncu kadrosunu buluşturmak her babayiğidin harcı değil! Özetle; ‘Nuh’, görsellik ve müzik açısından epik sinemanın kurallarına riayet etse de yönetmen Darren Aronofsky’nin en zayıf filmi. Ayrıca bu yılın hayal kırıklıkları listesinde üst sıraların en güçlü adayı.
↧