Hattat Hasan Çelebi, öğrencilik yıllarında hocası Hamid Aytaç'tan ders alırken, sin harfinde takılır, haftalar geçer bir türlü bu dersi geçemez. Aytaç da Hasan Çelebi'ye harfteki sırları anlayabilmesi için irice bir sin yazar. O sırada da zevatın biri, Aytaç ile Çelebi'nin sin harfiyle mücadelesini fotoğraflar. 1982 yılında vefat eden Hamid Aytaç'ın, son dönemlerdeki fotoğrafları hariç, öğrencilerine ders verirken çekilmiş ya da daha gençlik yıllarına ait fotoğrafları pek yoktur. Bu açıdan yukarıda anlatmaya çalıştığımız kare değerli.Hattat Hasan Çelebi (1937), Osmanlı devrinde yetişen son hattatlarından Hamid Aytaç'ın çok değer verdiği öğrencilerinden biri. Hatta, onun ilk öğrencisi. Aytaç, Çelebi ile karşılaşana kadar başka birini öğrenci olarak kabul etmemiş. Dolayısıyla Çelebi'nin hafızasında hocasıyla ilgili pek çok hatıra, elinde de bilgi, belge mevcut. Bunlar, bugüne kadar evinde ya da atölyesinde saklı duruyordu. Artık bir kitapta toplandı. Çelebi'nin icazet verdiği öğrencilerinden Hilal Kazan'ın hazırladığı ve İstanbul Ticaret Odası'nın yayımladığı “Noktalar ve Çizgiler Arasında Hasan Çelebi” kitabında bu belgeler arasında, Aytaç'ın vasiyetinin orijinali de yer alıyor. Küçük bir kâğıt parçasına karalanan vasiyetnamede sanatçının istediği şey çok kısa ve net: “Sadi Halim Paşa Türbesi'de. Yazı Hafız Hasan Çelebi. Taş: Taşçı Yusuf.” Yani hoca demek istiyor ki, “Mezarım Said Halim Paşa Türbesi'nde olsun. Mezar taşımı Taşçı Yusuf hazırlasın, yazısını ise Hafız Hasan Çelebi yazsın.” Aytaç'ın kabri bugün Karacaahmet Mezarlığı'nda, yani istediği yere defnedilememiş. Fakat mezar yazısı ve taşına dair istekleri yerine getirilmiş. Kitap tabii ki sadece bu belgelerden oluşmuyor. Çelebi'nin dünden bugüne sanat yolculuğu aktarılıyor. Askerlik dönüşü; İstanbul Cevri Kalfa İlkokulu'nda aldığı diplomasının ön ve arka yüzü, hafızlık arkadaşlarıyla çektirdiği fotoğraflar, İstanbul'a geldiğinde kaldığı Üçbaş Medresesi, hocalarıyla geçirdiği günlere dair düşülen notlar, 29 Ağustos 1966 günü talik meşkine başladığı Kemal Batanay'ın ve Hamid Aytaç'ın Hasan Çelebi'ye yazdığı ilk meşk dersi bu yolculuğun bir parçası olarak kitaptaki yerini alıyor. Aytaç, hiçbir öğrencisine meşk yazmadığı için bu eserler, Çelebi için önemli. Geleneksel sanatlar açısından da tarihi bir öneme sahip. Kitapta, “Sülüs-Nesih Yazı Şeceresi” başlığı altında hazırlanan ikinci bölümde, Hasan Çelebi’yi ünlü hattatlardan Şeyh Hamdullah’a bağlayan şecere çıkarılmış. Yurtiçinde 53, yurtdışında 24 caminin yazılarını yazan, 6 caminin de yazılarının restorasyonunu gerçekleştiren Çelebi'nin, Güney Afrika, Kuveyt, Kazakistan, Tataristan gibi ülkelerdeki camilerde hatları bulunuyor. Savaş Çevik'in ‘Hasan Çelebi'nin Sanatı Üzerine Bir Deneme' yazısında hocanın hatları hangi mekanlar için yazdığına dair kısa bir özet var: Medine'deki Kuba Mescidi'nin kûfî ve celi sülüs yazıları, yine Medine'de Cuma ve Kıbleteyn mescidi yazıları da onun. Hatla yakından ilgilenenler belki bilirler ama Medine'ye giden pek çok Türk, Mescid-i Nebevi yazılarının bir bölümünü Hasan Çelebi'nin yazdığının belki de farkında değildir. Oraya gitmeden önce ülkemizdeki eserlerinden ne kadar haberdarız kim bilir… Sultanahmet, Beyazıt ve Hırka-i Şerif camileri, Bursa'da Cem Sultan Türbesi, Ankara'da TBMM Camii'ne emek verdiğini belirtelim...
↧