![]()
13 yaşındaki bir çocuğun bisiklet alma hayalini gerçekleştirmek için yaşadıklarını anlatan ‘Vecide’, ilklerin filmi. Tamamı Suudi Arabistan’da çekilen ve bir kadın tarafından yönetilen ilk Suudi filmi olan ‘Vecide’, birtakım zaaflarına rağmen izlenmeyi hak eden bir yapım.Bazı filmlerin kaderi, parıltısı bize ulaşmadan sönüp giden yıldızlara benziyor. Yaz ayları da gelmese böyle filmleri hiç göremeyeceğiz. Bugün gösterime giren 2012 yapımı ‘Vecide’ onlardan biri. Yıldız dediysek, o kadar parlak bir yıldız değil; ışıltısı biraz zayıf fakat nadir göründüğü için değerli.Vecide, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yaşayan orta sınıf bir ailenin 13 yaşındaki kızı. Tıpkı adı gibi hayat, neşe ve iştiyak dolu. Kız çocuklarının bisiklete binmesinin hoş karşılanmadığı bir ülkede yeşil bir bisikletin hayalini kuruyor. Okulda sergilediği ‘genel adaba mugayir’ hareketleri (mizah yeteneği, merakı ve sorgulaması!) öğretmeni tarafından tepki çeken, ecnebi müzikleri dinleyen bir çocuk Vecide. Çocuk, ama okula beraber gidip geldiği kız arkadaşı evlenmeye hazırlanıyor. Evde annesiyle babasının arası ‘erkek çocuk olmadığı’ için limoni. Böyle bir sosyal ve ailevi ortamda Vecide, bisiklete binme hayalini gerçekleştirmek için okulda düzenlenen Kur’an okuma ve bilgi yarışmasına katılır. Ödül 1000 riyal, bisiklet 800. Ne var ki, Vecide, dünya üzerinde hayallerin hayal kırıklığına dönüşmesinin rutin olduğu bir coğrafyada yaşamaktadır.Hayfa El-Mansur’un yönettiği ‘Vecide’, ilklerin filmi. Tamamı Suudi Arabistan’da çekilen ve bir kadın tarafından yönetilen ilk Suudi filmi. Ayrıca, Venedik Film Festivali’nden üç ödül alan, Arabistan’ın Oscar’a aday gösterdiği ilk film. Yönetmenin samimiyetine, filmin naifliğine rağmen klişelerden yakasını kurtaramayan da bir film. Arabistan’daki erkek egemen kültür içinde var olmaya çalışan kadınların öyküsünü anlatırken, Batılı bir izleyicinin tüm ‘beklentilerini’ karşılıyor. Ne var ki, bu kaçınılmaz; zira birileri için klişe olan bir başkası için hakikat olarak hayatın orta yerinde duruyor.Araba kullanma, seçme ve seçilme hakları olmayan, yanlarında birinci dereceden erkek yakını olmadan seyahat edemeyen kadınların ülkesinde, bir kadın yönetmenin çektiği filmin kadınların sorunları hakkında olması gayet doğal. Sosyal hayatta görünmemesi için kurallar koyulan bir kadın için film çekmek de zor. Öyle ki Hayfa El-Mansur’un bazı sahneleri arabanın içinden yönettiği söyleniyor. Bu teknik kısıtlamaları anlamaya çalışmakla birlikte, -malum sorunların içinde doğup büyüdüğünden olsa gerek- El-Mansur’un meseleyi fazlasıyla içselleştirdiği ve hikâyesi ile arasına mesafe koyamadığı görülüyor. Bu durum, hikâyenin söylem gücünü zayıflatıyor. Yan karakterlerin işlenememesi de Vecide’nin sesinin daha gür çıkmasını engelliyor.ARABİSTAN’IN MERCANE’Sİ…‘Vecide’nin zaaflarının daha net görülmesi için İranlı yönetmen Mercane Satrapi’nin ‘Persepolis’ (2007) filmi iyi bir örnek. Küçük Vecide, birçok yönden ‘Persepolis’in baş karakteri Mercane’yi andırıyor. Ancak, yönetmenlerin hayata bakışı ve sanatsal kalibresi arasındaki fark, Vecide ile Mercane’nin yollarını ayırıyor. Satrapi’nin protest tavrı, keskin cümleleri ve sözünü sakınmayan kişiliği El-Mansur’da yok. Bu durum, farklı kişiliklerin yanı sıra, İran ve Suudi Arabistan’ın sosyal hayatı, toplum yapısı, kültürel farklılıkları ve tabii ki sanat/sinema geleneği ile ilgili.Mercane’den farklı olarak Vecide, annesinin kaderine yazgılı. Evine hapsolmuş, kocasını mutlu etmek ve çocuğunu yetiştirmekten başka bütün hayalleri elinden alınmış annenin küçüklüğünün de tıpkı Vecide gibi olduğunu tahmin etmek zor değil. Yönetmen finalde ‘kadın dayanışması’na vurgu yapsa da anne ve kızın kaderine razı olduğu bir son hazırlıyor. Anne, ‘Sen böyle olmayacaksın’ dese de, bisiklet hayalini ‘göstermelik’ bir Filistin hassasiyetine kaptıran, okulda adı ‘yola getirilmesi gereken problem kız’a çıkan ve en yakın arkadaşının düğün hazırlığı yaptığı 13 yaşındaki Vecide’nin hayalleri çoktan sönmüştür. Anneyi geçtik, ikinci evliliğini yapan baba bile bir töre kurbanı gibi, “Biz de geleneklerin esiriyiz kızım, ne yapalım” minvalinde bir konuşma yapıyor Vecide’ye. Hal böyle olunca sadece fotoğraf çeken, onu da basit bir kartpostal tadında bırakan ve ele aldığı meseleler üzerine esaslı söz söylemeyen bir film ‘Vecide’. Fakat Hayfa El-Mansur’un bu fotoğrafı çekmesi bile değerli; zira kadraja giren sorunların bazısı, ‘Müslüman’ geçinen birçok devlette mevcut. Misal; arkasında yapıcı bir proje, planlama ve yaptırım olmayan göstermelik Filistin hassasiyeti; gelenek adı altında dini öne sürerek statüsünden vazgeçmeme, çocukların hayalini çalma…