Image may be NSFW.
Clik here to view.
Orijinali 2012’de yayımlanan John Green’in ‘Aynı Yıldızın Altında / The Fault in Our Stars’ kitabı son dönemin moda gençlik kitaplarıyla bazı yönlerden örtüşse de kimi açıdan farklılaşıyor.Türkçede Pegasus Yayınları’ndan (2013) çıkan kitapta kanser hastası bir genç kızın, klişe adımlarla ilerleyecek öyküsü ampüte bir genç ile tanışmasıyla yön değiştirir.Kitabın sinema uyarlaması, son dönemin ‘kanser filmleri’ne karşı açıkça cephe alıyor. Kitabın da temel meselesi olan ‘uyduruk hikâyelere’ saldırı (Green, kitabın girişinde okuyucuyla bu konuda anlaşma yapıyor!) ilkesi filmin geneline yayılıyor. Buna rağmen, sinemanın romantik kodlarından yakasını kurtaramıyor.Hazel Grace (Shailene Woodley), 17 yaşında bir kanser hastası. Ailesini üzmemek için gittiği kanser destek grubunda Augustus Waters (Ansel Elgort) ile tanışır. Hazel’ın bir hayali vardır: Tekrar tekrar okuduğu ‘Görkemli Izdırap’ adlı kitabın Hollandalı yazarı Peter Van Houten (Willem Dafoe) ile tanışmak ve muğlak biten romanın sonunda ne olduğunu öğrenmektir. Kitap kurdu seyirci için, bu bölümdeki ‘ukala-acı çeken-bohem’ yazar ile toz pembe hayallere sahip genç okur arasındaki diyaloglar, filmin ana öyküsünden daha çekici.Yazar John Green, daha önceki açıklamalarında kitabın orijinal adını (Kusur Yıldızlarımızda) seçerken Shakespeare’in Julius Caesar oyununda Cassius’un Brutus’e dönüp “Kusur, sevgili Brutus, yıldızlarda değil ama bizde” repliğinden esinlendiğini söylemiş. Film de, hayatın dış etkenlere havale edilerek ziyan edilmesi yerine, insanın kendi elindekine odaklanarak yaşanması gerektiğini salık veriyor.Oyunculuklar bahsinde, ‘Senden Kalan’ (2011) ile çıkış yapan, ‘Uyumsuz’ ile başrole terfi eden Shailene Woodley’nin kariyer basamaklarını sağlam adımlarla çıktığı söylenebilir. İlk kez ‘Carrie’ filminde görünen Ansel Elgort, ‘Uyumsuz’dan rol arkadaşı Woodley ile iyi bir uyum sergiliyor. ‘Aynı Yıldızın Altında’, romantik kodlara kendini kaptırsa da, klişelere karşı takındığı alaycı tavrı ile takdiri hak eden, ‘formülcü’ değil, samimi ve gerçekçi bir ‘kanser filmi’.
Clik here to view.
Orijinali 2012’de yayımlanan John Green’in ‘Aynı Yıldızın Altında / The Fault in Our Stars’ kitabı son dönemin moda gençlik kitaplarıyla bazı yönlerden örtüşse de kimi açıdan farklılaşıyor.Türkçede Pegasus Yayınları’ndan (2013) çıkan kitapta kanser hastası bir genç kızın, klişe adımlarla ilerleyecek öyküsü ampüte bir genç ile tanışmasıyla yön değiştirir.Kitabın sinema uyarlaması, son dönemin ‘kanser filmleri’ne karşı açıkça cephe alıyor. Kitabın da temel meselesi olan ‘uyduruk hikâyelere’ saldırı (Green, kitabın girişinde okuyucuyla bu konuda anlaşma yapıyor!) ilkesi filmin geneline yayılıyor. Buna rağmen, sinemanın romantik kodlarından yakasını kurtaramıyor.Hazel Grace (Shailene Woodley), 17 yaşında bir kanser hastası. Ailesini üzmemek için gittiği kanser destek grubunda Augustus Waters (Ansel Elgort) ile tanışır. Hazel’ın bir hayali vardır: Tekrar tekrar okuduğu ‘Görkemli Izdırap’ adlı kitabın Hollandalı yazarı Peter Van Houten (Willem Dafoe) ile tanışmak ve muğlak biten romanın sonunda ne olduğunu öğrenmektir. Kitap kurdu seyirci için, bu bölümdeki ‘ukala-acı çeken-bohem’ yazar ile toz pembe hayallere sahip genç okur arasındaki diyaloglar, filmin ana öyküsünden daha çekici.Yazar John Green, daha önceki açıklamalarında kitabın orijinal adını (Kusur Yıldızlarımızda) seçerken Shakespeare’in Julius Caesar oyununda Cassius’un Brutus’e dönüp “Kusur, sevgili Brutus, yıldızlarda değil ama bizde” repliğinden esinlendiğini söylemiş. Film de, hayatın dış etkenlere havale edilerek ziyan edilmesi yerine, insanın kendi elindekine odaklanarak yaşanması gerektiğini salık veriyor.Oyunculuklar bahsinde, ‘Senden Kalan’ (2011) ile çıkış yapan, ‘Uyumsuz’ ile başrole terfi eden Shailene Woodley’nin kariyer basamaklarını sağlam adımlarla çıktığı söylenebilir. İlk kez ‘Carrie’ filminde görünen Ansel Elgort, ‘Uyumsuz’dan rol arkadaşı Woodley ile iyi bir uyum sergiliyor. ‘Aynı Yıldızın Altında’, romantik kodlara kendini kaptırsa da, klişelere karşı takındığı alaycı tavrı ile takdiri hak eden, ‘formülcü’ değil, samimi ve gerçekçi bir ‘kanser filmi’.
