Önceki gün vefat eden Yeşilçam’ın ünlü senaristi Ayşe Şasa, dün Fatih Camii’nden ebediyete uğurlandı. Öğrencileri, dostları, meslektaşları cenazesinde hüzün yaşarken, onun geride bıraktığı boşluğu ve kendisinden öğrendiklerini anlattı.Önceki gün hayatını kaybeden Yeşilçam’ın ünlü senarist ve yazarı Ayşe Şasa (73), dün Fatih Camii’nden ebediyete uğurlandı. Sinema ve sanat dünyasından birçok kişinin katıldığı Şasa’nın cenaze namazını Tuğrul İnançer kıldırdı ve cenazesi namazın ardından Kadıköy’deki Sahrayıcedit Mezarlığı’nda toprağa verildi. Büyük dayısı Rauf Orbay’ın aile mezarlığına defnedilen Şasa, Yeşilçam’ın Altın Çağı olarak adlandırılan dönemde birçok filmin senaryosunu kaleme almıştı. Cenazeye Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yanı sıra kültür ve sanat dünyasından Hasan Kaçan, Ercan Kesal, Ahme Yenilmez, Aydemir Akbaş, İlber Ortaylı, Sevin Okyay, Safa Önal, Üstün İnanç, İskender Pala ve Beşir Ayvazoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda isim katıldı. Öğrencileri, dostları, meslektaşları cenazesinde hüzünle uğurlarken, onun geride bıraktığı boşluğu ve kendisinden öğrendiklerini anlattı.Dr. Süleyman Gündüz (Eski milletvekili, fotoğrafçı): “Ünlü senaryolara imza atmış önemli bir şahsiyetti. Ayşe Hanım’ı hangi kelimelerle ifade edersiniz dediklerinde şunu söylüyorum: Geçmiş dönemlerinde gönül dünyamızı inşa eden Rabiatü’l Adeviye ne ise yirmi birinci yüzyıldaki Rabiatül Adeviye de odur.”Ulvi Alacakaptan (Oyuncu): “Ayşe Şasa, sinema için önemli bir isim. Çalkantılı, meşakkatli bir hayat yaşadı. Ama sonuna kadar ne mücadelesini ne de sanatını bırakmış biri. Ülkemizde böyle değerlere az rastlanılıyor ve ne yazık ki öldükten sonra hep aynı laf söyleniyor: yaşarken kıymetini bilemedik. Sıkıntılı bir ânımda gerek kendisi gerekse rahmetli eşi Bülent Oran, bana çok yardımcı olmuşlardı. Borçluyumdur kendisine.”İhsan Kabil (Sinema eleştirmeni): “Modernleşme sürecinin yarattığı travmaları büyük ölçüde kendi kişiliğinde yaşamıştı. Türkiye için, çok da ortaya çıkmayan bir şahsiyetti. Özellikle gençlere, herkese kapısı açık biriydi. Bütün soruları cevaplamaya çalışır, karşılıksız bırakmazdı. Hayatını da sinema gibi yaşayan biri oldu. Varoluşu, yaratılış kavramını farklı bir planda değerlendirirdi. Bence ahirete intikali bir şehadet makamında gerçekleşmiştir.”İlber Ortaylı (Tarihçi): “Sağlık açısından zor bir hayatı oldu. Hatta belki zaman zaman mali bakımdan da. Ama her zaman bir şeyler yazdı, düşündü, okudu. Türk sinemasında yeri var, hiç kimse unutmayacak. Bunun dışında özleyeceğimiz iyi bir insandı, sohbeti sözü yerindeydi. Ruhu insanlara açıktı.”Ali Ural (Yazar): “Ayşe Hanım’ın aramızdan ayrılışı çok üzücü. O her şeyden önce senarist tarafıyla biliniyor. Bunun yanında büyük bir bilge aramızdan ayrıldı. Kitaplarında yazdıkları yanında satır aralarında sezdirmeye çalıştıkları çok önemlidir. Oralara çok dikkat etmeli.”Ercan Kesal (Oyuncu): “Sinemamızın çok da kıymeti bilinmemiş özel bir insandı. Belki de biraz kendisinin tercihi olarak kenarda kalmıştı. Ama belki bir fırsat olur, onun yaptığı şeyler geriye doğru incelenip bizim bundan sonraki sinema yolculuğumuz için değerlendirilebilir. Belki burada bulunma sebebimiz, ölümü üzerine konuşmak zorunda kalışımız buna bir fırsat olabilir. Kendisiyle rahmetli Bülent Oran rahatsızlandığında benim doktor olarak çalıştığım hastaneye gelmişlerdi. Bülent Bey’in uzun süreli hastanemde kalışında yanında refakat ederken görüşüp konuşmuştuk. Tabii ayrıca kendisini yazdıklarından, sinematografisinden tanıyordum. Onun edebiyatla, Anadolu ve edebiyatıyla ilişkisi sinemamıza yol gösterecektir.”Sevin Okyay (Sinema eleştirmeni): “Ayşe, çok incelikli bir senaristti. Yazma açısından da, hissetme açısından da. Bence aynı zamanda daima fikirlerine itibar ettiğimiz, danıştığımız önemli bir düşünürdü. Büyük bir kayıp. Ayşe ile en son bir yıl önce görüşebilmiştik. Benden iki sınıf üst dönemdeydi. Amerikan Kız Koleji, Robert’ten okul arkadaşıydık. Bülent Oran’la da arkadaş olduğum için çok bir arada bulunmuş, birbirimize gidip gelmiştik.”
↧