Orhan Pamuk’un romanından uyarlanan “Benim Adım Kırmızı: Tasvirler” sahnelenmeye başlandı. Eylül 2013’te kurulan Cazu Tiyatro’nun sahneye aktardığı oyunun galasına da gelen Pamuk, genç oyunculardan telif almadı fakat ‘eğer metni beğenmezse oynanmayacağına’ dair küçük bir dostluk kontratı istedi.Bugüne kadar farklı topluluklarda tiyatro ile uğraşan dokuz arkadaş, 2013 yılının Eylül ayında Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı romanını sahneye aktarmak üzere bir araya geldi. O günden bu yana, yaklaşık sekiz aydır bu oyun üzerinde çalıştılar. Provalarını, metin üzerindeki okumalarını, nasıl bir sahneleme yapacaklarına dair aralarındaki fikir tartışmalarını www.kirmizigunlukler.blogspot.com.tr adresinde gün gün yazdılar. Provalardan fotoğraflar eklemeyi de unutmadılar bloglarına. Bu arada Orhan Pamuk’a, sahneleyecekleri metni gönderdiler, telif vs. gibi konularda iznini almak istediler. Pamuk, henüz yola çıkmış gruptan para pul talep etmedi ama haklı olarak “eğer metni beğenmezse oynanmayacağına ve oyunun nerelerde sahneleneceğine dair” küçük bir kontrat, daha çok dostluk anlaşması gibi bir yazı istedi gençlerden. Seve seve kabul etti onlar da. Pamuk, Cazu Tiyatro’yu dokuz aydır uzaktan ve sessizce takip ediyor, bloglarını beğendiği oyun ekibinin kulağına gitmiş, ama yine de geçtiğimiz perşembe günü Mecidiyeköy’deki Sahne Hal’da yapılan “Benim Adım Kırmızı: Tasvirler”in galasında Pamuk’u görmeyi beklemiyordu dokuz arkadaş.Pamuk, Benim Adım Kırmızı’da sadece bir aşk ve cinayet hikâyesi anlatmıyor, Doğu ve Batı resmindeki bakış, taklit, temsil konularındaki farklılıkları da tartışıyor. Cazu Tiyatro, Pamuk’un resim sanatı çerçevesinde sorguladığı bu bakış ve temsil meselesini, bakma ve bakılmanın sanatı olan tiyatro ve oyunculuk sanatları bağlamında ele almayı deniyor. Benim Adım Kırmızı’yı okumayanlar, sahnede minyatürle karşılaşacak, ama görsel olarak değil, okuyanlar ise romandan kopmuş parçaları izleyecek. Çünkü oyunda sadece kitabın küçük bir bölümü; padişah için yapılmaya başlanan ama cinayet nedeniyle yarım kalan minyatürün tasvirleri sahneye taşınıyor. “Benim Adım Kırmızı: Tasvirler”, ellerinde bendir çalarak ilahi okuyan yedi meddah sahnesiyle başlıyor, solo performanslarla devam ediyor. Kitapta geçen asıl hikâyeye göre nakkaşlar Frenk usulüne göre bir minyatür yapmaya başlarlar; ‘köpek, ağaç, para, şeytan, ölüm, kırmızı’nın tasvirleri vardır bu minyatürde ama bitmez, bitemez… Sahnede, kendilerine meddah diyen oyuncular bu tasvirleri taklit ediyor. Bir Karagöz ustası gibi. Ellerinde o tasvirlerin kuklaları, bendirleri de perdeleri…Ana hikâyeyi sahneye hiç taşımadıklarını anlatan oyunun yönetmeni Oğuz Arıcı, “Metinde çok büyük bir değişiklik yapmadık. Yeniden de yazmadık. Sadece Orhan Pamuk’un yazdığı kısımları keserek, birbirine bağlayarak, kısaltarak sadece meddah ve tasvirleri anlattığı bölümleri kullanarak yeni bir metin oluşturduk.” diyor. Tasvirlerini Hilal Polat’ın yaptığı oyunda rol alan Behiç Cem Kola, Bengi Kırlaroğlu, Cansu Kahvecioğlu, Cenk Külçe, Hasan Şahintürk, Tuba Keleş ve Uğur Açıkgöz oyunculukları ile göz dolduruyor. Orhan Pamuk oyunu beğenip beğenmediği konusunda bir açıklama yapmadı ama davete icabet, biraz da icazet vermek gibi bir şey... (www.cazutiyatro.com)
↧