Osman Hamdi Bey’in kızı Nazlı’nın, eve gelen misafirlere imzalattığı defteri, 30 Nisan-7 Temmuz tarihleri arasında Anamed’de sergilenecek. Küratör Edhem Eldem, “Nazlı’nın Defteri ve Osman Hamdi Bey’in Çevresi” sergisini ‘eksik, bitmemiş bir belgeden sergi çıkarılabilir mi’ fikri üzerine kuruyor.Sinekten yağ çıkarır gibi sadece bir defterden sergi açılabilir mi? Bitmemiş, eksik, tamamlanmamış, keyfi bir belge ile tarihçi nasıl çalışır? Beyoğlu’ndaki Anamed’de (Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi) 30 Nisan’da açılacak olan “Nazlı’nın Defteri, Osman Hamdi Bey’in Çevresi” adlı sergi bu sorular üzerine kurulu. Ressam, müzeci ve arkeolog Osman Hamdi Bey’in kızı Nazlı Hamdi’nin, 1907-1909 yılları arasında imzalattığı defterden yola çıkılarak, Edhem Eldem küratörlüğünde hazırlanan sergi, Osman Hamdi ve ailesinin Avrupai yaşam tarzının yanı sıra ünlü ressamın dostları, çevre edinme tarzı ve dönemin entelektüel ortamı hakkında bilgi veriyor. Nazlı Hamdi’nin defteri günlük değil. Eve gelen ziyaretçilere uzatılan, ziyaretçilerin de “Nazlıcığım ne kadar hoşsun.” türünden notlar düştükleri basit bir defter. Tabii ki eve gelenler Osman Hamdi Bey’in eşi, dostu, akrabaları… Osman Hamdi’nin şimdi müzeye çevrilen Eskihisar’daki evlerinde bir davet veriliyor. Dönemin arkeologları, şairleri, yazarları eve konuk oluyor. Nazlı da yanlarına gidip defterini uzatıyor misafirlere. Kimi bir imza, kimi bir-iki tatlı söz, kimi atasözü, kimi meşhur birinden alıntı yaparak küçük kızın gönlünü ediyor. Aralarında tanıdığımız isimler de var; arkeolog Gertrude Margaret Lowthian Bell, Şair Nigar Hanım, Servet-i Fünun dergisinin sahibi Ahmed İhsan Tokgöz gibi. Çok az tanınan ya da adı hiç duyulmayan ama entelektüel, yazar ya da bürokrat olması muhtemel kişiler de var.Defterdeki imzaların tarihleri, 1907-1909 arasını gösteriyor. Bir tane 1911’de atılan imzaya rastlıyoruz. Mekan genellikle İstanbul. Ya Gebze Eskihisar’daki evlerinde ya da Kuruçeşme’deki yalılarında atılmış imzalar. Yalnız Hamdi ailesi, 1909’da büyük bir Avrupa seyahatine çıkıyor. Osman Hamdi Bey, karısı Naile Hanım ve kızı Nazlı, ağustosta başlayıp ekimde biten bu seyahatte önce Münih’e, oradan İsviçre’ye sonra da Paris’e geçiyor. Nazlı defterini, seyahatte yanında taşıyor ve yolculuk sırasında tanıştıkları ya da zaten misafir oldukları isimlerden de imza istiyor. Nazlı ve ailesinin tanıtılmasıyla başlayan sergi, onların yaşadıkları mekanları ve seyahat ettikleri şehirlerin anlatımıyla devam ediyor. Serginin esas kısmını, defterde imzası bulunan 33 kişi için yapılan özel vitrinler oluşturuyor. Vitrinlerde, bunca ismin ‘Osman Hamdi ve Nazlı ile alakası nedir, haklarında bilgi, belge, kitap var mıdır, nerede yaşamış, ne yapmışlar?’ sorularına verilen cevap, Edhem Eldem’in ‘Bir defterden sergi çıkar mı?’ tezini kanıtlıyor.Defter, Eldem’e torun Cenan Sarc’tan hediye1893’te İstanbul'da doğan Nazlı Hamdi, 1912'de diplomat Esat Cemal Bey ile evleniyor ve bu evliliğinden tek çocuğu olan Cenan Hamdi Sarc Hanımefendi dünyaya geliyor. İki yıl önce, 99 yaşındayken vefat eden Cenan Sarc, annesinden kalan o küçük defteri Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Edhem Eldem'e vermiş. Eldem, sergiyi ve serginin kitabını Cenan Sarç'a ithaf ettiğini söylüyor. Erken yaşta evlenen Nazlı Hamdi, 1920'lerde diplomat eşinden boşanıyor, 1930'da bir Fransız'la evleniyor. Eldem'e göre, bu evlilik, Osman Hamdi Bey ve ailesinin yaşadıkları topraklardan kopukluğunun ve Avrupa'ya yakınlıklarının bir tezahürü. Nazlı Hamdi, iyi bir müzik eğitimi alıyor, piyano çalıyor. Fakat dönemin diğer kadınları gibi eğitimine rağmen iş sahibi olmuyor.
↧