Quantcast
Channel: ZAMAN-KÜLTÜR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 7489

Haw’da bir savaş masalı anlattım

$
0
0
Kemal Varol’a artık romancı diyoruz. Sonra şair. İkinci romanı Haw’ı (İletişim Yayınları) yayımladı. Varol, Haw’da savaşın ve aşkın kitabını yazıyor ve Türk edebiyatına ileride adı sıkça anılacak bir roman kahramanı kazandırıyor: Mikasa…Romanın başkişisi ve anlatıcısı bir köpek. “Âşıktım, gözden ıraktım ve beni askere almışlardı.” diyen bir mayın arama köpeği Mikasa, romanda “gözyaşı değil hatıralarını” döküyor. Romanı okurken 30 yıl süren savaşın, çatışmanın ruhlarda nasıl yaralar bıraktığını ve bu yaranın nasıl kanamaya devam ettiğini görüyorsunuz. Romanda ustalığını gösteren Kemal Varol’la Haw’ı konuştuk.Romanda bahsi geçen “Arkanya” hayali bir kasaba. Ama romanda yaşananlar yabancımız değil. Kitapta 1990’ların Türkiye’si, Diyarbakır’ı var; karanlık sayfalar... 30 yıl kan döküldü bu topraklarda ve “edebiyat” bu konuda sahici metinler üretmedi. Siz böyle bir dertle mi çıktınız yola?Sanırım benim asıl derdim sahicilikten öte, acı bir meselenin edebiyatın dertleri içinde kalarak nasıl anlatılabileceğiydi başından beri. Gözümü sözünü ettiğiniz olayların içinde açtım. İlk gençliğimin tamamı bizatihi bu olayların gölgesinde geçti. Romanı yazarken sık sık penceremden sokaktaki olayları izledim kederle. Gerçekten “sahici” bir roman da yazabilirdim bu koşullarda. Ama bunun ne bana ne de bu olaylarda ölen binlerce insana bir faydası olmazdı. Bu yüzden, kimsenin hatırasını incitmeden savaşın kendisine dikkat çekmek istedim. Bu savaştan geriye keyifli de olabilecek bir savaş masalı kalsın istedim. Her ne kadar kimi anlattıklarım buna müsaade etmese de, hayata bir “oyun” duygusuyla bakmaya çalıştım. Haw’ın kahramanları iki köpek: Mikasa ve Melsa…Roman kahramanının köpek olması pek karşılaştığımız bir durum değil. Neden böyle bir yol seçtiniz?Çoğu savaş romanında olduğu gibi, sözü insanlara bıraksam başka bir kitap çıkacaktı ortaya. Savaşın tarafları kendi hakikatlerini anlatacaklardı. Savaşta ilk hedef, hakikatin kendisidir çünkü. Uzunca bir zaman bu savaşı insanların dilinden anlatmaya çalıştım ama her seferinde kahramanlarımın hakikati eğip bükmeye çalıştıklarını gördüm. Bu bakımdan teknik olduğu kadar ahlaki bir zorunluluktan doğdu köpek kahramanlar. Otuz yıldır devam eden bu olaylardan sadece insanlar değil, doğa da etkilendi sonuçta. Sözü sadece insanlara değil, köpeklere, börtü böceğe, ırmaklara, ağaçlara, mağaralara da bırakmak istedim. Belki doğanın söyleyecekleri asıl hakikatimiz olur diye umdum.O bölgede doğup büyüdünüz. Diyarbakır’da yaşıyorsunuz. Romanda tarafsız bir göz var. Ajitasyona ve propagandaya girmiyor. “Savaşın en kötü tarafı, bir zaman sonra kimin haklı olduğunu unutturmasıydı.” diyen bir ses. Romanın son cümlesini de hatırlayarak size soralım: Savaş bitti mi?Savaşın bittiği ya da biteceği konusunda iyimser değilim ne yazık ki. Bunun güncel siyasetle ilgili, tarihsel konularla ilgili, Doğulu bir toplum olmamızla ilgili pek çok yönü var. Böyle düşündüğüm için, romanda sözü edilen savaş da bitmiyor zaten. Hatırlarsanız, roman kahramanım, kitabın bir yerinde, “Savaşın en kötüsü hafızalarda devam edenidir.” diyor. Kim kiminle savaşırsa savaşsın, bittiğinde, sona erdiğinde, her şey nihayete erdiğinde asıl o geriye kalan tortuyla baş etmek zorundayız. Bütün olan biteni nasıl unutacağız? Nasıl bakacağız birbirimizin yüzüne? Asıl sorun bu. Mesele savaşın bitmesinden ziyade bu yaraların tamir edilmesi. Bu da şimdilik mümkün görünmüyor ne yazık ki.Kemal Varol’u önce şiiriyle tanıdık. İlk romanınız Jar’ı okurken “Kin Divanı”ndaki şiirlerinizle paralel okumalar yapmıştık. Haw’ı okurken de şu dizelerinizi hatırladım “Köpekler yalaya yalaya iyi edebiliyordu yarasını/kurudu dilim/ben edemedim”. Uzun zamandır şiir yazmadığınızı da biliyoruz. Şiirde kuruyan dil romanda mı yeşerdi?Edebi türlere hiçbir zaman bir kutsiyet atfetmedim. Dün şiirle anlattığım derdimi bugün romanla anlatıyorum. Sık sık tekrarladığım gibi, yarın marangozluk yaparak da derdimi anlatmayı sürdürebilirim. Otuz yaşıma geldiğimde artık şiir yazmak istemediğimi fark ettim. Bunda hiç şüphesiz hem kendi yazdığım şiire hem de bizzat şiirin kendisine dair kimi itirazlarımın da payı vardı. Yine de nankörlük yapmak istemem. Bugün doğru dürüst bir cümlem varsa bu şiir sayesindedir. Fakat roman yazarken, şiir yazdığım zamanlardan daha mesut vakitler geçirdiğimi söylemeliyim.‘Bakiye’, şiire bir tür vedaydıKemal Varol’dan artık şiir okuyamayacak mıyız?Maalesef yakın zamanda şiir görünmüyor. Toplu şiirlerim Bakiye adıyla kitaplaştı ve bu kitap, bir tür veda niteliğindeydi. Yine de büyük sözlere sığınmaktan imtina ederim. Kim bilir, belki ileride bir şiirle dönebilirim. Roman yazarlarının saadeti en çok birkaç ay sürer. Şimdilerde yeni romanım üzerinde çalışıyorum. Yazdıkça anlıyorum ki, hep acı hep acı!

Viewing all articles
Browse latest Browse all 7489

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue