Quantcast
Channel: ZAMAN-KÜLTÜR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 7489

Durmak yok, gerilime devam!

$
0
0
Kim derdi ki, Kuzey İrlanda’nın bağrından çıkan karakter oyuncusu Liam Neeson, bir gün gelecek, Bruce Willis, Sylvester Stallone ya da Jason Statham gibi bir aksiyon yıldızı olacak!Ahir zamanlardayız, ‘olmaz’ denilen nice şeyin olduğunu, ‘hayal dahi edemediklerimizin’ birileri tarafından gerçekleştirilip ortalarda kalakaldığımızı müşahede ettikten sonra, Liam Neeson’un aranan aksiyon yıldızlarından biri olmasına şaşırmamalıyız. 1999’daki Yıldız Savaşları’nı bir kenara koyarsak, Liam Neeson’u ‘vurdulu kırdılı’ filmlerin içine çeken yapım, 2005 tarihli ‘Batman Başlıyor’. Yani, Neeson’u bu ‘kötü yollara’ düşüren kişi, aynı kraliçenin topraklarında yaşadığı Christopher Nolan! Kökleri Batman’e dayansa da, İrlandalı oyuncunun bu imajı, hiç kuşkusuz 2008 yapımı ‘96 Saat / Taken’ ile pekişti. Ardından, A Takımı, Kimliksiz, Gri Kurt, Battleship, Takip: İstanbul derken Neeson bu kez ‘durmak bilmeyen’ bir gerilim ile karşımızda. ‘Non-Stop’, kapalı mekanda, bir uçağın kabininde geçen gerilim dolu bir hikâye anlatıyor. Hava Kuvvetleri’nden emekli bir asker olan Bill Marks, ulusal güvenliğe bağlı olarak uçaklardaki güvenlikten sorumludur. Görevli olduğu yolcu uçağına bindiği sırada gelen bir tehdit mesajını ilk başta ciddiye almaz. Ancak dakikalar ilerledikçe 150 yolcunun bulunduğu uçakta, her 20 dakikada bir kişiyi öldürmekle tehdit eden bir psikopatla mücadele eder. Üstelik, pilottan kabin ekibine kadar uçaktaki herkes olağan şüphelidir. Bir taraftan da, panik olan yolcular uçakta yaşanan terörün sorumlusu olarak Bill’den şüphelenmeye başlar. 2011 yapımı ‘Kimliksiz’ filminde birlikte çalışan Katalan yönetmen Jaume Collet-Serra ile Neeson, ‘Non-Stop’ta bir kez daha buluşuyor. Kimlik’i izleyenler için, olay örgüsü ile gerilim ve heyecanın benzer bir dozda ilerlediğini söyleyebiliriz. Tabii ki en büyük fark, ‘Non-Stop’un büyük ölçüde tek ve kapalı mekanda geçmesi. Collet-Serra, büyük bir handikaba yol açabilecek bu durumu yerinde müdahalelerle başarılı bir gerilime dönüştürmesini biliyor. Bu noktada, herkesin olağan şüpheli olduğu ve finale kadar suçlunun ortaya çıkmadığı gerilim, Hitchcock’a da selam duruyor. Yakın dönemde, United 93 gibi benzer bir film olmasına rağmen, ‘Non-Stop’ bu yönüyle farkını ortaya koymayı başarıyor. O kadar etkili bir rol olmasa da Julianne Moore gibi bir oyuncunun da kadroda yer alması film adına ayrı bir avantaj. Ne var ki, finalde ortaya çıkan suçluların, bu kanlı eylemi gerçekleştirme sebepleri ve öne sürdükleri motivasyon, pek inandırıcı değil. Belki, senaryo açısından bir mantık hatasından ya da tutarsızlıktan söz edemeyiz. Ancak suçluların motivasyonu yeterince ikna edici değil. Bu kadar kusur, her gerilim filminde olabilir deyip geçelim. Sonuç olarak, bu topraklarda yaşayanların ‘inadına gerilim, durmaksızın gerilim’ politikasına fazlasıyla âşina olduğu bir gerçek. Dolayısıyla, yerli seyircinin ‘Non-Stop’ filminin gerilimine ve yüksek temposuna rahatlıkla ayak uydurabileceğini söyleyebilirim. Gerilime şerbetli bir toplum olmanın böyle faydaları da oluyor işte, şükretmek lazım!

Viewing all articles
Browse latest Browse all 7489

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue