Image may be NSFW.
Clik here to view.
New York’un Greenwich Village semti, 1950-70 arası folk ve caz müziğe kucağını açtı.Semtteki kafe ve gece kulüplerinden müzik tarihine geçecek sayısız yıldız çıktı. Bob Dylan, Joan Baez, Jimmy Hendrix, Joni Mitchell, John Coltrane, Nina Simone, Duke Ellington bu isimlerden sadece birkaçı... Bu öykünün bir de kaybedenler tarafı var. Coen Kardeşler, o kaybedenlerden birinin peşine düşüyor. ‘Sen Şarkılarını Söyle’, müzisyen Dave Van Ronk’un hayatından ilhamla yazılan Llewyn Davis’in yaşadıklarını anlatıyor. The Gaslight Cafe’de şarkı söyleyerek hayatta kalmaya çalışan Llewyn’in imdadına bazen yakın arkadaşları Jim ve Jean’in evindeki kanepe, bazen de aristokrat Gorfein ailesi yetişir. Gorfein’lerde kaldığı bir akşamın sabahında, evin kedisini elinden kaçırınca onu aramaya koyulur. Kedi, Llewyn’in yıllardır yüzüne gülmeyen talihi gibidir. Hep arar durur, tam bulduğunu sandığı anda ise tekrar başa döner. Coen Kardeşler’in, 1960’larda Greenwich Village’taki parlak müzik dünyasından Llewyn Davis gibi bir kaybedeni ele alması, onların filmografisine çok uygun. Garip bir şekilde filmin kesif hüznüne rağmen, insanın içine inşirah veren bir yanı da var. Bu da Coen Kardeşler’in hayata bakışı ve içlerindeki mizah duygusuyla açıklanabilir. Filmdeki beş şarkıyı canlı söyleyen Oscar Isaac, başarılı bir kompozisyon çiziyor. Ancak filmin birkaç unutulmaz sahnesi var ki bahsetmeden geçilmez. Llewyn Davis’in kediyle birlikte yürüdüğü sahne, Justin Timberlake ile Oscar Isaac’in ‘Mr. Kennedy’ şarkısını karşılıklı söylediği sahne ve folk müziğin tanımı: “Eğer bir şarkı hiç yeni olmamış ve hiç eskimemişse o folk müziktir.” Sen Şarkılarını Söyle, haftanın en iyi filmi olmakla kalmıyor, 2014’ün yıl sonu listesine girmeyi de şimdiden girmeyi hak ediyor.
Clik here to view.
New York’un Greenwich Village semti, 1950-70 arası folk ve caz müziğe kucağını açtı.Semtteki kafe ve gece kulüplerinden müzik tarihine geçecek sayısız yıldız çıktı. Bob Dylan, Joan Baez, Jimmy Hendrix, Joni Mitchell, John Coltrane, Nina Simone, Duke Ellington bu isimlerden sadece birkaçı... Bu öykünün bir de kaybedenler tarafı var. Coen Kardeşler, o kaybedenlerden birinin peşine düşüyor. ‘Sen Şarkılarını Söyle’, müzisyen Dave Van Ronk’un hayatından ilhamla yazılan Llewyn Davis’in yaşadıklarını anlatıyor. The Gaslight Cafe’de şarkı söyleyerek hayatta kalmaya çalışan Llewyn’in imdadına bazen yakın arkadaşları Jim ve Jean’in evindeki kanepe, bazen de aristokrat Gorfein ailesi yetişir. Gorfein’lerde kaldığı bir akşamın sabahında, evin kedisini elinden kaçırınca onu aramaya koyulur. Kedi, Llewyn’in yıllardır yüzüne gülmeyen talihi gibidir. Hep arar durur, tam bulduğunu sandığı anda ise tekrar başa döner. Coen Kardeşler’in, 1960’larda Greenwich Village’taki parlak müzik dünyasından Llewyn Davis gibi bir kaybedeni ele alması, onların filmografisine çok uygun. Garip bir şekilde filmin kesif hüznüne rağmen, insanın içine inşirah veren bir yanı da var. Bu da Coen Kardeşler’in hayata bakışı ve içlerindeki mizah duygusuyla açıklanabilir. Filmdeki beş şarkıyı canlı söyleyen Oscar Isaac, başarılı bir kompozisyon çiziyor. Ancak filmin birkaç unutulmaz sahnesi var ki bahsetmeden geçilmez. Llewyn Davis’in kediyle birlikte yürüdüğü sahne, Justin Timberlake ile Oscar Isaac’in ‘Mr. Kennedy’ şarkısını karşılıklı söylediği sahne ve folk müziğin tanımı: “Eğer bir şarkı hiç yeni olmamış ve hiç eskimemişse o folk müziktir.” Sen Şarkılarını Söyle, haftanın en iyi filmi olmakla kalmıyor, 2014’ün yıl sonu listesine girmeyi de şimdiden girmeyi hak ediyor.
