Resmî Gazete’de yayımlanan ‘Sinema Filmlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişiklikler, sinemacılardan yeni şartlar talep ediyor. Sinemamızın temel sorunlarına çare olmaktan uzak görünen yeni yönetmelik, keyfÎ uygulamaların önünü açmaya müsait.Önceki gün Resmî Gazete’de yayımlanan ‘Sinema Filmlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişiklikler, sinemacıları ciddi anlamda zor durumda bırakabilir. Yeni şartlar kısaca şöyle: Destek alan film, yapım sonrası sınıflandırmada 18+ alırsa destek iade edilecek; iki defa reddedilen film bir daha başvuru yapamayacak; destek aldığı halde vizyona girmeyen filmlerin desteği iade edilecek; destek sağlanmış projedeki senaryo değişiklikleri bakanlık onayına sunulacak… Üzerinde en çok konuşulan madde, desteklenen filmin yapım sonrası sınıflandırmada cinsel ve korku içerikli görsel yapımlar için uygulanan 18+ sınırı alması durumunda bakanlığın desteğinin geri alınacak olması.‘KEYFî UYGULAMALARA SEBEP OLUR’İlk başta ‘ahlaki’ açıdan gerekçelendirilebilecek görünen bu uygulama bazı sıkıntıları da beraberinde getirmeye müsait. Yeni Sinema Hareketi’nin öncülerinden yönetmen Hüseyin Karabey, bu maddenin keyfi uygulamalar için imkân sağlayabileceğini düşünüyor. Yeni yönetmeliğin sinemamızın temel sorunlarına çare olmaktan uzak olduğunu söyleyen Karabey’e göre en önemli sorun ‘sanatsal kriterlerin’ yerine başka ölçütlerin getirilmesi: “Özellikle bazı maddeler sinemacılar için ciddi problemler oluşturabilecek. Mesela sanatsal yeterliliğe sahip filmler, 18+ maddesinden dolayı artık destek alamayabilecek. Bu madde, kurul üzerinde bir otosansürün uygulanması anlamına geliyor. Projeler, daha Sinema Destekleme Kurulu’nda görüşülürken filmin hikâyesi çok iyi olsa da çekildiğinde bu maddeye takılabilir düşüncesiyle desteklenmeyebilir. Ayrıca destek almış bir film, çekildikten sonra sanatsal kaygılardan uzak, sadece yönetmeliğin dayattığı şartlarla değerlendirilerek sansüre tabi olacaktır. Nereden bakarsanız çok tartışmalı bir konu bu. Keyfi uygulamalar için idareye olanak tanıyan bir maddenin varlığından bahsediyoruz.” Hüseyin Karabey’in bahsettiği ‘sansür’ endişelerinin haricinde Kültür Bakanlığı’nı bağlayan bir yönü de var bu maddenin. Eğer bu madde, 2005’te uygulansaydı Cannes, İstanbul, Antalya film festivallerinden ödül alan ‘İklimler’ filmi muhtemelen desteklenmeyecekti. Ya da şöyle soralım: Son açıklanan desteklerde 750 bin TL ile Sinema Destekleme Kurulu’nun bugüne kadarki en yüksek desteğini alan dünyaca ünlü yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan’ın yeni filmi yapım sonrası sınıflandırmada 18+ alırsa Kültür Bakanlığı bu desteği geri isteyecek mi? Desteğin iadesi istenen film, daha sonra Cannes’a gidip ödül alırsa bakanlığın içine düşeceği çıkmazı da hesaba katmak gerek. Aslında bu yönetmelik değişikliği ‘büyük’ yönetmenlere pek dokunmayacak şartlar içeriyor. Destekleme Kurulu’nun Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Derviş Zaim ya da Yeşim Ustaoğlu gibi yönetmenleri geri çevirmesi zaten başlı başına bir skandala yol açar. Ancak yönetmelik değişikliğindeki ‘vizyona girme’ şartı, bakanlık desteğini alıp ilk filmini çeken onlarca genç yönetmeni doğrudan ilgilendiriyor. Ülkemizde dağıtım kanallarındaki sıkıntılar malumken destek alan filmlere getirilen vizyon şartı pek çok sinemacıyı zorda bırakacak.ASLINDA DESTEĞİ SEYİRCİ VERİYORDiğer taraftan, Kültür Bakanlığı’nca verilen bu destekler, tamamıyla sinema seyircisinden tahsil ediliyor. Yani devletin bütçesinden ayrılan bir kaynak değil. Her sinema biletinden alınan ‘rüsum vergisi’ bir havuzda toplanıp sinemamıza destek olarak kullanılıyor. Dolayısıyla sinema seyircisinin sinemaya yapacağı destek üzerinde idarenin tasarrufta bulunurken sanatsal kriterlerin dışında başka ölçütlere başvurması ciddi bir sorun. Şimdiye kadar -hasbelkader- liyakat esasına göre verilen bu destekler, keyfiliğe yol açabilecek bazı şartlara bağlanıyor ki bu durum, ne desteğin ‘gerçek sahibi’ seyirciye ne de muhatabı sinemacılara soruluyor. Yönetmelik değişikliğini, destekleme kurulunun açıkladığı son kararları da göz önüne alarak değerlendirdiğimizde ortaya çıkan tablo pek iç açıcı değil. Bakanlık, ‘kimsenin izlemediği festival filmleri’ yerine, genel izleyiciye hitap eden yapımlara destek vermeye kararlı. Bu tablo, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yaklaşık 10 yıldır sürdürdüğü politikalar ile çelişiyor. Zira bu destekler, dünyada Yeni Türk Sineması’nın bilinirliğinde ve saygın bir yer edinmesinde çok önemli bir işlev gördü. Ancak gelinen noktada, bu desteklerin belirlenmesinde sinema sanatına ait kriterlerin dışında idarenin kendi kriterleri belirleyici olacak.
↧