Geçtiğimiz hafta Budapeşte’de, algı illüzyonları akımının en önemli temsilcilerinden Macar sanatçı Istvan Orosz’un atölyesini ziyaret ettik. 20 Aralık’ta Ankara Güler Sanat’ta Türkiye’deki ilk kişisel sergisini açacak olan sanatçı, Edgar Allan Poe, Einstein, M.C Escher, Shakespeare, Velazquez ve Jules Verne gibi sanatçı, yazar ve bilim adamlarından ilham alıyor.Amerikan edebiyatının kurucularından Edgar Allan Poe, Amerikan toplumu tarafından bir türlü anlaşılamadı ve sadece bir polisiye yazarı olarak kaldı. Ondan beklenen, şiirleri bir kenara bırakıp gizemli, kanlı ve heyecanlı cinayet öyküleri yazmasıydı. Geçtiğimiz yıl gösterime giren ‘Kuzgun’ (The Raven) filmi de bunu doğruladı. Filmde Poe’nun kişiliği ve hayatı hakkında neredeyse hiçbir ayrıntı yoktu. Ne yetimliği, ne terk edilme korkusu, ne tutarsızlığı, ne gururu, ne inandırıcı yalancılığı, ne ruhunun derinlerindeki korkuları, ne de tedirgin edici yüz ifadesi… Beyazperdeye hiçbiri yansımadı. Neyse ki Amerika’ya epey uzak bir coğrafyada, Macaristan’da, onu anlayan, özümseyen ve eserlerinde baş tacı eden bir sanatçı var: Istvan Orosz. Istvan Orosz, bir eserinde Poe’yu ‘Kuzgun’ şiirini yazarken resimliyor ve Poe’nun yetenek ya da ilhama değil çalışma ve analitik zekâya övgüsünü yine matematiksel bir zekâyla cevaplıyor. Görünen ve görünmeyen taraflardan oluşan bu çok katmanlı eserde Orosz, Poe’nun edebiyatta yapmaya çalıştığını resimde yapıyor ve dikkatleri başka bir yere çekiyor. ‘Edgar Allan Poe’ isimli eserde Poe, ‘Kuzgun’u yazarken resmediliyor. Ama çalışmaktan yorulduğu ve başını masaya koyduğu için yüzü görünmüyor. Dağınık masada kuzgun resimleri, gözlük, not defterleri, pergel, kalemler, kâğıtlar, saat, jilet, kozalak, raptiye, anahtar ve bardak gibi pek çok şey var. Tüm bu nesnelerin de elbette Poe’nun hayatında bir karşılığı… Ama resmin asıl şifresi bardağın açık ağzına bir silindir ayna yerleştirildiğinde ortaya çıkıyor ve Edgar Allan Poe’nun portresi tüm tedirginliğiyle karşımızda beliriyor. Rönesans sanatçılarının şifreleme ve bilgi saklamada kullandığı bir teknik olan anamorfik tekniğin, yani yeniden anlamlandırmanın çağdaş bir yorumcusu sayılan Istvan Orosz, Edgar Allan Poe’nun yanı sıra Dürer, Einstein, M.C Escher, Shakespeare, Velazquez ve Jules Verne gibi önemli sanatçı, yazar ve bilim adamlarından da ilham alıyor. Bu isimlerin dünya görüşleri ve felsefelerinden çok etkilendiğini söyleyen Orosz, “Onlara ait bazı fikir ve düşüncelerin benim olmasını çok isterdim.” diyerek kıskançlığını itiraf ediyor. Günümüzde doğan her sanat eserinin içerisinde bir şekilde, belki de farkında olmadan, tarihin sayısız katmanları ve etkileşimlerini sakladığını düşünen Orosz, anamorfik tekniğin yanı sıra optik illüzyonlar, var olmayan objeler, imkânsız mimariler ve çift anlamlı imgeleri de çalışmalarında kullanıyor. Istvan Orosz’un gravür, yağlıboya ve üç boyutlu ahşap çalışmalarıyla birlikte baskı, animasyon filmler ve karakalem işlerinin yer aldığı 30 eserlik sergisi, 20 Aralık’ta Ankara Güler Sanat’ta açılacak. Hollandalı ressam ve grafik sanatçısı M.C. Escher’dan sonra algı illüzyonları akımının en önemli temsilcisi kabul edilen Istvan Orosz’un Türkiye’de açılacak bu ilk sergisinin ismi ‘Master of Deception’. 20 Şubat’a kadar açık kalacak sergide, izleyici perspektif oyunlarıyla baş başa kalacak ve görsel algısının mutlaklığını sorgulamaya başlayacak.‘Yoldaşlar, bitti!’Uluslararası pek çok müze ve koleksiyonda eserleri bulunan Istvan Orosz, aynı zamanda Pannónia Film Studio’da yönetmen ve University of West Hungary’da öğretim görevlisi. 1951 Macaristan doğumlu sanatçı; algı oyunları, çift anlamlı imgeler, imkânsız mimariler ve anamorfik işlerin çağdaş yorumcusu. Ama grafik, resim, poster tasarımı ve animasyon filmler de yapıyor. Hatta sanatçının Sovyetler’in dağılmasıyla 1989 yılında Macaristan’daki rejim değişikliğine ilişkin hazırladığı ‘Yoldaşlar, bitti!’ isimli posteri bir gecede bütün Macaristan’a asılarak dünya çapında ünlü oldu.Anamorfoz tekniğiAnamorfoz genellikle perspektifle uğraşırken ortaya çıkan bir teknik. Aslında perspektifin abartılması ya da hızlandırılması… Görüntünün büyük bir çarpıtmaya uğrayarak ve ancak özel bir metotla, belirli bir açıdan ya da yansıtıcı yüzeylerin yardımıyla anlaşılabileceği bir teknik. Bu teknikte Orosz’un geliştirmeye çalıştığı, çarpıtılan görüntüye bağımsız bir anlam kazandırarak, birbirini tamamlayan ya da birbirinin tamamen zıddı olan iki görüntü ortaya çıkarmak.
↧