25 Eylül 2012’de sanal ortamda açılan İstanbul Kadın Müzesi geçtiğimiz günlerde ilk uluslararası etkinliğini yaptı. Müzenin gündeminde şimdi, fiziki ve kalıcı bir mekâna yerleşmek ve daha çok kişiye ulaşmak var.Geçen yıl sessiz sedasız kurulan İstanbul Kadın Müzesi, ilk kadın fotoğrafçımız Semiha Es için düzenlediği sempozyum ve sergiyle ilk uluslararası etkinliğini yaptı. Böylece sadece Semiha Es’i değil, kendini de görünür kıldı. Şimdilik sadece www.istanbulkadinmuzesi.org adresinde ikamet eden müzenin henüz gerçek bir mekânı yok. Buna rağmen sanal ortamda her gün 60 farklı ülkeden sayısız izleyici tarafından ziyaret ediliyor. Ama tabii ki bu böyle gitmeyecek ve müze fiziki bir mekâna kavuşacak. Müzenin kurucusu İstanbul Kadın Kültür Sanat Vakfı’nın başkanı Gülümser Yıldırım, mekan arayışlarını sürdürdüklerini söylüyor ve ekliyor: “Şimdiye kadar neredeyse 30 farklı yer için yazışma ve görüşme yaptık.” Bu yerler arasında Gazhane, Davutpaşa Lisesi, Gülhane’deki Eski Adli Tıp Binası ve Garanti Bankası’nın Cerrahpaşa’daki Bulgurlu Konağı da bulunuyor. Müze yaklaşık olarak 4.000 metrekarelik bir yere ihtiyaç duyuyor. Çünkü ancak o zaman sürekli, süreli ve gezici sergilerin yanı sıra uluslararası pek çok sempozyuma da ev sahipliği yapabilecek. Çağdaş bir müzenin tüm vasıflarını bünyesinde toplamayı düşleyen müze, bakıp geçilen değil, içinde yaşanan bir yer olmaya çalışıyor. Sürekli sergisinde 27 ayrı kültür sanat kategorisinde varlık göstermiş kadınların biyografilerini görselleştirecek müze; bunun için enstalasyonlar, dokunmatik ekranlar, duyma sütunları, beste ve performanslardan destek alacak. Şu anda kapıları açılamadığı için Facebook üzerinden sürdürülen müze pedagojisi programı da olmazsa olmazlardan biri.KADINLARA ÜNİVERSİTE KAPISINI AÇAN NURİYE ULVİYE ANILACAKİlk kadın hattattan ilk klasik Batı müziği orkestra şefine İstanbul tarihinde ilklere imza atan tüm sıra dışı kadınları bir araya getiren İstanbul Kadın Müzesi’nin bir sonraki uluslararası etkinliği de şimdiden belli: Türkiye’de kadınların üniversiteli olmasının 100. yılını kutlamak. Burada karşımıza ilk kadın üniversitesinin açılmasını sağlayan Nuriye Ulviye Mevlan Civelek çıkıyor. Günümüz kadın dergilerinin büyükannesi sayılan Civelek, Kadınlar Dünyası Dergisi’nin sahibi ve başyazarı. Dergide kadınlar için yükseköğrenim yolunun açılması ve kadınların kamu kuruluşlarında çalışabilmesi gibi konulardaki taleplerini yüksek sesle dile getiren Civelek, İnas Darülfünunu’nun (kadın üniversitesi) açılmasını sağlamış. Onun sayesinde 12 Eylül 1914’te İstanbul Üniversitesi’nde kadınlara eğitim verilmeye başlanmış. O zamana kadar kadınların üniversiteye girmesi mümkün değilken o tarihten itibaren kadınlar önce üniversiteli olmuş, sonra kendilerine sunulan bölümleri az bularak amfileri işgal etmiş. İstanbul Kadın Müzesi de belli başlı üniversitelerin kadın çalışmaları bölümleri ortaklığıyla 12 Eylül 2014’te Türkiye’de kadın üniversitesinin açılmasının 100. yılını kutlayacak ve uluslararası bir sempozyumla kadınların üniversitedeki varlığını tartışacak. Müzenin küratörü Meral Akkent; doğum ve ölüm günleri gibi anma etkinliklerine, müze fiziki mekânına kavuşunca başlanacağını ama bu zaman zarfında kaçırılmaması gereken etkinlikleri bir şekilde yapmak zorunda olduklarını söylüyor ve ekliyor: “Semiha Es’in 100. doğum günü öyleydi. Mecburduk, yaptık. Şimdi mecbur olduğumuz, kaçıramayacağımız bir etkinlik daha var: Lobi çalışmalarıyla ilk kadın üniversitesinin açılmasına yol açan kadını anmak… Bunlar bizim çok önemsediğimiz kadın kültür mirası etkinliklerimiz.”Sanal müzede neler var?25 Eylül 2012’de sanal ortamda açılan İstanbul Kadın Müzesi’nin sürekli sergisinde, İ.Ö. 660 yılında Byzantion adıyla kurulan İstanbul’da doğmuş, yaşamış ya da üretmiş ve kültür sanat dünyasında bir ilk gerçekleştirmiş kadınların biyografileri yer alıyor. Ama İstanbul Kadın Müzesi için ‘ilk’ durağan bir kavram değil. Aksine yeni akademik çalışmaların verileri ışığında yerini unutulan/unutturulan bir başka ilk’e bırakmaya hemen hazır. Müze arşivinde şu anda bekleyen 200 civarında biyografi var. Sitedeki sürekli sergide ise 100 civarında biyografi sergileniyor. Sürekli serginin genç isimlerinden biri Aylin Aslım iken; en yaşlısı, muhtaç sanatçı kadınlar için bilinen ilk koruma ve hizmet evlerini açan 1. Theodora. Müze şu anda 4 dilde (Türkçe, İngilizce, Almanca, İtalyanca) yayın yapıyor ama ilerleyen aylarda Arapça yayına da başlayacak. İstanbul Kadın Müzesi’nin kadın belleği oluşturmaya yönelik çalışmalarından biri de Türkiye Kadın Tarihi Akademik Araştırmalar Arşivi hizmeti. Burada kadın tarihi konusunda yapılmış bitirme, lisans, yüksek lisans, doktora tezi ve tüm doktora sonrası çalışmalara ulaşılabilecek.BÜYÜKMEK İÇİN TIKLAYINIZ >>
↧