Edebiyat dünyasının önemli dergilerinden Türk Edebiyatı, Varlık, Yağmur, Hece, Yedi İklim ve Karabatak'ın yöneticileri, önceki gün Süleyman Şah Üniversitesi'nde düzenlenen panelde bir araya geldi. Türk Edebiyatı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Beşir Ayvazoğlu, süreli yayınlar kütüphanesi kurulması için çağrıda bulundu.Türkiye'nin en uzun soluklu dergisinin kurucusu Yaşar Nabi, "Dergicilik zor iş.” demişti bir yazısında ve eklemişti: “Bir derginin edebiyata yeni isimler kazandırıp kazandırmadığı çok önemlidir." Süleyman Şah Üniversitesi'nde önceki gün düzenlenen “Günümüzün Fikir ve Sanat Vadileri: Edebiyat Dergileri” başlıklı panel de günümüzün dergi yöneticilerini buluştururken dergiciliğin hâlâ zor bir zanaat olduğunu gözler önüne serdi. Beşir Ayvazoğlu (Türk Edebiyatı), Enver Ercan (Varlık), Hüseyin Su (Hece), Ali Haydar Haksal (Yedi İklim), Hasan Ahmet Gökçe (Yağmur) ve Naime Erkovan’ın (Karabatak) katıldığı söyleşiyi, Süleyman Şah Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Fatih İyiyol yönetti. Edebiyat ile bağı olan herkesin dergicilikle bir ilişki kurduğunu söyleyen Beşir Ayvazoğlu, “Gözünü edebiyat dergilerinde açan bir yazarım. Sekiz yıldır dergiyi tek başıma yönetiyorum. Edebiyat dergileri yazar, şair ve eleştirmen yetiştiren mekânlardır. Sabırlı bir şekilde çalışırsanız ve kendinizi geliştirirseniz zamanı geldiğinde o derginin sayfalarından taşarsınız.” dedi. Dergilerin bir tarafta şairler ve yazarlar mezarlığı olduğunu, öte tarafta ise bu koleksiyonların bir hazine şeklinde meraklısını beklediğini belirten Ayvazoğlu, “Dergilerde dönemin ruhunu, edebiyat tartışmalarını görmek mümkün. Türk yayıncılık tarihinde uzun soluklu dergilerden tutun da, batan çıkan ve tek sayılık yayımlanan Küllük gibi dergiler de var.” dedi. Yeni fikirlerin dergilerden çıktığını dile getiren Ayvazoğlu, “Bir edebiyat dergisinin başarısı geleceğe kalacak isimler yetiştirmesidir.” dedi. Basılı derginin en az 40-50 sene daha varlığını koruyacağını düşünen Ayvazoğlu, ülkemizde bir “Süreli Yayınlar Kütüphanesi” kurulması için de çağrıda bulundu. Ayvazoğlu'nun bu fikrinin temelinde, sahipsiz ve bakımsız kaldığı için mahkeme kararıyla 2003'te Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ne devredilen Hakkı Tarık Us Kütüphanesi yatıyor. Bir şahıs kütüphanesi olmasına rağmen Hakkı Tarık Us, dergi ve gazete arşivi bakımından Türkiye'nin en önemli arşivlerinden biriydi. Bu iki kütüphane birleştiği halde hâlâ pek çok dergi ve sayının eksik olduğunu söyleyen Ayvazoğlu, “Kültür ve edebiyat tarihimize dair önemli bilgilerin yer aldığı süreli yayınların tam koleksiyonunu bulmak zor. Değişik kütüphanelerde değişik dergilerin sayıları, koleksiyonları var. Bu koleksiyonlar birleştirilip dijital ortama aktarılmalı. Bu sayede araştırmacılar her sayının peşinde kütüphane kütüphane dolaşmak zorunda kalmayacak.” dedi. Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ni “Süreli Yayınlar Kütüphanesi”ne dönüştürme fikrini dile getirdiklerini fakat bunun için herhangi bir adımın atılmadığını belirten Ayvazoğlu, süreli yayınların yakın tarih araştırmaları açısından çok önemli birer kaynak olduğunu ifade etti. Yaşar Nabi'nin inadıEnver Ercan ise konuşmasında, Yaşar Nabi'nin kurucusu olduğu ve genç yaşta yayın yönetmenliğini üstlendiği Varlık dergisini anlattı. Ercan, derginin 80 yıllık uzun ömrünü Yaşar Nabi'nin inatçı kişiliğine bağladı, zira Yaşar Nabi, II. Dünya Savaşı'nda yedek subay olarak askere alındığında bile askeri çadırda dergiyi hazırlar ve kesintiye uğratmaz. 1981'de Yaşar Nabi'nin ölümünden sonra kızının aynı inatla yayıncılığa devam ettiğini söyleyen ve Varlık dergisinin Türk edebiyatına pek çok yeni isim kazandırdığını belirten Ercan, Yaşar Nabi geleneğini sürdürdüklerini ve ideolojik etmenlerden öte dergide yer verdikleri yazarların Türkçeye hizmet etmiş olmasını önemsediklerini dile getirdi. Ali Haydar Haksal ise kendi dergi serüveninden söz ederek Nuri Pakdil ve Cahit Zarifoğlu ile yollarının nasıl kesiştiğini ve Yedi İklim'in kuruluş hikâyesini anlattı. 164 yıllık bir dergicilik tarihimizin olduğunu dile getiren Hece dergisi yayın yönetmeni Hüseyin Su, “Edebiyat dergiciliği Abdülhamid devrinde altın çağını yaşamıştır. Dergilerimizin en büyük yükü ise Batılılaşmadır.” dedi. Su, 1997 Ocak ayında kurulan Hece dergisinin üç dergi şeklinde (edebiyat, öykü ve düşünce) planlandığını fakat düşünce dergisini hâlâ hayata geçiremediklerini söyledi. Hasan Ahmet Gökçe, Yağmur dergisinin 30 kişilik bir yayın kuruluna sahip olduğunu ve bir camianın edebiyat, kültür ve sanat anlayışını ortaya koymak için yola çıktığını ifade etti. Gökçe, 1998'den beri yayın yapan derginin, her yıl hikâye yarışması ve sempozyumlar düzenlediğini söyledi. Naime Erkovan ise Karabatak dergisinin yazarlık atölyelerinden yetişen öğrenciler için bir okul vazifesi gördüğünü ve bu atölyelere katılanlar için yazarlığın bir hayal olmadığını dile getirdi.
↧