İsrailli yazar Etgar Keret’in hayatından anlatılara yer verdiği yeni kitabı Yedi Güzel Yıl, Türkiye’de yayımlandı. Çocuğunun doğumuyla başlayıp babasının ölümüne uzanan kitapta yazar, Ortadoğulu olmaktan, Yahudi soykırımına maruz kalmış bir ailenin çocuğu olmaya kadar pek çok konuya değiniyor.Kitabı okurken sizinle uzun bir sohbete dalmışız da kendinizi anlatıyormuşsunuz gibi. Bunca hayalî kurgudan sonra neden kendinizi bir kahraman olarak kurguladınız?Yazdığım hikâyelerle kendi hayatımdan anlatıların olduğu bu kitap birbirinden çok farklı. Çünkü öykü yazarken çok öznel, içsel ve sosyal bir süreci yaşıyorsun ve bunları kimsenin okumayacağını düşünerek özgür bir şekilde yazıyorsun. Ama bu kitaptaki anlatıları insanların okuması için yazdım. Babam ölmeseydi de asla yayımlamak istemezdim.Hakkınızda yazılanları, çıkan haberleri babanıza gösterdiğinizi biliyoruz. Neden bu yazdıklarınızı okumasını istemezdiniz?Bunları hayatımın bir parçası olan insanlar için değil, hayatım hakkında başka insanlara bir şeyler anlatmak için yazdım. Bu yüzden bu kitap İbranice olarak yayımlanamayacak. Bir öyküde karakter olarak yer aldığımda, hem yazarım, hem karakterim; hem yazanım, hem yazılan. Benim için bu yüzden kurgu yazmak daha doğal, daha normaldi. Bunları yazmaksa çok zor bir deneyim oldu. Kurguda delice şeyler yazabilirdim ama bunlar çok gerçek ve bu sebeple de bunları babam olduğu kadar amcamın ya da teyzemin de okumasını istemem. Birlikte yaşamadığım insanlarla yazdıklarımı paylaşmanın daha iyi olduğunu düşünüyorum.Kitabın bir yerinde eşinizin, “Uzun zaman önce barış getirecek bir çözüm bulabilirdik ve bunu yapmak hâlâ mümkün.” dediğine rastlıyoruz. İsrail’in bu noktada kendi adına pişmanlık duyduğu bir şey var mı?İsrail hakkında konuşmak güç, çünkü birbirinden farklı düşünen çok insan var. Bence İsrail’de çoğu insan, yaşananları ahlaken doğru bulmuyor. Filistinli insanlar, özgürlüklerine sahip değiller, abluka altındalar ama öbür yandan İsrail vatandaşlarının haklarına da sahip değiller. Ya onlara ülkelerini vermek gerekir ya da vatandaşlık haklarını. Onları hem işgal halinde, hem vatandaşlık hakları tanımadan tutamazsın. Birçok İsrailli, Hamas’ın yaptıklarını kabul etmese de, ya da rahatsızlık duyduğu şeyler olsa da, bu yapılanı kabul edilebilir bulmuyor. Çoğunluk, yanlış bir şeyler olduğunun farkında.Okuyucuyu şaşırtmak, onu elde tutmak için kullanılabilecek en güçlü silahlardan biri. Bundan sonra okuyucuyu daha fazla şaşırtmak için neler yapacaksınız?Aslına bakarsan okuyucuyu şaşırtmak için yazmıyorum. Benim tek isteğim yazdıklarımı okuyanların benim hissettiklerimi hissetmeleri. Örnek vermem gerekirse, bir şoförün ayağı gaz pedalına ulaşmadığı sahne karşısında yaşadığım duyguyu okuyucuya aktarmak. Yoksa şaşırtmak için bir çabam yok, ama eğer okuyucu şaşırıyorsa da bu kendi deneyimleriyle ilgili bir şey.Batı Almanya Başbakanı Willy Brandt, Varşova Gettosu Anıtı önünde diz çökerek soykırım için Yahudilerden özür dilemişti. Siz ikinci kuşaktan bir soykırım kurbanı olarak bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu özrün Yahudiler üzerinde ne gibi bir etkisi oldu?İsrail’de pek çok insan Almanları affetmiyor, Alman ürünlerini tüketmiyor ya da oraya gitmeyi hiç düşünmüyor. Ama benim çok Alman arkadaşım oldu, Alman edebiyatı okuyorum, Almanya’yı ziyaret de ediyorum. Bence barış yapmak soykırımdan sorumlu tutulanlar kadar kurbanlar için de önemli.. Kendi geçmişinizle barışmalı, kızgınlık ve acı içinde kalmamalısınız. Benim ailem de çok fazla kayıp verdi, yurdundan ayrılmak zorunda kaldı, onları affetmeyebilirdik ama kavgamız bir milletle olamaz.Kitapta “Diğer yerlerde yaşayan insanlara kıyasla Ortadoğu’dakiler fani olduklarını daha derinden hissederler.” diyorsunuz. Peki, buna rağmen barış neden gelmiyor?Ortadoğu’da insanlar barış hakkında konuşmaktan hoşlanırlar. Barışın gelmesini istediklerini söylerler ama bunun için hiçbir şey yapmazlar. Bir hafta önce ikinci sınıfa giden oğluma İncil verdiler ve bir tören düzenlendi. Orada bir şarkı söylediler; diyorlardı ki: “Tanrım bize en iyi hediyeyi ver, bize barış ver.” Düşündüm ki, çocukluktan öğrendiğimiz bir şey bu, eğer barış istiyorsan bunu sana Allah verir ve bunun için sadece dua etmen yeterlidir. Barışın gelmesi için hiçbir şey yapmayıp, onu Allah’tan istediğimiz için de barış fantezi olmaktan öteye gidemiyor.
↧