Fatih Sultan Mehmed’in, Topkapı Sarayı’nın en prestijli mekânı olarak inşa ettirdiği Has Oda, günümüzde Mukaddes Emanetler Dairesi olarak ziyaret edilebiliyor. Böylesine önemli mekânla ilgili olarak bugüne kadar iki eser yayımlanmıştı. Sevgi Ağca’nın hazırladığı üçüncü eser Hırka-i Saadet, Has Oda’yı Kutsal Emanetler’in muhafaza edildiği bir mekân olmasının yanı sıra yönetim merkezi olarak ele alıyor.Topkapı Sarayı’ndaki Hırka-i Saadet Dairesi’ni yani Has Oda’yı gezerken belki dikkatinizi çekmiştir, köşede siyah kapağı bulunan bir kuyu yer alır. Osmanlı döneminde Hırka-i Saadet temizlendikçe bir saygı ifadesi olarak odadan çıkan tozlar, bu kuyuya dökülürmüş (Altta, sağdaki küçük fotoğraf). Has Oda’nın temizliği zaten başlı başına bir tören. ‘Pars temizliği’ diye özel bir adı dahi bulunuyor. Padişahlar, her yıl Ramazan ayının 12 ile 14’ü arasında kendilerinin nezaretinde yapılan bu temizliğe katılmayı şeref addederlermiş. Çünkü burası sarayın, tozlarının bile emanet kabul edildiği önemli bir mekân. Peygamber Efendimiz’e (sas) ait kutsal emanetler Hırka-i Saadet Dairesi’nde muhafaza ediliyor.Hırka-i Saadet Dairesi’ne adını veren, bizzat Peygamberimiz’den intikal eden mübarek Hırka-i Şerif’i, Uhud Savaşı’nda kırılan dişinin bir bölümü, Sakal-ı Şerif’i, saçları, ayak izi, nal-ı saadet adı verilen sandaleti, su içtiği tası, kılıcı, yayı ve mührünün burada yer alması önemini anlamak, anlatmak ve sahip çıkmak için yeterli.Hırka-i Saadet Dairesi ile ilgili bugüne kadar üç eser yayımlandı. İlki 1953’te müzenin ilk müdürü Tahsin Öz’ün hazırladığı, siyah beyaz fotoğraflarda oluşan 80 sayfalık bir eserdi. 2004 yılına kadar, aradan geçen 51 yılda maalesef sadece Osmanlı padişahları ve Mukaddes Emanetler bölümü sorumlularının görebildiği bu kıymetli eserlerle ilgili bir çalışma yapılmamıştı. 2004’te Topkapı Sarayı eski müdürlerinden Hilmi Aydın, ‘Hırka-i Saadet Dairesi ve Mukaddes Emanetler’ (Kaynak Yayınları) adıyla geniş ve kapsamlı ilk çalışmayı hazırlamıştı. Hırka-i Saadet Dairesi’nde, sayısı 605 olarak tespit edilen Mukaddes Emanetler’in tek tek fotoğrafları ilk kez bu çalışma sırasında çekilmiş ve kitapta bir araya getirilmişti. Aydın’ın on yılda hazırladığı eser, 2005’te Avusturya’da düzenlenen, 35 ülkeden altı bin kitabın değerlendirildiği yarışmada en iyi ikinci kitap ödülü aldı.Hırka-i Saadet Dairesi ile ilgili üçüncü eseri ise geçtiğimiz günlerde Korpus Kültür Sanat Yayıncılık yayımladı. Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler sorumlusu Sevgi Ağca’nın “Hırka-i Saadet” adıyla yayına hazırladığı kitabın diğerlerinden farkı, Has Oda olarak da adlandırılan Hırka-i Saadet’i Mukaddes Emanetler’in yer aldığı ve korunduğu bir mekân olmasının yanı sıra sarayın idari bir bölümü ve diğer bölümlerle olan ilişkisiyle birlikte ele alması.‘Bir teşkilat olarak Hırka-i Saadet’in işlevleri nelerdir? Osmanlı payitahtında inanç ve törenler nasıl yapılırdı, Has Odalılar kimlerdi ve Has Oda Teşkilatı neden önemliydi?’ gibi soruların cevaplarını bol fotoğraflar eşliğinde sunulan kitabın bu bölümlerinde bulabiliyoruz.Padişahlar, tahta ilk olarak Has Oda’da oturmuş, ilk biat merasimini Hırka-i Saadet Odası’nda yapmış ve ardından yapılan cülüs merasimine bu kutsal odadan çıkıp katılmış, yıllar içinde resmi saltanat törenlerinden biri haline gelen Hırka-i Saadet Resmi Âlisi de Hırka-i Saadet Dairesi’nde yapılmaya devam etmiş.Taht ile teneşir arasındaki mesafeKitapta, 9 bölümden oluşan Hırka-i Saadet Dairesi’nin bir planı da yer alıyor. Şadırvanlı Sofa ile başlayan daire Şadırvanlı Sofa II. Bölüm, Has Oda Koğuşu/Destimal Odası, Has Oda/Hırka-i Saadet Odası, Arzhâne, Silahdar Ağa Hazinesi I. Bölüm/Hafız Odası, Silahdar Ağa Hazinesi II. Bölüm, Mermer Dibek ve Musalla Taşı adı verilen bölümlere ayrılıyor.Has Oda’nın Osmanlı yönetiminde önemi büyük, fakat bize göre en etkileyici bölümü, sadece padişahların ve şehzadelerin tabutlarının yerleştirildiği mermer musalla taşı. Padişahlar nasıl ki bu odada tahta çıkıyorsa cenazeleri de aynı odadan törenle çıkarılıp defnediliyordu. Sevgi Ağca, bir padişah vefat edip diğeri tahta çıkarken yapılan ibretlik geleneği bugün de ibret olsun diye kitaba not düşüyor: 1918 ‘de vefat eden Sultan V. Mehmed Reşat’ın naaşı, Has Oda çeşmesinde yıkandıktan sonra buraya konulur. Tahta çıkma merasimi için Topkapı Sarayı’na gelen VI. Mehmed Vahideddin Bağdat Köşkü’nde dinlendikten sonra Babüssaade’ye cülüs töreni için geçerken Sultan Reşad’ın naaşı önünde durup Fatiha okur, ardından da kendisini tahta çıkaran talihin bir diğerini mezara götürmesini “Taht ile teneşir arasındaki mesafe çok kısa” veciz cümlesiyle dile getirir.
↧