Amerikalı yapımcı Kent Hudson, ‘The Novelist / Romancı’ adlı bir bilgisayar oyunu geliştirdi. Ay sonunda satışa çıkacak ‘Romancı’, oyun dünyasında merakla bekleniyor. Hayatının en önemli eserini yazmak için ailesiyle birlikte deniz kıyısına çekilen bir yazarın başkahraman olduğu oyunda ipler, ailenin mutluluğu için çalışan gizli hayaletin elinde.Edebiyatta özellikle baba-oğul ilişkisi çokça işlenen temalardandır. Kopuk, gergin ve sürekli çatışan bir ilişkiler ağı kendini belli eder. Hele yazar bir babanın/annenin çocuğu olmak başlı başına bir başka çatışmanın/buluşmanın alametidir. Tüm babaları yazar zannederek büyüyen Cahit Zarifoğlu’nun kızı Betül Zarifoğlu Koç’un, evdeki çoğu vaktini yazmakla geçiren babasına dair anlattıklarını dinleyelim: “İlkokul 2. sınıfta, bir arkadaşımın evinde daktilo olmadığını öğrendiğimde hayretle ‘Peki baban yazılarını neyle yazıyor?’ diye sormuştum. O konuşmayla kavradım, bütün babaların yazar olmadığını.”Amerikalı yapımcı Kent Hudson, bir yazar için iş, eş ve çocukları arasında denge tutturmanın zorluğundan yola çıkarak bir bilgisayar oyunu geliştirdi. Romancı (The Novelist) adlı bu oyun, bir yazarın iş hayatında başarıya ulaşmak için yaptığı seçimleri ve bunları yaparken ihmal edebileceklerini konu alıyor. Bu ayın sonunda satışa çıkması planlanan Romancı, oyun dünyasında merakla bekleniyor. Oyunun resmi sitesinden (http://www.thenovelistgame.com) ön satışlara başlayan Romancı, 14.99 dolara alıcı buluyor. Türkiye’den de Romancı’nın meraklıları oyunun Türkçe versiyonu için harekete geçmiş durumda.MUTLU ROMANCININ HUZURLU AİLESİ‘Hayallerinize, sevdiğiniz insanları bir kenara itip ulaşabilir misiniz?’ sorusunun peşine düşen Romancı’nın kurgusu şöyle: Dan Kaplan adlı romancı, bir baba ve eş olarak hayatının en önemli eserini yazma sürecinde zorluklar yaşar. Kaplan ailesi bu yüzden deniz kıyısında bir eve yerleşir. Evde üçünden başka, Kaplan ailesinin bireylerinin düşüncesini okuyabilen, gizemli bir hayalet vardır. Bu hayalet aslında bilgisayarın başındaki oyunu yöneten kişidir. Bu gizemli hayalet dışarıdan müdahalelerle (tıklamalarla), ailedeki bireylerin hayatlarını yönlendirmeye çalışır, lakin oyunu kazanmak için varlığını hissettirmemek zorundadır. Ailenin hayatı bizim hayaletin katkılarıyla gelişir ve oyunu oynayan, Kaplan ailesinin fertlerinin birbirlerini ihmal etmeyeceği bir ortam oluşturmaya çalışır. Oyun her başladığında yeni bir hikâyeye açılır. Gizemli hayalet bir dedektif gibi ilişkileri çözmek ve karakterlerin ne istediklerini anlamakla yükümlüdür. Oyunda bölümler ilerledikçe evdeki her bir bireyi yakından tanımak, gizemli hayaletin işini kolaylaştırır.“BİZ BABACIĞIM, BİRBİRİMİZİ BÖYLE ANLAMADAN SEVDİK”Kaplan ailesindeki her bireyin mutluluğu için çalışmak ve en önemlisi, Dan Kaplan’ın romanını en iyi şekilde bitirmesine yardımcı olmak öyle kolay bir iş olmasa gerek, zira yapılan her seçim hikâyenin gidişini ve ailenin mutluluğunu etkileyecektir. Romancı oyunu, Tolstoy’un meşhur Anna Karenina’sının girişinde söylediği cümleyi andırıyor biraz da, “Mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.” Oyunun yapımcısı Kent Hudson, Romancı’nın bir bilgisayar oyunu olmanın ötesinde, kişinin hayatta yaptığı seçimleri sorgulayan ve bunlar üzerine kafa yormayı gerektiren bir tarafı olduğunu söylüyor.Yazarlığın doğasından olsa gerek iş, eş ve çocuk ağında bir denge tutturmak öyle kolay olmuyor maalesef. Artık oyunlara bile konu olan yazarlığın zorluğu her edebiyatçı için farklı hatta kimi zaman öyle dışarıdan müdahaleye açık değil. Nar’ın babası şair Haydar Ergülen’in, Kitap Zamanı’nda Murat Tokay ile söyleşisinde dediği gibi: “Şiir azaldı çünkü artık gece tamamen Nar’a ait. Şiiri gece yazardım, sabaha kadar oturduğum çok olmuştur. Ama baba olunca en geç on ikide yatıyoruz. Öyle olunca düzyazı çoğaldı, şiir azaldı. Şiiri gece yazamadığım için bazen akşamüstü başlıyorum.”Romancı, elbette bir oyunun ötesinde pek çok tartışma ve yoruma müsait, fakat edebiyattan beslenen bir damarın, teknolojinin tam da ortasına konması en güzel haber olsa gerek. Kim bilir belki de oyunun sonundaki gelişmeler, tıpkı Oğuz Atay’ın babasına yazdığı mektuptaki gibi olur: “Galiba biz babacığım, birbirimizi böyle anlamadan sevdik”.
↧