1 Ağustos’ta aramızdan ayrılan şair-yazar Mustafa Miyasoğlu, önceki akşam Timaş Kitap Kahve’de düzenlenen bir programla anıldı. Duaların yanı sıra etkinlikten sevindirici bir haber çıktı: Türk Edebiyatı, Dil ve Edebiyat, Berceste ve Ayvakti dergileri, eylül sayılarında Miyasoğlu’nu ağırlayacak.Mustafa Miyasoğlu, Ramazan ayının son haftasında aramızdan ayrıldı. Hatırası henüz çok sıcak. Sevenleri, adını her gün her yerde anıyor, ona dualar ediyor. Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) Bâbıâli Sohbetleri’nin sonuncusunda, Miyasoğlu’nun dostlarını bir araya getirerek, hem sıcağı sıcağına hatıraların yad edilmesini sağladı hem de merhuma dualar edilmesine vesile oldu. Önceki akşam Timaş Kitap Kahve’de düzenlenen etkinlikte 1 Ağustos’ta aramızdan ayrılan şair-yazar Miyasoğlu’nun ailesi, dostları ve okuyucuları onunla tanışıklıklarını, merhuma dair hatıralarını anlattı. Miyasoğlu’na edilen duaların yanı sıra, anma toplantısından çıkan sevindirici bir haber daha var: Türk Edebiyatı, Dil ve Edebiyat, Berceste ve Ayvakti dergileri, önümüzdeki ay usta yazar ve şair adına birer özel sayı hazırlayacak. Perşembe akşamı saatler 18.00’e yaklaşırken Timaş Kitapkahve’nin samimi ortamında kalabalık iyiden iyiye artmaya başladı. 80’lik ‘delikanlılar’ da koşup geliyordu, henüz 13’ünde 15’inde olanlar da. Programın sunuculuğunu yapan, Mustafa Miyasoğlu’nun mesai arkadaşı Hüseyin Sarıkoç, sırayla Miyasoğlu’nun dostlarına verdi sözü. Ayhan İnal, Gazi Altın, Vahap Akbaş, Abdurrahman Şen, Muzaffer Doğan, Zeki Kuşoğlu, Dursun Gürlek, usta yazara hasretini dile getiren ilk isimlerdi. “Yazdıkları olmasaydı da hayatıyla eser olacaktı” görüşünde birleştikleri Miyasoğlu hakkında ilk konuşanlardan biri Beşir Ayvazoğlu’ydu. Merhum için, “Hayatını edebiyata adayan, edebiyatla nefes alıp veren bir insandı. Bütün hücreleriyle edebiyatı yaşardı.” diyen Ayvazoğlu, Miyasoğlu’nun romanlarında, çok sevdiği Necip Fazıl’ın değil de daha çok Ahmet Hamdi Tanpınar’ın izleri olduğuna dikkat çekti.‘FİKİRMATİK’ MUSTAFA!Mustafa Miyasoğlu’nu yâd edenler arasında edebiyatçılar kadar siyasiler de vardı. Dinleyiciler arasında bulunan Milletvekili Mehmet Tekelioğlu, merhum ile dostluklarını anlattı. Tanışmaları, 1960’lı yıllarda, henüz lisede, Büyük Doğu Fikir Kulübü’ne dayanıyor. “İlk defa ailem dışında beni ciddiye alan bir adam vardı karşımda.” sözleriyle başlayan duygusal bir konuşma yapan Tekelioğlu, ilgi çekici bir ayrıntıyı da aktardı: “İstanbul’a üniversite okumak için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile geldiğimizde ikimize birden abilik etti, hatta bizi Vakıflar Yurdu’nda kendi odasında barındırdı.” Yazar, şair ve eski milletvekili Recep Garip ise Miyasoğlu’nun çalışmalarının salt bir dergi ya da yayınevi adına olmadığını, büyük bir ideal uğruna mücadele ettiğini belirtti ve yazarın öğretici yanını vurguladı: “Necip Fazıl, Cemil Meriç, Ahmet Kabaklı, Sezai Karakoç hocalarla birlikte süren bu süreçte bizi evire çevire pişirdiler.” Toplantı boyunca neredeyse her söz alan ismin vurguladığı nokta, Miyasoğlu’nun düşünce hızıydı. Telefonda ya da yüz yüze hiç fark etmez, kiminle görüşse aklına gelen yeni fikirleri, projeleri anlatan bir fikir adamıydı Miyasoğlu. “Yeni bir dergi çıkarsak, şöyle bir kültür sanat işi yapılsa, günlük ya da haftalık bir kültür sanat dergisi çıksa…” Bir telefon konuşmasında dahi o kadar çok fikir ve proje ortaya koyuyordu ki, telefonun ucundaki diğer kişi pek çoğunu aklında bile tutamıyordu. Gazi Altın, bu dinmek bilmeyen fikir yağmurundan dolayı ona “fikirmatik” dediklerini hatırlatıyor ve Miyasoğlu’nun son zamanlarına dair bir hatırayı ve unutulmayacak bir sözünü aktarıyor: “Ameliyattan sonra şuuru yerine geldiğinde, ‘Ya Rabbi, bana 80 yaşına kadar müsaade et, daha çok söyleyeceklerim var!’ demişti.” Toplantının sonunda, Mustafa Miyasoğlu’nun ailesi duygularını aktardı. Oğulları Mehmet, Eren ve Emre’nin de bulunduğu toplantıda yazarın eşi Nilüfer Hanım, eşinin kendisi için yazdığı şiiri okudu.
↧