Daha ismiyle bile insanı hüzünlendiren bir film ‘Son Konser / A Late Quartet’. Münir Nurettin’in bestesiyle gönlümüze süzülen, Yahya Kemal’in o meşhur dizelerini hatırlatıyor: “Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç / Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile / Avunmak istemeyiz böyle bir teselli ile”...Dünyaca ünlü İngiliz klasik müzik dergisi Gramophon’a kapak olan, kendileri hakkında belgesel çekilen yaylı çalgılar dörtlüsü Füg’ün (The Fugue) son konserini anlatıyor film. Grubun yaşlı çellisti Peter, amansız bir hastalığa yakalanınca grup dengesini kaybeder. Peter’ın ‘jübile’ teklifinden sonra diğer üyeler arasındaki bastırılmış duygular ve geçmiş hesaplar ortaya dökülür. 25. yıldönüm konserleri yaklaştığından, grup üyeleri birlikteliklerini korumak ile sonsuza dek ayrılmak arasında seçim yapmak zorundadır. Bu sırada, Beethoven’ın 14 no’lu yaylı çalgılar dörtlüsü bestesi op. 131, zaman zaman araya girerek onları hüzünlü bir sona hazırlamaktadır. Yaron Zilberman’ın yönettiği film, seyircide uyandırdığı ‘hüzün beklentisi’nin hakkını büyük ölçüde veriyor. Christopher Walken ile Philip Seymour’un oyunculuklarından güç alan filmin bir başka güçlü aktörü de Beethoven’ın son dönem bestelerinden op. 131. Alışılmışın aksine dört değil, yedi bölümden oluşan bu eser, sanatçının ‘ömrünün dökümü’ gibi. Yaklaşık 40 dakika süren eserin, bilhassa son bölümü, filmin vermeye çalıştığı, fakat tam anlamıyla yakalayamadığı manevi hüznü tek başına insanın kalbine bırakmaya kâdir. Yönetmen Zilberman, filmin ikinci yarısında hüzün ile gündelik kaygı arasındaki farkı unutarak, Woody Allen’vari bir kadın-erkek ilişkisine gönül indirmeseymiş, muhtemelen Beethoven’ın o eşsiz eserinin ruhuna uygun bir yapım olacakmış ‘Son Konser’. Op. 131 ile Christopher Walken ve Philip Seymour Hoffman’ın oyunculukları hatırına tercih edilebilir.SON KONSERA LATE QUARTETYÖNETMENYARON ZILBERMANOYUNCULARPHILIP S. HOFFMAN CHRISTOPHER WALKEN
↧