![]()
Ülkemiz. 20. İstanbul Caz Festivali kapsamında perşembe akşamı Ortadoğu’nun önemli seslerinden Lena Chamamyan’ı ağırladı.Kanun üstadı Göksel Baktagir, çellist Özer Arkun ve piyanist Tuluğ Tırpan’la aynı sahneyi Yıldız Sarayı’nın bahçesinde paylaştı Chamamyan. Önümüzdeki aylarda yayınlanacak yeni albümünden iki şarkıyı, Baktagir’in muhteşem eseri Gülru’yu, Suriye’de kadınlar için söylenen bir düğün şarkısını ve Ermenice ağıtlar seslendirdi tarihi çınar ağaçlarının gölgesinde. Acının coğrafyası Suriye’den 2009 yılında ayrılmak zorunda kalan kederli sesin sahibi artık klasikleşen “Sareri Hovin Mernem”i ise Hırant Dink için seslendirdi.Pek çok insan için Lena Chamamyan müziğinin karşılığı hüzün ve keder, aynı zamanda huzur ve barış. Müziğinizle bu duyguları böylesine baskın aktarabilmenizin sebebi ne?Bunun, insanların kendileriyle ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum. Şarkı söylemeyi siz seçmezsiniz. Sadece kendinizi yansıtan müziği yapmaya başlarsınız. Şarkılarınızdaki temayı fark ettiğinizde de, aslında şarkıların sahibi olan sizin, gerçek siz olduğunu keşfedersiniz. Bu şekilde hiç konuşmadan, dilini dahi anlamadığınız insanlarla olan yakınlığınız ortaya çıkar. Benim şarkılarım da her zaman ama her zaman barışla ilgili. Ülkemde olanları gördükçe her yerde bir mutsuzluğun olduğuna inanıyorum. İhtiyacımız olan tek şey umut.Suriye’deki çatışma ortamı duygularınızı nasıl etkiliyor?Doğruyu söylemem gerekirse bununla baş edilemez. Bazen düşmüş ve acı içinde hissediyorum kendimi. 12 yıllık profesyonel şarkıcılık hayatımda Suriyeli insanlar bana çok şey verdi; sevgi, enerji, şefkat… Şimdi onların bana verdiklerini geri verme sırası bende. Ben sanatçıların ayağa kalkması, insanlarını sevmesi, onları koruması gerektiğine inanıyorum. Dünyada çok fazla acı var ve onları iyileştirmek için sevgi şart. Ayağa kalkmak, birlikte daha güçlü olmak, onlara iyi bakmak ve onların hayata yeniden inanmalarını sağlamak için benim de iyi olmam gerekiyor. İnsanlar en yakınlarını kaybediyor, evlerinden, ülkelerinden oluyor. Bu kritik süreçte insanlara birazcık umut verebilmek istiyorum. Sanatçılar insanlar arasında köprü olmalı. Böylece yeniden bir araya gelebiliriz ve sevgiyle birbirimizi iyileştirebiliriz. Ya müziğiniz, nasıl seyretti yıllar içinde?Çok şey değişti. Önceleri geleneksel müzik yapıyordum, onları yeniden düzenliyordum. Ama şimdi olup biten her şeyle birlikte ruhumda yeni açılar keşfetmeye başladım. Çok fazla beste yapmam, biliyorsunuz, ama kendimi piyanonun başında müzik bestelerken ya da düzenleme yaparken bulduğumda içimden ne gelirse artık o yöne gitmeme izin veriyorum. Kendimi engellemiyorum. Yaşamı sürdürmek, bu hayatın en önemli parçası. Bu devam etmeli. Çünkü bu, hikâyemizi nasıl anlatacağımızı belirliyor. Kendilerinin dışında ne olup bittiğiyle ilgilenmeyen insanlara sesimi duyurabilmek, aynı zamanda insanlarımızı birleştirmek için. Suriye’de yaşananlar beni çok etkiliyor, müziğimi, kişiliğimi değiştirdi; beni daha güçlü, her şeye daha açık bir insan haline getirdi, daha gerçekçi aynı zamanda daha hayalperest kıldı. Artık hayallerimin peşinden daha gerçekçi adımlarla gidiyorum.İnsanları birbirine bu kadar yaklaştıran şey acı mı?Değişir, çünkü herkes kendi acısını yaşıyor ve herkes acıya farklı biçimde karşılık veriyor. Birleşmeyi sağlayacak olan şey bence sanat. Ve bunun için sanatla yapmamız gereken şey insanlara karşılık vermek, onlarla konuşmak. Eminim ki kimse onlarla konuşmuyor. Onlara kendi hikâyemi, daha önce üstesinden nasıl geldiğimi, şimdi nasıl gelmekte olduğumu sanatımla anlatabilirim. Belki benim deneyimlerimle ortak nokta bulabilirler. Belki onlara kendi yollarında yürürken biraz ilham verebilirim. Ama genel olarak sanat insanları birleştirebilir. Şarkılar, resimler, şiirler, filmler, temsiller…Yeni albümde neler söyleyeceksiniz peki insanlara?Yeni albümüm şimdiye kadarki iki albümümden çok daha umutlu olacak. İsmi “Ghazl El Banat”. Kadınlar için yaptığım bir albüm bu. Çünkü şimdiye kadar kadınlara konuştuğumu fark etmemiştim, daha çok kendime söylüyordum ya da bir kadın olarak ülkeme söylüyordum duygularımı. Bunu fark ettim. Kadınlara dikkat etmemiz, onlara iyi bakmamız gerektiğine inanıyorum. Böylece onlar da erkeklere ve çocuklara iyi bakarak insanları birleştirecek ve toplumu iyileştirecekler. Onlara ihtiyacımız var.Peki, yeni albümünüze de koyacağınız Gülru’yu nasıl seçtiniz? Menajeriniz Maher Sabra’nın yazdığı sözler ne anlatıyor?Eserleri dinlemek için linkler bana geldiğinde, Gülru’ya deyim yerindeyse âşık oldum. Dinledikçe bütün şarkılar için söz yazmak istedim. Ama yapamadım, çünkü bir anda çok fazla şey hissetmeye başladım, içim duygularla dolup taşıyordu ve kilitlendim. Maher daha önce de şarkı sözü yazmıştı, ondan yardım istedim ve o da kabul etti. Şarkının bir felsefesi var. İnsanın daha büyük bir insan, kalp ve ruh olmasını sağlayacak, kendi içine yaptığı yolculuğu anlatıyor. Basit şarkı sözleri gibi değil yani. Genellikle bu tarzda şarkılar söylemediğimden, benim için de yeni bir durum oldu Maher sözlerini, Baktagir’in bestesi üzerine söylemek.