Usta şair Birhan Keskin’in şiirlerinden oluşan & Silk & Love & Flame (Ve İpek Ve Aşk Ve Alev) adlı seçki İngiltere’de Arc Publications tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Kapağında Keskin’in çektiği fotoğrafın yer aldığı kitaptaki şiirlerin çevirisi, Türk şiirden yaptığı çeviriler ve hazırladığı kitaplar ile bir nevi ‘kültür elçisi’ olarak çalışan George Messo’ya ait. Aynı zamanda şair olan Messo, Türk şiirini dünyaya tanıtmak için günümüz şiirinden İngilizce çevirilere yer veren Turkish Poetry Today adlı derginin de editörlerinden. Keskin’in şiirinin tanımlanmaya direndiğini söyleyen Messo ile kitabı, Türk şiirini ve şiir çevirisini konuştuk.Birhan Keskin şiiri ile ilk olarak yolunuz nasıl kesişti?Birhan’ın şiirlerine ilk dikkatimi çeken İlhan Berk olmuştur. İsmini birkaç kez duymuştum sonra da arkadaşım Birhan’ın kitaplarından bir nüsha vermişti, şu anda hangisinin olduğunu hatırlayamıyorum. Şiirleri, daha önceden Türkçe olarak gördüğüm her şeyden farklıydı. O kadar da yeni. İlk başta şaşırtıcıydı ama aynı zamanda da büyüleyici. Daha fazlasını okumam lazımdı ve sonunda yeni tercüme denemeleri yapmaya karar verdim. Bunları Birhan’a gösterdikten ve bir kitap basma ihtimalini konuştuktan sonra, & Silk & Love & Flame’i oluşturduk.İlhan Berk, Birhan Keskin için “iyi bir şiirde dünyanın yaşamında bir ânı görüyor. O, onun için her şey oluyor.” diyor. Siz hem bir şair hem de çevirmen gözüyle Birhan Keskin’in şiirini nasıl tanımlıyorsunuz?Tanımlanmayı istememesi, kendi tanımına ihtiyaç duymaması şiirin en özel özelliğidir. Birhan’ın şiirlerinde merak uyandırıcı ve tutulmama neden olan her ne varsa bu tanımlanmaya karşı olan direnişinden doğmuştur. En iyi ihtimalle, bizler belirli şiirlerin belirli zamanlarda bizim için ne anlam taşıdığını biliyoruz diye düşünüyorum. Ancak sonra, Birhan’ın dilinin sınırında var olanlar göze çarpıyor. O karşılaştırılmaz, tektir.Birhan Keskin, “Yeryüzü Halleri” adlı kitabına alacağı şiirlere karar verirken, sezgileriyle hareket ettiğini söylüyor. Kitaptaki kırk dokuz eser, Keskin’in çeşitli kitaplarındaki şiirlerden, bunları çevirirken neye göre seçtiniz?Başka bir bakış açısıyla şiirlerin aslında beni seçtiğini düşünmekten hoşlanıyorum. Bir tercümanın iki dilde gözleri ve kulakları vardır. Mümkün olduğu kadar Birhan’ın sesini muhafaza etmek benim için önemliydi. Ve çeşitli nedenlerden dolayı bazı tercümeler yolunda giderken bazıları gitmedi. Şiirleri seçerken bütünlüğü ile konuşabilen bir & Silk & Love & Flame’i oluşturma esnekliğimiz vardı. Dolayısıyla şiir seçimlerinde Birhan da katılmıştı ve hangilerini kullanıp hangilerini kullanmayacağımız konusunda son söz hakkına sahipti.Keskin’in şiirlerindeki noktalama işaretlerinin çeviri süresince size epey yardımı olduğundan bahsediyorsunuz. Keskin’in şiirini çevirmedeki zorluklardan ve bunların üstesinden nasıl geldiğinizden bahseder misiniz?İngilizcede noktalama bir şiiri okumamızda kendi iradesini empoze eder. Şair hem mevcuttur hem bilinmiyordur. Okuyucu şairi aramak zorunda değildir, sözcükler her şeydir. Ancak tercüman sözcüklerin arkasındaki zihin ile bağlantı kurma konusunda saplantılı hale gelir. Çevirimizin otantik sesini benimsemek için şairin kişiliğine ihtiyaç duymaktayız. Şair zihninin labirentine girersiniz ve eninde sonunda kendi dilinizin sizi geri getireceğini umarsınız.Tomris Uyar, çevrilecek yazar ile içli dışlı olunması gerektiğini söyler ve ekler: “Ben çevirmeden önce o yazarın resmine bakıyorum, nerede yaşadığına bakıyorum.” Bu süreçte Birhan Keskin ile görüşme imkânı buldunuz mu?Ben Birhan’la yüz yüze hiç tanışmadım. E-posta ile çok iletişim halindeydik ancak genelde Birhan’ın arkadaşı Liz Amado ile çalıştık. Liz çevirilerin hepsini büyük titizlikle okudu ve Birhan ile birlikte yanlış yaptığımda beni düzeltti, yeni olasılıklar önerdi vs. Bazen büyük bazen küçük düzenlemeler yaptım, ta ki hepimizi mutlu eden bir kitaba ulaşana kadar.Birhan Keskin, şiirin şairini iyileştirici bir yanı olduğundan bahsediyor. Şiir çevirisinin nasıl bir yanı var sizin için?Tercüme bir tutkudur. Şiirlerim kadar bana yakın olan bir tutku. İkisi birbirinden ayrılmaz. Ancak bazen yazmanın bir tedavi mi yoksa huzursuzluğumuzun bir nedeni mi olduğunu merak da etmiyor değilim.Türk şiirinden başka dillere çevrilen eserler üzerine bir eleştiri eksikliğinden söz etmek mümkün. Bu konuda neler diyeceksiniz ve iyi bir şiir çevirisi denilince ne anlamak gerekiyor?Tercümanlar kendilerini görmezden gelme konusunda suçludurlar, dolayısıyla kitap eleştirmenlerinin de onları görmezden gelmeleri şaşılacak bir şey değildir. Ancak şiirin tercümede hak ettiği değeri görmediği konusunda haklısınız. Neden? Evet, Türk şiirinden yapılan tercümelerin etkin bir eleştirmeni olarak, ben bile neyin yayınlandığını bilmek konusunda zorluklar yaşıyorum. Bana göre en büyük problemlerden biri, yayıncıların hâlâ modern medya konusunda net bir anlayışa sahip olmamalarıdır. Yayınevlerinin okurun ilgisini artırmak için yapabileceği çok şey var. Türk şiirinden bir kitabın çevirisi kimin için gereklidir? Muhtemelen ya az ya da hiç Türkçe bilmeyen bir okuyucu içindir. Ancak kitabın muhatabı olan okuyucuların değerlendirmeleri ve fikirleri nerede? Bu okuyucular genelde çeviriyi değerlendirmek konusunda “vasıfsız” duruma sokulmaktadırlar. Bu çok saçma. Türkçe bilmeyen bir okuyucu şiiri şiir olarak okur ve şiir de böyle okunmalıdır zaten, tercüme edilmiş olsun olmasın. Bir şair daha iyi bir okuma kitlesini istemez zaten.Türk şairlerinin İngiliz çevirmeniEce Ayhan, Edip Cansever, İlhan Berk, Asaf Halet, Melih Cevdet, Tanpınar, Hilmi Yavuz, Orhan Veli ve Zafer Ekin Karabay ve Gonca Özmen gibi pek çok şairden çeviri şiirleriniz var. Türk şiirinden çeviri yaparken seçtiğiniz eserleri, yazarları nasıl belirliyorsunuz?Kimse benden bir şiirini tercüme etmemi istememişti ve açıkçası çevirdiğim şiirlerden bir kuruş ödeme almadığımı söyleyebilirim. Ben tamamen beğendiklerimle hareket ediyorum, benim adıma konuşan şiirle. Okumak tamamen bireysel bir eylemdir ve hiç kimse belirli şiirlere nasıl tepki verebileceğini öngöremez. Şimdiye kadar kendi ilgi alanlarımı ve zevklerimi takip etme konusunda özgürlüğümü korudum.
↧