Yirminci asır mutasavvıflarından Mevlevi şeyhi Ahmed Midhat Bahârî Beytur'un (1878-1971) bastıramadığı kayıp iki defteri ile daha önce kitap haline getirilen bir eserinin orijinal nüshası bulundu.Bahârî mahlasını kullanan Beytur'un ‘Şiir, Musiki ve Tarih İlmi Bakımından Mevleviler' ve ‘Mevlevihane Hatıraları' ve ‘Mihrab-ı Aşk' isimli defterleri kayıptı. Araştırmacı Kasım Kocabaş, bir sahaftan satın aldığı defterleri Doç. Dr. Hikmet Atik ile birlikte yayınlamaya hazırlanıyor. ‘Şiir, musiki ve tarih ilmi bakımından Mevleviler' isimli defterde "Mukaddime, Mevlevi ne demektir, tarikat nedir, tekke nedir, Mevlevihanelerde tarikat teşkilatı, mevlevihaneler, destar, serpuş, tennure, Mevlevi sofrası" gibi başlıklar bulunuyor. ‘Mevlevihane Hatıraları' isimli defterde ise Beytur, 15 kadar başlıkta bazı hatıralarını nakletmiş. 1925'te tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra Mevlevi dergâhları da kapatıldı. Sadece Konya'daki Mevlânâ dergâhı Asar-ı Atika adıyla müze olarak kaldı. Bu süreçte gerek sohbetleriyle gerekse yazdıkları eserlerle Mevleviliği ayakta tutarak, bugüne ulaşmasında önemli rol oynamış şahsiyetler var. Ahmet Midhat Bahârî Beytur da bunların başında geliyor. Hayatta iken eserlerinin bir kısmını imkânsızlıklar içerisinde bastırma fırsatı bulan Beytur, bir kısmını ise bastıramamış. Bu eserlerin bazıları vefatından sonra kaybolmuş.Araştırmacı Kasım Kocabaş, bir internet sitesinde Midhat Bahârî Beytur'a ait 3 defterin satışta olduğunu görünce hemen almış. Defterlerden biri ‘Şiir, musiki ve tarih ilmi bakımından Mevleviler', ikincisi ‘Mevlevihane Hatıraları', diğeri ise ‘Mihrab-ı Aşk'. Bunlardan sadece Mihrab-ı Aşk daha önce basılmış. Diğer iki eser ise basılmadığı gibi henüz başka bir nüshası da bulunmuyor. Mihrab-ı Aşk'ın basılan nüshasında esas alınan yazma defter ise Kocabaş'ın bulduğundan farklı. Kocabaş, bu durumu “Demek ki bu defterden iki adet var. Büyük ihtimalle bastırmak üzere diğer nüsha yazılarak gönderilmiş.” şeklinde açıklıyor. Ayrıca defterlerin içinde Beytur'un bazı mektupları ve geçmişte yayımlanmış makalelerinin kendisine ait elyazması nüshaları da bulunuyor. Kocabaş, defterleri aldıktan sonra ilk olarak Mevlevihan Ahmet Kadri Yetiş Dede ile irtibat kurmuş. Mevlevihan Yetiş, eserlerin bulunmasından büyük mutluluk duyduğunu belirttikten sonra, çocukluğunda Bahârî Hazretleri'nin yanında bulunduğunu ve bu eserleri de hayal meyal hatırladığını söylemiş. Vefatından sonra eserlerine sahip çıkılamadığını da eklemiş. Daha sonra Prof. Dr. Emine Yeniterzi ile görüşmüş. O da gönderdiği defter resimlerini ‘Sertarik Mesnevihan' merhum Şefik Can'ın öğrencisi Nur Artıran'a göstermiş. Artıran, defterlerin Bahârî Hazretleri'nin el yazısı ve defteri olduğunu teyit etmiş. Daha sonra Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Nuri Şimşekler ile görüşmüş. Şimşekler, Mevlevi şeyhi Bahârî'nin bazı mektuplarını Pîr Aşkına ismiyle kitaplaştıran isim. Bu kitabın 151. sayfasındaki 34. mektupta Bahârî Hazretleri, "Şiir, Musiki ve Tarih İlmi Bakımından Mevleviler" isimli defterinden bahsediyor. Şimşekler, dipnotta bu kitap hakkında bir bilgiye ulaşılamadığını belirtmiş. Kayıp olan defterleri bulan Kocabaş, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hikmet Atik ile birlikte bu defterler üzerinde çalışarak yayımlama kararı almış. Kocabaş, "Defterlerin hikâyesi tarihimizdeki önemli şahsiyetlerin bu kıymetli eserlerinin nasıl yok olduğunu ve içler acısı durumlarını ortaya koyuyor." değerlendirmesinde bulunuyor.Pek çok insan yetiştirdiAhmed Midhat Bahârî Beytur, 1878 yılında İstanbul Eyüb Taşlıburun Sâdi Dergâhı’nda doğdu ve çok kuvvetli bir tasavvuf ortamında büyüdü. Devrin mümtaz şahsiyetleri tarafından terbiye edilen Beytur, Bahariye Mevlevihanesi'nde Hüseyin Fahreddin Dede Efendi gibi bir mürşidin elinde yetişti. Kendisi de pek çok insan yetiştirdi. ‘Sertarik Mesnevihan' merhum Şefik Can'ın Bahârî Hazretleri'ne mânevi bir intisabı olmuşsa da bu beraberlik mürşit-mürit ilişkisinden ziyade iki dost şeklinde geçmiş.PEYGAMBER SEVGİSİ ŞİİRLERİNE YANSIMIŞPeygamberimize:Gönlümüz, gül yüzünün âşık-ı pervanesiCânımız, pertev-i hüsnünle yanan aşk ateşiBir eşin varsa, yine kendin o bir tane eşiİki âlemde sensin bize Hakk’ın güneşiEy nebiyyi ezeliyyü’l ebediyyü’l KureşiPeygamberime:Hâk olur pâyine hep kafile-i illiyyinKıble-i veçhine hep secde eder ehli yakînAyn-i Hak, nur-u ilahidir onun burhânıİşte vaz’ ettiği din, işte şu Kur’an-ı mübîn
↧