Yeşilçam’ın unutulmaz karakter oyuncularından 76 yaşındaki Kayhan Yıldızoğlu, meslekte 50 yılı geride bırakmış bir isim. Sanatçıyla, sinema dostluklarını, kamera arkasında yaşananları ve gündemi konuştuk.İlginç bir başlangıcı var galiba oyunculuk maceranızın…1958’de Kambiyo’da döviz komiseriyken Muhsin Ertuğrul’la karşılaşmamız sonucu başladı her şey. Bir belgesi eksik olduğu için Avrupa’ya gidemiyordu kendisi, hemen dosyasını müdüre götürüp “Türk tiyatrosunun kurucusu Muhsin Ertuğrul bu, bekletilir mi hiç? Siz imzalayın, belgelerini ben tamamlarım.” dedim. Muhsin Bey çok memnun oldu. Bana da, “Çok özel bir fiziğiniz, konuşmanız ve duruşunuz var. Sizi tiyatroda görmeyi çok isterim. İki hafta sonra oyuncu seçmelerimiz var. Sizi mutlaka bekliyorum.” dedi. 15 gün sonra da katılmam için haber geldi.Seçmeler nasıl geçti?Çok fazla katılımcı vardı. Komplekse girmiştim. Birisine “Çıkışı gösterin n’olur.” dedim, bir de baktım sahnedeyim. Karşımda Haldun Taner, Vasfi Rıza Zobu, Ahmet Kutsi Tecer… “Niye buradasınız?” dediler, “Kaçıyordum, buraya soktular. Soğuk terler döküyorum. Sanatçı filan olmak istemiyorum.” “Tamam, çıkın.” dediler. Rezil oldum diye düşünürken bir süre sonra kâğıt geldi. 362 kişi başvurmuştu, 3 kişiyi seçmişler… Biri de bendim. Sonra da eğitim aldım.Oyunculuk adına neler yaptınız o zamandan bu yana?178 filmde, 90 tane de tiyatro oyununda rol aldım.Onca filmde rol alıp da hiç başrol oynamamış olmak nasıl bir duygu?Tiyatroda çok kere başrol oynadım. Buna müsaitti sahne. Sinema ise star sistemine dayandığı için bir Cüneyt, bir Tarık olmak gerekiyordu. Benim de tipim buna müsait değil. Ama şikâyetçi de olmadım hiç. Pek fark edilmese de bir filmi yaşatan kompozisyon roller aslında. Ali Şen’siz, Erol Taş’sız sinema, sinema olur muydu hiç?Çalışmadığınız isim kalmadı herhalde…Çalışmadığım oyuncu da kalmadı, yönetmen de… Ama kimseyi üzmedim. Onun da etkisi büyük.Rol almadığınız tarihi film de yok galiba Yeşilçam’da?Kartal Tibet’in ‘Tarkan’ında da oynadım, Fikret Hakan’ın ‘Battal’ında da… Cüneyt Arkın’la ‘Kara Murat’ serisinde girmediğim kılık kalmadı. Ama tipim müsait olduğu için prens, imparator, rahip, sör gibi yabancı rollerini verdiler genelde.‘Kara Murat’ karikatüristlere bayağı malzeme çıkardı…İzlerken gülüyoruz şimdi ama o filmlerin nasıl çekildiğini anlatsam ağlarsınız. “Akıl hastasıydı bunlar herhalde.” dersiniz. Pek keyif alarak çalıştım diyemem o nedenle. Paranızı zor alırdınız, setlerde karnınızı bile doyurmazlardı. Şartlar hiç insani değildi. Oradaki dostluklar çekilir kılıyordu filmleri. Bir de iyi oyunculuk, duygu ve zor şartlar altında çalışmanın getirdiği dayanışma vardı. Bunlar yansıdığı için dalga geçilse de izleniyor Yeşilçam filmleri.Hâlâ görüşüyor musunuz oyuncu arkadaşlarınızla?Çoğuyla görüşüyorum ama yaşıtlarımla konuşmak tercihim değil. Dünyada olup biteni takip etmeye çalışırım ama yaşıtlarım 30 sene öncede takılı kalmışlar. Aynı lafı 5 kere tekrarlıyorlar. Şener’le sık görüşüyoruz ama. Diri bir zihni var,Aynı evi paylaşmışlığınız da var Şener Şen’le sanırım…Tam 3 buçuk sene, yerin dibinde, kutu kadar bir dairede oturduk. Kapıcı üst katımızda oturuyordu. Ama çok güzel günlerdi. Hiçbir şeyimiz yoktu ama mutluyduk. Evde doğal bir şov vardı, misafir eksik olmazdı. Ben giyimli kuşamlı, papyonlu dolanırdım. Elimde baget, opera yönetirdim. Şener de ayağında tokyolar ceviz kırar, çiğköfte yoğurur, Kâhtalı Mıçı’dan türküler söylerdi. Bir komşumuz ‘aylarca bunlar ne zaman birbirini boğazlayacak diye bekledik’ dedi. Hem çok farklı hem de çok aynıydık.Fazla para alırsam vicdanım rahatsız olurEn son ‘Evim Sensin’de gördük sizi. Şimdilerde ne gibi projeleriniz var?Kitap yazıyorum: ‘Evini bavulunda taşıyan adam’. Tamamlanmak üzere. Hayatım, anılarım, ünlü arkadaşlarımın bilinmeyen tarafları, dünya görüşüm, yakın tarih gibi konular var içinde… Ama ahkam kesmek istemedim. Eğlenceli bir şey oldu.Eviniz bavulunuzdan mı ibaret gerçekten?Eşya, insanı bağımlı kılıyor. İki evlilik geçirdim, ikisinde de kapıyı çektim çıktım. O senin bu benim yapamam ben. Bizim olan ne var Allah aşkına? Film şirketleriyle konuşurken bazen önerdikleri parayı fazla bulduğumu söylüyorum, şaşırıyorlar. Bu ülkede 800 liraya ev geçindiren insanlar var. Onların on mislini alırsam vicdanım rahat etmez.Seyirciyle iletişiminiz nasıl?Sağ olsunlar, o kadar ilgi gösteriyorlar ki. ‘Keşanlı Ali’de oynuyordum yakın geçmişe kadar, herkesi alkışlıyorlardı ama sıra bana gelince başka bir alkış kopuyordu. Takdir ettikleri sadece o rolüm değildi, biliyorum. Tüm bir 60 yıl… Sinemaya başladığımda, kötü adam rollerinde oynadığım için benden hoşlanmazlar sanmıştım, öyle değilmiş. Ama ben de kopmadım hiç halktan. Çöpçüyle de sohbet ederim, kapıcıyla da… Adam Türkiye meseleleri hakkında çok güzel şeyler söylüyor. Çöpçü diye konuşmayayım mı?Gezi Parkı olayları hakkında ne düşünüyorsunuz?İnsan, tesadüfen başını duvara vurabilir. Ama başını vurmak için duvar inşa eden tek toplum biziz. Hep abartı, hep mantıksızlık… Bu olaylarla bunu bir kez daha gördük. Diğer taraftan AK Parti’nin 80 yıldır el atılmayan meseleleri çözdüğünü yaşım itibarıyla bizzat biliyorum ama Tayyip Erdoğan’ın vatandaşın özel hayatına karışmasının ne anlamı var?
↧