Bir zamanlar, basın-yayındünyasıyla özdeşleşen Bâbıâli, yani bugünkü Cağaloğlu için çalışan ressamlar vardı. Bu ressamlar, gazetelerin, yayınevlerinin ve matbaaların gündelik görsel ihtiyaçlarına çözümler sunuyordu. Günümüz tasarımcılarının ‘öncüleri’ diyebileceğimiz bu ressamlar, Galeri Işık’ta açılan ‘Babıali Kapak Ressamları’ sergisiyle anılıyor.19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin idari merkezinin (şimdiki İstanbul vilayet binası) bulunduğu yere ‘Babıali' deniyordu. Babıali, 1870'lerden itibaren kitapçıların, gazetelerin, dergilerin ve matbaaların bu bölgede toplanmasıyla Türk basın-yayınının da merkezi konumundaydı. Cumhuriyet'in ilanından sonra devlet yönetimi Ankara'da yer alırken, İstanbul'daki ‘matbuat' merkezi aynı adı yıllarca koruyarak basının kalbi olmaya devam etti. Caddeye verilen ‘Ankara Caddesi' adı ise ‘Babıali Yokuşu' olarak anıldı. Eskiden süreli yayınların hazırlandıkları ve basıldıkları yerdi Babıali. Buradaki yayınevleri, gazeteler ve matbaalar, kurum içinde görevli ya da dışarıdan iş üreten ressamlarla çalışırlardı. Bu kişiler, o dönem için ‘ressam' olarak ifade edilen, görev tanımı tam belirlenmemiş sanatkârlardan oluşurdu. 1920-1970 yılları arasında kitap ve dergilerin tasarım ve resimleme işleri Babıali'nin gündelik görsel ihtiyaçlarına çözümler sunan bu deneyimli ressamların üretimindeydi. Galeri Işık'ta, 23 Mayıs'ta açılan ‘Babıali'nin Kapak Ressamları' sergisi, işte o ressamları anlatıyor. Sergi, 50 yıllık görsel iletişim tasarımı tarihine, kitap ve dergi kapakları üzerinden bir yolculuk yaptırıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü Öğretim Görevlisi Ömer Durmaz'ın hazırladığı sergi, görsel iletişim tasarımının Türkiye'deki tarihini belgelemek, sürekliliğinin izini sürmek amacıyla bir araya getirilen afiş, ambalaj, dergi, kitap ve türlü efemeralardan oluşuyor. Sergide 1920-1970 yılları arasında yayımlanan birçok kitap ve dergi kapağı; dolayısıyla bu işleri üreten ressamların çalışmaları yer alıyor. Bir dönemin ustalarından bazıları şöyle: Cevat Şakir Kabaağaçlı, Sedat Simavi, Naci Kalmukoğlu, Ramiz Gökçe, İhap Hulusi Görey, Cemal Nadir Güler, Münif Fehim Özarman, Sabiha Rüştü Bozcalı, Cemal Görkey, Rıfat Cevdet Akçiz, Hayri Bey, Ömer Nuri Bey, Ratip Tahir Burak, Mazhar Nazım Resmor, Ali Suavi Sonar, Mazhar Apa, Ferit Apa, Ercüment Kalmık, Sururi Gümen, Agop Arad, Firuz Aşkın, Bedri Koraman, Abidin Dino, Turhan Selçuk, Çetin Aşki Özkırımlı, Güngör Kabakçıoğlu, Mehmet Tekdal, Nihat Öcal, Cemal Akyıldız, Yalçın Çetin, Sezgin Burak, Hüseyin Mumcu, Mesut Manioğlu, Sait Maden, Ayhan Erer, Fikret Akgün, Faruk Geç, Etem Çalışkan, Samim Utkun, Oral Orhon, Sungu Çapan, İnci Tuğsavul Özgüden, Erkal Yavi, Aydın Ülken…"ARŞİVİMİN ÜÇTE BİRİ SERGİLENİYOR”Ömer Durmaz, sergide grafik tasarımcılardan önceki “grafik tasarım” dönemini ve grafik tasarımcılarına geçiş dönemini ele aldığını söylüyor. Ona göre bu dönem, bugüne kadar yeterince işlenmemiş, araştırılmamış hatta ötelenmiş. 1920'lerden başlayıp 1970'lere kadar süren, etkisi 90'lara uzanan bir geleneğin görsel hafızaya ve anonim görsel dile küçümsenmeyecek bir etkisi var. Durmaz bu nedenle, ambalajdan afişe, kitaptan dergiye, biletten kartpostala kadar her şeyi toplamayı görev bilmiş kendine. Müzayedelerden, sahaflardan, devlet arşivlerinden, kütüphanelerden elde ettiği belgelerin sadece üçte birini sergileyebildiğini de özellikle belirtiyor. KÜLTÜR-SANAT
↧