İstanbul Modern’de 25 Ağustos’a dek ziyaret edilebilecek Erol Akyavaş retrospektifi, içerdiği 290 eser üzerinden sanatçının ‘içerisini’ algılamayı vaat ediyor. Küratör Levent Çalıkoğlu’nun dediği gibi karşımızda “1001 yüze sahip bir sanatçı ve kocaman bir 50 yıl…” var.Son yıllarda eserlerinin satış rekorlarını dilimizden düşürmediğimiz merhum ressam Erol Akyavaş'ın 1950'lerde başlayıp 1990'lı yılların sonuna kadar devam ettirdiği sanatsal birikimi bir araya geldi. İstanbul Modern'de bugün ziyarete açılan ‘Erol Akyavaş-Retrospektif' başlıklı sergi, sanatçının sadece 290 yapıtını sunmakla kalmıyor. Küratör Levent Çalıkoğlu'nun deyişiyle serginin iki omurgası var: Akyavaş'ın ‘içerisi' ve ‘dışarısı'. Dün gerçekleşen basın toplantısında en çok bunu vurguladı Çalıkoğlu: “Güncel bir Erol Akyavaş algısı var. Biz sergiyi o algının dışında kurguladık. Karşımızdaki 1001 yüze sahip bir sanatçı ve kocaman bir 50 yıl…” Bu 50 yılı ‘içerideki' Akyavaş'ın gözünden görmek için sanatçının eşi ve kızına kulak vermek en iyisi. Çünkü diğer yazılanlar hep ama hep dışarısı ve sanki Akyavaş hiç de öyle biri değil gibi. Yani dışarıda söylendiği gibi… Dünkü basın toplantısı sırasında ve sonrasında sanatçının eşi Ilona Akyavaş en çok şu cümleyi kurdu: “Çok mutluyum, keşke Erol da bu sergiyi görebilseydi. Ne çok ve ne güzel konuşurdu.” Ne yazık ki 3 Kasım 1999'da yitirdiğimiz Akyavaş, 2000 yılında Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde açılan retrospektif sergisini de çok istemesine rağmen görememişti. “İçeride, evde en çok neler var?” diye sorduğumuzda; “O kadar çok mektup, not, ıvır zıvır var ki… Onları nasıl toplayacağımı hiç bilemiyorum.” diyor Ilona Akyavaş. Sanatçının kızı Mirgün Akyavaş araya giriyor o sırada: “Annem bir sürü kayıt cihazı aldı aslında. Yaşananları, babamın hayatını, hayatımızı kaydetmek, anlatmak istiyor. Bakalım… İnşallah bir kitap yazacak.” İnşallah… Çünkü eğer yazarsa, Akyavaş'ın rekor fiyata satılan eserlerinden "En El Hak"ı, Rıfatların evindeki sobada yaktıkları kömürle nasıl yaptığını öğrenebileceğiz. Ya da aslında o kadar çok o kadar çok konuştuğunu ki, Ilona Hanım'a bir şey söyleme fırsatı bile vermediğini… Ya da Ilona Hanım'ın Erol Bey'in önce bir resmine, sonra da kendisine hayran olduğunu… Ya da günün birinde “Ilona'cığım ben sana hep bakarım. Kendim gitsem bile resimlerimle…” dediğini ve tabii ki haklı çıktığını... Biraz da kızına kulak verelim: “Babamı düşününce ev hayatını ve boyalarla yaşamamızı hatırlıyorum. Babaannemden kalmış değerli fincanlarda boya karıştırırdı babam. Annem kızardı, ‘Erol yine ne yapıyorsun' diye... Hindistan'dan pütürlü kâğıt isterdi ya da Paris'e gidiyorsam 'Şu tuvali Abidin'e götür' derdi mesela… Ben uçakta unuturdum o tuvali. Sonra gidip geri alırdım tabii. Tatillere çıkardık, günlerimiz hep 'haha... hihi...' geçerdi. Özel hayatımıza hiç karışmazdı, ne güzel büyüdük. Zaten gençlerden de gençti babam. Herkes, bütün arkadaşlarım onunla takılmak isterdi. Ben biraz bozulurdum buna. Arkadaşlarıyla toplandıklarında ‘şu ülkede doğru düzgün bir modern müze yok ki…' diye konuşurlardı. 'Zaten olmaz ki abi' derdi, kızardı babam. Onun bugünleri görmesini çok isterdim.” ‘Erol Akyavaş-Retrospektif' sergisini ziyaret etmek için 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var.Avuç içinden oda büyüklüğüne...1932 İstanbul doğumlu Erol Akyavaş bir süre mimarlık ve fotoğrafçılıkla uğraşsa da neredeyse tüm hayatını resim yaparak geçirmiş ve vefat ettiği 1999 yılına kadar sayısız imge ve anlam üretmiş. İstanbul Modern’de Ilona Akyavaş himayesinde ve Finansbank’ın katkılarıyla gerçekleşen sergide; Akyavaş’ın 1950’li yılların sonlarında yaptığı erken dönem çalışmaları, 1960’lardaki soyut ve figüratif resimleri, ‘Hallac-ı Mansur’ ve ‘Miraçname’ gibi tarihi hikâyeler anlattığı tuvalleri, hat sanatını, özellikle vav harfini ve Kâbe’yi resmettiği eserleri yer alıyor. Avuç içinden bir oda büyüklüğüne çeşitli boyutlardaki yapıtlarına hayallerini, korkularını, yani büsbütün kendisini koyan Akyavaş’ın işi kimi zaman kolay kimi zaman zor olmuş. Kimi zaman yollar açılı açılıvermiş önünde, yürümüş gitmiş; kimi zaman da kapanmış, hatta çıkmaz olmuş ama o ne yapmış; geri dönüp yeni bir yol bulmuş.
↧