Quantcast
Channel: ZAMAN-KÜLTÜR
Viewing all 7489 articles
Browse latest View live

Demokrasi havarileri darbe girişimine karşı iki çift laf söylemeliydi

0
0

Piyanist Uğurlu, "Demokrasi havarisi olduklarını iddia eden, her vesilede demokrasinin altını çizen insanların, darbe girişimine karşı da iki çift laf söylemeleri gerekirdi." dedi.

Piyanist Tuluyhan Uğurlu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini kınadı.

Uğurlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, darbe girişimi başladığında evinde olduğunu, Boğaziçi Köprüsü'ne askerlerin yığıldığını televizyonlardan öğrendiğini, silahlı kuvvetlere bağlı zırhlı araçların yolda olduğu görüntüleri izleyince bir kalkışma olduğunu anladığını anlattı.

Yaşananlar sırasında endişelendiğini belirten Uğurlu, şöyle devam etti:

"21'inci yüzyılda darbe ne demek? Meclisimizin bombalanması ne demek? Bence o gece kırılma anı, meclisimizin bombalanması anıydı. Meclisi bombalamak demek halkı, demokrasiyi, geleceğimizi, yarınlarımızı bombalamak demektir. Bu kabul edilemez."

Uğurlu, evinden bütün şehri rahatlıkla görebildiğini ifade ederek, "Etrafıma baktım her yer ışıl ışıl, bütün camiler ışıl ışıldı. Önce sosyal medyaya yazmaya başladım derhal, sonra dışarıya çıktık." diye konuştu.

Uğurlu, darbe girişiminde halktan yana duruş sergilemeyen sanatçılar olduğuna değinerek, "Vallahi ben çok üzülüyorum tepki göstermeyenlere. Demokrasi havarisi olduklarını iddia eden, her vesilede demokrasinin altını çizen, her vesileyle Osmanlı'ya, atalarımıza, inançlarımıza laf söyleyen insanların, darbe girişimine karşı da iki çift laf söylemeleri gerekirdi." görüşünü dile getirdi.


'Şehir Tiyatroları olarak yaşananları tiyatroya taşımak vazifemizdir'

0
0

İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Süha Uygur:"Yaşananları tiyatroya taşımak Şehir Tiyatroları olarak da bizim vazifemizdir. Devlet Tiyatrolarının da özel tiyatronun da vazifesidir." dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni, tiyatro sanatçısı Süha Uygur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz gecesi yaşanan Fetullahçı Terör Örgütü'nün(FETÖ) başarısız darbe girişimi sırasında İstanbul'a doğru geldiğini, darbe girişiminde bulunulduğu haberini yolda aldığını anlattı.

Haberi aldığında "Bu devirde darbe olur mu?" diye düşündüğünü aktaran Uygur, şöyle devam etti:

"Patlayan bomba endişesi vardı. Bir gün önce Fransa'da patlayan bombadan sonra önce 'Yine mi patlama oluyor?' diye düşündük. Ama maalesef zaman geçtikçe ve ne yazık ki üzülerek bize bunları yaşatanları bir daha lanetleyerek, gerçek yavaş yavaş hepimize geldi. Ondan sonra yaşananları biliyoruz."

"Eğer millet sokağa çıkmasaydı belki biz bugün başka şeyler konuşuyor olacaktık"

Uygur, Boğaziçi Köprüsünde darbe girişimine direnirken askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybedenler olduğunu hatırlatarak, "Köprüde ölen sevgili kardeşime ve oğluna ve diğer şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine sabır diliyorum. Çok büyük bir fedakarlık örneği gösterdiler. Ülke adına umut taşıdılar, bu çok değerli. buna kalben inanıyorum." diye konuştu.

Türkiye'nin 15 Temmuz gecesi uçurumun eşiğinden döndüğü yorumunu yapan Uygur, şöyle devam etti:

"Bir takım hainlerin ülkemizi ele geçirmek, demokrasiyi yok etmek gibi alçakça saldırısına maruz kaldık. Ama milletimizin el ele gücüyle bu hainlere fırsat verilmedi. Bu güzel ülkemizin el ele verdiğimiz zaman, omuz omuza durduğumuz zaman bütün kötülükleri yeneceği gerçeğini dünyaya gösterdik. Umarım bir daha böyle bir şey yaşanmaz."

"Sanatın gücünü bir kez daha göstereceğiz"

Tiyatrocular olarak başarısız darbe girişiminin şokunu üzerlerinden atmaya başladıklarını dile getiren Uygur, "Darbe girişimi sırasında yaşananlar tiyatro sahnesine yansıyacak mı?" sorusuna şöyle cevap verdi:

"İşlerimize artık yavaş yavaş dönüp, normal hayatımıza sürdürmenin telaşındayız. Tabii ki bunlar değerlendirilecektir. Yaşananları tiyatroya taşımak Şehir Tiyatroları olarak da bizim vazifemizdir. Devlet Tiyatroları'nın da özel tiyatronun da vazifesidir. Bununla ilgili şu an, şu vardı ya da bu yapılır demek yanlış olur. Ama canı gönülden bu geçiyor. Bunu da inşallah tiyatroda hayata geçireceğiz. Sanatın, tiyatronun gücünün ne olduğunu da orada da bir kez daha görmüş olacağız."

"Şu an burada konuşabiliyorsak darbe girişimine karşı çıkarak şehit olan insanların sayesinde"

Süha Uygur'un kardeşi tiyatro sanatçısı Behzat Uygur da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini kınayarak, "Şu an burada konuşabiliyorsak, bu darbe girişimine karşı çıkan ve o uğurda şehit olan insanların sayesinde konuşabiliyoruz." dedi.

Uygur, başarısız darbe girişimini Çanakkale'nin Biga ilçesine bağlı Karabiga'da açık alanda 3-4 bin kişiye sahneledikleri oyundayken öğrendiğini, oyunu kesmemeye karar verdiğini anlattı.

Sanatçı olarak kendi adına darbeye teslim olmamak gerektiğini düşündüğünü aktaran Uygur, şöyle devam etti:

"Darbe girişimi haberini alınca oyunumuzu sonuna kadar oynamaya karar verdik ve hiç kesmeden oyunumuzu bitirdik. Babam Nejat Uygur 1974 yılında Kıbrıs Savaşı sırasında karartma ilan edildiğinde, İzmir'de açık hava tiyatrosunda oyun oynarken, 'Hayır, ben oyunuma devam edeceğim' dedi. Spot olarak iki tane mavi ışık taktı. 'Tiyatro durmamalı' dedi ve oyununa devam etti. Biz de ustamızla aynı yolda gitmeye çalışıyoruz."

"Halkın dayanışması inanılmaz güzeldi"

Babası Uygur'un "Kan grubum vatan haini olmayan herkese uyar" sözünü hatırlatan Uygur, şunları söyledi:

"Biz de onun evlatları ve çırağı olarak aynı yoldan devam ediyoruz. Şu an burada konuşabiliyorsak, bu darbe girişimine karşı çıkan ve o uğurda şehit olan insanların sayesinde konuşabiliyoruz. Belki onlar böyle karşı çıkmasalardı, iş başka yerlere gidebilirdi. Herkesin de dediği gibi, siyasetçilerin de dediği gibi halkın birleşmesi ve dayanışması inanılmaz güzeldi ve örnek olması gereken bir davranıştı. Onlara minnettarız."

Sanatçı Perihan Savaş'tan 'birlik ve beraberlik' çağrısı

0
0

Sinema ve tiyatro oyuncusu Perihan Savaş, FETÖ'nün darbe girişimini kınayarak, "Zaman birlik ve beraberlik zamanı. Birlik ve beraberlik içinde olursak hepimiz kazanırız." dedi.

Sinema ve tiyatro oyuncusu Perihan Savaş, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini kınayarak, "Zaman birlik ve beraberlik zamanı. Birlik ve beraberlik içinde olursak hepimiz kazanırız." dedi.

Savaş, darbe girişimini oğlunun ve kızının yolladığı mesajlardan öğrendiğini, televizyonu açınca Boğaziçi Köprüsü'nde askerleri görünce, ilk olarak bomba ihbarı olduğunu düşündüğünü anlattı.

1980 darbesine tanık olduğunu aktaran Savaş, şunları söyledi:

"Ben 1980 dönemini yaşadığım için bir anda aklıma darbe olabileceği geldi. Nasıl kötü oldum, oğlum dışarıdaydı. Aradım, 'Oğlum hemen bulunduğunuz yerden çıkın.' dedim. Onlar da Fatih taraflarındaydı. 22 yaşındaki oğlum, 'Anne darbe olmuş, askerler var, askerler halka ateş açar mı?' diye sordu. 'Yok, böyle bir şey olmaz.' dedim. 5 dakika sonra oğlum aradı, 'Anne askerler halka ateş açıyorlar' deyince o anda üzüntüden dudağım patladı."

Perihan Savaş, oğluyla güvenli bir yere ulaşana kadar telefonda konuştuğunu ifade ederek, 15 Temmuz'da yaşananları "korkunç bir gece" olarak tanımladı.

"Asker kılığına girmiş teröristler"

Yaşananların 80 darbesinden kötü olduğunu dile getiren Savaş, şöyle devam etti:

"1980 döneminde halk sokağa çıkmamıştı. Halk artık bazı şeylere 'dur' diyor, dur demesi de lazım. Biz 'demokrasi' istiyoruz, darbe istemiyoruz. Darbeden çok çekmişiz zaten onun için her zaman demokrasiye gönül veren insanlarız. Ben bir sanatçı olarak aynı şekilde ülkemde huzur, barış, refah istiyorum. Oradakilere asker bile diyemiyorum, terörist diyorum. Asker kılığına girmiş teröristler. 'Laik Türkiye Cumhuriyeti için darbeye hayır' diyelim."

Savaş, tiyatrocu arkadaşlarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda darbeye karşı tepki gösterdiğini dile getirerek, darbe girişimi sırasında sanatçıların içinde birtakım duygular yaşadığını, olayın şokuyla hemen tepki veremeyenler olabileceğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye

0
0

EXPO 2016 Antalya'daki Çin bahçesinde kaligrafi sanatı yapan Qiming Fu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a iletilmek üzere, "Barış, huzur, mutluluk ve güven" yazılı bir çalışma gerçekleştirdi.

EXPO 2016 Antalya'daki Çin bahçesinde geçmişi yüzyıllara dayanan Çin kaligrafi sanatını yapan Qiming Fu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için üzerinde "Barış, huzur, mutluluk ve güven" yazılı bir çalışma yaptı.

Sanatçı Qiming Fu, EXPO 2016 Antalya sergi alanındaki Çin bahçesinde el yazması eserlerini ve resimlerini sergiledi.

Eserleri ziyaretçilerce büyük ilgi gören Quiming Fu, Çin ile Türkiye'nin köklü bir dostluğu bulunduğunu söyledi. Türkiye'deki darbe girişimine çok üzüldüğünü ifade eden Qiming Fu, bu nedenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a iletilmek üzere özel bir hediye hazırladığını dile getirdi.

Turuncu renkli ve yaldızlı bir özel kağıt üzerine özel boya ve fırçalarla "T.C Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Barış, huzur, mutluluk, güven" yazan Qiming Fu, şunları söyledi:

"Burada da yazdığı gibi Türkiye'ye güvenli bir gelecek diliyorum. Çin'den buraya gelip Cumhurbaşkanı Erdoğan'a böyle bir çalışmayı hediye etme imkanı bulduğum için çok mutluyum. Burada da yazdığı gibi Türkiye'ye barış, huzur ve mutluluk diliyorum." dedi.

Qiming, hazırladığı kaligrafi çalışmasını Erdoğan'a ulaştırılmak üzere EXPO 2016 Antalya Ajansı Genel Sekreteri Yardımcısı Mücahit Şengül'e teslim etti.

Şengül de EXPO 2016 Antalya'nın sembolü olan şakayık plaketi verdi.

'Kayıp Şehir Pteria' gün yüzüne çıkarılıyor

0
0

Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı Şahmuratlı köyü yakınlarında bulunan ''Kayıp Şehir Pteria Antik Kenti''nde kazı sezonu sona erdi.

ABD'li arkeolog Dr. Scott Branting başkanlığındaki 45 kişilik kazı ekibi, yapılan çalışmalarda önemli bulgulara rastladı.

Dr. Scott Branting, yaptığı açıklamada, Şahmuratlı-Kerkenes Harabeleri'nde 22 yıldır kazı çalışmalarında yer aldığını, kazı yapılan alanların sırlarla dolu olduğunu belirtti.

Kerkenes'te M.Ö. 600 yıllarında bir medeniyetin yaşadığını söylemenin mümkün olduğunu aktaran Branting, bölgede yapılan kazı çalışmalarının çok uzun yıllar alabileceğini söyledi.

"Demirçağı'na ait birtakım objeler ve buluntular elde ettik"

Kazı ekibi başkan yardımcısı Koç Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Yasemin Özarslan da 15 Mayıs'ta başladıkları kazıların tamamlandığını ifade ederek, "Bu yıl Kerkenes Demirçağı kentinin kuzey kesiminde bir yapı adasında kazı çalışmaları yaptık. Bu yapı adası kentteki 757 yapı adasından sadece bir tanesidir. Kazı çalışmalarına farklı illerden ve farklı üniversitelerden gelen 30 kişilik araştırmacı ve öğrenci grubu katıldı. Ayrıca, Şahmuratlı köyünden de 15 kişilik bir ekip bizlere yardım etti." dedi.

Bu yıl yapılan kazı çalışmalarında önemli bulgular elde ettiklerine dikkat çeken Özarslan, şunları kaydetti:

"Kentin kuzey kesimindeki birtakım binaları ve açık alanları kazıyoruz. Şu anda sütunlu bir binanın kazı çalışmalarını tamamlamış bulunuyoruz. Bu sütunlu binanın çevresinde farklı bina grupları, yapı grupları ve bunların aralarındaki sokakları, açık alanları kazdık. Özellikle taşla döşenmiş caddeler ve sokaklara rastladık. Bunların büyük bir kısmını açmış bulunuyoruz. Bu binalar ve odalar içerisinde her zaman olduğu gibi Demirçağı'na, yani M.Ö. 7. yüzyıl sonlarına ait birtakım objeler ve buluntu grupları elde ettik."

'Bu destansı duruş sinemaya aktarılacaktır'

0
0

Yönetmen Mesut Uçakan, "Bu olay, bütün dünyaya örnek olacaktır. Bu destansı duruş sinemaya güzel bir şekilde aktarılacaktır. Çekilecek filmler halktaki bilinçlenmeyi çok daha büyütecektir." dedi.

Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine karşı Taksim Meydanı'nda, "demokrasi nöbeti" tutanlar arasında yönetmenler Mesut Uçakan ve İsmail Güneş de bulunuyor.

Darbe kalkışması nedeniyle toplumun birçok kesiminden isim meydanlarda nöbet tutuyor, Taksim Meydanı'nda nöbet tutan yönetmenler İsmail Güneş ve Mesut Uçakan darbe girişimi hakkında, AA muhabirine konuştu.

İsmail Güneş, darbelerle ilgili "Gülün Bittiği Yer" adında filmi olduğunu, kendisinin de darbe zamanlarında doğduğunu söyledi.

Güneş, zorla gelmiş her darbe teşebbüsüne "ama"sız karşı durulması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Ama' demek çok aşağılıkça, çok edepsizce bir şey. 'Bu bir oyundur, senaryodur' diye yazdıklarında ben de onlara dedim ki, 'Ben 30 yıldır yönetmenlik yapıyorum. Benim gördüklerim ne oyuna benziyor, ne tiyatroya benziyor ne de senaryoya benziyor.' Bana, 'kafanı keseceğiz, seni piyasadan sileceğiz' diye mesaj attılar, kimini tanıyorum, kimini tanımıyorum. Darbeyi birinci elden hissedenler sanatçılardır. Bir sanatçı darbeye karşı çıkmıyorsa onda bir sorun vardır. Darbe geldiğinde önce fikri, düşünceyi yok eder, bir robot insan arzu eder. Sanatçının birinci şıkkıdır darbeye karşı olmak. Eğer bir sanatçı darbeye karşı çıkmıyorsa ahlaksızdır, çünkü sanat, ahlakla yapılan bir iştir."

"Darbe kalkışmasını planlayanların asıl korkması gereken millettir"

Son olarak TRT'de yayınlanan Sevda Kuşun Kanadında dizisinin yapımcılığını üstlenen yönetmen Mesut Uçakan ise sadece Türkiye'yi değil, tüm dünyayı şaşırtacak bir durumla karşı karşıya olunduğunu belirtti.

Uçakan, "Bir kez daha içimizdeki hainleri kullanan dış mihraklar bir kalkışmaya girişti. Buna şaşılacak şekilde halk karşı koydu. Bu halk artık bilinçlendi, bu halk teknolojiden de yararlanarak kendi organize olabiliyor. 'Bu halk ciddi manada içten çürüdü, yozlaştı' denilirken böyle olmadığı büyük bir vatan aşkı, temelde Allah aşkı içerisinde olduğu, şehitlik aşkı içerisinde olduğu bu vesileyle görülmüş oldu." diye konuştu.

Milleti "sürü" olarak görenlerin, artık bu milleti hesaba katarak adım atmaları gerektiğini vurgulayan Uçakan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu darbe kalkışmasını planlayanların asıl korkması gereken millettir. Bu darbe kalkışmasına tiyatro, senaryo diyenler de bu işi maniple etmek isteyenlerdir. Halka ateş eden, halkı bombalayan bir zihniyetten çıkar ancak bu senaryo, tiyatro sözleri. Sayın Cumhurbaşkanımızı kastederek bu yorumu yapanlar bilmeli ki, onu bütün millet tanıyor, ondaki merhameti biliyor, ona güveniyor ve ondan dolayı zaten sokaklara dökülüyor. Sokaklara dökülen sadece AK Partililer değil, herkes var. Bu halkın kahramanlığı, asırlar boyu görülmemiş olaylardan biridir. Bu olay, bütün dünyaya örnek olacaktır. Bu destansı duruş sinemaya güzel bir şekilde aktarılacaktır ve aktarılması da lazım. Çekilecek filmler halktaki bilinçlenmeyi çok daha büyütecektir."

Turizme 'demokrasi mitingi' etkisi

0
0

Turizm sektörü temsilcileri, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminden sonraki birkaç gün rezervasyon iptalleri olduğunu, şu anda ise yurt dışından rezervasyon akışının yeniden başladığını belirtti.

Turizm sektörü temsilcileri, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminden sonraki birkaç gün rezervasyon iptalleri olduğunu, şu anda ise yurt dışından rezervasyon akışının yeniden başladığını belirtti.

Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye'ye turist taşıyan tur operatörlerinin çok soğukkanlı davrandığını, böylelikle sektörde olabilecek kayıpları önlediklerini söyledi.

Darbe girişiminin ardından ilk 3 gün bazı uçak seferlerinin iptal edildiğini belirten Hacısüleyman, 18 Temmuz akşamından itibaren uçak seferlerinin normale döndüğünü ve tüm uçuşların gerçekleştirildiğini bildirdi.

Hacısüleyman, söz konusu 3 günde yaklaşık 50 bin kişilik rezervasyonun iptal edildiğini dile getirerek, "Ama böyle bir durum için bu, çok da büyük bir sayı değil. Bugünlerde yurt dışından tekrar rezervasyon akışımız başladı. Halkın büyük ilgi gösterdiği demokrasi mitingleri ve bu mitinglerin çok barışçıl bir şekilde geçmesi, dış basına çok olumlu yansıdı. Bu sayede misafirlerimiz ülkemizin güvenilir olduğunu ve her şeyin normal olduğunu algıladılar." dedi.

"Önemli olan ileriye bakmak"

Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Ali Kızıldağ da turizmin barış içinde yeşerdiğini belirterek, "Bizim hiç tasvip etmediğimiz, hiç istemediğimiz olaylar oldu. Milletimize ve sektörümüze geçmiş olsun, çok büyük bir badire atlattık." dedi.

Darbe girişimine Türk halkının dünyada eşi benzeri olmayan bir tepki verdiğini dile getiren Kızıldağ, "Düşünün dünyada bu tür eylemler olduğunda, tankın önüne bir kişi çıktığında olay oluyor, büyük sembol oluyor. Bizde yüzlerce, binlerce insan tankların önünde durdu. Ben bunun başka bir örneği olduğunu zannetmiyorum. Bu, bizim ülke olarak, vatandaş olarak demokrasiye ne kadar bağlı olduğumuzu gösteriyor. Bu imajı çok iyi kullanabiliriz." diye konuştu.

Antalya ve Türkiye coğrafyasını tanıyan insanların Antalya'da sorun olmadığını bildiğini, Türkiye coğrafyası ile ilgili bilgi sahibi olmayan insanların ise darbe girişiminin ardından biraz çekingen kaldığını ifade eden Kızıldağ, "Bir taraftan rezervasyonlar var, bir taraftan iptaller de aldık. Memurların izin iptali de bizi etkiledi, fakat bunlar yaşandı, geçti, önemli olan ileriye bakmak." değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye bizim için çok önemli"

Antalya'da tatil yapan Rus Kristina Pchelintseva da iki gündür Antalya'da bulunduğunu belirterek, "Tatil için 10 yıldır Antalya'ya geliyorum. Türkiye bizim için çok önemli, son dönem yaşadıklarınızla ilgili vatandaşlarınız için biz de dua ettik. Hiçbir ülkede Türkiye'deki gibi güzel tatil yapamıyoruz. Ülkenize güzel günler diliyoruz. Moskova'ya dönünce bütün arkadaşlarıma da söyleyeceğim, Antalya'da hiçbir tehlike yok, beni korkutan hiçbir şey olmadı." diye konuştu.

'Sevgi Evi'ndeki umudun hikayesi'

0
0

TRT TV Filmleri Projesi kapsamında çekilen "Bir Gün Bir Çocuk", "TRT Ev Sineması" kuşağında, yarın izleyiciyle buluşacak.

Yönetmen Sinan Sertel, "O çocuklar veya 'biz' diye bir ayrım yapmıyor film. O çocuklar da normal insanlar gibi. Hatta yer yer çok daha güçlü karakterler. Bu filmi izleyen bir çocuğun hayata daha sıkı bağlanmasını, hayata dair umutlarının tazelenmesini amaçladım." dedi.

TRT TV Filmleri Projesi kapsamında çekilen 33 filmden biri olan "Bir Gün Bir Çocuk", "TRT Ev Sineması" kuşağında, yarın izleyiciyle buluşacak.

Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini üstlenen Sinan Sertel AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk kez uzun metraj bir film çektiğini ve fikir aşamasının yaklaşık üç yıl öncesine dayandığını söyledi.

Sertel, zengin ve başarılı bir pedagog olan Mete karakterinin, maddi anlamda bir eksikliği olmamasına rağmen mutlu olamamasını ve hayatındaki büyük değişimi filmde ele aldıklarını dile getirdi.

Yedi yıllık eşi Aslı'yla, çocuk sahibi olma konusunda ciddi tartışmalar yaşayan Mete'nin çocuk istemediğini aktaran Sertel, "Bir Gün Bir Çocuk" filminin, Mete'nin yaşadığı değişim üzerinden, aile müessesesini anlattığını vurguladı.

Bir mülteci kampında yaşayan çocukları gördükten sonra bu hikayeyi yazmaya karar verdiğine işaret eden Sertel, şu bilgileri verdi:

"O çocuklar veya 'biz' diye bir ayrım yapmıyor film. O çocuklar da normal insanlar gibi. Hatta yer yer çok daha güçlü karakterler. Bu filmi izleyen bir çocuğun hayata daha sıkı bağlanmasını, hayata dair umutlarının tazelenmesini amaçladım. Böyle bir motivasyonum vardı. İnşallah da muvaffak olmuşuzdur. İzleyiciler filmde, kendine dair bir umut hikayesi görecek. 'Bir Gün Bir Çocuk' filmi, Sevgi Evi'ndeki bir umut hikayesi diyebiliriz."

Film için yazılan "Hu Hu Komşu Komşu" şarkısına yoğun ilgi

Yıllardır çekmek istediği uzun metrajlı filmi, TRT TV Filmleri Projesi sayesinde çektiğine değinen Sertel, "Bizim için çok değerli oldu bu projede yer almış olmak. Gerçekten Türk sineması adına çok etkili ve anlamlı bir adımdı. Gişe ve sanat sineması arasında sıkışan ben ve benim gibi birçok insana yol gösterme açısından çok iyi bir proje. Film çekmek için tek atımlık kurşunun var. Bu şansı doğru bir şekilde kullanmak çok önemli ve çok tecrübe gerektiriyor. Bu anlamda TRT TV Filmleri Projesi, Türk sinemasının geleceği adına çok büyük bir hamle. Türk sinemasında kırılma noktası olacak." diye konuştu.

Filmin prodüksiyon açısından da dikkat çekici olduğunun altını çizen Sinan Sertel, sözlerine şöyle devam etti:

"Rap şarkıcısı Yener Çevik, bizim filmimiz için, 'Hu Hu Komşu Komşu' isimli bir şarkı yaptı. Ona bir klip çektik ve sosyal medyada hızla paylaşılıyor. İzleyici sayısı bir haftada 45 bine yaklaştı. Şarkı 15 Temmuz darbe girişiminden önce yazılmasına rağmen, sözleri tam da bugünü anlatıyor. Güzel bir tevafuk oldu. Birlik ve beraberliğe bir vurgu var. Dil ve ırk ayrımı gibi konulara dikkati çekiyor. Hatta Yener'in üzerindeki tişörtte, bir tankı çeken çekici görseli var. Darbe girişimine gösterilen direncin bir simgesi gibi."

Cemil Büyükdöğerli'nin Mete karakterini canlandırdığı filmde, Mehmet Usta, Denizhan Akbaba, Veysi Aslan, Yiğitalp Karadayı, Oğulcan Kaya, Çağan Efe Ak, Burak Oruç, Ahmet Harun Şimşek, Mehmet Acar, Nimet Gürbüz, Oğulcan Aşıkoğlu, Yaşar Uzel, Renan Karagözoğlu gibi isimler rol alıyor.

Görüntü yönetmenliğini İlker Berke'nin yaptığı filmin müzikleri ise Ali Saran imzası taşıyor.

Yapımcılığını Turgay Şahin'in üstlendiği "Bir Gün Bir Çocuk", yarın akşam 20.00'de TRT 1 kanalında izlenebilecek.


Orhan Gazi'nin yaptırdığı cami gün yüzüne çıkıyor

0
0

Bursa'nın İznik ilçesinde Orhan Gazi'nin yaptırdığı caminin gün yüzüne çıkarılması için yürütülen kazılarda son cemaat yeri bulundu.

Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin desteği ile yürütülen kazı çalışmalarına İznik Müze Müdürlüğü başkanlık ediyor. Karabük Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Nuri Kılavuz'nun danışmanlığında yapılan kazılar Kırgızlar Türbesi karşısındaki zeytin bahçesinde sürüyor. Uzmanlar, önceki günlerde caminin son cemaat yerinin ortaya çıkartıldığını söyledi. 5 metre eninde ve 25 metre uzunluğundaki son cemaat kısmının zemini 28x28 metre ebadında pişmiş kırmızı tuğla karolardan oluşuyor.

Orhan Gazi'nin İznik'i kuşattığı sırada 1325 yılında yaptırdığı anlaşılan Osmanlı'nın en erken yan mekanlı camiinin iki cephesinde misafirlerin kalması için bölümler mevcut. Bu yapılara 'tabhane', yan mekanlıya da 'zaviyeli' deniliyor. Caminin en önemli özelliği ise çinileri. Yapı, o dönem 2 metre yüksekliğe kadar altıgen yapıdaki çinilerle süslü ve buradaki çiniler Osmanlı Devleti'nin en erken tarihli İznik çinileri olarak biliniyor. Kazılar sırasında toprak altından çok sayıda çini parçaları da çıktı.

Viewing all 7489 articles
Browse latest View live