Yarın Zaman ile birlikte bayilerde olacak Kitap Zamanı, ölümünün 100. yılında Tevfik Fikret'in edebiyatımızda ve düşünce hayatımızdaki yerini, bugüne etkilerini şair ve yazarlara sordu. Ortaya, bugünden 150 yıl öncesine uzanan serzenişler, seslenişler, iç çekişler ve değerlendirmeler çıktı.
100 yıl önce hayata veda etmiş, şiirlerini bugünkü Türkçeden uzak bir dille yazmış bir şairin çoktan unutulmuş olması gerekirdi. Ama söz konusu Tevfik Fikret olunca iş değişiyor. Çünkü Enis Batur'un dediği gibi, Fikret bir şairden fazlasıdır, bir simgeye dönüşmüştür. Epeydir onun “Bu memlekette de bir gün sabah olursa...” dizesini mırıldananlarımız var. “Yiyin efendiler, yiyin, bu hân-ı iştihâ sizin/ doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin” dizelerinin eskimediği ülkede Tevfik Fikret de eskimiyor.
19 Ağustos 1915'te, 47 yaşında ölen Fikret'i bugün anmak, bıraktığı izleri yeniden düşünmek anlamına geliyor. Zaman'ın aylık kitap eki Kitap Zamanı da ağustos sayısında öyle yapıyor. Dergi, ölümünün 100. yıldönümünde Tevfik Fikret'i şairlere ve eleştirmenlere sordu; ortaya bugünden 150 yıl öncesine uzanan serzenişler, seslenişler, iç çekişler ve değerlendirmeler çıktı.
Haydar Ergülen:
Edebiyatımızın ‘Değerli Yalnız'ı
Şair Haydar Ergülen, edebiyatımızın ‘Değerli Yalnız'ı olarak görüyor Tevfik Fikret'i. Tanpınar'ın onun için söylediği “Şiirinin bir zaman sadece melül besteler çıkaran ferdi melankolisini tam lâzım olduğu bir zamanda bir cemiyetin ıstırap ve ümitlerine tercüman yaptı. Orta çapta bir küçük burjuva şairi iken cemiyet için bir nevi ahlâk ve medeniyet havarisi oldu.” sözlerine vurgu yapan Ergülen, M. Âkif'i de işin içine katarak, iki şairin ‘değerli yalnız'lıklarına değiniyor. Ergülen'in Fikret ve Âkif'in ‘yalnızlıklarından' hareketle bugüne söyledikleri ise düşündürücü: “Vicdan sözcüğünü bile mülk gibi gören muktedirler bunun üzerinden insanları ayrıştırırken, toplumu bölerken, onlardan biraz da Tevfik Fikret okumalarını beklemek de ‘olmayacak duaya amin demek' sayılmaz mı?”
Enis Batur:
Bir şairden fazlasıdır
Enis Batur, Tevfik Fikret'in bir şairden daha fazlası olduğunu, onun bir simgeye dönüştüğünü vurguluyor. Batur, “Bugün dönüp bakıldığında, Tevfik Fikret'in hem şiiriyle, hem duruşuyla ilk canalıcı kırılma noktasını temsil ettiğini görüyoruz.” diyerek onun kendinden sonraki şairlere etkisine dikkat çekiyor. Batur, siyasi mücadelesiyle Fikret'in bir simgeye dönüştüğünü ifade ediyor: “Türk şiirine apaçık ve doğrudan ilk siyasal duruşu taşıyan başkası değildir.”
V.B. Bayrıl:
Namusludur, dürüsttür, samimidir
Şair Vuslat Bahadır Bayrıl, ‘tavır' olarak Tevfik Fikret'in şiirinin edebiyatımızın bugününde de yarınında da yeri olacağını söylüyor. Fikret'in ‘Müzmin bir muhalif olarak şair'in tam karşılığı olduğunu ifade eden Bayrıl, onun tavrını şöyle açıklıyor: “Omurgalıdır. Fikri için, düşüncesi nedeniyle aldığı eleştirilere, tepkilere göre kıvırmaz. Dümdüz ortaya koyar onu. Karakter abidesidir. (...) İktidarla bilinçli bir biçimde ‘suç ortaklığı' yapmaz. Namusludur. Dürüsttür. Samimidir düşüncesinde de, tavrında da.”
Ömer Erdem:
günümüzde karşılığı yok
Ömer Erdem, Tevfik Fikret'in bugünün şairleri için bir kaynak olmadığını savunuyor. Batılılaşma tarihinin Fikret'in şiiri olmadan temellendirilemeyeceğini, ancak onun şiirlerinin bugün okunmadığını dile getiriyor: “Hâlâ okunuyor mu? Hayır, ben okumuyorum. Hatta her kar yağışında okuduğum Cenap Şahabettin kadar okumuyorum. Bu okunmazlığın sebebi, onun şiirinin taklit bir sese takılıp kalmasıdır aynı zamanda. Dilinin köhnemişliği değil.”
Sabit Kemal Bayıldıran:
bugüne söyleyebileceği bir şey yok
Kitap Zamanı'nın yazarlarından Sabit Kemal Bayıldıran, bayrağı Ömer Erdem'in bıraktığı yerden alıp birkaç adım ileri taşıyor. Bayıldıran, “Onun günümüz aydınına söyleyebileceği hiçbir şey yoktur. Sadece yönetenleri eleştirmek durumunda kalan kişiler “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin/ Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin” dizelerini kullanarak Fikret'e soluk aldırırlar.” görüşünde. Tevfik Fikret'in ‘yaşayan' şairlerden biri olmadığını söyleyen Bayıldıran, “Yaşadığı dönemde Batılılaşmanın bayrağı olan Fikret'in bugün okullarda devlet zoruyla okutulmasa, anımsanacak bir yönü kalmamıştır.” diyor.
Aydın Afacan:
Şiirdeki yeri edebi değil, düşünsel
Aydın Afacan da Tevfik Fikret'in edebi yönünden çok, siyasi görüşleriyle şiirde var olduğunu düşünenlerden: “Tevfik Fikret'in Türk edebiyatında önemli bir kişilik olmasında konjonktürel etkenlerin rolü büyük olsa gerektir.” Afacan, bu yönüyle Fikret'in en çok Âkif ile benzerliğine dikkat çekiyor: “Şiirdeki yeri, edebi olmaktan çok düşünce yönüyle ilgilidir. Enteresandır ki, bu yönüyle ona en çok benzetilebilecek kişi, onun tam karşısında yer alan Mehmet Akif'tir.” KÜLTÜR-SANAT
Tim Parks ile söyleşi
Kitap Zamanı'nın ağustos sayısında dünya edebiyatının çok okunan yazarlarından Tim Parks ile yapılmış bir söyleşi var. Can Bahadır Yüce, romanlarıyla olduğu kadar denemeleriyle de adından söz ettiren İngiliz yazarla denemelerini topladığı son kitabı Where I'm Reading From (Okuduğum Yer) üzerine konuştu. Kanadalı akademisyen Dr. John J. Ross'un ünlü yazarların hastalıklarını hekim gözüyle incelediği ilginç kitabı da Kitap Zamanı'nın sayfalarında. Ağustos sayısının çevirmen konuğu ise Andrey Platonov kitaplarını dilimize kazandıran Günay Çetao Kızılırmak. Kitap Zamanı, yarın Zaman ile birlikte tüm bayilerde...