Quantcast
Channel: ZAMAN-KÜLTÜR
Viewing all 7489 articles
Browse latest View live

Senem Tüzen ilk filmiyle Venedik'te

0
0

Genç yönetmen Senem Tüzen'in ilk uzun metraj filmi ‘Ana Yurdu', 2-12 Eylül arasında düzenlenecek 72. Venedik Film Festivali'nin Eleştirmenler Haftası bölümünde dünya prömiyeri yapacak.

Aynı zamanda ilk filmlerin değerlendirildiği Geleceğin Aslanı ödülü için de yarışacak filmin başrolünde Esra Bezen Bilgin ve Nihal Koldaş var. ‘Ana Yurdu', romanını bitirmek için anneannesinden kalan köy evine giden Nesrin'le beklenmedik bir şekilde ziyaretine gelen annesi Halise'nin tansiyonu gitgide yükselen öyküsünü anlatıyor. Filmin çekimleri geçtiğimiz sene Niğde'de gerçekleştirildi.


FKM'nin oyuncu başvuruları devam ediyor

0
0

FKM (Fırat Kültür Merkezi) Tiyatrosu'na yeni sezon için oyuncu başvuruları sürüyor. Bu yıl oyuncu alımları üç gün sürecek bir atölye neticesinde yapılacak.

Deneyimli deneyimsiz her türlü adayın katılabileceği atölye sonunda yeterli bulunan adaylar kadroya dahil edilirken, diğer yetenekli ve gelişime açık adaylar sonraki sezonlar için yetiştirilmek üzere FKM'de oyunculuk eğitimi alma fırsatı yakalayacak. Atölyede ses-beden kullanımı, role yaklaşım, karakter oluşturma gibi konular üzerinde çalışılacak. 27, 28 ve 29 Temmuz günlerinde FKM'nin Çemberlitaş'taki sahnesinde yapılacak atölye çalışmasına katılım ücretsiz. Adaylar fkmoyuncusu@gmail.com adresine özgeçmişlerini göndererek atölyeye başvurabilir. (0212 517 46 97)

Yıldızlı Geceler Zaz ile başlıyor

0
0

Geçtiğimiz yıldan bu yana Pera Event'in organizasyonuyla gerçekleşen Turkcell Yıldızlı Geceler 28 Temmuz'da başlıyor.

‘Yıldızlı Geceler', bu yıl Türkiyeli müzikseverlerin âşina olduğu bir sanatçıyla açılış yapacak. Kendine özgü sesi ve yorumuyla Avrupa müziğinde önemli bir yer edinen Fransız sanatçı Isabelle Geffroy, bilinen adıyla Zaz, 28 Temmuz Salı akşamı saat 21.00'de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde konser verecek. ‘Je Veux' şarkısıyla uzun süre müzik listelerinde ilk sırada kalmayı başaran Zaz, Paris sokaklarında verdiği canlı konserler sayesinde keşfedilmişti. Üç yıl aradan sonra tekrar İstanbullu müzikseverler ile buluşmaya hazırlanan sanatçı, sevilen parçalarının yanı sıra 2014'te çıkardığı son albümü ‘Paris'ten de şarkılar söyleyecek. (biletix)

‘Afrikalı Leo'yu oynayacak

0
0

Türkiye'de de geniş bir okur kitlesi olan Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf'un Afrikalı Leo adlı romanı sinemaya uyarlanıyor.

Filmin yönetmeni henüz belli olmazken başrolünde Fas asıllı Fransız oyuncu Jamel Debbouze oynayacak. 16. yüzyıl gezginlerinden Hasan El-Wazzan ya da bilinen adıyla Afrikalı Leo'nun notlarından oluşan kitap, Maluf'un ilk romanıydı. 1986'da yayımlanan roman, El-Wazzan'ın çocukluğundan Fas'tan başlayarak Kuzey Afrika, Arabistan yarımadası ve Osmanlı coğrafyasına yaptığı seyahatleri kapsıyor. Uzun zamandır kitaba hayran olduğunu ifade eden Debbouze, kitaptan dolayı oğlunun adını bile Leon koymuş. Deadline haber sitesine konuşan filmin ortak yapımcılarından Ron Senkowski, “Afrikalı Leo, Forrest Gump gibi ama 1500'lerde geçiyor.” sözleriyle romanın sinema uyarlamasının nasıl olacağı hakkında bir fikir veriyor.

Moby Dick, baştan sona sesli okunacak

0
0

Londra'da Thames Nehri'nin kıyısında dünyaca ünlü tiyatro, sergi ve konserlere ev sahipliği yapan Southbank Centre, 28 Eylül-12 Ekim 2015 tarihleri arasında düzenlenecek 9. Londra Edebiyat Festivali'nin programını açıkladı.

Okumalar, sergiler, konserler ve film gösterilerinin olacağı festival kapsamında, Amerikan edebiyatının usta ismi Herman Melville'in (1819-1891) Moby Dick adlı romanı yazarlar, oyuncular ve müzisyenler tarafından seslendirilecek. Dört gün boyunca 10'ar dakikalık süreyle 160 bölümde sesli okunacak Moby Dick, ilk kez baştan sona seslendirilmiş olacak. Okumayı gerçekleştirecek isimler arasında Melville'in torunlarından romancı Liza Klaussmann da yer alırken, etkinlik süresince Moby Dick temalı konserler ve çeşitli etkinlikler de düzenlenecek.

Edebiyat tarihinin en büyük romanlarından biri olan Moby Dick'in “Bana İsmail deyin” diye başlayan giriş cümlesi, edebiyat tarihinin en güzel roman başlangıçlarından biridir. Bir Amerikan edebiyatı klasiği ve denizlerde geçen bir serüven romanı olan kitabın Londra ile büyük bir bağı var. Kitap, 1851 Ekim'inde Londra'da The Whale (Balina) adıyla ilk kez yayımlanır ve daha sonra Amerika'da Moby Dick olarak basılır. Bu benzersiz romanı edebiyat dünyasına armağan eden Melville, yaşamının son kırk yılında herhangi bir eser vermedi ve susmayı tercih etti. O dönemde pek ünlü olmadığı için kimseler onun yazmayı bıraktığını, bir nevi, bu resmi olmayan emekliliğini fark etmemişti. Moby Dick ya da ilk yayımlandığı ismiyle Beyaz Balina, yazarın ölümünden otuz sene sonra bir başyapıt olarak ayrı bir yerde tutuldu ve birçok dile çevrildi. Mina Urgan'ın deyişiyle Moby Dick gerçekçi bir roman olduğu kadar, hem yapısı hem de özü açısından bir tragedyadır aynı zamanda.

Melville'in Türkiye'deki okurları için küçük bir hatırlatma yapalım. Yazarın, sanayileşmekte olan bir toplumun değişen maddi ve manevi değerlerine kafa yorarak, bir adamın portresi üzerinden, Amerika'nın bir portresini çizdiği Sağlam Adam-Bir Maskeli Geçit (İletişim Yayınları, Çev: Ayşe Deniz Temiz) adlı romanı Türkçede geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Roman, H. Bruce Franklin'in deyişiyle “Melville'in kusursuza en çok yaklaşan eseri.”

Türk Tiyatro Tarihi sahaflardan raflara çıktı

0
0

En son baskısı 1968'de yapılan Refik Ahmet Sevengil'in ‘Türk Tiyatro Tarihi'ni Alfa Yayınları yeniden okura sundu. Sevengil'in torunu Nesteren Davutoğlu'nun belirttiği gibi ‘sahaf kitabı' olmaktan kurtulan eser, tiyatro tarihimizi anlatan ilk yazılı kaynak. Fakat unutulmuştu.

Yıldız Kenter, ‘Hâlâ baş ucu kitabımdır, ne zaman tiyatro tarihi anlatacak olsam önce oradan sağlamasını yaparım' diyor. Selim İleri, roman, öykü dalında da eser veren Ahmet Refik Sevengil'in en önemli araştırmasının Türk Tiyatro Tarihi olduğunu ifade ediyor. Can Gürzap'ın babası Raşit Gürzap, Beyazıt'taki Sahaflar Çarşısı'na uğradığı bir gün, uzun zamandır aradığı kitapla eve dönünce ‘Buldum, buldum, sonunda buldum' diye sevinçle haykırmış. Adalet Ağaoğlu ise ilk tiyatro eseri ‘İki Kişi Arasında'yı Ahmet Refik Sevengil'den etkilenerek yazmış ve ondan şöyle bahsediyor: “Eğer Ahmet Refik Bey keşfetmeseydi, ben bugün yoktum.”

Refik Ahmet Sevengil (ortada), Devlet Tiyatrosu Edebi Kurulu'nda çalışma arkadaşlarıyla. Sol baştaki Muhsin Ertuğrul (Ankara).

Ahmet Refik Sevengil, sadece tiyatro tarihçisi de değil. Türkiye'nin fikir, sanat ve idari alanda en önemi isimlerinden biri. Altı kaleme birden sahip: Gazeteci, yazar, radyocu, öğretmen, müzik adamı… 67 yıllık ömründe (1903-1970), bir yandan gazetecilik yapmış, bir yandan belediye konservatuvarında tiyatro tarihi öğretmiş, kurulmasına öncülük ettiği Radyoevi ve TRT'de üst düzey yöneticiliklerde bulunmuş. Özellikle radyodaki konuşmaları heyecanla beklenirmiş. “Susun! Refik Ahmet Sevengil konuşacak” diye radyo başına toplanıldığını torunu, dostları her zaman anlatıyor. Ve son derece çalışkan bir insan, sabah altıdan gece yarılarına kadar çalışırmış.

Sanat çevresi de tabii ki onun kıymetini biliyor, etrafından ayrılmıyor. Mesela Âşık Veysel, Münir Nurettin Selçuk, Neyzen Tevfik Ankara Yüksel Caddesi'ndeki evlerine her daim misafir olurmuş. “Âşık Veysel'in evimize geldiğini, sazını çaldığını, muhabbetlerini hepsini hatırlıyorum.” diyor, torun Nesteren Davutoğlu. Belediye konservatuvarda hoca olduğu için de birçok sanatçının hocası olmuş. Türk tiyatrosu deyince akla gelen ilk isimlerden Muhsin Ertuğrul'un, Sevengil vefat ettiğinde mezarı başında hüngür hüngür ağladığı biliniyor.

Peki sonuç?.. Bugün tiyatro bölümünde okuyan gençlerin çoğu, kültür-sanata iyi kötü ilgisi olanların önemli bir kısmı Ahmet Refik Sevengil'i tanımıyor. Kimdir, nedir, kültürümüze ne gibi hizmetleri olmuştur, bilmiyor. Tiyatro tarihimizi anlatan ilk yazılı kaynak özelliği taşıyan Türk Tiyatro Tarihi'nden habersiz. Hatta kitap unutulup gitmiş, ‘sahaf kitabı' olmuş. Yani, en son baskısı 1968'de yapılan kitabın nüshalarına sadece sahaflarda rastlanıyordu. Ama artık öyle olmayacak. Sevengil'in, beş ayrı ciltte peyderpey yazdığı kitap tek ciltte toplandı ve yeniden okura sunuldu.

Refik Ahmet Sevengil, çok sevdiği Âşık Veysel ve arkadaşlarıyla (Ankara).

‘Batılı tiyatronun ardına düşenlere bir manifesto'

Refik Ahmet Sevengil, eseri on yıla yayılan bir süreçte yazıyor. Birinci Cilt: Eski Türklerde Dram Sanatı (Devlet Konservatuvarı Yayınları Serisi, Maarif Basımevi, 1959 İstanbul). İkinci Cilt: Opera Sanatı ile İlk Temaslarımız (Devlet Konservatuvarı Yayınları Serisi, Maarif Basımevi, 1959 İstanbul). Üçüncü Cilt: Tanzimat Tiyatrosu, (Devlet Konservatuvarı Yayınları Serisi, Milli Eğitim Basımevi, 1961, İstanbul.) Dördüncü Cilt: Saray Tiyatrosu (Devlet Konservatuvarı Yayınları Serisi, Milli Eğitim Basımevi, 1962 İstanbul). Beşinci Cilt: Meşrutiyet Tiyatrosu (Devlet Konservatuvarı Yayınları Serisi, Milli Eğitim Basımevi 1968, İstanbul).

Beyaz kapaklı, oldukça sade görünümlü akademik tarzdaki bu kitaplara fotoğraf da konulmuş. Refik Ahmet Sevengil'in bu ilk kaynak eserinin tabii ki eksikleri vardı ve onları daha sonra Metin And ve Özdemir Nutku, yazdıkları eserlerle tamamladı. Fakat Nesteren Davutoğlu'nun da dediği gibi eser, 1950-1960'lı yıllarda “Batılı tiyatronun ardına düşünlere bir manifesto”ydu.

Refik Ahmet Sevengil, ilk muhabirlik yıllarında (İstanbul).

‘Yayın sürecinde hayal kırıklığına uğradım'

Dedesinin arşivine gözü gibi bakan ve tasnif eden Nesteren Davutoğlu, eserin yayınlanma sürecinde çok hayal kırıklığına uğramış: “Bu kadar önemli bir kitap kış uykusundaydı. Bu eserin yeni kuşaklara ulaşması için ne yapabilirim diye düşündüm. Kitabı dilini güncelleyerek yeniden yayınlamaya karar verdik. Önce İzzettin Çalışlar ile bir yıl süren bir çalışma yaptık. Daha sonra kitabı koltuğumun altına aldım, yayınevlerinin kapısını çaldım. Zannettim ki bütün yayınevleri dört gözle bu eseri bekliyor. Öyle olmadı. Yapı Kredi, İş Bankası, Pan Yayınları'ndan sonra Alfa Yayınları baş ucu kitabı olduğunu ve yenilenip yayınlanması gerektiğini anladı. Yayına hazırlanması 1,5 sene sürdü. Bin sayfalık metin tekrar elden geçti.”

Refik Ahmet Sevengil, tiyatro araştırmaları dışında hazine değerinde yüzlerce belge bırakmış. O bilgi ve belgeleri, Nesteren Davutoğlu, kültür dünyasına kazandırmayı planlıyor. Mesela, Sevengil'in el yazısıyla hazırladığı, Abdülhak Hamit Tarhan'dan Yahya Kemal'e pek çok tanıklığı içeren “Tanıdığım Meşhurlar” adlı radyo konuşmaları dizisi, Hüseyin Rahmi Gürpınar ile ilgili bir monografisi, imzalı mektupları, dönem yazışmaları yayın sırasını bekliyor. İstanbul Devlet Tiyatrosu sanatçısı Cemal Ünlü'nün de Ömürname adında Bir Refik Ahmet Sevengil eseri hazırladığını belirtelim.

Enrique Iglesias ağustosta gelecek

0
0

90'ların ikinci yarısında tüm dünyada müzik listelerinin üst sıralarından inmeyen şarkıcı Enrique Iglesias, önümüzdeki ay İstanbul'a gelecek.

Görsel yanı ağırlıklı sahne şovları ve performansıyla dikkat çeken İspanyol şarkıcı, 19 Ağustos akşamı saat 19.00'da Maçka'daki KüçükÇiftlik Park'ta sahne alacak. Albümleriyle dünya çapında 100 milyonu aşkın satış yapan ve aldığı Grammy ödülleriyle müzik dünyasında önemli bir yer edinen sanatçı, dünya turnesi kapsamında İstanbul'da hayranlarıyla buluşacak. Unilife ve VolumeUp organizasyonuyla Türkiye'ye gelecek Iglesias, Rhythm Divine, Bailamos, Hero, Tonight, I like It, I'm a Freak gibi sevilen şarkılarını seslendirecek. 1995'te 20 yaşında iken çıkardığı ilk albümü ‘Enrique Iglesias' ile müzik sektörüne hızlı bir giriş yapan sanatçı, sadece İspanyolca şarkılardan oluşan bu albümü ile albüm çıktıktan üç hafta sonra Altın Plak kazandı. Toplamda 137 milyon satışa ulaşan Iglesias, müzik dünyasının en prestijli ödülleri olan Grammy ve Latin Grammy de dahil olmak üzere toplamda 150'den fazla ödülün sahibi. (biletix)

Candan Erçetin iki akşam Açıkhava'da

0
0

Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi, önümüzdeki hafta iki akşam üst üste Candan Erçetin'i ağırlayacak.

Geçtiğimiz yıldan itibaren Pera Event'in organizasyonuyla yapılan Turkcell Yıldızlı Geceler kapsamında 29 ve 30 Temmuz'da Candan Erçetin sahne alacak. İlk gün konserinin biletleri tükenen sanatçının 30 Temmuz'daki konserine katılmak isteyen müzikseverlerin elini çabuk tutması gerekiyor. 20. sanat yılında 17. kez Harbiye Açıkhava'da sevenleriyle buluşacak Erçetin, vereceği konserlerde, dillerden düşmeyen şarkılarını seslendirecek. Turkcell Yıldızlı Geceler konserleri 28 Temmuz Salı akşamı Fransız şarkıcı Isabelle Geffroy (Zaz) konseriyle başlayacak.


‘Yeni Metin' oyun yazarları arıyor

0
0

GalataPerform'un 2006 yılından beri yürüttüğü Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi'nin Oyun Yazarlığı Atölyesi bu yıl ekim ayında başlıyor.

Atölyenin katılımcıları ekimden itibaren GalataPerform'un Genel Sanat Yönetmeni, oyun yazarı ve yönetmen Yeşim Özsoy'la birlikte 8 aylık atölye programına başlayacak. Çağdaş Tiyatro Atölyeleri kapsamında bu yıl Hollanda'dan gelecek genç oyun yazarlarının yanı sıra Fransa, İspanya ve Polonya'dan atölye sürecinde belirlenecek ve davet edilecek oyun yazarları ders verecektir. Atölyelerdeki eğitmenler arasında Ankara Üniversitesi Dil & Tarih–Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Beliz Güçbilmez, Sorbonne Nouvelle Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunu oyuncu ve yönetmen Okan Urun ve yazar ve dramaturg Ferdi Çetin ile misafir yazarlar, yönetmenler yer alacak. Katılımcıların atölyeler kapsamında yazdıkları oyunların arasından seçilenler, Haziran 2016'da Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali kapsamında profesyonel tiyatrocular tarafından sergilenecek. Başvuru için, özgeçmişinizle birlikte en az 5 sayfa en fazla 10 sayfa olmak üzere yazdığınız bir oyunu 2 Ekim'e kadar yenimetinyenitiyatro@galataperform e-mail adresine gönderebilirsiniz.

Johnny Depp Venedik yolcusu

0
0

Hollywood'un yıldız oyuncularından Johnny Depp, önümüzdeki ay düzenlenecek 72. Venedik Film Festivali'ne katılacak.

Depp'in başrolünde yer aldığı son film Black Mass, festivalin ana yarışma bölümünde yarışma dışı olarak gösterilecek. Scott Cooper'ın yönettiği film Depp'in yanı sıra Benedict Cumberbatch, Joel Edgerton, Sienna Miller, Juno Temple, Dakota Johnson, Kevin Bacon ve Peter Sarsgaard gibi yıldız oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Depp'in 1970'lerin mafya babalarından James ‘Whitey' Bulger'ı oynadığı filmde eyalet senatörünün de kardeşi olan Güney Boston bölgesinin çete lideri Whitey Bulger, kendini temize çıkarmak için, bir mafya ailesine karşı FBI muhbiri olmayı kabul eder. 2-12 Eylül arasında düzenlenecek 72. Venedik Film Festivali, Baltasar Kormakur'un yönettiği Everest filmiyle açılacak. Festivalin jüri başkanlığını ise Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron yapacak.

Çağdaş İspanyol sanatı istanbul'a geliyor

0
0

Türkiye'nin sanat takvimine iki yıl önce katılmasına rağmen kendine kalıcı bir yer edinen çağdaş sanat fuarı ArtInternational, üçüncü yılında da dikkat çekici bir programla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Bu yıl 4-6 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek ArtInternational'ın odak ülkesi İspanya.

İspanya'dan 15 galeriyi İstanbul'da buluşturacak fuar, İspanyol güncel sanatını keşfetmek için önemli bir fırsat sunuyor. Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşecek fuar, aynı zamanda 27 ülkeden 88 seçkin galeriyi ağırlayacak. Fuara Barselona'dan ADN Galeria, Àngels Barcelona, Galeria Carles Taché, Galeria Joan Gaspar, Galeria Joan Prats, Galeria Senda, Galeria Sicart, Galeria Trama, Miguel Marcos Gallery, N2 Galería, Polígrafa Obra Gr·fica, Galeria Valid Foto BCN; Madrid'den Galeria Javier Lopez, Sabrina Amrani Gallery; Palma de Mallorca'dan da Galeria Horrach Moya katılacak.

Katalan sanatçı Joan Miró'nun resimlerinin de yer alacağı fuarda, politik ve aykırı çalışmalarıyla tanınan Güney Afrika asıllı Kendell Geers, çalışmaları MOMA'dan Tate'e, dünyanın birçok önemli müzesinin koleksiyonunda yer alan, pop art'ın en önemli temsilcilerinden Alex Katz, çağdaş sanatın sıra dışı ikilisi Muntean/Rosenblum ve iki yıl önce “Carroña” adlı çalışmasıyla fuarın ilgi odağı olmuş, bu yıl da kuru kafalardan oluşan heykeliyle Haliç terasındaki yerini alacak Javier Pérez gibi dünyaca ünlü isimlerin işleri de izlenebilecek.

ArtInternational, 5 ve 6 Eylül tarihlerinde 12.00-20.00 saatleri arasında sanatseverlerin ziyaretlerine açık olacak. 31 Ağustos'a dek biletix'ten % 30 indirimli alınabilecek fuar biletleri, günlük tam 30 TL, 2 günlük tam 45 TL, 3 günlük öğrenci 15 TL olarak satışa sunuldu. (www.artinternational-istanbul.com)

‘Masumiyet Müzesi' Venedik Film Festivali'nde

0
0

Orhan Pamuk'un açtığı Masumiyet Müzesi'nin hikâyesini anlatan ‘Hatıraların Masumiyeti' adlı film, Venedik Film Festivali'nde gösterilecek.

Orhan Pamuk'un 2012'de açılan Masumiyet Müzesi'nden yola çıkan ve yönetmenliğini İngiliz belgesel yönetmeni Grant Gee'nin yaptığı Hatıraların Masumiyeti (The Innocence of Memories) adlı film, 2-12 Eylül'de yapılacak 72. Venedik Film Festivali'nin Venedik Günleri bölümünde özel bir gösterimle yer alacak.

Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi hakkında yazdığı yeni metinlere romandaki Kemal karakterinin sesinin eşlik ettiği film, beyazperdede de tıpkı Masumiyet Müzesi gibi kurmaca ve gerçeklik arasında bir dünya oluşturuyor. Film ile ilgili konuşan Pamuk, yönetmen Grant Gee'nin daha önceki çalışmalarını takip ettiğini söyleyerek, onun ‘sanatkarane' biri olduğunu ifade etti. Filmin yapımında da yer alan ve film için metinler kaleme alan Nobelli yazar, “Grant Gee son derece sanatkarane biri. Daha önce onun Sebald'ın Satürn'ün Halkaları hakkında yaptığı filmi görmüş ve çok sevmiştim. Hatıraların Masumiyeti filminin yapımına ben de katıldım. Film için otuz dakikalık orijinal bir metin yazdım.” açıklamalarını yaptı. Pamuk film için şöyle konuştu: “Film, hem Masumiyet Müzesi hakkında hem de İstanbul üzerine. Aynı zamanda benim diğer kitaplarım da var içinde. Yazdığım yeni metin ise romandaki ikincil bir kahramanın gözünden, romanda anlatılan aşk hikayesini yeniden değerlendiriyor. O kahramanın kim olduğunu söylemiyorum, bunu Venedik'te söyleyeceğim. Tabii bir başka kahraman da İstanbul, İstanbul geceleri, onun kendine has kimyası, havası… Bütün bunlar oldukça yetenekli bir yönetmen olan Grant Gee'nin elinde bu filme dönüştü. Bu film hem bir belgesel hem de sanat filmi. Ben de filmin tanıtımı için Venedik'e gideceğim.”

Filmin yönetmeni Grant Gee, daha önce ünlü İngiliz rock müzik grubu Radiohead ve Alman edebiyatçı Sebald üzerine yaptığı filmlerle tanınıyor. Çekimleri geçtiğimiz yıl tamamlanan Hatıraların Masumiyeti için filmin yönetmeni Grant Gee, Venedik Film Festivali'nde gerçekleşecek dünya prömiyerinin ardından, İstanbul'u geçmişi ve bugünü ile anlatan bu filmin pek çok farklı ülkede ve festivalde gösterileceğini söyledi.

2012'de açılan Masumiyet Müzesi, İstanbul'da yaşanan ve 1970'lerden 2000'lere uzanan bir aşk hikayesinin anlatıldığı aynı adlı romanda anlatılan ve içeriğinde İstanbul'da 1950'lerden itibaren gündelik hayatta kullanılan binlerce objeyi barındırıyor. 2014'te Avrupa Müze Forumu tarafından verilen Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'nü kazanan Masumiyet Müzesi, yurtiçi ve yurtdışından gelen ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyor.

Tek gecelik video sergisi

0
0

İlk kez geçtiğimiz yıl Pera Müzesi'nde düzenlenen, genç video sanatçılarını bir araya getiren tek gecelik deneysel video sergisi “Kendin Çek, Kendin Göster”in ikincisi 4 Eylül Cuma günü 19.00-23.00 arasında gerçekleştirilecek.

Küratörlüğünü maybe art projects'in üstlendiği sergiye katılım için sanatçı başvuruları ise 7 Ağustos'a kadar devam ediyor. 2010 yılından bu yana dünyanın çeşitli şehirlerinde düzenlenen Bring Your Own Beamer'in (BYOB) İstanbul'daki ikinci etkinliğinin başvuru formu: http://bit.ly/1M8n0Xl

Hepimiz masalları aynı yaşlı masalcıdan dinledik

0
0

“Yazmaya başlayıncaya kadar fantastikle böylesine güçlü bir bağımın olduğundan habersizdim. Yazdıkça meylimin hep fantastiğe kaydığını gördüm.

Bilinçli olarak onu ne bir eleştiri ne de bir kaçış olarak görüyorum fakat belki derinlerde bir yerde bunlardan birini yapıyorumdur.” Üç yıl önce yayımlanan Beşinci Düğme (Şule Yayınları) adlı öykü kitabıyla edebiyat dünyasına adım atan Naime Erkovan, fantastik edebiyata bakışını bu sözlerle açıklıyor. Soğuk Taht ile okur kitlesini genişleten yazar, 21 öykünün yer aldığı son kitabı Asılsız Hikâyeler'de her bir öyküyü farklı bir teknik ve üslupla kaleme almasıyla dikkat çekmişti. Erkovan'ın Yağmur dergisine verdiği röportaj, onun fantastik edebiyat tutkusunu, öykülerindeki üslubunu, hâlâ okuru şaşırtan teknik arayışlarının nihai amacını ve eşyanın perde arkasına dair düşüncelerini içermesi bakımından yazarı tanımak için bulunmaz bir fırsat sunuyor.

Yağmur dergisinin temmuz-ağustos sayısında Yusuf Gündüz imzasıyla yayımlanan söyleşide Naime Erkovan, fantastik edebiyatın kendisine yabancı olmadığını söylüyor. Varlık âleminin kendisinin fantastik olduğunu vurgulayan yazar, “Kainata baktığımızda her şey baştan sona fantastik. Onu olağan hale getiren ya da kurallarla boyunduruk altına alıp normalleştirmeye çalışan insandır. İmkânsız olanı mümkün kılan bir varlığa inanıyorsanız gördüklerinizin de tek bir gölgesi olmadığına inanırsınız.” diyerek ilham kaynağının ‘normalleştirdiğimiz' evren olduğunu ifade ediyor.

Yazdıklarının Doğu'dan çok Batı'ya dair olmasını ise yanıltıcı bir yorum olarak görüyor Naime Erkovan. “Bana göre her kültür, masalları tek bir yaşlı masalcıdan dinlemiştir. Zamanla o masallar evrilmiş ve birbirlerine yabancılaşmışlardır. Ama özlerini koruduklarını düşünüyorum. O yüzden yazdıklarım Batı'ya dairmiş gibi görünse de, onlarda Doğu'dan çok daha büyük bir değer var: İnsan.”

İki ayda bir yayımlanan dil-edebiyat ve kültür dergisinin temmuz-ağustos sayısında Said Türkoğlu, ‘Kalbe Dokunan Şiirler' dizisinin üçüncüsünde Şemseddin Sivasî;'nin bir şiirini inceliyor. Fatih Ordu'nun Şifaü'l-Esrar incelemesi ile Nuran Yılmaz'ın Tövbenâmeler makalesi okurun kayıtsız kalamayacağı metinlerden. ‘Peygamber şairi' Hassan bin Sabit'in şiir anlayışını değerlendiren Muhit Mert, şairin bir şiirini de ele alıyor. Galip Çağ, Arifhan Akpınar, Abdülmecid Orhan ve Mehtap Altan hikâyeleriyle; Mustafa Sarı, Hasan Ejderha, Seyit Nurfethi Erkal ve Sema Duman da şiirleriyle Yağmur dergisine konuk oluyor. (0216 522 11 44)

Sabahattin Ali kitaplığı yeni bir eser kazandı

0
0

Palto Yayınevi, Sabahattin Ali'nin dergilerde unutulmuş bir eserini ortaya çıkardı. Yazarın yayıncısı dahil, kimsenin pek fark etmediği eser, Alman şair Rilke'nin uzun şiiri ‘Sancaktar'ın Türkçedeki ilk çevirisi olarak biliniyor. Türkçesi ve Almancası birlikte yayımlanan 96 sayfalık bu ince kitapla birlikte, Sabahattin Ali kitaplığı yeni bir eser kazanmış oldu.

Alman lirik şiirinin önemli temsilcilerinden Rainer Maria Rilke'nin (1875-1926) uzun şiiri Sancaktar'ı Türkçeye ilk kez 1941'de Sabahattin Ali çevirmişti. Fakat bu bilgi, sadece üç-beş kişinin aklında kalmış ve bu zamana kadar Ali'nin yayıncısı dahil (Yapı Kredi Yayınları) pek kimse fark etmemişti. Hatta Oruç Aruoba, 1984'te Sancaktar'ı çevirip Ada Yayınları'ndan yayımladığı zaman bile, kendisinden 40 yıl önce Sabahattin Ali'nin yaptığı çeviriden habersizdi. Yazar Hilmi Yavuz, 2014'te verdiği bir röportajda olayı şöyle hatırlatıyor: “Rilke'nin ‘Sancaktar'ını Almancadan dilimize çeviren Oruç Aruoba'ya, bu şiirin daha önce, hem de 1940'lı yıllarda çevrildiğini söylediğimde çok şaşırdığını hatırlıyorum. ‘Sancaktar'ın kendisinden çok önce, Sabahattin Ali tarafından çevrildiğini, bu çevirinin Tercüme dergisinin 9. sayısında yayımlandığını söylediğimde daha da çok şaşırdı idi. Üstelik, Oruç'unki Türkçede ikinci ‘Sancaktar' çevirisi de değildi: Vural Ülkü'nün de bir ‘Sancaktar' çevirisi vardı; -o da, Tercüme dergisinin 83. sayısında yayımlanmıştı.”

Yayın dünyasının genç ve dikkatli yayıncılarından Palto Yayınevi'nin sahibi V. Hüseyin Kaya, Sabahattin Ali'nin unutulmuş bu eserini ilk kez yayınladı. Türkçesi ve Almancası birlikte verilen 96 sayfalık bu ince kitapla birlikte, S. Ali kitaplığı yeni bir eser kazanmış oldu. Orijinal adı, ‘Die Weise von Liebe und Tod des Cornets Christoph Rilke-Sancaktar Christoph Rilke'nin Aşkına ve Ölümüne Dair' olan kitapta oldukça uzun tek bir şiir yer alıyor. Aslında kitap, bölüm bölüm yazılmış şiirsel metinlerden oluşuyor. Kitabın sonunda ise Rilke fotoğraf albümü hazırlanmış.

Yazar Oruç Aruoba, şiiri Rilke'nin 1899'da bir solukta yazdığını kendi yaptığı çevirinin önsüzünde belirtiyor. Şair, 1924'te yazdığı bir mektupta ise şiiri yazdığı geceyi şöyle anlatıyor: “…tek bir gecenin beklenmedik armağanıydı, bir güz gecesi, gece rüzgârında alevleri titreyen iki mum ışığında yazıldı; ona, bulutların ayın önünden geçip gidişleri neden oldu, içeriğine gelince, bir-iki hafta önce miras yoluyla elime geçen bazı aile evrakıyla ilk karşılaşmama borçluyum bu­nu.”

Aruoba'nın verdiği bilgiye göre şiirin ilk biçimi, yayıncı bulamaz. Rilke'nin kendi ya­yımcısı Axel Juncker de geri çevirir. Ancak Ekim 1904'te, Prag'da yayımlanan bir dergide gözden geçirilmiş haline yer verilir. 1906'da ise yayıncı Juncker kitaplaştırır metni. Fakat yalnızca 50 kişi satın alır bu basımı. Sancaktar'ın şansı, 1912'de kurulan İnsel Yayınevi'nin* ilk kitabı olarak basılmasıyla açılır. Sancaktar 1958'de, artık milyon­larca okura ulaşır. * (Yüzüncü yılını kutladıktan sonra 2013'te iflas ettiğini açıklayan İnsel, Almanya'nın ünlü yayıncılarından biriydi.)

Son sayısı 1966'da yayımlanıyor

Yayın hayatına 1940 yılında başlayan iki aylık çeviri dergisi Tercüme'nin son sayısı 1966'da yayımlanıyor. 87 sayı çıkabilen dergide Sabahattin Ali, S.Ali imzasıyla çeviriler yapıyor. Palto Yayınevi'nin sahibi V. Hüseyin Kaya, Tercüme'nin yayın döneminin o yılların eğitim bakanı Hasan Âli Yücel'in Türk eğitim sisteminin şekillendirilmesinde etkili olduğu yıllar olduğunu söylüyor. Derginin içeriğini ise Cumhuriyet tarihinde çevrilmeye başlanan Batı klasikleri oluşturuyor.

Şiirden bir bölüm

Şatonun ışıkları yavaş yavaş sönüyor. Herkeste bir ağırlık var: Herkes yorgun, yahut âşık, yahut sarhoş. Birçok boş ve uzun cephe gecelerinden sonra: Yataklar... geniş ve meşe ağacından yataklar. Burada dualar, yolda, pis bir çukurda edilen dualardan daha başka. O çukur, insan uyuyacağı zaman bir mezar gibidir.

“Allah'ım, sen nasıl istersen öyle olsun…”

Yatakta dualar daha kısa.

Fakat daha içten.


Yasakmeyve'nin şairi Orhan Kahyaoğlu

0
0

İki ayda bir yayınlanan şiir dergisi Yasakmeyve'nin 75. sayısı çıktı. Bu sayının “Şair”i Orhan Kâhyaoğlu, “Okurları” ise Necmiye Alpay, Metin Kaygalak, Yusuf Alper, Altay Öktem, Deniz Durukan ve Ceylan Ertem.

Derginin dosya konusu ise bu yıl beşincisi 28-31 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen ve yerli-yabancı pek çok şairin katıldığı “Uluslararası Eskişehir Şiir Buluşması”. Dergi dosyasında yurtdışından gelen şairlerin şiirlerine yer veriyor. Bu sayının şairleri Mehmet Mümtaz Tuzcu, Ali Günvar, Gültekin Emre, Tuğrul Keskin, Neslihan Yalman, Levent Karataş, C. Hakkı Zariç, Gülce Başer, Sinan Karadeniz ve Emel Koşar. Derginin, ‘Türkiye Şiir Rehberi' eki 13. fasikülüyle devam ediyor. Sıra Hatay, Iğdır, Isparta, İstanbul şairlerinde.

Şehir Tiyatroları açık havaya taşındı

0
0

İstanbul Şehir Tiyatroları, bu yıl Açıkhava'ya ikinci kez çıkıyor. Haziranda gerçekleşen Açıkhava Yaz Oyunları'nın ilgi görmesi üzerine 18-22 Ağustos tarihleri arasında üç oyun tekrar Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda sahnelenecek.

Program kapsamında 18 Ağustos'ta ‘Cibali Karakolu', 20 Ağustos'ta ‘İstanbul Efendisi', 22 Ağustos'ta ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası' izlenebilecek. Oyunların başlama saati 21.00.

Ünlü besteci Mikis Theodorakis'in 90. yaşı İstanbul'da kutlanacak

0
0

Dünya müziğinin yaşayan efsanelerinden Yunan besteci Mikis Theodorakis'in 90. yaş günü, “Turkcell Yıldızlı Geceler” kapsamında 2 Ağustos'ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde kutlanacak.

Yunanistan'daki evinden dışarı pek çıkamayan sanatçı konserde olmayacak ama onu yerine yıllarca şarkılarının solistliğini yapan ve ülkemizde de çok sevilen Yunan şarkıcı ve siyasetçi Maria Farantouri ve grubu İstanbullularla buluşacak. Saat 21.00'de başlayacak konserde Mikis Theodorakis bestelerinin yanı sıra Eleni Karaindrou, Manos Hatzidakis ve Vassilis Tsitsanis gibi ünlü Yunan bestecilerinin parçaları da icra edilecek.

Konserlerinde Mikis Theodorakis'e eşlik eden en önemli solist olan Maria Farantouri, Zülfü Livaneli ile birlikte çıkardığı albüm ile Türkiye'de de 80'li yıllarda üne kavuştu. Maria Farantouri ve Zülfü Livaneli, Türk-Yunan dostluğuna önayak olarak birlikte birçok konser verdiler. Yakın Yunanistan tarihinin en önemli bestecisi ve karakterlerinden biri olan Mikis Theodorakis'in hayatı Yunan halkının özgürlüğü ve refahı için mücadele etmekle geçti. 1943 yılında Yunanistan'ı işgal eden Alman, Bulgar ve İtalyan askerlerine karşı direnişe katılan Theodorakis, yakalanarak işkenceye maruz kaldı. Yunanistan tekrar bağımsızlığını elde ettikten sonra 1963 yılında parlamentoya girse de bir yandan beste yapmaya devam etti. Türkiye'de Zorba adıyla da bilinen, başrolünde Anthony Quinn'in yer aldığı “Zorba the Greek” filminin müziklerini de bu dönemde besteledi. Daha sonra bir süre Fransa'da sürgün hayatı yaşayan Theodorakis, Canto General oratoryosu gibi senfonik besteler de yaptı.

Nuri Bilge Ceylan Venedik jürisinde

0
0

Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanan Nuri Bilge Ceylan, bu yıl 72. Venedik Film Festivali'nin ana yarışmasında jüri üyeliği yapacak. 2-12 Eylül arasında düzenlenecek festivalin jüri başkanı ise Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron.

Dünyanın en eski film festivalinin bu yılki jüri üyeleri açıklandı. 2-12 Eylül arasında düzenlenecek 72. Venedik Uluslararası Film Festivali'nin ana yarışma jürileri arasında Nuri Bilge Ceylan da yer alıyor. Yerçekimi filmiyle En İyi Yönetmen Oscar'ı alan Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron'un başkanlığını yapacağı ana jüride dokuz isim var.

Ida filmiyle geçtiğimiz yıl Yabancı Dilde En İyi Film Oscar'ının sahibi Polonyalı yönetmen Pawel Pawloski, Fransız senarist ve yönetmen Emmanuel Carrère, İtalyan yönetmen Francesco Munzi, 1989 yapımı A City of Sadness (Acılar Kenti) filmiyle Venedik Altın Aslan ödülünü kazanan Tayvanlı yönetmen Hou Hsaio-hsien, Alman oyuncu Diane Kruger, senarist Lynne Ramsay ve Amerikalı oyuncu Elizabeth Banks, jürinin diğer üyeleri.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Venedik, sinema dünyasının yıldız isimlerini konuk edecek. Venedik Film Festivali, Baltasar Kormakur'un yönettiği ve başrollerinde Jake Gyllenhaal, Keira Knightley, Robin Wright gibi yıldız oyuncuların yer aldığı Everest filminin gösterimiyle başlayacak. Johnny Depp'in başrolde olduğu Kara Düzen/Black Mass filmi festivalde yarışma dışı olarak gösterilecek. Depp'in 70'lerin ünlü mafya babası James ‘Whitey' Bulger'ı oynadığı filmin oyuncu kadrosunda Benedict Cumberbatch, Joel Edgerton, Sienna Miller, Juno Temple, Dakota Johnson, Kevin Bacon ve Peter Sarsgaard gibi yıldız isimler var.

TÜRKİYE'DEN İKİ FİLM

Venedik Film Festivali'nde bu yıl Nuri Bilge Ceylan'ın jüri üyeliğinin dışında Türkiye'den iki yapım var. Genç yönetmen Senem Tüzen'in ilk uzun metraj filmi ‘Ana Yurdu', festivalin Eleştirmenler Haftası bölümünde dünya prömiyeri yapacak. Aynı zamanda ilk filmlerin değerlendirildiği Geleceğin Aslanı ödülü için de yarışacak filmin başrolünde Esra Bezen Bilgin ve Nihal Koldaş var. ‘Ana Yurdu', romanını bitirmek için anneannesinden kalan köy evine giden Nesrin'le beklenmedik bir şekilde ziyaretine gelen annesi Halise'nin tansiyonu gitgide yükselen öyküsünü anlatıyor.

Orhan Pamuk'un aynı adlı romanındaki karakterlerin kişisel eşyalarından oluşan Masumiyet Müzesi de Venedik'te olacak. 2012'de açılan Masumiyet Müzesi'nden yola çıkan ve yönetmenliğini İngiliz belgesel yönetmeni Grant Gee'nin yaptığı Hatıraların Masumiyeti (The Innocence of Memories) adlı film, festivalin Venedik Günleri bölümünde özel bir gösterimle yer alacak.

Malatya'nın kısa film başvuruları başladı

0
0

Malatya Uluslararası Film Festivali'nin altıncısı 6-12 Kasım arasında gerçekleştirilecek. Festival kapsamında düzenlenen Ulusal Kısa Film Yarışması'na başvurular başladı.

Kısa Film Yarışması'na katılım için başka festivallere katılmış, başvurmuş ya da ödül almış olmak engel teşkil etmiyor. Yarışmaya kurmaca filmlerin yanı sıra animasyon filmler de başvurabiliyor. Başvuru için herhangi bir yaş, deneyim, tür ya da tema kısıtlaması bulunmayan yarışmaya, 1 Kasım 2014 tarihinden sonra çekilmiş ve süresi 30 dakikayı aşmayan filmler kabul edilecek. 25 Eylül'de sona erecek başvurular için festival yönetmeliği ve başvuru formları www.malatyafilmfest.org.tr adresinden temin edilebilir. Birincinin Kristal Kayısı Ödülü yanı sıra 7 bin 500 TL para ödülü de kazanacağı yarışmada, ödüle değer görülen film sahipleri ödüllerini 12 Kasım Perşembe gecesi yapılacak kapanış ve ödül töreninde alacak.

Viewing all 7489 articles
Browse latest View live